AFYAŞAD Başkanı Günay Açıkladı: Atatürk'ün Gerçek Kızılelması Ne?
Afyonkarahisar Yazarlar ve Şairler Derneği (AFYAŞAD) Başkanı Muharrem Günay, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete irtihalinin yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, millet olarak Atatürk'ü anmaktan ziyade anlamaya ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
AFYAŞAD Başkanı Muharrem Günay, yaptığı yazılı açıklamada, her yıl 10 Kasım’da Atatürk’ün rahmetle anıldığını ancak asıl yapılması gerekenin Atatürk’ün fikirlerini, ilkelerini ve dünya görüşünü anlamak olduğunu ifade etti.
“Her yıl 10 Kasım’da Atatürk’ü rahmetle anıyoruz. Ben millet olarak Atatürk’ü anmaktan çok anlamaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. İşte bu yüzden bu yazıyı kaleme aldım.” diyen Günay, özellikle dünyanın birçok bölgesinde devam eden savaş ve acılara dikkat çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:
“Başta Gazze, Doğu Türkistan, Ukrayna olmak üzere kan ve gözyaşının aktığı bir dünyada bugün en muhtaç olduğumuz şey barıştır, dünya barışıdır. Gelin Atatürk’ü ve onun barışçılık anlayışını birlikte anlamaya çalışalım. Atatürk’ün barışçılık ilkesi, milletlerarası ilişkilerde eşitliği, karşılıklı hak ve menfaatleri benimser, teslimiyetçiliği reddeder. Atatürk, ‘Âlemde bir hak vardır ve hak kuvvetin üstündedir.’ dedikten sonra hemen şunları ekliyordu: ‘Şu kadar ki, milletin haklarını anlayıp onları savunmak ve korumak uğruna her türlü fedakârlığa hazır olduğuna dair dünyaya bir kanaat vermesi lazımdır.’”
Günay, Atatürk’ün milli benlik vurgusuna da dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Milli benliğini bulmayan milletler, başka milletlerin avı olur. Milli varlığımıza düşmanlık güdenlerle dost olmayalım. Daha Milli Mücadele yıllarında Atatürk, ‘İnsanlığı meydana getiren milletlerin her biriyle medeniyet gereklerinden olan dostluk ilişkilerini kurmağa hazır olduğunu’ tekrarlıyor, fakat ‘Benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin de, bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım.’ diyordu.”
Atatürk’ün insanlık ve barış anlayışının evrensel olduğuna vurgu yapan Günay, “Atatürk, insanın insanı, bir milletin bir başka milleti sömürmesine karşı çıkmış, sömürgeciliğe karşı savaş açmış ve bütün mazlum milletlerin önderi olmuştur. ‘İnsanları mutlu etmenin tek yolu, onları birbirine yaklaştırarak, onları birbirine sevdirmektir.’ diyerek insanlığın ortak mutluluğunu hedeflemiştir.” dedi.
Günay, Atatürk’ün çağdaş uygarlık hedefinin milli bir temele dayandığını da belirterek, şunları söyledi:
“Atatürk, Türk milletine çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmayı, hatta bu seviyeyi aşmayı hedef olarak göstermiştir. Uygar milletlerin seviyesine ulaşmak ve hatta onları geçmek Atatürk’ün Kızılelma’sı idi. O, ‘Batının her türlü ilminden, keşfinden yararlanmak fakat asıl özü kendi içimizden ve milli kültürümüzden çıkarmak’ şeklinde özetlenebilecek bir milli uygarlık modelinden yanaydı.”
Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nda bu anlayışı açıkça ortaya koyduğunu dile getiren Günay, “Asla şüphem yoktur ki Türklüğün unutulmuş büyük uygar vasfı ve büyük uygar kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesiyle geleceğin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.” sözünün çağdaşlaşma hareketinin milli yönünü ifade ettiğini belirtti.
Günay, bugünkü Batı anlayışının Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaş Batı’dan farklı olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Bize hedef gösterilen Batı aslında çağdaşlıktı, uygarlıktı. Bugünkü Batı ise bizi sürekli aşağılayan, küçümseyen, Türk ve İslâm düşmanlığının yükseldiği bir Batıdır. Biz böyle bir Batının ve batılılaşmanın elbette karşısındayız. Atatürk’ün uyguladığı Milli Uygarlık Modeli'nin temelinde devlet olarak tam bağımsızlık, millet olarak egemenlik, fert olarak insan hak ve hürriyetleri vardır.”
Günay, Atatürk’ün insanlık vizyonunu şu sözlerle tamamladı:
“Hakkın hak sahibinin değil, güçlünün olduğu; güçlünün zayıfı ezdiği, insanın insanı öldürdüğü bir dünyada insanlık, insan olmaktan uzaklaşmıştır. Kan ve gözyaşının akmadığı, sömürünün olmadığı bir dünyanın kurulmasında millet olarak bizim de yapacak çok şeyimiz vardır. Tarih boyunca dünya nizamını ve barışını hedeflemiş bir millet olarak bu misyona tekrar sahip çıkmak zorundayız.”
ATATÜRK’ÜN KIZILELMA’SI: TÜRK BİRLİĞİ
Günay, açıklamasının devamında Atatürk’ün “Kızılelma”sının Türk Birliği olduğunu ifade ederek,
“Atatürk, milyonlarca millettaşımız gibi bugün milli sınırlarımız dışında kalan ve vaktiyle Osmanlı idaresinde bulunan Selanik’te dünyaya gelmiştir. O’nun millet ve milliyetçilik anlayışı sadece Türkiye’de yaşayan Türkleri kapsayan dar bir anlayış değildir. Atatürk, Türk Dünyası ile ilişkilerde son derece planlı hareket eden bir liderdi. Atatürk, Türkçülük düşüncesini devlet felsefesi haline getirmişti.” dedi.
Günay, Ziya Gökalp’in fikirlerinin Atatürk üzerinde büyük etkisi olduğunu dile getirerek, “Atatürk, Türkçülüğü fikri bir hareket olmaktan öteye taşıyarak yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi haline getirmiştir. Bu amaçla Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu kurulmuş, dil ve tarih çalışmaları yapılmış, Türk Dünyası ile kültürel bağlar güçlendirilmiştir.” şeklinde konuştu.
AFYAŞAD Başkanı Muharrem Günay, Atatürk’ün Musul ve Kerkük’ü de anavatana katmak istediğini, ancak dış destekli isyanlar nedeniyle bu hedefin gerçekleşemediğini belirterek, “Atatürk’ün ileri görüşlülüğü onun Sovyetler Birliği’nin bir gün dağılacağını öngörmüştü. Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yakında ne olacağını kimse kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi parçalanabilir. Elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilir. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimize sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazırlanmak yalnız o günü beklemek değildir. Manevi köprüleri sağlam tutmak gerekir. Dil bir köprüdür, tarih bir köprüdür, inanç bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve bütünleşmeliyiz. Gelin her yıl tıpkısı tekrarlanan törenler yapmak yerine Atatürk’ü, onun barışçılık ilkesini, milli uygarlık modelini ve Türk Birliği anlayışını anlamaya ve hayata geçirmeye çalışalım.” ifadelerini kullandı.