Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

ZEKÂT VE İNFAK YAZILARI-24 – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 14 Ağustos 2012 Salı 03:00:00
  BİR TATLI SÖZ

”Bir tatlı söz ve (bir kusuru) bağışlama, peşinden eziyet (ve mihnet) gelen sadakadan daha hayırlıdır. Allah Ganîdir (bu tür sadakalara ihtiyacı yoktur), Halîm’dir (cezalandırmayı ihmal etmez ancak mühlet verir).” (Bakara/263)
”Ey iman edenler! Allah’a ve âhiret gününe inanmadığı halde, insanlara gösteriş için malını sarf eden adam gibi, siz de sadakalarınızı başa kakarak ve (verdiğiniz kimseyi) inciterek boşa çıkarmayın. İşte bu şekilde mal sarf eden kimsenin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan şu kayaya benzer ki ona şiddetli bir sağanak (yağmur) isabet edince onu sert (çıplak) bir kaya halinde bırakır. (Bunun gibi gösteriş yapan ve verdiğini başa kakanlar da) kazandıklarından bir şey elde edemezler. Zira Allah kâfirler/nankörler topluluğunu doğru yola eriştirmez.“ (Bakara 264)
İslâm öncesinde Araplar ziyafet verirler, çeşitli cömertlik gösterileri yaparlar ve elindeki avucundakinin tümünü o gün harcarlardı. Bununla övünürler, şairler de bunları şiirlerle överlerdi. Bu cömertlikleri nisbetinde de asillik ve şeref pâyesi ile taltif edilip bununla gururlanırlardı. İşte İslâm bu hususta bir dönüşüm gerçekleştirdi: Cimriliği yerdiği gibi, üstünlük ve şerefin de Allah’ın emrine uygun yaşamakta ve O’nun rızasını kazanmakta olduğunu, O’nun rızası yolunda olmayan, gerek gösteriş gerekse inançsızlık içindeki harcamaların hiçbir değeri olmadığını ilan etti. Aynı zamanda âyet-i kerîme; gösteriş, başa kakma veya kendisine hizmet ettirme durumunda, verilen sadakaların boşa gideceğini de bildirmektedir. (Feyzü’l Kur’an, Bakara suresi 264. ayetin dipnotu, H. Tahsin Feyizli)
Zekâtlarını gösterişe yer vermeden Allah rızası için verenlerin durumu Kur’an’da şöyle anlatılır:
”Allah’ın rızasını istemek ve içlerindeki (imanlarını) kökleştirip sağlamlaştırmak için mallarını sarf edenlerin durumu da, yüksek bir tepede bulunan, bol yağmur değince ürünlerini iki kat veren veya bol yağmur değmese bile, (aynı ürünü vermek için) çisentinin bile yettiği bir bahçenin durumu gibidir. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.“ (Bakara/265)
Zekât ve sadaka verirken malımızın en iyisini ve helalini vermeliyiz. Çünkü malın kötüsü ve şüphelisi ibadet ve sadakaya layık değildir. Çünkü Allah temizdir ve temiz olan şeyleri sever.
Beğenmediğimiz ve kendimize lâyık görmediğimiz bir şeyi başkasına da vermemeliyiz. Cenâbı Hakk Yüce Kitabımızda şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler! İnfakı gerek kazandıklarınızın, gerek sizin için yerden çıkardıklarımızın temizlerinden yapın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olamayacağınız fenasını vermeye yeltenmeyin. Biliniz ki, Allah sadakalarınıza muhtaç değildir ve hamde layık olandır.” (Bakara/267)
“Onlar Allahu Teâlâ’ya kendilerinin bile hoşlanmadıkları şeyi isnad ederler” (Nahl/62) Peygamber Efendimiz de:
“Elbette Allahu Teâlâ tayyipdir. (Temizdir.) Ancak Tayyip/temiz olanı sever.”
Bir kimse evindeki misafiri malının kötüsünü koyarsa onu hafife almış olur. Malın kötüsünün fakire zekat ve sadaka olarak verilmesi de buna benzer ki malının kötüsünü veren kişi Allah’ı hafife almış olur. Onun içim sadakayı verirken istek ve arzu ile vermeliyiz. Peygamber Efendimiz bu konuda şöyle buyurmuştur:
“Bazen bir dirhem sadaka vermek, bin dirhem sadaka vermeyi geçer. Bu da seve seve verilen güzel sadakadır.” (İ. Gazâli, Kimyayı Saâdet s:133)
Hz. Ali (r.a.) sadaka vereceği zaman kesesindeki altınların iyisini seçer onu verirdi. Bulamadığı zaman elbiselerinin en güzelinin sadaka ederdi. Defterimde:
“Sadaka vereceği zaman iyilerini kendi için alıkoyar, kötülerinin sadaka ederdi” şeklinde bir yazı okumaktan hayâ ederim buyururdu.
Hz. Âişe validemiz sadaka verirken, sadaka verdiği eşya ve paralara koku sürer sonra fakirlere verirdi. Niçin böyle yaptığı sorulunca:
“Sadaka önce Cenâbı Hakk’ın huzuruna çıkar. İsterim ki orada mis gibi koksun” demiştir.
Zekât ve sadaka verilirken fakir oldukları halde muhtaçlıklarını gizleyip, durumlarını kimseye bildirmeyen ve isteyemeyenleri arayıp bulmak daha faziletlidir. Böyle fakirlerin aranıp bulunması konusunda Yüce Kitabımız Kur2an’da şöyle buyrulur:
”(Sadakalar,) kendilerini Allah yolunda (ilim ve hizmete) adamış olan ve yeryüzünde dolaşıp kazanamayan fakirler içindir ki, iffetleri (utanıp istememeleri) sebebiyle, gerçek hallerini bilmeyen, onları zengin zanneder. (Resûlüm!) Sen onları simalarından tanırsın; onlar, yüzsüzlük ederek insanlardan (bir şey) istemezler. (Hak yolunda) hayır namına ne verirseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir. (Bakara/273)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti