Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Burcu Aydın
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Vatan millet Sakarya’dan öte – Kocatepe Gazetesi

Burcu Aydın 18 Mart 2010 Perşembe 02:00:00
  Bugün 18 Mart Şehitler Günü ve büyük Çanakkale Zaferi’nin 95. yıldönümü. Allah bir daha ülkemizi zaferler kazanmak zorunda bırakmasın. Bu zaferin kazanılmasını, ülkemizin bağımsızlığını şehitlerimize ve gazilerimize borçluyuz. Onlar için ne yapılsa ne denilse az. Vatanı uğruna can veren insanların en büyük mertebe olan şehadet mertebesine ulaşı-yorlar. Sözün ve düşüncenin bittiği bir yer başlıyor aslında. Ama pek çok değerin yozlaştığı günümüz dünyasında şehitlerin kemiklerini sızlatacak kadar duyarsızlaştık mı acaba? Kimi zaman evet.
12 Mart 2010 Cuma günü Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Dernek Şubesi’nde “Şehitlerimize Giden Kırmızı Yol” ismi ile bir imza defteri açıldı. Bu deftere sınıf, statü farkı gözetmeksizin her yaş ve kesimden insanın şehitlerimiz hakkındaki duygu ve düşüncelerini aktarmaları amaçlandı. Şehitleri anmak sahiplenmek belirli bir zümrenin değil uğrunda can verilen ülkenin insanlarına aittir. İşte bu manada bu yıl açılan ve her 18 Mart Şehitler Günü öncesinde açılması gelenek haline getirilmesi planlanan deftere 17 Mart Çarşamba gününün öğleden sonrasına kadar sadece 5 imzanın atılması oldukça düşündürücüdür.
Şehit hepimizin şehidi. Bu defterde kaleme alınacak duygu ve düşünceler için çok büyük bir efor sarf etmeye gerek yok. Hiçbir ücrete de tabi değil. Velhasılı maddi manevi bir külfet söz konusu değil. Kuru lafa geldiğinde, eleştirmeye kalkışıldığında mangalda kül bırakmıyoruz.
Milliyetçilik, vatanperverlik özel günlerde belli bir grubun, kamu görevlileri ve idarecilerinin belli kurallara göre düzenlenen törenlere katılımıyla sınırlı bir kavram değil. Hepimizin milli, manevi günlerde insan olarak vatandaş olarak sorumluluklarımız var. Hayatlarını vatan uğruna kaybedenler hepimizin kardeşi, arkadaşı, eşi dostu. Bu acıyı tek başına yaşamak onların aile ve yakınlara has değil. Ateş düştüğü yeri yakar ama bu ateşin ne zaman nereye düşeceğini belirlemenin mümkün olmadığı hatırdan çıkarılmamalı. Kimin evlenip boşandığını kimin kiminle ne yaptığının takibi görev edinen pek çoğumuz 18 Mart Şehitler Günü’nde tek başına ya da evladını, yeğenini alıp da bir şehitlik ziyaretinde bulunmayı düşündü mü acaba?
Şehit mezarları şehitlerimizin birinci derece de akrabası, yakını ve ailelerinin gitmeleri gereken bir yer midir? Kaçımız 18 Mart Şehitler Günü’nde ve öncesinde şehitlerimizin ruhu için dua okumayı akıl ettik ve bunu uyguladık?
İşin birde sömürü boyutu var. Bu sömürü sosyal sorumluluk ve duyarlılık sıfatlandırması ile de yapılı-yor. Dedik ya vatan millet Sakarya’dan, ağdalı duygusallıktan ileri gerçek samimiyet gerek. Bazı beyefendi ve hanımefendiler başlarında bulundukları, başkanlık ettikleri kurum ve kuruluşları nüfuzlarına güvenerek her şeyden önce insanı ve vatandaşlık görevi olacak basit işleri bir lütuf gibi yapmayı adet edindiler. Bu kapsamda şehitlerimiz ve kutsal emanetleri olan aileleri için yapılan küçük şeylerde kişisel olarak onore edilmemeleri halinde hemencecik kırılıveriyorlar. Çıt kırıldım beyler ve hanımlar bu kırgınlılarını iletme de hiç vakit kaybetmiyorlar. Hemen de bu ilgili kişi ve kişilere iletiliyor. “….. size kırılmış.” “Hayırdır ne yaptık bilmeden de olsa.” “Geçen ki programda katkısını ifade eden bir sunum da bulunmadınız adını geçirmediniz.” Çok çok çok sayınlar. Pek muhterem efendimler çıt kırıldım sayınlar. Sizedir sözümüz, bulunduğumuz yeri hazmedip gerçek sorumluluğunuz farkına vararak insani olarak görevlerinizi hatırlayın. Aşağılık kompleksinin taşınılamaz ağırlığını üç kuruş katkıda bulunduğunuz yerlerin sorumlularına yüklemeyin olmaz mı çok sayın çıt kırıldımlar.
Aziz hatıraları önünde saygıyla eğildiğimiz şehitlerimizi bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla anıyor, insani ölçüde samimi duyarlı bireyler olabilmeyi diliyoruz. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitlerine yazdığı şiirinin son kıtasını bu vesile ile hatırlatıyoruz: “Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.”
Adı gibi yiğit bir doktor
Hani derler ya bu dünyanın çivisi çıkmıyorsa iyilerin yüzündendir diye bu ifadeyi destekler örneklere az da olsa rastlamak insanı mutlu kılıyor. Daha önce de normal doğumun yaygınlaşmasında, gebeliklerin sağlıkla tamamlanıp, sağlıklı bebeklerin dünyaya gelmesinde ki özverili çalışmaları ile başta Şuhut halkının sevgi ve takdirini kazanan Dr. Ahmet Yiğit Çakıroğlu gazetemiz sütunlarında yer almıştı. Dr. Çakıroğlu Afyonkarahisar’da yılın doktoru seçildi. Kendisini tebrik ederken başarılarının sağlıkla devamını diliyoruz. Dr. Çakıroğlu’nun başarısında ki tek etken normal doğumu yaygınlaştırması değil elbette.
Hastalarının bilinçlenmesi ve bireysel farkındalığın gelişmesinde Dr. Çakıroğlu’nun ciddi çabaları kısa zamanda meyvelerini verdi. Hasta hekim arasında olması gereken ama bir türlü tam anlamıyla gelişmeyen iyi bir diyalog ortaya koydu Dr. Çakıroğlu. Öyle ki şehir merkezine 25 kilometre uzaklıkla olan Şuhut’a şehirden, ilçelerden, beldeler ve köylerden hastalar tavsiye üzerine gitmeye başladı.
Başarıyı tek başına bir faktöre bağlamak çoğu zaman yanlıştır. İşin özünde işini iyi yapma çabası, insanlık ve beyefendilik sınırları içerisinde hizmet vermek var. Bu bir şehirde değil bir şehrin ilçesinde meydana geliyor. Doğru tedaviyi uygulamak, şifanın elde edilmesine yardımcı olmak kadar insanı ve kişilik özelliği ile de örnek ve tercih edilebilir olmak her yiğidin harcı değil. Allah nazardan saklasın ve mahcup etmesin diyerek Sayın Dr. Ahmet Yiğit Çakıroğlu’nu tekrar tekbir ediyor yolunun ve şansının açık olmasını diliyoruz.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER