Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

ÜÇ MAYIS 1944 TÜRKÇÜLÜK-MİLLİYETÇİLİK OLAYLARI -5

Muharrem Günay 8 Mayıs 2017 Pazartesi 13:19:14
 

İktidara halkın ve gençliğin gücünü göstermek için bundan daha iyi bir fırsat olamazdı.
Gençlerin duruşma salonuna alınmamaları bardağı taşıran son damla olmuştu. Polislerin de tavrı birden değişmişti. Coplarına sarılan polisler acımasızca gençleri dövmeye başladılar. Kafaları yarılan ve kan içinde kalan gençler neye uğradıklarını anlamamışlardı. 3 Mayıs günü Başbakan Saraçoğlu ile görüşmek isteyen öğrencilerin bu isteği kabul edilmemiş; bu gençlerden 165’i gözaltına alınmış daha sonra serbest bırakılmıştır.
Mahkeme duruşmayı 9 Mayıs tarihine ertelemişti. Sabahattin Ali saatlerce beklediği mahkeme salonundan akşam karanlığında götürülmüştü. ATSIZ ise oteline dönmüştü.
Oteline dönen mahkemenin tutuklamadığı ATSIZ’ı polisler tutuklamış aynı saatlerde ATSIZ’ın İstanbul’daki evi didik didik aranmıştı.
Olayların boyutu gittikçe büyüyordu. IRKÇI ve TÜRKÇÜ olduğunu iddia eden Hükümet 18 Mayıs 1944 günü yayınladığı bir bildiri ile, Atsız ve arkadaşların “IRKÇILIK VE TURANCILIKLA ve HÜKÜMETİ DEVİRMEYE ÇALIŞMAKLA” suçluyordu.   İlk anda 14 asteğmen tutuklanmış ve 250 Harbiyeli hakkında soruşturma açılmıştı.
9 Mayıs’ta yapılan duruşmada ATSIZ, 6 aya mahkûm edilmiş, ağır tahrik nedeniyle ceza 4 aya indirilip tecil edilmişti. Atsız buna rağmen serbest bırakılmamıştı.
Bu arada İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru gelinmiş, savaşı Rusların kazanacağı kesinleşmişti. Atatürk gibi şahsiyetli bir dış politika izlemek yerine korkak ve pısırık bir dış politikayı tercih eden İNÖNÜ, Ruslara şirin görünmek amacıyla “Turancı” dedikleri Türk Milliyetçilerini susturmaya karar vermişti. Halbuki, henüz 9 yıl önce 1935 yılında, Rus ihtilalinin yıldönümünden bir kaç gün önce uzun bir konuşma yapan STALİN, gizli niyetini açığa vurarak bir taşkınlık göstermiş, Türkiye, İran ve yakın ve uzak doğu memleketlerini  “RUS BÖLGESİ” diye adlandırmıştı. Moskova’daki Türk Büyükelçisinin durumu ATATÜRK’E bildirmesi üzerine, ATATÜRK, Ankara’da Sovyet Büyükelçisi KARAHAN’a:
“Moskova’daki o herife, Kalilin midir? Stalin midir? Ne Allah’ın belası ise, o herife söyleyin, biz Türkler asırlarca Rusya’nın göbeğinde rakı içmiş bir milletiz. Gerekirse yine de içmesini biliriz” demiş ve Ruslara gereken dersi vermişti.(H. TANYU, Atatürk ve Türk Milliyetçiliği, sayfa 173)  
Atatürk’ün zamanında, Türkiye her bakımdan bölgesinde lider ve örnek alınan bir ülke idi. Dünyanın çeşitli ülkelerinin liderleri Türkiye’ye gelip Atatürk’le görüşmek için kuyruğa girmişlerdi. Atatürk, 9 Şubat 1933’de Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya’ nın katılımıyla “BALKAN ANTANTI”nı diğer taraftan da 8 Temmuz 1937 yılında  Afganistan, Irak ve İran’ yanına alarak Türkiye’nin öncülüğünde “SADABAT PAKTI” nı kurdurarak bölgeyi Türkiye’nin kontrolüne almıştır.
Atatürk’ün yerine Cumhurbaşkanı olan İNÖNÜ ise Ruslara yaranmak için ilkesiz ve Türk’e asla yakışmayan seviyesiz bir politika izliyordu. Türk tarihinin en büyük Türkçülerinden biri olan ATATÜRK’ün izinden giden Türkçüleri tutuklatıyor ve onlara akla hayale gelmeyen işkenceler yaptırıyordu
19 Mayıs gelip çatmıştı, herkes İNÖNÜ’den bayram konuşması yapmasını beklerken o devleti kuran irade ve fikri suçlayan bir konuşma yaparak güya Gençlik ve Spor bayramını kutluyordu. Milli Şef henüz soruşturması bile başlamayan bir davada Türk Milliyetçilerini alçakça suçlayan şu konuşmasını yapıyordu:
“Turancılar, Türk Milleti’ni bütün komşularıyla (komşu dediği Komünist Rusya’dır) onarılmaz bir surette düşman yapmak için bire bir tılsım bulmuşlardır. Bu kadar şuursuz ve ve vicdansız fesatçıların tezvirlerine, Türk Milletini teslim etmemek için elbette cumhuriyetin bütün tedbirlerini kullanacağız.”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER