Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kocatepe Gazetesi

TÜRKLERİN MANEVİ VE IRKÎ GÜZELLİKLERİ (1)

Atalarımızın yiğitlik ve cesaretleri, zekâ ve ileri görüşlülükleri, teşkilatçılık yetenekleri gibi dünyaya ün salmış manevî üstünlüklerine karşılık, maddî güzellikleri de bütün Doğu milletlerinin tarih ve edebiyat kaynaklarında birçok yankılar bırakmıştır. Batı estetiğince eski Yunan tipi ne ise, Doğu estetiğince de eski Türk tipi odur. Onun için Avrupa’da her şeyden evvel “kuvvet” timsali olan eski Türk, Asya’da her şeyden önce “güzellik” sembolüdür. Mesela bundan 900 yüzyıl önceki muhteşem Türk tipini çok yakından incelemiş olan meşhur Arap şairi Ebu-İshak il- Gazzi, Türk ırkının yiğitlik ve cesaret ile fevklâde güzellik gibi Doğu’da ve Batı’da mesel ve misâl hâline gelen en göze çarpan niteliklerini şu zarif kıtasında ne güzel karşılamıştır (İbn-ül-Esir, “El-Kâmil fî tarihi, c. 10, s. 254).
“Türk askerinden bir bölük yiğit hücuma kalkınca,
Onların müthiş nâralarının yanında,
Yıldırımın ne gürültüsü duyulur, ne de akla gelir!
Bu millet, öyle bir millettir ki eğer güler yüzle karşılanırsa,
Güzellik ve güleçlikte meleklere eş gibidir,
Üzerine hücum edilecek olursa da ifrit kesilir.”
İran’ın en büyük lirik şairi Hâfız-ı Şîrâzî’nin bir gazelinde Türk ırkının hem beyaz rengine, hem de fevkalâde güzelliğine çok zarif bir göndermede bulunan şu beyti D’Herbelot, J. B. Nicolas vesaire gibi birçok şarkiyatçılar alıntılamış ve izah etmişlerdir (Dîvan-ı Hafız, 1256 Bulak baskısı, s. 5):
“Şiraz’ın o parlak Türk’ü (güzeli) bizim gönlümüzü hoşnut edecek olursa, biz de onun kara benine Semerkant’la Buhara’yı feda ederiz.”
Hafız’ın bu çok bilinen şiirinde iki milletin ismi geçer ve bunlar Acem dilindeki mecâzi manalarıyla birbirine zıt iki sıfat şeklinde kullanılmıştır. Çünkü Acemcede “Türk” ismi Türk ırkının beyazlığıyla güzelliğinden kinaye olarak yerine göre “beyaz”, “parlak”, “güzel”, ve “sevgili” manalarını ifade ettiği gibi, “Hidu” kelimesi de, Hintlilerin koyu esmerliğinden dolayı “siyah” manasına gelir. “Türk” bir çehre üzerinde “Hidu” bir ben, beyaz bir yüzde siyah bir benek demektir. Acemcede “Türk” isminin bu mecâzî manalarını ispatlayan birçok deliller vardır. Meselâ güneşe, aya ve diğer birçok yıldızlara bile hep “Türk” ismi verilmiştir (Bürhân-ı katı, 1302 İstanbul baskısı, s. 111).
Türk-i nîmrûz (gün ortası Türkü)= Âftâb-ı âlem füruzdur (cihanı aydınlatan güneştir).
Türk-i Çîn= Âftâbdan kinayedir (güneş kastedilir).
Türk-i hisâri= Şems-ü kamerden kinayedir (güneş ve ay kastedilir).
Türk-i felek-Merrih yıldızıdır.
Türk-i muarbed-Merrih yıldızıdır.
Türkân-ı çarh/gök Türkleri=Seb’a-i seyyâreden kinayedir (yedi gezegen kastedilir).
Bu örneklerde güneş, ay ve yıldızlar gibi parlak şeylere hep “Türk” isminin verilmesi eski Türk tipinin “güzellik”, “beyazlık” ve “parlaklık” kavramlarını en mükemmel temsil eden tip olmasındandır ve Hafız’ın beytinde “Türk” ve “Hindu” kelimeleriyle yapılan tezat oyunu da işte bununla izah edilmektedir. Acem şiirinde “Türk” isminin bu parlak manalarda kullanılması yalnız Hafız’a özgü değildir; ondan evvel ve sonra daha nice şairler bu kelimeyi hep o manalarda kullanmışlardır. Mesela ünlü Ömer Hayyam’ın rübâilerine göre de “Türk kadın veya erkeği İranlılar nazarında güzellik timsalidir” (Danişmend, 2007, s.16-18).
Sıtkı Nazik, “Klasik Şiirde Türk Güzeli” adlı araştırmasında Türk kelimesi hakkında aşağıdaki bilgileri aktarmıştır:
Türk kelimesi için mecazen “güzel genç/delikanlı veya kız, sevgili” denmektedir (Steingass 2005: 296). Bu bakımdan anlamsal seyri içinde zamanla Türk kelimesi “güzel insan” ve “sevgili” ile eş anlama sahip bir kavram hâlini almış, insandaki ideal fizik güzelliğini ifadede bir ölçüt olmuştur. Fars dilinde Türk ismi, etnik manasının ötesinde “sevgili” sözü yerine geçen bir kavram olmuştur. Şiirdeki tasavvura göre, Türk gulamları cenk meydanlarında kılıçları ve okları ile savaşırlarken Türk güzelleri de birer ok olan kirpikleri, yay çeken kaşları, çekik gözlerinin kılıç misali yan bakışları ile aynı görevi üstlenmektedirler. Arap ve İran şairlerinin, insanda ideal fiziki güzelliğin timsali olarak gördükleri Türk tipinin cemal vasfı yanında, celal tarafları olan savaşçı yönüyle ilgili ok, yay, kılıç, hançer, kement gibi unsurlar, Türk güzellerinin şahsiyetinde oluşan yeni sevgili ve güzel tasavvurunun bir başka yönünü oluşturmuştur (Akün 2013: 142-143).

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER