Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Misafir Kalem
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

YARIN İRADİ MİDİR? – Kocatepe Gazetesi

Misafir Kalem 10 Mart 2017 Cuma 14:09:33
 

Akşam olmak üzere.. Gri hava ve ıslak yollar.. Ardarda bulduğu her boşluğa süzülen arabalar.. İçime işleyen soğuğu kırmak için arabanın klimasını açıyorum..
İşten çıkıp eve dönüşün en çok da kızımın kapıda karşılayıp sarılmasını seviyorum…
Hafif bir müzik, hafif bir sıcaklık, işimden çıkmış, beni bekleyenlere gidiyorum…
İstediği heryere gideceğini düşünen araçlara, trafik ışıkları “Dur!” diyor..
Kırmızı.. Bekliyoruz..
Akşam..
Hava soğuk..
Az önce yağmur durmuş..
Öndeki arabaya bir adam yaklaşıyor. Kirli sakallı, giysileri bir oradan bir buradan uydurulmuş, belli..
Hafif kambur ve yavaş yürüyebiliyor.  Öndeki arabadan bir takım el kol işaretleri ile uzaklaştırılıyor. Hemen yandaki arabaya dönüyor adam..
Biliyorum, biraz sonra bana gelecek.. Işık da yanmadı ki hala.. Diğer arabadan da, camı açıp ne dediğini dinlemeden bir takım el kol işaretleri. Seninle işim olmaz, ne yapayım dercesine, küçümsercesine..
Adam ondan da vazgeçiyor. İşte, şimdi bana geliyor.. Yorgun yüzü ve bitkin duruşuyla yanıma geliyor. Ben de diğerlerine uyup ne dediğini dinlemeden uzaklaştırıyorum..
Dikiz aynasından bakıyorum sonra arkasından.. İçim de sızlıyor hani.. Arabadan çıkıp iki dakika sorsa mıydım? Ama şimdi yeşil yanacaktı. Bakıyorum arkasından, dikiz aynasından..
Birkaç arabaya daha yanaşıyor bir bir. Hep aynı sonuçla karşılaşarak..
Bu bizim imtihanlarımızdan biri miydi yoksa? Kaybediyor muyduk? Adamın, bana yaklaştığında iyice görebildiğim o çaresiz ve gerçekçi bakışları gözümün önüne geliyordu.
Ve Allah rızası ile başlayan ama gerisini, belki dinlemediğim için anlamadığım cümlesi kulaklarımda.. Yeşil yandı.. Hareket ettim eve doğru..
Hafif bir müzik, hafif bir sıcaklık, işimden çıkmış, beni bekleyenlere gidiyorum…
Belki, bir bekleyeni bile olmayan o adamı geride bırakarak.  Şükürsüzce. Sahip olduklarım benimmiş gibi.. Ve hep benim olacaklarmışcasına..
Sahip olduğum mevcutlarım. İşim. Ailem.
Sevenlerim.
Kenarda üç kuruşum.
Arabam.
Evim.
Arkadaşlarım.
Sohbetlerim.  
Hepsini kendim, kendi irademle elde etmişim de elimden çıkıp gidivermeleri de ancak benim irademle olacakmışcasına.
Düşünüyorum…
Yarın ne olacağımızın teminatı kendi irademizin uhdesinde olmadığına göre bu neyin kendini önemsemesi?
Bu neyin başkasını küçük görmesi? Bu neyin herşeyden eminliği?
Ve dahası bu neyin aymazlığı?Yarın ne olacağımızın teminatı kendi irademizin uhdesinde olmadığına göre, mevcutlarımızın kibrimizi artırması, ahmaklıktan başka birşey olmasa gerek.
Eve geliyorum. İşten çıkıp eve dönüşün en çok da kızımın kapıda karşılayıp sarılmasını seviyorum…
Kucağıma alıp içeri giriyorum. Önemsemez bir algıyla, bir an evvel yanımdan uzaklaştırmaya çalıştığım o adam geliyor aklıma. Ve şükürsüzlüğüm.. Ta yürekten af diliyorum. Birkaç cümle geçiyor zihnimden o an, şöyle;
Mevcutla böbürlenmek ahmaklık
Yarın ne olacağımız belli değil ise
Mevcutlara şükürsüzlük aymazlık
Yarının tasarımı irademizde değilse

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER