Afyon'dan Filistin Çağrısı: İsrail'e Bir İğne Bile Gitmesin
Afyonkarahisar Direniş Çadırı, Zafer Meydanı'nda düzenlediği basın açıklamasında Gazze'ye insani yardım ulaştırmak için yola çıkan 'Küresel Sumud Filosuna' destek verdi.
“BU HAFTA İÇİNDE 50 BİN GAZZELİ DAHA EVSİZ KALDI”
Grup adına konuşan sözcü Afyonkarahisar Direniş Çadırı Sözcüsü Enes Karakurt, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının yıllardır devam ettiğini belirterek, “Bilindiği üzere, mazlum ve izzetli Gazze halkı yaklaşık iki yıldır tüm dünyanın gözleri önünde siyonist katiller tarafından vahşice katledilmektedir.
Gazze konusunda dünyanın vicdanlı insanlarının çığlıkları arşı titretmekte ve fakat devlet yöneticileri bu çığlığı duymamazlıktan gelmektedir. Siyonist İsrail rejiminin Filistin halkına yönelik saldırıları, yalnızca bugünün meselesi değildir. 1948’deki işgal ve Nekbe’den bu yana, Filistin halkı sistematik katliam, sürgün, aç bırakma ve topyekûn yok etme politikalarıyla karşı karşıyadır. Bugün Gazze’de yaşananlar, bu uzun sömürgeci saldırganlığın güncel halkasıdır. Aylar süren ağır bombardımanların ardından Gazze’deki kuşatma, sivilleri açlığa mahkûm etmektedir. Hastaneler elektriksiz, eczaneler ilaçsız, fırınlar unsuz bırakılmıştır. Temel gıdaya ulaşamayan çocukların açlıktan hayatını kaybetmesi, modern çağda insanlık için kara bir lekedir.
Bu tablo, katil İsrail’in Gazze halkını topluca cezalandırmaya yönelik bir soykırım politikasıdır. Son zamanlarda terörist israil, geriye kalan binaları da hedef alarak Gazze’de hiçbir yaşam alanı bırakmamakta ve halkı tehcir etme politikasına hız vermektedir. Bu hafta içinde 50 bin Gazzeli daha evsiz kalmıştır. Ayrıca gökdelenleri vurarak haberleşme antenlerini ortadan kaldırıp interneti ve iletişimi tamamen felç etmeyi hedeflemektedir. Siyonistlerin tüm bu katliam, tehcir ve aç bırakma politikasına rağmen izzetli Gazze halkı ve mücahit gruplar, insanüstü bir direnişle vatanları olan Gazze’yi terk etmeyeceklerini fiilen tüm dünyaya göstermektedir. Gazze halkının ve başta HAMAS ve İslami Cihad olmak üzere tüm direniş gruplarının bu çelikten iradesini bir kez daha selamlıyoruz. Bilindiği gibi, Gazze’ye insani yardım ulaştırmayı amaçlayan filolar, yıllardır siyonist İsrail korsanlığının hedefindedir.
2010’da Mavi Marmara Gemisi’ne uluslararası sularda yapılan saldırıda 10 sivil insanımız şehit edilmişti. Daha geçtiğimiz ay ve haftalarda Vicdan Gemisi, Madleen ve Hanzala gibi gemiler de benzer saldırılara maruz kaldı. Bugün ise Tunus’ta bulunan Global Sumud Filosunun iki gemisine yönelik saldırı ile bu zincir devam ettirilmiştir. Bu saldırılar, yalnızca Filistin halkını değil, tüm uluslararası toplumun vicdanını hedef almıştır. Türkiye’den Sumud Filosuna katılan çeşitli sivil toplum kuruluşlarından, siyasi partilerden ve bireysel inisiyatiflerle katılan gönüllülerin can güvenliği, hükümetin birincil sorumluluğudur.” dedi.
“İSRAİL’E PETROL GÖNDERMEYİN” ÇAĞRISI
Hükümetten, Sumud Filosunun tüm gönüllülerinin korunması için gerekli fiili, diplomatik ve hukuki adımları derhal atılmasını talep etiklerini dile getiren Karakurt, “Bilindiği gibi Malezya ve İtalya devletleri kendi vatandaşlarının can güvenliklerini korumak için harekete geçeceklerini tüm dünyaya deklare ettiler. Biz de, Filistin Dostları olarak, bu süreci yakından takip ediyoruz. Filodaki 47 ülkeden gelen çeşitli din, dil, ırk ve mezheplerden yaklaşık bin vicdanlı insanın saçının bir teline dahi zarar vermemesi konusunda siyonist İsrail’i uyarıyoruz. ‘İnsanlığın vicdan filosuna’, her türlü desteği vermeye ve meydanlarda olmaya devam edeceğiz. Milletimizi de bu floya destek vermeye ve meydanlarda olmaya davet ediyoruz. Irkçı İsrail, saldırılarını yalnızca Gazze ile sınırlı tutmamaktadır.
Geçtiğimiz günlerde Suriye, Yemen ve Katar siyonistlerce bombalanmıştır. Katar’ın başkenti Doha’daki Hamas ofisine düzenlenen hava saldırısında, hareketin beş üyesinin şehit edilmesi, terörist İsrail’in bölgeyi istikrarsızlaştırma ve her yerde direniş önderlerini hedef alma stratejisinin yeni bir örneğidir. Aynı şekilde, Yemen’e yönelik hava saldırılarında onlarca Müslümanın şehit edilmesi de bu stratejinin devamıdır. Siyonist rejim, bölge ülkelerinin sessizliği, pısırıklığı ve işbirliği sayesinde büyük İsrail projesini adım adım uygulamaktadır.
Filistin halkı, 1987’de başlayan Birinci İntifadadan bu yana onurlu direnişini sürdürmektedir. 2000 yılında başlayan İkinci İntifada, Kudüs’teki provokasyonlara karşı halkın ayağa kalktığı tarihi bir dönüm noktası olmuştur. Bugün ise Kudüs’te gerçekleştirilen şehadet eylemleri, bu direniş geleneğinin meşru bir devamıdır. Uluslararası toplum, Oslo Anlaşmaları sonrası verilen sözlerin nasıl birer aldatmacaya dönüştüğünü, Filistin halkının her seferinde yeni ihanetlerle karşı karşıya bırakıldığını unutmuş değildir. Gazze’ye uygulanan 17 yıllık abluka, tarihin en uzun ve en acımasız kuşatmalarından biridir.
Haftalardır bu meydanlardan iktidara haykırıyoruz: Eğer sözlerinizde samimiyseniz, katil İsrail’i besleyen Azerbaycan petrolünün Türkiye üzerinden gitmesini engelleyin! İsrail’e hileli yollarla devam eden ticareti durdurun! Limanları siyonizme gerçekten kapatın! meclise sunulan, İsrail ordusunda bilfiil görev alıp soykırıma ortak olanların çifte vatandaşlıklarının iptal edilmesine yönelik kanun teklifini bir an önce görüşüp kabul edin. Bu siyonist işgal varlığını tanımaktan vazgeçin ve tüm ilişkileri kesin! Siyonist israile istihbarat desteği sağlayan Kürecik NATO Radarını sökün atın. İncirlik üssünü kapatın. Filistin konusunda somut ve gerçekçi adımlar atın!” ifadelerini kullandı.
“GAZZE MESELESİ İNSANLIK ONURUNUN MESELESİDİR”
Karakurt konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Maalesef daha geçen hafta ve bu hafta Türkiye limanlarından siyonist rejimin limanlarına çok sayıda gemi gitti. Valance gemisi, İskenderun limanından çıktı ve siyonistlerin Hayfa limanına yük götürdü. Chelsea 4 gemisi Hayfa’dan İskenderun limanına yük almaya geldi. My Rose isimli gemi Hayfa’dan İskenderun’a yük almaya geldi. Yine Hayfa’dan kalkan konteynır taşıyan Ariel gemisi demir almak için İskenderun limanına geldi. Nysted Maersk gemisi, Mersin’den Hayfa’ya gitti. Yine 7 Eylül 2025’te yani geçtiğimiz günlerde Ceyhan limanından 1 milyon varil ham petrol kapasiteli Poliegos gemisi petrol yüküyle ayrıldı. Gemi 8 Eylül’de sinyal sistemini Lübnan açıklarında kapattı ve 3 gün sonra 11 Eylül’de Hayfa ve Aşdot Limanları açıklarında sinyal sistemini yeniden açtı. Poliegos sinyal sistemini açtığında yükünü boşaltmış ve varış limanını değiştirmişti. 3 gün boyunca gizlenmek istenen bu kirli sevkiyatta Ceyhan limanından alınan petrol İsrail’e boşaltıldı.
Bu ihanetin açık bir göstergesidir. İktidara sesleniyoruz, Poliegos’u ve diğer gemileri durduramıyorsanız vanaları kapatın, bu kirli ticarete son verin, İsrail’e petrol göndermeyin. Türkiye’den giden petrolle İsrail’in jetlerine ve tanklarına yakıt ikmali yapılmasına izin vermeyin. Bizler hükümetten petrol sevkiyatını ve gizli yada açık devam eden ticareti bir an önce durdurmasını istiyoruz. Biz halk olarak, siyonistlere bir toplu iğnenin dahi Türkiyemiz’den gitmesine razı değiliz. Filistin halkının yanında duran aktivist ve aydınların ülkemizde baskı altında olması kabul edilemez. Yaklaşık iki aydır haksız yere tutuklanan ve yargılanan İsmail Çelik’in derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Filistin davasını savunmak suç değil, insanlığın ortak vicdanının sesidir. Bugün yaşananlar yalnızca Filistin meselesi değildir; insanlık onurunun meselesidir.
Gazze’de açlıktan ölen çocuklara, Yemen’de bombalanan sivillere, denizlerde saldırıya uğrayan yardım gemilerine, Doha’da şehit edilen direnişçilere sessiz kalmak, işgalin suç ortağı olmaktır. Bizler, Filistin halkının direnişini destekliyor, Kudüs’te gerçekleştirilen şehadet eylemlerinin meşru bir özgürlük mücadelesi olduğunu ilan ediyoruz. Uluslararası toplumu, hükümeti ve tüm vicdan sahibi insanları bu onurlu davada harekete geçmeye çağırıyoruz. Bizler, Rabbimizin Rad Suresi 11. ayetinde ifade ettiği “bir toplum kendi nefislerindeki durumu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez” ayetini yeniden hatırlatıyoruz. Direnişin yanında saf tutarak, direnenlerin haklı mücadelerine katılarak emperyalizmin kuşatmasını er yada geç yaracağımızı biliyoruz.
Bir kez daha vurguluyoruz ki; Gazze, Lübnan, Yemen ve dünyanın diğer coğrafyalarında siyonizm ve emperyalizme karşı mücadele eden direnişin yanındayız. Türkiye’de bu küresel direniş hattının bir parçası olarak sürdürdüğümüz anti-emperyalist ve anti-siyonist mücadelemiz, başta Gazze olmak üzere tüm Filistin özgürleşinceye, emperyalist ve siyonist kuşatma tüm dünyada kırılıncaya kadar devam edecektir. Hakkın ve adaletin egemen olacağı bir dünya için yürüyüşümüz uzun soluklu biçimde sürecektir. Rabbimizden niyazımız, bizleri bu yolda sebatkâr ve muvaffak kılmasıdır. Gazze ve Sumud Filosu için meydanlarda olmaya devam edeceğiz inşallah. Yaşasın Filistin mücadelemiz! Yaşasın direniş kararlılığımız! Yaşasın küresel intifada!”
Bakmadan Geçme





