TELEVİZYON DİZİLERİ (İzlenmesi Gerekenler)

Bir zamanlar televizyonda Brezilya dizileri yayınlanır ve seyirciyi ekrana bağımlı ederdi. Ülkemizde sinema sanatının bir hayli gelişmesi, ayrıca sayıları bir hayli artan televizyon kanallarında, çoğunlukla yerli dizi filmler yayınlanmaktadır. Daha çok kadınlarla çocukların izledikleri bu diziler, şahsen bana bir şey hissettirmediği için, izlemiyorum.
Zira benim neslim, millî konuları içeren, konusunu tarihten alan filmleri seyrederek bugünlere gelmiştir. Örneğin Afyonkarahisar’daki İnci ve Şafak sinemalarında seyrettiğim “İstanbul’un Fethi”, “Estergon Kalesi” gibi filmlerle Osmanlı, “Fato-Ya İstiklâl Ya Ölüm” , “Vurun Kahpeye”, “İngiliz Kemal” vb. gibi filmlerle Türkiye Türk’ü olmanın gururunu ve onurunu yaşadım. O filmler sinema tekniği bakımından zayıftı ama; konusu ve oyuncuların canlandırdığı tiplerle, kahraman bir milletin ferdi olmanın bilincine ulaşmıştım.
Bugün, benim seyretmediğim dizilerin hemen hemen tamamı, başta Balkan ülkeleri olmak üzere, dünyanın pek çok ülkesi televizyonlarında gösterilmekte ve beğeniyle izlenmektedir. Ancak, bu dizilerin, insanımıza bir şey kazandırmadığı da bir gerçektir.
Benim son yıllarda izlediğim dizilerden bazıları şunlardır:
*Diriliş Ertuğrul
*Kuruluş Osman
*Muhteşem Yüzyıl: Kösem ve Safiye Sultan
*Payitaht Abdülhamid
*Alparslan – Büyük Selçuklu
*Bozkır Arslanı Celâleddin
*Barbaroslar Akdeniz’in Kılıcı
*Teşkilat
*Filinta – Osmanlı polisiyesi
*Bir Zamanlar Kıbrıs
*Mehmetçik Kûtulamâre
*Seddülbahir 32 Saat
*Mavera –Ahmet Yesevi
*Yunus Emre Aşkın Yolculuğu
Bu ve benzeri dizileri izliyorum, çünkü bu filmler benim millî ve dinî duygularımı besliyor ve bunlar bana Türk ve Müslüman olmanın gururunu yaşatıyor.
Bu Tür filmler, asırlar boyu devam eden gelenek ve göreneklerimizi yansıtan görüntülerle doludur… Bu filmlerde seyrettiğim kimi sahneler, artık yitirdiğimiz birçok güzel ahlâkı, örf ve âdetlerimizi hatırlatıyor… Bu filmlerde, geleneksel Türk sanatını, Türk mimarisini, Türk el sanatlarını görüyor, göneniyorum… Kuşkusuz, bu filmler bağımsız Türk Cumhuriyetleri’nde yaşayan ve başka devlet bayrağı altında yaşama mecburiyetinde olan soydaşlarımız tarafından ilgi ve heyecanla takip edilmektedir. Esasen, Türkiye dışında yaşamakta olan soydaşlarımız, hangi ülkede yaşıyor olurlarsa olsunlar, gönüllerinde Türkiye’yi yaşarlar; Türkiye’nin sevinci onların da sevinci; Türkiye’nin üzüntüsü onların üzüntüleridir.
Yukarıda sıraladığım millî filmler arasında bulunan “Bozkır Arsları Celâleddin” filmi, Türkiye ile Özbekistan ortak yapımı olup, filmde rol alan sanatçılar, Türk ve Özbek sinemasının ustaları arasından seçilmiştir. Keza çekimler de iki kardeş ülkedeki platolar da yapılmıştır. İki ay önce, sezon finali yapılan bu dizinin devamı olacak mı, bilmiyorum. Yapılırsa iyi olur; çünkü tarih içerisinde, Türk’e en büyük düşmanlığı yapan Moğol’lara, o dönemde en büyük darbeyi vuran Celâleddin Harezmşah’ın hayatını konu alan bu film, milletimizin gurur kaynağı olmaktadır. Zira, birçok filmde, ecdadımızın, Moğol orduları karşısında aciz kaldığı gösterilmiştir. Oysa Celâleddin Harezmşah, bizzat Cengiz Han’ın komuta ettiği Moğol ordusunu hezimete uğratmıştır.
Millî filmler insanımıza, mîsâk-ı millî sınırlarımız içerisindeki Türkiye Cumhuriyeti Devletini, gözümüz, canımız gibi korumamız gerektiğini gösteriyor. Zira, görünen ve görünmeyen birçok düşmanlarımız vardır ve bunların amaçları güzel yurdumuzu bölüp, parçalamaktır!…
Kuşkusuz bu filmler de çeşitli ülkelerin televizyonları tarafından satın alınarak yayınlanmaktadır. Keza, Türkiye’deki televizyonlarda da tekrar tekrar gösterime girmekte ve izlenmektedir. Örneğin Diriliş-Ertuğrul dizisi, birkaç TV kanalında birden yayınlanmaya devam etmektedir. Kuruluş-Osman dizisinin yeni bölümleri de, mutlaka izlenme rekorları kıracaktır…