70’Lİ YILLARDA AFYONUMUZ
Bu güzel örfe ve adetlerimiz başta Afyonkarahisar olmak üzere yurdumuzun birçok yerinde 1970’li yıllarda yaşamaktaydı. Hırsızlık olaylarına hiç rastlanmaz, evlerin dış kapılarında bu günkü anlamda kilit bile yoktu, kapılar herkesin kolayca temin edebileceği, bu gün iç oda kapılarında kullandığımız kilit ve anahtarlarla kilitlenir, anahtar kapının üstünde bir yere konulurdu; genelde bu yer kapılara çakılı olan metal kapı numaralarının arkası olurdu. Hatta dış kapılar kilitlenmezdi bile.
Din, ahlak demektir, bütün dinlerin hedefinde yüksek ahlak vardır. Sevgili Peygamber Efendimiz de: “Ben yüksek ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur. Eski Türkler ahlak bakımından da dünyada eşine benzerine az rastlanan bir millettir. Ünlü Arap tarihçisi Cahız, Türklerin Faziletleri adlı kitabında Türk ahlakı hakkında şunları söylemektedir:
“Türkler, yaltaklanma, yıldızlı sözler, münafıklık, kovuculuk, yapmacık, yerme, riya, dostlarına karşı kibir, arkadaşlarına karşı fenalık, bid’at nedir bilmezler başkalarının malını helal saymazlar…”
Kaşgarlı Mahmud Divanü Lügat-it Türk’te, “Türklerde güzellik, sevimlilik, tatlılık, edep, büyükleri ağırlamak, sözünü yerine getirmek, sadelik, öğünmemek, yiğitlik, mertlik gibi öğülmeye değer, sayısız iyilikler görülmektedir” demektedir.(Kaşgarlı Mahmud, s:352)
Batılılar Türkiye’ye Hicret Ettiler.
Dünyadaki nüfus hareketleri ve sığınma faaliyetleri bu günkü gibi, Doğu’dan Batı’ya değil, Batı’dan Doğuya idi. Almanya ve Avusturya topraklarında bir çok aile adil bir idarede ve insanca yaşamak için Türk topraklarına hicret etmekteydiler.
Kendisini yeryüzünün yegâne imparatoru ilan eden Sultan Süleyman’ın bu büyük dava uğrunda giriştiği hegemonya seferleri esnasında, Protestan mezhebini neşre çalışan Luther’in vaazlarında, Türklere mukavemeti “Allah’ın kuvvetlerine karşı gelmekle bir tuttuğu” ve bir taraftan da “Avusturya topraklarından birçok ailelerine muntazam ve adil bir idarede insanca yaşayabilmek için Türkiye’ye hicret ettikleri” ve hatta bu muhaceretler bir asır kadar devam ettiği için daha sonraları 1041 = 1631 tarihinde Budin Beylerbeyi Hasan Paşa tarafından Palatin Esterhazy’ye zulümden vazgeçilip bu muhaceret cereyanına bir nihayet verilmesi hakkında ihtarnameler bile göndertildiği muhtelif vesikalarla sabittir (Danişmend, 1966, s.127).. Bu hicret, cumhuriyet döneminde de devam etti ve Atatürk döneminde, Almanyadan, Hitler’in zulmünden kaçan 300’e yakın bilim adamı Türkiye’ye sığındı.
Muharrem Günay
TÜRKLERİN MANEVİ VE IRKÎ GÜZELLİKLERİ (7)
YAZARLAR
TÜMÜ