Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Türklere Karşı Haçlı Seferleri

Malazgirt zaferinden sonra, Anadolu’nun kapıları açılmış ve Türkler akın akın Anadolu’ya gelmeye başlamışlardı. Tarihte Anadolu Selçuklu devleti ve Türkiye Selçukluları adıyla bilinen devlet bu Türk akınlarından sonra kurulmuştur. Bu devletin kurucusu olan Süleyman Şah, Kutalmış’ın oğludur.
Alparslan’a karşı girişmiş olduğu saltanat mücadelesinde Kutalmış 1064 yılında mağlup ve maktul düşünce oğulları Anadolu’ya Bizans hududuna sürgün edildi. “Alparslan’ın ölümünde, Selçuk Bey’in torunlarından Kutalmış Oğlu Süleyman Bey taht üzerinde hak iddia etmeye kalktı. Bağdat Halifesi iki tarafa da, “Kan ve din kardeşlerisiniz; birbirinizin kanını akıtacağınıza, birleşip Rumlara karşı savaşın” önerisinde bulundu. Bu kabul edilerek Melikşah Batı’da alınacak yerlerin valiliğini Süleyman Beğ’e verdi. O da ertesi yıl 100.000 kişiden oluşan aşiretlerle yola çıkıp Marmara’ya kadar Anadolu’yu aldı”(Erer, 1993, s.18). Anadolu’ya geçen Süleyman Şah 1075’te İznik’i fethedip kendisine payitaht yaptı. Böylece Anadolu Selçuklu Devleti kurulmuş oldu. Bu kuruluş aynı zamanda bu günde devam eden Türkiye devletinin kuruluşu olarak kabul edilir.
Büyük Selçuklu devletinin parçalanması Türk ve İslâm dünyasının zayıflamasına ve duraklamasına sebep olmuş, Hıristiyan papazların teşvikleriyle Türkleri Anadolu’dan çıkarmak ve Müslümanları yok etmek isteyen Haçlılarla mücadele etmek görevi Anadolu Selçuklularına kalmıştı. Malazgirt zaferi Anadolu’nun kapılarını açmış, peygamberimizin müjdelediği İstanbul fethine bir yol açılmıştı. Bu durum Avrupa’yı dehşet içinde bıraktı. Bizans’ın yok olması ve Avrupa kapılarının Türklere açılması bir an meselesi idi.
On birinci yüz yılda İslâm ülkeleri zenginlik içerisinde yüzerken, Avrupa yoksulluk ve karanlıklar içinde idi. Türk ve İslâm ülkelerine gelen Avrupalı tüccarlar ve seyyahlar bu ülkelerin zenginliklerini anlata anlata bitiremiyorlardı. Bu durum Avrupalıların iştahını kabartıyordu. İslâm ülkelerinin dillere destan bu zenginlikleri, kilisenin halkın dini duygularını istismar ederek Kudüs’ün Müslümanlardan kurtarılmasını vaat etmesi ve Türklerin Anadolu’ya yerleşmeleri Haçlı Seferlerini hazırlayan başlıca sebepler olmuştur.
Râşit Erer, “Türklere Karşı Haçlı Seferleri” adlı eserinde Haçlı Seferleri hakkında Batılı kaynaklara dayanarak çok geniş bilgiler vermiştir. “Beşinci ve Altıncı seferler bir yana bırakılırsa, Haçlı ordularına katılanların başında her zaman Fransızlar gelir. Fransız aslından olan Papa İkinci Urban tarafından ilk sefere Fransa’da karar verilmiş, gidenlerin çoğu da Fransızlardan olmuştur. Bundan ötürü, çağdaşları arasında en iyi tarihi yazmış olan Benedikten keşişi Guibert de Nogent (1053–1124) bu seferlere “Ges Dei per Francorum”, yani “Fransızlar aracılığı ile Allah’ın istemleri” adını vermiştir.”(Erer, R.1993, s.24)
“Hristiyanların ahlakı bozuldukça, onların cezalarını affettirmek için ödeyeceği bedel de artırılmıştı. Hıristiyan mezheplerinin çoğuna göre, günah işleyenleri, Allah değil, Allah’ın vezirleri sayılan Papazlar affederdi. Günahların affedilmesi için,” Zengin bir günahkâr, her yıl 26 solidi (dört İngiliz altını), fakir de 3 solidi (dokuz şiling) öderse günahı bağışlanıyordu. Bu kefaret akçeleri kilisenin (yani, papaz toplumunun) ihtiyacına harcandı ve böylece bir servet ve kudret kaynağı elde edildi” (Erer, R.1993. s.26, Gibbon’dan nakil) Altın ve gümüşü olmayanlar, bedel olarak arazi verebiliyorlardı. Arazisi olmayanlar için ise Papazlar sopa usulünü getirdiler, günahkârlar günahlarından kurtulmak için papazlar tarafından tespit edilen sopayı yani bir kimse başkasının yerine sopa yiyebiliyordu. Bu şekilde günahlardan kurtulduklarına inanıyorlardı
Papa İkinci Urban ise günahların affı için çok daha kolay bir yol bulmuş idi, hem de bu sayede Türklere karşı düzenlenen Haçlı seferlerine katılanların sayısı artacaktı.
1095’te Papa Urban, dini bir meclis toplamış ve çok ateşli bir konuşma yapmıştı. Papa Urban, Türkleri Anadolu’dan çıkarmak üzere bir çağrı yayınlamıştı. Bu çağrıya göre bu sefere katılanların bütün günahları, hem de hiçbir türlü cezaya ve kefarete gerek kalmaksızın, büsbütün affedilecekti.
Papa Urban’ın çağrısı üzerine, bütün papazlar köy köy, şehir şehir dolaşarak Haçlı Seferlerinin hazırlanması için propaganda yapmaya başladılar. Bunlardan birisi olan Piyer Lermit, eline aldığı büyük bir haçla bütün Fransa’yı topal bir eşek üzerinde dolaşmıştır. Bu propagandalar kısa zamanda sonuç verdi. Ne kadar haydut, katil ve kundakçı varsa, yüz binlerce Haçlı sürüsü yollara düştü. Haçlı ordusu Anadolu Selçuklu devletinin başkenti İznik’i ele geçirmek üzere yola çıktılar. Ancak, İzmit yakınlarında, Selçuklu birlikleri tarafından yok edildiler. Fakat Haçlıların asıl büyük ordusu yolda olup, henüz Anadolu’ya ulaşmamıştı. 600 bin kişilik Haçlı ordusu İznik’e kadar ulaşıp şehri kuşattı. Yapılan savaşta her iki taraf ta çok büyük kayıplar verdi. Bu kadar çok kalabalık bir orduyla başa çıkamayacağını anlayan 1. Kılıç Arslan, Haçlı ordusuna sık sık baskınlar yaparak, güneye doğru ilerleyen Haçlılara büyük darbeler vurdu. Bu baskınlar sonucunda Haçlılar 500 bin kayıp verdiler

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER