Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt

Türkçe mi, Turkche mi? – Kocatepe Gazetesi

Sezer Küçükkurt 29 Eylül 2010 Çarşamba 03:00:00
  78 yıl önce, Dolmabahçe Sarayı’nın Bayramlaşma Salonu’nda yapılan Birinci Türk Dili Kurultayı’nda ilan edilen Dil Bayramı, her yıl çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Bu yıl da öyle oldu. Türk Dil Kurumu Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti`nin ve Türk Dil Kurumunun kurucusu Mustafa Kemal Atatürk`ün isteği doğrultusunda 26 Eylül 1932`de Dolmabahçe Sarayı`nda toplanan 1. Türk Dili Kurultayı`nın açılış günü olan 26 Eylül’ün, Türkiye`de Dil Bayramı olarak kabul edildiği anımsatıldı.
Yapılan toplantılarda, verilen beyanatlarda Türkçe’nin önemi üzerinde duruldu.
Afyonkarahisar’da dahi artık işyeri tabelalarının, günlük sohbetlerin Türkçe dışındaki kelimelerin egemenliğine girdiğini görmek mümkün. Çevremize baktığımız zaman ne kadar çok yabancı isimli işyerine rastlıyoruz. Halbuki bir zamanlar yabancı isimli tabelasını indiren esnaflara ödül dahi veriliyordu. Ama bu çabalardan da istenen sonuç alınamadı. Yabancı kelime istilası şiddetini artırarak devam ediyor. Keşke önünü alabilsek…
Bize göre bu konu ekmek kadar su kadar önemli bir konudur. Çünkü artık Türkçe Turkcheleşiyor. Türkçe’yi Türkçe gibi konuşamı-yoruz. Okey, ok, yeah, no, nein, hello, hi, bye bye, kanki gibi kelimeleri hemen hemen herkes günlük yaşamında bilerek ya da bilmeyerek kullanır hale geldi.
Mail yerine ileti, fonksiyon yerine işlev, avantaj yerine üstünlük, antipatik yerine sevimsiz, dizayn yerine tasarım, analiz yerine çözümleme, bye bye yerine hoşça kal kelimelerini kullanmak çok mu zor?
Yeni bir geleceği, yetkin bir gençliği, çağdaş bir ülkeyi özenti ile değil özenli bir Türkçe ile gelişebiliriz.
Bu konu belki de ülkemizdeki en önemli sorun. Bir millet dilini kaybederse kültürünü de kaybeder. Kültürü giden bir millette millet olmaktan çıkar. Geçmişte Keltlere yapılan soykırım bugün bize de oynanmaya çalışılıyor. Biz Türk Milleti olarak bu oyunlara gelmemeliyiz, dilimize, kültürümüze sahip çıkmalıyız. Türkçe’nin çok zengin bir dil olduğunu bütün herkesin bilmesi gerekiyor.
Bu vesile ile bize de internet yoluyla ulaşan bir iletiyi sizlerle paylaşmak istedik. Bakın Ahmet Bey’in Türkçe’den uzak, Turkche ile iç içe olan günlük yaşamı nasıl özetlenmiş:
“Ahmet Bey, sabah saat 07.00’de Casio masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı. Puffy yorganını kaldırdı. Hugo Boss pijamalarını çıkarıp Adidas terliklerini giydi. WC’ye uğradıktan sonra ban-yoya geçti. Clear şampuan ve Protex sabunuyla duşunu aldı. Colgate ile dişlerini fırçaladı. Braun ile saçlarını kuruttu. Bill’s gömleğini ve Pierre Cardin takımını giydi. Lipton çayını içti. Sony televizyonda medya özetlerini ve flash haberleri izledi. Citizen kol saatine baktı. Aile fertlerine ‘BYE’ deyip Hyundai otomobiline bindi. Blaupunkt radyosunu açarak, rock müziği buldu. Ağzına bir Polo şeker attı. Şehrin göbeğindeki Mega Center’daki ofisine varınca, Toshiba bilgisayarını çalıştırdı. Microsoft Excel’e girdi. Ofisboy’dan Nescafe’sini istedi. Saat 10.00’a doğru açlığını yatıştırmak için Grissini yedi. Öglen Wimpy’s Fast Food kafeteryaya gitti. Ayaküstü, Coca Cola ve hamburgeri mideye indirdi. Camel sigarasını yakıp Star gazetesini karıştırdı. Akşamüzeri iş çıkışı Image Bar’a uğrayıp JB’sini yudumladı, sonra köşedeki Shopping Center’a uğradı. Eşinin sipariş ettiği Ariel deterjan, Ace çamaşır suyu, Palmolive şampuan, Gala tuvalet kağıdı, Sprite gazoz ve Johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı. Bonus kartıyla ödemeyi yaptı. Hafta sonu eşi Mine’yle Galleria ‘ya giden Ahmet Bey, Showroom’ları dolaşıp Kinetix ayakkabı, Lee Cooper blue jean satın aldı. Akşam evde bir gazetenin verdiği TV Guide’a göz atan Ahmet Bey, kanallar arasında zapping yaparak, First Class, Top Secret, Paparazzi gibi programlar izledi. Aynı anda Outdoor dergisini karıştırdı. Uykusu gelen Ahmet Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken, kendini mutlu hissetti. ‘Ne mutlu Türk’üm diyene!’ diye gerindi ve uyudu. Hala da uyuyor. Ne zaman uyanacağı da belli değil.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER