Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Afrika’da yokluk içinde müslüman kalmaya çalışıyorlar

Ensar Vakfı’nın düzenlediği Ramazanda
Afrika’da yokluk içinde müslüman kalmaya çalışıyorlar

Ensar Vakfı’nın düzenlediği Ramazanda İkindi Sohbetleri 2019 yılı programının 3’üncü sohbetini “Afrika’da Din ve Yaşayan Hanifler” başlığında Deniz Feneri Derneği Ankara Koordinatörü Hamit Kunt verdi. Sohbet öncesi Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencisi İbrahim Özdemir tarafından Kur’an-ı Kerim tilaveti gerçekleştirildi. Programın sunumunu İbrahim Durgut gerçekleştirdi. Program hava muhalefeti nedeniyle Medresenin yazlık eyvanında kapalı alanda gerçekleştirildi.
“HANİF İFADESİ KIYASIN GETİRİSİ”
Deniz Feneri Derneği Ankara Koordinatörü Hamit Kunt, aslen Giresunlu olduğunu, Afyonkarahisar Müftüsü Şükrü Kabukçu ile Marmara İlahiyat Fakültesi’nden devre arkadaşı olduklarını her ikisinin farklı alanlarda faaliyet yürüttüklerini belirtti. 1999 yılında yaşanan Büyük Marmara Depreminden itibaren Deniz Feneri Derneği adına zaman zaman Türkiye de yaklaşık son 10 yıldır Afrika ülkeleri başta olmak üzere dış ülkelerde yardım, sosyal ve eğitim faaliyetleri yapmaya çalıştıklarını kaydetti. Sosyolojik gözlemleriyle çıkardığı sonuç itibariyle “Afrika’da Yaşayan Hanifler” kıyasını gündeme getirdiğini belirten Kunt, bu insanlara fıkhen Hanif denilip denilmeyeceğinin tartışılabileceğini belirtti.
“AFRİKA’DA EVLER
DALLARDAN VE ÇAMURDAN”
Afrika bölgesinde orada yaşayan halkın günlük yaşamını, çektikleri sıkıntı ve yoksulluklardan oluşturduğu slayt eşliğinde anlatan Hamit Kunt, Afrika ile ilgili istatistiksel verileri de paylaştı. Başta Çin olmak üzere son 10 yıldır dünyanın çok kıymetli ve her anlamda yer altı ve yer üstü zenginlikleri itibariyle bakir bir alan olan Afrika’ya yöneldiğini söyleyen Kunt, “Afrika insan kaynakları açısından da bakir bir alandır. Elbette hayat çok zıt yaşanır. Yani en uç zenginin olduğu bir yerde en dip fakirde vardır. Ben 2000 yılında ilk kez Ethiopia’ya ya gittiğimde Hilton’un dibinde teneke evleri görmüştüm. Maalesef öyle yaşanıyor. Kırsalda ki evler çalılardan yapılıyor. Çoğunlukla bu evler kamplarda ama kamp olmayan köylerde de evler böyle. Şehirlere indikçe bu evlerin biçimi birazcık değişiyor. Dallardan ve çamurdan yapılan evler Afrika insanının yaşadığı ev hayatıdır.” dedi.
“PET ŞİŞEDEN AYAKKABI
YAPMAK
ZORUNDALAR”
Sunumunda ki görselde küçük bir çocuğun ayağı çıplak leğende çamurlu bir su içerisinde çamaşır yıkadığına dikkat çeken Kunt, “Bizim ülkemizde elde çamaşır yıkama kaldı mı? Büyük ihtimalle kalmadı varsa bile köylerin en ücra köşelerindedir. Fotoğrafta başka bir dram daha var. Küçücük bir çocuğun sırtında ki yükü de düşünün. Ama ayağında ayakkabısı olmadığı ve ayağının bu nedenle ne kadar kötüleştiği de görülmektedir. Bunun bir anlamı da 250 santilitrelik bir şişe bulamayışıdır. Bulduklarında onu ayaklarında ezip ağaç kabuğuyla bağlayıp ayakkabı yapıyorlar. Köylere giderken yol üzerinde dans eden çocukların ne yaptığını anlamaya çalıştık. Meğer bize boş pet şişeniz var mı atın demek istiyorlarmış. Ondan ayaklarına ayakkabı yapıyorlar veya hayvan güderken kap olarak v.s kullanıyorlar. Ev içerisinde ki malzemelere baktığınızda yaşanan çağı en geriye götürmek mümkündür. Yontma Taş Devri bile denilebilir. Taşı yontarak iş ve ihtiyaçlarını yerine getiriyor. Ottan yapılan ağaçtan yapılan v.s araç gereçlerle yaşamlarını sürdürüyorlar. Günümüze dair bir şey yok.” diye konuştu.
“YOKLUKTAN KUR’AN-I
PARÇALAYARAK EĞİTİLİYORLAR”
Kenya’da bir okuldan örnek fotoğraf gösteren Hamit Kunt, imkânsızlıklara rağmen ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini kız ve erkeklerin İmam Hatip Liseleri gibi ayrı eğitim aldıklarını kaydetti. Açık hava sınıflarında da eğitim yapıldığ��na dikkat çeken Kunt, “Kur’an-ı Kerimleri parçalayarak kullanıyorlar. Çünkü bir öğrenciye yetecek kadar Kur’an-ı Kerimleri yok. Fildişi sahilinde bir Türk kardeşimiz misafir gittiği evin hanımına Kur’an-ı Kerim hediye etmiş. Birkaç ay sonra karşılaştıklarında bizim Türk’e o Kur’an-ı Kerimden başka var mı diye sormuş. Kendisine verilen Kur’an-ı Kerimi dağıttığını anlatmış. Cüzler halinde parçaladığı Kur’an-ı Kerimi dağıtmış. Çünkü Kur’an-ı Kerim yok. Sonrasında biz orası için kampanya düzenleyip 20 bin adet Kur’an-ı Kerim dağıtmıştık.” şeklinde konuştu.
“ŞEHİT ÇİFTÇİ ADINA
AFRİKA’DA MESCİT YAPILACAK”
Özellikle Somali, Sudan ve Doğu Afrika’nın birçok köyünde yapılan eğitim materyalinin sadece bir ağaçtan elde ettikleri tahta üzerine kömürü bir ağacın jeliyle karıştırıp tutkallaştırmak olduğunu anlatan Kunt şöyle konuştu:
“Kömürü ağaçtan aldıkları jelle karıştırıp mürekkep haline getiriyorlar. Bununla okuma yazma öğrenip, Kur’an-ı Kerim öğrenme ve hafızlık çalışmalarını bu şartlarda yapıyorlar. Okaliptüs ağacının dallarından yapılan bir mescit örneği fotoğrafta da görülüyor. Bu fotoğrafı yaklaşık 12 gün önce çektik. Bu mescitte Ramazan ayına hazırlık yapılıyordu. Bu dallardan yapılan mescit iç ve dıştan çamurla sıvanıyor. Yıllardır mescit yapacak imkân bulamayan yerler var. O imkânda şu; Ağaç, çamur bulup sıvayıp yapmak. Onu dahi bulamamışlar. İnşallah Afyon temsilcimiz Doğan Selçuk tarafından yarı parası toplanan ve para toplama çalışması devam eden bir mescit yapma projemiz var. İnşallah buraya bir mescit yapacağız. Afyonkarahisar’ın şehitlerinden Şehit Sami Çiftçi adına bu mescit yapılacak.”
“TEK YEMEKLERİ EKMEK”
Yıllar önce şehirden dönemin kralınca kovulan Müslümanların dağlara kaçtığı bilgisini veren Kunt şunları söyledi:
“Dağlarda ki Müslümanlar kapalı toplumlar oluşturmuşlar. Kendi içlerinde de dini eğitim metodolojisi oluşturmuşlar. Bir köyde hadis bir köyde tefsir okuyorlar. Çocuklarını buralara gönderiyorlar. Mescit bitirdiğimiz bir yerde birde okul yapımına başlayacağız. Bunları o durumdan kurtarmaya çalışıyoruz. Onların tef diye bir bitkileri var. Tef tohumu çok popüler mutlaka duyulmuştur. Sanatçılar tef tohumlu çay diye bağırıyorlar. Sosyal medyayı ayağa kaldırdılar. Tef tohumunun vatanı Ethiopia aslında. Ama bizden bir sanatçı bu tohumu ABD’de bulduğunu söylüyor. Bu tohumun özelliği içinde hiç guluten olmamasıdır. Sıfır gulutenli bu tohumdan özel ekmek yapıyorlar. Hamuru 3-4 gün ekşitip pişiriyorlar. Çok ekşi yapıyorlar nedenini sorduğumuzda dramatik bir hikâye öğrendik. Yıllar önce kıtlık zamanlarında çok ekşi hamurla ekmek yapmışlar çok tükenmesin diye. O tada alıştıklarından hala o tatla devam ediyorlar. Su bulurlarsa ekmeklerini ıslatıyorlar. Bulamazlarsa da öylece yiyorlar. Başka yemekleri yok.”
“AFRİKALILAR İYİ YAPILAN İŞİ ‘MÜSLÜMANCA’ DEĞERLENDİRİYOR”
Kenya’nın kurucu Devlet Başkanı Jomo Kenyeta’ya ait sözü aktaran Kunt, “Kenyata diyor ki, ‘Beyaz adam Afrika’ya geldiğinde, bizim topraklarımız onların İncilleri vardı. Dua edelim dediler. Gözlerimizi kapattık açtığımızda, bizim İncilimiz onların toprakları vardı’ Hristiyanlar, Müslümanlar’a çok eziyet ediyorlar. Özellikle zinadan içkiye kadar hemen her şeyin serbest olduğu Protestanlık çok baskın durumadır. Yerel halktan bir Müslüman borcunu ödeyebilmek için Hristiyan olmak zorunda kalmış. Müslümanlar aralarında para toplayarak o kişinin borcunu ödeyip tekrar Müslüman olmasını sağlamış. Hz. İbrahim’i soy olarak ataları olduğuna ve aynı zamanda peygamberleri olduğuna inanıyorlar. Atalarının Nil boyunca kuraklık nedeniyle bu topraklara geldiğini anlatan sözlü hikâyeleri var. Afrikalılara dedeleri iyi bir iş yaptıkları zaman ‘Müslümanlar gibi yaptınız’ dermiş. Emperyalist sistem egemen ve baskıcı olmaya devam ediyor. Havaalanına indiğinizde yaklaşık 5 saatlik zorlu ir yolculuk yapmak zorunda kalıyorsunuz. Ama ABD’den özel uçaklarla gelenlere özel pistler var. Buraya gelen Amerikalılar kim bilir hangi yetimin organını alıyor.” >> Burcu AYDIN’ın Özel Haberi

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti