Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Aziz Aslan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

TÜRK(İYELİ) MÜSLÜMANLAR…

Türk topraklarında siyaset, yüzyıllardır din esasına oturtulmuş ve yönlendirilmiştir. Bu durum günümüzde de sürmektedir.
Dini referans yaparak siyaset yapanlar ya milliyeti red etmekte ya tercihlerinde milliyet esasını ön planda tutmamakta ya da toplumun çoğunluğunu aldatmak noktasında kendi amacına ulaşmak için “milli kimliği” inkar etmektedir. Millet olmadan dini yaşamanın da mümkün olmadığını bilmi-yorlar.
Türkiye Cumhuriyeti’nin nüfusunun nerdeyse tamamının adına “Türk” denilen milletimizden oluştuğu aşikârdır.
Nüfusumuzun; inançlı, imanlı ve müte-deyyin insanlardan ibaret olduğu konusunda da bir tereddüt yoktur.
Ancak ülkenin ve din işlerinin yürütülmesinde, daima milliyetsiz müslümanlar diye tabir edebileceğimiz insanlar hakim olmuştur. Bunun sebebi de her önemli sahanın Türkler tarafından boş bırakılmasıdır. Bunlar kendilerini Türk değil “Türkiyeli Müslüman” olarak tarif etmektedir.
Ne gariptir ki; ülkemiz nüfusunun ezici çoğunluğunu oluşturan Müslüman Türkler, ülkenin ve din işlerinin yönetimini çok küçük bir azınlık olan bu Türkiyeli müslümanlara terk etmiştir.
Türkiyeli müslümanlarda, Osmanlı döneminden bu yana iktidar olmanın ne manaya geldiğini çok iyi bildiklerinden, bu iktidarlarını yetersiz bilgiye sahip müslüman Türkler üzerinde, Allah – Peygamber – Kuran –Sünnet; sevgi ve bağlılığını kullanarak sürdürmektedir.
Din adamı vasfı taşıyan Türkiyeli müslümanlar; cami kürsülerinde, tarikat ve cemaat sohbetlerinde dünyevi olayları, dinimiz İslamı kullanarak ve çarpıtarak yorumlamakta, inançlı müslüman Türklerin hadi-seler karşısında, doğru tavırlar ve tepkiler göstermesine mani olmaktadırlar.
Hurafeler ve batıl inançlar, ülke tarihinde hiç olmadık şekilde Türkiyeli müslümanların hakimiyet ve kontrolündeki tarikat ve cemaatler tarafından, dini gerçekmiş gibi, müslüman Türklere şırınga edilmekte, böylece halk tehlikelere ve saldırılara karşı korunmasız bırakılmaktadır.
Müslüman Türkler arasında, din ve inançlar konusunda, büyük bir şartlanma ve önyargı oluşmuş durumdadır. Kendisini sevk ve idare eden Türkiyeli müslümanların, ne yaptığı ve nereye hizmet ettiğini kavramasını sağlayacak olan analitik düşünce yeteneği köreltilmiştir. Yoksa Türk milletinin yapısından ve geleneğinden gelen olayları kavrama sezgisi vardır. Bunun körelmesiyle müslüman Türklerin geldiği nokta, şartsız ve koşulsuz biat vaziyetidir.
Türkiyeli müslümanların, büyük ekseriyeti, küresel güçlerle ve haçlı zihniyeti ile bağlantılıdır. Müslüman Türklerin din konusundaki hassasiyetini ve zaafiyetlerini keşfeden bu dış güçler, müslüman Türkleri Türkiyeli müslümanlar eliyle, dini kullanarak kontrol altına almıştır.
Etrafımızda Irak’ta 1.5 milyon insanın katli ve 100.000 üzerinde müslüman kadına tecavüz olayında olduğu gibi “olmaz bu kadar” dedirtecek cinsten olay gerçekleşmesine ve çoluk çocuğumuzun istikbalinin tehlikeye girdiğini görmemize rağmen, muhafazakar Türklerin sessizliğini başka türlü nasıl izah edebiliriz? Irak’ta Müslümanlar dinlerini istedikleri şekilde yaşayabiliyorlar mı?
Allah yolunda cihadı ve şehadeti, kendisi için bayram telakki eden müslüman Türklerin, dünyevi olaylar karşısındaki çaresizliği sizi hiç düşündürtmüyor mu?
Değerli dostlarım, birileri milletimizi bu yöntemlerle kontrol altında tutmak istiyorlar.
Allah; Gözümüzü, aklımızı ve gönlümüzü açsın.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER