Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

YAHUDİLER O’NUN GELECEĞİNİ BİLİYORLARDI -2

(Dünden Devamı)
Eğer yanlışım varsa, Filistin’in kutsiyetini inkâr etmiş olayım. Evet, onun iki küreği arasında kırmızımtırak, üzerinde tüyler bulunan bir ben vardır” dedi.
O toplantıda Hazır bulunanlar, hayretler içinde kalıp dağıldıktan sonra, evlerine gidip sordular. O gece Abdullah’ın bir oğlunun olduğunu ve adının da “Muhammed” konduğunu öğrendiler. Kırk yıl önceden Yüce Peygamberin geliş müjdesini öğrenen ve bu kutlu doğumu Mekkeli müşriklere ilân eden Velid, buna rağmen iman etmemiştir.
Velid bin Muğire, insanları İslâma dâvet eden Peygamber Efendimizin karşısında yer aldı. Yüce Peygamberi fikrinden vazgeçirmek için, Ebu Talib’e müracaat eden heyetin içinde bulundu. Diğer taraftan oğlunu, Habeşistan’a hicret eden Müslümanları Necaşi’den istemek için elçi olarak gönderdi. Giriştiği teşebbüslerden sonuç alamadıkça, tutumu sertleşti. Aynı zamanda müşriklerin akıl hocası durumunda olduğundan, gelip kendisine danışmakta, ne yapacaklarını ve ne söyleyeceklerini kendisine sormakta idiler.
Peygamberimize karşı her türlü düşmanlığı yapan Velid b. Mü��ire Peygamber Efendimize ‘bu bir büyücüdür’ dedi. Bundan sonra, müşrikler Peygamber Efendimize büyücü demeye başladılar. Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz bundan çok rahatsız oldular. Bunun üzerine Müddesir Sûresi nazil oldu. Elli altı âyetten oluşan sûrenin, 11’den 26. âyete kadar olan kısmının, Velid hakkında nazil olduğu nakledilmektedir:
“Tek başına yarattığım o kimseyi Bana bırak. Ona bol bol servet verdim. Gözü önünde duran oğullar verdim. Daha pek çok nimetleri önüne serdim. Sonra o daha da arttırmamı istiyor. Asla! Çünkü o, âyetlerimize karşı direnip durdu. Ben de onu pek zorlu bir azaba süreceğim. Düşündü, taşındı, ölçtü, biçti. Kahrolası, nasıl da ölçüp biçti! Sonra baktı. Sonra kaşını çattı, suratını astı. Sonra sırt çevirip kibirlendi. ‘Bu olsa olsa eskiden kalma bir sihirdir’ dedi. Ben onu Sakara (Cehennem) sokacağım.” (Müddesir; 11–26).
Cenâb-ı Hakk’ın büyük nimetler bahşettiği Velid, kibir ve gururuna yenik düşmekteydi. “Ben Kureyş kabilesinin büyüğü ve başı olarak bir kenarda kalayım da vahiy bir yetim ve öksüz çocuğa; Muhammed’e gelsin? Ebu Mesud Amr bin Umeyr bile nasıl bir kenarda bırakılabilir? Biz ikimiz Taif’in reisleriyiz” diyerek Cenâb-ı Hakk’ın iradesine karşı durmaktaydı. Serveti ve sahip olduğu çocuklarıyla kibirlenmekte, kendisini herkesten üstün görmekteydi. Kendisi iman etmediği gibi, başkalarının da iman etmemesi için her türlü yola başvurdu. İslâm’a ve Peygamberine karşı yaptığı hareketlerinden dolayı, hakkında en çok âyet nazil olan müşrikler arasında yer aldı.
Risâle-i Nur’da ismi geçen Velid’in Peygamber Efendimizi vurmak maksadıyla hareket ettiği aktarılmaktadır; “Velid ibni Muğire, yine Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı vurmak için büyük bir taşı alıp, secdede iken vurmaya gitti, gözü kapandı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı Mescid-i Haramda görmedi, geldi. Onu gönderenleri de görmüyordu; yalnız seslerini işitiyordu. Tâ Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm namazdan çıktı; ihtiyaç kalmadığından onun gözü de açıldı.” (Mektubat, 1994, s. 160-161).
Allah-u Teâlâ kendini beğenmiş bu azılı İslam düşmanının cezasını yakında bizzat vereceğini beyan ederek Peygamberimizi teselli etmiş, kıyamete kadar gelen inkârcılara ibret olacak olan kıssasını da Kur’an-ı Kerim’de anlatmıştır. Lânetli Velid’in ayağında basit bir yara çıktı, bu yara tedavisi mümkün olmayacak şekilde azdı.. Yıllarca acısını çekip başka şeylerle ilgilenemedi. Hicretten üç ay sonra 622 yılında da bu yaradan ölerek, kıyamete kadar gelecek olan İslam düşmanlarına bir ibret numunesi oldu.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti