Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt

UNUTULAN MİRAS İLGİ BEKLİYOR

Hz. Mevlana mirasının “değeri çok bilinemeyen” ikinci adresi Afyonkarahisar Sultan Dîvanî Mevlevihanesi’nin çevresi yeni düzenlemeler bekliyor. O bölgedeki düzensizliğe, kendi haline bırakılmışlığa rağmen her yıl binlerce insan buraları ziyarete geliyorsa eğer… Bir de siz gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra bölgenin halini hayal edin.
***
Kuruluşu 13. yüzyıla dayanan ve Anadolu’nun ilk Mevlevihanelerinden olan Sultan Dîvanî Mevlevihanesi Afyon’un en sevimli mekanlarından birisi… Ehlince bilinen bu Konya Mev-levihanesinden sonra en önemli Mevlevihane, ne yazık ki yeterince tanınmıyor, değerlendirilemiyor. Başka Mevlevihanelerde olmayan ’40 Hatimli Şifalı Aşure’ geleneğinin başladığı Sultan Dîvanî Mevlevihanesi yeniden düzenlendi, restore edildi. Ziyarete açılan hücreler aslına uygun biçimde restore edildi ve kapılarına bilgilendirici levhalar konuldu. Vatan şairimiz Namık Kemal’in annesi Fatma Zehra Hatun’un da mezarı bulunan bu güzel mekan ve çevresi yeniden ele alınmayı bekliyor.
Hz. Mevlana’nın iki oğlunun Afyon’da sünnet olması, kız torununun Süleyman Şah’a gelin gelmesiyle birlikte Çelebi sülalesinin bu topraklarda yaşıyor olması, özellikle 16. yüzyılda Sultan Divani zamanında, Mevlevihanenin icraatları ve Sultan Divani’nin teşkilatçılığı sayesinde Afyonkarahisar’daki Sultan Divani’nin Mevlevihanesi, Mevleviliğin ikinci adresi olarak anılıyor.
Hz. Mevlana’nın oğlu Sultan Veled zamanında Afyon’da Mevleviye tarikatının alt yapısı burada oluşmaya başlamış. Ardından Sultan Veled’in oğlu Ulu Arif Çelebi’nin Afyon seyahati önem arzediyor. Ulu Arif Çelebi’nin, Mevleviliğin kuramsallaşması gayretiyle yaptığı seyahatler çok önemli. Evkaf-ı Humayun Nezaret-i Celilesi’ne yazılan 15 Nisan 1903 tarihli belgede verilen bilgiye göre, dergahın 1294-95 yıllarından itibaren asitane olarak bulunmuş.
***
Sultan Divani kimdir?
Hz. Mevlana’nın yedinci kuşak torunlarındandır. Türbesi Mevlevi Camiin içinde. Doğum tarihi ile ilgili net bir bilgiye sahip olunmamakla beraber, 1448 veya 1471. tarihlerinden birinde doğmuş olmasının kuvvetli bir ihtimal olduğunu söylenebilir. Sultan Dîvânî’nin, “Şiirleri” ve “Tarîkat’ül Arifîn” adlı tasavvufî bir risalesi mevcut. Babası tarafından veliahd tayin edilen ve şeyhlik makamına oturtulan Dîvâne Mehmed Çelebi, denilebilir ki Mevlevîlik tarîkatinin Bânî-î Sânîsidir (İkinci Kurucusu). Mehmet Çelebi çok güzel semâ ettiği için babası tarafından “Semâî” lakâbı verilmiş, kendisi de şiirlerinde “Semâî” mahlasını kullanmış. Kendisine “Dîvâne” de denmiş. Bu Farsça sıfat, “Hak yolunda kendinden geçen, aklını kaybeden, ilâhî aşkın etkisiyle hayrete düşen, şaşırıp kalan” anlamlarını içermekte.
Yaygın olarak kullanılan diğer lâkabı “Dîvânî”nin ise; Timur tarafından Semerkand’a götürülen, daha sonra da Şah İsmail’ce Tebriz’e nakledilen Mevlâna’nın Eseri “Dîvan-ı Kebir”i rüyasında gördüğü Hz. Mevlâna’nın manevî işaretiyle Tebriz’e gidip getirmesinden dolayı verilmiş.
Sadık müridi Muğlalı İbrahim Şâhidî Dede’nin anlattığına göre Sultan Dîvânî; coşkun ve cezbeli bir şeyh, Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinde büyük yararlılıklar gösteren bir alperen, Yavuz ve Kânûnî başta olmak üzere bir kısım üst düzey devlet ricali üzerinde etkili olmuş bir siyaset ve teşkilat adamı.
***
Afyonkarahisar Mevlevihanesi bilim adamları nezdinde hakkıyla bilinen bir yer. Mevlevilik, Hz. Mevlana ve Mevlevihaneler konusunda araştırma yapanlar, edebiyatçılar, Mevlana muhibbanları Afyonkarahisar Mevlevihanesinin önemini biliyorlar. Fakat geniş kitlelerin yeterince tanıyıp bildiğini söyleyemeyiz.
1902’deki büyük yangında Mevlevihane tamamen yanmış, yeniden yapılmış. Sultan Abdüllhamit Han’ın izlerini taşıyor. 1950’lerde, Konya’da Mevlana’yı anma programı yapılacağı zaman, semazenler Afyon’dan gitmiş. Konya’da unutulmaya yüz tutmuş bu gelenek, tekrar Afyonkarahisar’lı semazenler sayesinde canlanmış.
Vakıfların restorasyonu sırasında, Afyonkarahisar Belediyesi’nin sunduğu proje kabul edildi. Projenin amacı, derviş odalarının tarihi dokusuna uygun bir şekilde tefriş edip, müze olarak ziyarete açıldı. Postnişin, sema odası, mesnevihan, hattat odası ve matbah gibi mekanlar aslına uygun olarak düzenlendi. Afyonkarahisar’da Konya’da olduğu gibi, zaman zaman sema törenleri yapılabiliyor. Afyonkarahisar Mevlevihanesi’ni her yıl binlerce kişi ziyaret ediyor.
***
Ama yeterli değil. Mevlevihane çevresinde araçların geçiş yapabileceği güzergahlar sıkıntılı. Araç ya da otobüs park edecek yer bulmak imkansız.
Mevlevihane çevresinde kullanım özelliğini yitirmiş bazı evlerin bedeli mukabili alınıp yıkılması, tarihi özelliği olan evlerin yenilenmesi gerekiyor. Çevrede bulunan boş alanlarda hiç olmazsa, birkaç otobüslük park yerleri düzenlenmesi gerekiyor.
Gören gözler bu düzenlemelerle ilgili neler yapılabileceğini görüyor/biliyor. İş ki; el atılmaya niyetlenilsin…
Tarihi kent dokumuz; ortaya çıkartılacak olan gizli cevherleri ile Vali Gökmen Çiçek ve Belediye Başkanı Mehmet Zeybek’in dokunuşlarını bekliyor.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER