Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

TÜRKİYE’NİN NATO İLE İLİŞKİLERİ VE NATOY’A GİRİŞİ

İkinci Dünya Savaşının ardından, 1945-1949 döneminde Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri, SSCB’nin yayılmacı politikalarını ve yöntemlerini endişeyle izlemişlerdir. Çekoslovakya’daki 1948 darbesi ve 1948’de Berlin’in SSCB tarafında abluka altına alınması gibi gelişmeler, Belçika, Fransa, Lüksemburg, Hollanda ve İngiltere’nin, ortak bir savunma sistemi kurmak ve güvenliklerine yönelik ideolojik, siyasi ve askeri tehditlere direnecek şekilde aralarındaki bağları kuvvetlendirmek amacıyla bir antlaşma imzalamalarını tetiklemiştir. Mart 1948’de imzalanan Brüksel Antlaşmasıyla kurulan Batı Avrupa Savunma Örgütü, İkinci Dünya Savaşı ertesinde Batı Avrupa’nın güvenliğinin yeniden yapılandırılması yönündeki ilk adımı teşkil etmiştir. Bu aynı zamanda, Kuzey Atlantik Antlaşmasının 1949’da imzalanmasına uzanan sürecin de ilk adımı olmuştur.
Brüksel Antlaşması imzacıları, güvenlik garantilerine ve karşılıklı taahhütlere dayalı bir Kuzey Atlantik İttifakının ihdası amacıyla, ABD ve Kanada’yla müzakerelere başlamışlardır. Sürece Danimarka, İzlanda, İtalya, Norveç ve Portekiz de davet edilmişler ve neticede, NATO’yu kuran Kuzey Atlantik (Washington) Antlaşması 12 ülke tarafından 4 Nisan 1949’da imzalanmıştır. 18 Şubat 1952’de Türkiye ve Yunanistan, 1955’de Almanya ve 1982’de İspanya İttifaka üye olmuşlardır. NATO, Soğuk Savaşın sona ermesini müteakip dört genişleme dalgası yaşamıştır: 1999’da Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya, 2004’de Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya ve Slovenya, 2009’da Hırvatistan ve Arnavutluk, Haziran 2017’de ise Karadağ NATO’ya üye olmuşlardır. Kuzey Makedonya 2020 yılında 30. Müttefik olarak İttifaka katılmıştır.
NATO üyesi ülkeler şunlardır: ABD, Almanya, Arnavutluk, Belçika, Birleşik Krallık, Bulgaristan, Çekya, Danimarka, Estonya, Fransa, Hollanda, Hırvatistan, İtalya, İzlanda, İspanya, Kanada, Karadağ, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Norveç, Portekiz, Polonya, Romanya, Slovakya, Slovenya, Türkiye, Yunanistan, Kuzey Makedonya, Finlandiya İlerleyen süreçte, NATO’nun Rusya’ya ve Çin’e karşı genişleme sürecinin devam etmesi ve NATO’ya Ukrayna, İsveç hatta Gürcistan gibi devletlerin de dâhil olması beklenmektedir.
NATO anlaşmasının en önemli maddeleri şunlardır:
4. Madde: Taraflardan herhangi biri, Taraflardan birinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğinin tehdit edildiğini düşündüğü zaman, tüm Taraflar birlikte danışmalarda bulunacaklardır.
5. Madde: Taraflar, Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldın olursa BM Yasası’nın 51. Maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dâhil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır. Böylesi herhangi bir saldın ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güvenlik Konseyi’ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektir. (https://www.mfa.gov.tr/data/nato-bilgi–notu.pdf)
Türkiye’nin NATO’ya Giriş Süreci ve NATO Üyeliği
Milli Mücadele sırasında Türkiye-Sovyet Rusya ilişkileri karşılıklı dostluk ve dayanışma ilkelerine dayanıyordu. Aslında dönemin tarihi şartları dikkate alınınca, her iki devlet açısından böyle davranmak zaruri bir ihtiyaçtı. Çünkü ortak düşman batı emperyalizmiydi.
Sovyet Rusya Milli Mücadele döneminde Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki hareketi maddî ve manevî açıdan desteklemiş ve bu desteğin bir sonucu olarak iki taraf arasında 16 Mart 1921’de Moskova Antlaşması imzalanmıştı. İlerleyen süreçte Anadolu’daki bağımsızlık hareketi kazanılmış ve batılı devletlerle Lozan Barış Antlaşması imzalanmış, bağımsız bir Türkiye’nin varlığı herkese tanıtılmıştı. Mustafa Kemal Paşa bundan sonra genç Türkiye’nin izleyeceği dış politikayı millî egemenlik, millî bütünlük, yurtta ve dünyada barış esasları üzerine inşa etmek niyetindeydi. 1923 sonrasında Türk – Sovyet ilişkileri Lozan’dan geriye kalan meselelerin çözümünde Batılı devletlerin Türkiye’ye karşı davranışlarının etkisi altında şekillenmiştir.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER