Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Onur Bayram

Trafik kördüğümü (1) – Kocatepe Gazetesi

Onur Bayram 17 Haziran 2014 Salı 03:00:00
  Suçlu bulundu; ilçe ve köy arabaları…
Belediye meclisi MHP’li üyelerin teklifi, AK Partili üyelerin onayı ile bir karar aldı. Öncelikle her iki siyasi grubun Afyon için ortak karar alabilmesini, uzlaşabilmesini hatta parti kimliksiz hareketine hayran olduk. Tüm üyeleri tebrik ediyorum. Ancak, Afyonkarahisar’daki trafik sonunu için kafa yorulup, suçun köy ve ilçelerden gelen toplu taşım araçlarına kesilmesine anlam veremedim. Bu araçların sayıca fazla olduğu, zaman zaman vakit geçirmek için ana caddelerde çok yavaş gittiği onların yaptığı hatalar olarak sayılabilir ancak trafiğin en sıkışık olduğu Kurtuluş Caddesi, Ambaryolu ve Bankalar Caddesi’ne bu ilçe ve köy arabaları girmediğine göre suçlu onlar olamaz…
Karar sonrası; tüm yazılanları okumayı, ilçe ve köy araçlarının şoförleriyle görüştüm. “Bizi şehre almayacaklarına karar aldıklarının ertesi günü yine halk otobüsçüleri ile minibüsçüler kavga etti. Onları da mı biz kavga ettiriyoruz?” diye soruyorlar. Aslına bakarsanız teklifin sahibi Halil İbrahim Baykara’nın toplu taşım güzergahlarıyla ilgili görüşlerine katılıyorum. Hatta bir sonraki gün Halk Otobüsleri’nin işletmecisi Galip Şanlı’nın “aspirin değil, ameliyat gerek” başlığıyla yayımlanan sözlerinin büyük bir çoğunluğuna katılıyorum. Özellikle toplu taşımaya yeni bir planlama şart. Ancak Afyonkarahisar trafiğinde bir çok sorun varken; sorunun kaynağı olarak başka bir karar alınmadan ilçe ve köy arabalarına yönelik bir karar alınması zaman kazanmak gibi geliyor.
İlk olarak Afyonkarahisar’da trafiğin yoğun olduğu bölgelere bakalım. En büyük yoğunluk Bankalar Caddesi, Kurtuluş Caddesi, Milli Birlik Caddesi ve bazı zamanlarda da Ambaryolu ile Yeşilyol’da yaşanıyor. Peki bu bölgelere ilçe ve köylerin toplu taşıma araçları giriyor mu? Hayır. O zaman sorunun kaynağı ne? Şehir içi toplu taşım araçları mı? Hayır. Herkes onları suçluyor ama suçlu bu şehirde yaşayan herkes… Örneğin kısa süre önce Belediye Başkanımız Burhanettin Çoban’la birlikte Yoncaaltı Camii’nin yanına yapılan dükkanları ziyaret ettik. Bu sırada çevrede tek bir park yeri yoktu. Ancak dükkanların altındaki otopark bomboştu. Üstelik bu otopark 45 dakika ücretsizmiş. İki saati ise sadece 2 TL. Arabanızı bu güvenli otoparkta 24 saat bırakırsanız sadece 5 TL ödüyorsunuz. Ama kimse aracını buraya bırakmıyor. Çünkü köyden gelmeyen, şehir içinde yaşayan bizlerin istediğimiz yere park etme, hatta kaldırımları işgal hakkı var.
Sayıları 1000’i aştığı belirtilen toplu taşıma araçlarının yolcu indirip-bindirdiği bölgelere de bakalım. Örneğin eski otogarın karşısı. Eski otogarın karşısında ilçe ve köy arabalarının yolcu indirip-bindirdiği bölge ile şehir içi toplu taşıma araçlarının kullandığı bölge arasında en az 10 metre var. O bölgede toplu taşıma araçlarının durağa girmemesinin sebebi ise o bölgedeki hatalı parklarla, esnafın yolu ve durağı kapayan uyguları. Jandarma’nın karşısında Ankara yönünde ise zaten şehir içi araçları durmuyor. Adliye-Ataköy yönüne gidecekler de daha çok müze önünü kullanıyor. Ördek Camii önünde de aynı şekilde sadece ilçe ve köy arabalarına binecekler bekliyor. Maliye’nin karşısında zaman zaman Karşıyaka ve ANS Kampüse gidecekler beklese de bunların sayısı çok az. Ayrıca halk otobüsleri bu durağa çok rahat yanaşabiliyor. Maliye’nin önünde sadece köy arabaları durduğundan hiç bir toplu taşım aracını rahatsız etmiyor.
Merak ediyorum bu kararı alanlar hiç toplu taşıma aracı kullanıyor mu? Kullanmadığınız bir şeyle ilgili mi çözüm üretiyorsunuz? Trafik komisyonuna önerim, gelin duraklarda anket yapın. Örneğin bu köy duraklarında kaç kişi şehir içi ulaşımı kullanıyor. Şehir içinde minibüslerden, halk otobüslerinden inen halka sorun. Sorunları gerçekten o arabalar mıymış? Örneğin hiçbir engellinin bu arabalara binememesi bir sorun mu? Onlara soramıyorsanız; toplu taşımayı en çok kullanan, polislere, gazetecilere, belediye ve PTT personeline sorun. “Şehir içine artık köy araçları girmiyor” itirazında bulunanlar lütfen Büyükşehir olan komşumuz Denizli’yi bir ziyaret edin.
Büyükşehir, Denizli falan demişken; Büyükşehir olma hayalleri kuruyoruz da bu kararı alırken bu hiç düşünüldü mü? Planlama dediğiniz geleceğe dönük olur. Ordu gibi bir operasyonla bugün büyükşehir olsak, tüm bu köylere şehir merkezinden halk otobüsü kaldırmak zorunda kalacaksınız. Bugün alınan karar, o zaman bir daha mı değiştirilecek? Örneğin belediyeden köye dönüşen Tınaztepe, o zaman büyükşehrin bir mahallesi olacak. Bu mahalleye şehir içi trafiği engelliyor diye araç kaldırmama gibi lüksümüz de olmadığına göre; halk otobüsü nasıl kaldırılacak?
Şehrin hemen her yerinde duraklar, durağın içine park etmiş otomobillerle dolu. Hatta kaldırımlar bile işgal altında. Bu özel araç sahiplerinin suçu yok mu? Afyonkarahisar’da isteyen her sürücü istediği her yerde karşıdan karşıya geçiyor. Bu yayaların suçu yok mu? Minibüsçüler ve otobüsçüler yarışmaktan yolcuyu almıyor, her gün kavga ediyor. Onların suçu yok mu? Trafik Şube Müdürlüğü ekipleri iyi çalışıyor ama ekip sayısı yetersiz. Sadece emniyet kemeri uygulaması (ki onu da bir süredir yapmıyor) ve toplu taşıma araçlarına yönelik uygulama yapıyor. Trafiği sadece bu ikisi ile çözmek mümkün mü? Ben dahil bu şehirde herkes trafik konusunda suçlu. Kuralsızlık bu şehirde kural olmuş. Diğer hatalılar ve çözüm önerilerini daha sonra yazacağım. Ama sonuç olarak tek suçlu ilçe ve köy araçları değil.
Şehir içi toplu taşıma araçlarının güzergahları gözden geçirilmeden böyle bir karar alınması köylüye maddi zarar olarak yansıyacak. Örneğin köylerinden gelip Eski Otogar ya da Maliye’de inen insanlarımız, buradan tek vasıta ile Mavi Hastane’ye gidebiliyor. Köy garajları ile Mavi Hastane arasında ise, maddi durumu zaten sınırlı olan bu insanların en az iki vasıta değiştirmesi gerekecek. Geliş gidiş ya da bir ihtiyaçla köylü hemşerilerimiz bu kararla, 4-5 kez indi bindi yapıp, en az kişi başı 10 TL harcayacak. Köyden gelen çoğu toprakla ya da hayvancılıkla geçinen insan için bu az bir para değil.
O zaman madem hepimiz suçluyuz, gelin diğer suçlulara da bakalım. Yarın kural tanımaz özel araç sahipleri ile devam edelim…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER