Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bayram Namazı: 06.47 – Kocatepe Gazetesi

Bu haberin fotoğrafı yok
Bayram Namazı: 06.47

Bayram namazı, biri ramazan bayramında diğeri kurban bayramında olmak üzere yılda iki defa kılınan iki rek‘atlık bir namazdır.

Bayram namazı Hanefî mezhebinde, cuma namazının vücûb şartlarını taşıyan kimselere vâciptir. Şâfiî ve Mâlikîler’e göre müekked sünnet, Hanbelîler’e göre ise farz-ı kifâyedir. Bayram namazının sıhhat şartları, Hanefîler’e göre, hutbe hariç, cuma namazının sıhhat şartları ile aynıdır. Sadece hutbenin hükmü bakımından aralarında fark vardır. Yani cuma namazında hutbe sıhhat şartı olduğu halde, bayram namazında sünnettir. Yine hutbe cuma namazında namaz-dan önce, bayram namazında ise namazdan sonra okunur. Şâfiîler’e göre kadınlar da bayram namazı ile yükümlüdürler. Şu var ki bu namazın cemaatle kılınması şart olmayıp, münferiden de kılınabilir, fakat camide cemaatle kılınması daha faziletlidir. Bayram namazının diğer namazlardan kılınış bakımından farkı, bunun her rek‘atında üçer fazla tekbir olmasıdır. Bu fazla tekbirlere “zâit tekbirler” denir. Bu ilâve tekbirler vâcip olup birinci rek‘atta kıraatten önce, ikinci rek‘atta kıraatten sonra alınır. Tekbirle birlikte eller kaldırılır ve yanlara bıra-kılır (ref‘ ve irsâl). İlk rek‘atta iftitah tekbirinden sonra eller bağlanır (itimâd) ve “Sübhâneke” okunur. Bundan sonra imamla birlikte zâit tekbirlere geçilir. İmamın tekbiri diğer tekbirlerde olduğu gibi sesli, cemaatin tekbirleri ise al-çak sesle olur. Allahüekber denilerek eller kaldırılır ve yanlara salınır, üç kere “sübhânellah” diyecek kadar beklendikten sonra yeniden tekbir alınır; aynı şekilde eller kaldırılır, yanlara bırakılır ve biraz beklendikten sonra bu rek‘attaki zâit tekbirlerin sonuncusu olan üçüncü tekbir alınır ve bu defa eller bağlanır. Cemaat susar, imam gizlice eûzü ve besmele çektikten sonra açıktan okumaya başlar. Fâtiha’dan sonra bir sûre daha okur, rükû ve sec-deden sonra ikinci rek‘ate kalkılır. İkinci rek‘atta imam, Fâtiha ve arkasın-dan bir sûre okuduktan sonra üç defa tekbir alınır ve eller yanlara salıverilir. Dördüncü tekbir rükûa geçiş tekbiri olup bu tekbirle rükûya gidilir ve namaz tamamlanır.
Diğer mezheplerde tekbir sayısı ile ilgili farklı uygulamalar da vardır. Namazdan sonra imam minbere çıkar ve hiç oturmaksızın hutbe okur. Cuma hutbesindeki hamdü senâya bedel olarak bu hutbede, Allâhü ekber, Allâhü ekber; lâ ilâhe illellâhü vallâhü ekber. Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd der, cemaat bu tekbirlerde imama eşlik eder. İmam, cuma hutbesinde olduğu gibi, hutbeyi iki hutbe yapıp arasını kısa bir oturuşla ayırır. Bayram namazına giderken yolda tekbir getirilir. Bu tekbirler ramazan bayramında sessiz, kurban bayramında ise açıktan yapılır. Camiye varıldık-tan sonra her ikisinde de namaz vaktine kadar hep birlikte tekbir alınır. Ca-mide vaaz ediliyorsa oturup sessizce dinlenir. Bayram namazının vakti, güneşin doğuşu sırasındaki kerâhet vaktinin çıkmasından sonradır. Bir mazeret sebebiyle bir beldede bayram namazı birinci gün kılınamamışsa, ramazan bayramı 2. gün, kurban bayramı ise 2. gün yine kılınamazsa 3. gün kılınabilir. Ancak bayram namazı özürsüz olarak terkedilmişse artık kılınmaz, kurban bayramı ise kerâhetle birlikte 2. veya 3. gün kılınabilir. Bayram namazının ilk rek‘atına zâit tekbirlerin alınmasından sonra yeti-şip imama uyan kimse, iftitah tekbirini aldıktan sonra Sübhâneke okumaz, hemen zâit tekbirleri alır. Eğer imam rükûda iken yetişmiş ise bu takdirde, ayakta tekbir alıp imama iktidâ eder ve hemen rükûa gider ve rükû tesbihle-rinin yerine zâit tekbirleri ellerini kaldırmaksızın orada yapar. Yetiştiremezse zâit tekbirler ondan düşmüş olur. İmama ikinci rek‘atta yetişmiş olan kimse ise imam selâm verdikten sonra, kılamadığı birinci rek‘atı kazâ etmek için kalktığında zâit tekbirleri kıraatten sonraya bırakır.
Diyanet İşleri Başkanlığı İlmihali

Bayram Namazı Nasıl Kılınır?

Güneşin doğuşundan 50 dakika kadar bir süre geçtikten sonra bayram namazının vakti girer. Vakit girince cemaat saf olarak:
“Niyet ettim vacib olan bayram namazını kılmaya, uydum imama” diye niyet ederler. İmam da namazı kıldırmaya niyet eder. Allahü Ekber diyerek tekbir alır ve namaza durur. Cemaat da tekbir alarak namaza durur. Bu iftitah tekbiridir. Ve her namazda vardır.
İftitah tekbirleri alındıktan sonra herkes içinden Sübhaneke`yi okur. Sonra imam biraz fasıla ile, birbiri ardısıra ellerini kulaklarına kaldırıp açıktan üç kere tekbir alır. Cemaat de öyle yapar. Birinci ve ikinci tekbirlerde eller yanlara salınır. üçüncü tekbirden sonra göbeğin altına bağlanır. Bu tekbirlere zevaid tekbirleri denir. Zevaid tekbirleri vacibtir.
Bundan sonra imam içinden Euzü – Besmele çeker. Açıktan Fatiha ve sure okur. Sonra rüku` ve secdeye gidilir. İkinci rek`ata kalkılır.
İkinci rek`atta imam içinden Besmele çekerek yine Fatiha ve sure`yi açıktan okur. Sure bitince birinci rek`atta olduğu gibi eller kulaklara götürülerek üç kere tekbir alınır. Bunlara da zevaid tekbirleri denir. üçüncü tekbirden sonra eller bağlanmadan tekrar Allahü Ekber denilerek rüku`a gidilir. Bu dördüncü tekbir, rüku`a eğilirken söylenen tekbirdir. Rüku`dan sonra secde yapılır. Tehıyyat, salavat ve dualar okunarak selam verilir. Böylece bayram namazı kılınmış olur.
Namazdan sonra imam minbere çıkarak oturmaksızın bayram hutbesine başlar. Aynen Cuma hutbesinde olduğu gibi iki hutbe okur. Ancak bayram hutbelerine tekbir ile başlanır. Cemaat da bu tekbirlere hafifçe iştirak eder.
Kurban bayramı namazını acele kılmak, Ramazan bayramı namazını ise biraz geciktirmek müstehabdır. Hutbede bayramın mahiyetinden, öneminden bahsedilir. Kurban bayramında ise kısaca kurban hükümlerine temas etmekte ve teşrik tekbirlerini cemaata hatırlatmakta fayda vardır. Hutbeden sonra dua yapılarak cemaat dağılır.

Bayram Hutbesi

RAMAZAN BAYRAMI
Aziz Kardeşlerim!
Bizleri bir Ramazan Bayramına daha eriştiren Rabbimize nihayetsiz hamd-ü senalar olsun! Bayramları neşe ve sevinç günleri olarak ilan eden Efendimize sonsuz salat ve selam olsun!
Bugün bayram… Ramazan Bayramı…
Bayramlar, aynı dinin, aynı inancın ikliminde bizleri birleştiren, yürekleri bütünleştiren, kardeşliği pekiştiren, kırgınlıkları onaran ilahi armağanlardır. Bayramlar, iman kardeşliğinin gerçek tezahür sahneleridir. Bayramlar, inancı, ibadeti, tarihi ve kültürü bir sevinç atmosferinde buluşturarak bizi istikbale taşıyan ve tarih sahnesinde biz Müslümanlara süreklilik kazandıran müstesna zaman dilimleridir.
Kardeşlerim!
Bu bayrama nice günlerden, nice iftarlardan, nice sahurlardan sonra kavuştuk. Bu bayrama Ramazanın manevi atmosferini idrak ettikten sonra eriştik. Rabbimizin rızası için açlığa ve susuzluğa sabrettik. Her türlü günaha karşı “Ben oruçluyum” dedik. Böylece sabır imtihanından geçtik. İdrak ettiğimiz bu bayram, aslında kuraklık çeken tüm insanlığın kurtuluşu için akan bir rahmet pınarıdır. Farklı coğrafyalardan, farklı dillerden, farklı ırklardan, farklı yaşlardan ve farklı kültürlerden milyonlarca Müslümanın bu bayramda aynı sevinç etrafında halkalanması, merhamet kuraklığı çeken insanlığın merhameti yeniden kuşanması içinbüyük bir umuttur.
Bu rahmet pınarı, dünyayı kana bulayan ve ateşe atan ırkçılık ve ayrımcılığın, insanlığı aç ve yoksul bırakan sömürgeciliğin, azgınlaşan ve şımaran iradelerin, hak-hukuk tanımayan zulüm ve haksızlıkların pekâlâ mağlup edilebileceğinin en güzel göstergesidir.
Kıymetli Kardeşlerim!
Bu bayram, başkalarını aç bırakarak doyanlara, diğerlerini ezerek muktedir olanlara, ötekilerini yok sayarak var olanlara karşı Hakk’ın yanında yer almanın bayramıdır. Bu bayram, hakka, hakikate, adalete, ahlak ve fazilete çağıranların bayramıdır. Bu bayram, hakikati duyuranların, adaleti yüceltenlerin, sevgiyi yayanların bayramıdır. Bu bayram, bir Ramazan gecesi olan Kadir gecesinde inmeye başlayan o Kutlu Söz’ün hakkını verenlerin, Kitabın tarafını tutanların, Kur’ân’ın yanında yer alanların bayramıdır. Bu bayram, yeryüzünde acı ve açlık üretenlerin yanında olmayanların; Rahmet Peygamberi (s.a.s)’in tarafında duranların bayramıdır.
Bu bayram, yeryüzünün dertleriyle hemdert olanların, dil-din ayırımı yapmadan, ırk-renk farkına aldırmadan, “Sonra biz de aç kalırız!” kaygısına kapılmadan infak edenlerin, sadaka verenlerin, yardım edenlerin, yığanlardan ve istifleyenlerden olmayanların bayramıdır. Bu bayram, bencillik kabuğunu kıranların, ikram edenlerin, ekmeğini bölüşenlerin, huzuru paylaşanların, gönül kapılarını kardeşlerine açanların bayramıdır. Bu bayram, diğerkâm olanların, veren ellerin, yetim ve öksüzü itip kakmayanların, isteyeni azarlamayanların, muhtacı horlamayanların, yolcuyu yolda bırakmayanların, yoksulların ellerinden tutanların bayramıdır.
Bu bayram, yeryüzünü yangınlarla kasıp kavuranların, zayıfların üzerine basarak yükselenlerin, güç ve kuvvetiyle, silah ve teknolojisiyle kan ve gözyaşı akıtanların tarafını tutmayanların bayramıdır. Bu bayram, insanlığın barış ve huzuru için hayrın anahtarı şerrin kilidi olanların bayramıdır. Bu bayram, kendini beğenmişlerin, kendine yontanların, sırf kendi çıkarını düşünenlerin, komşusu açken tok uyuyanların, kardeşi mahzun iken sevinenlerin, insanlığı aç, mazlumları yalnız bırakanların değil; yapılanlara seyirci kalmayıp çaresizlerin çaresizliğini resimlemek yerine çare sunanların, yaraları saranların bayramıdır.
O hâlde kardeşlerim! Bu bayramda yapacaklarımızı unutmayalım! Bizden bayram neşesi bekleyenlere beklediklerini ikram edelim! Bayramın sevincini ve coşkusunu içimizde hissedelim! Onun muştusunu gönüllerden gönüllere, evlerden evlere, şehirlerden şehirlere, ülkelerden ülkelere taşıyalım! Varlık sebebimiz olan anne-babalarımızı; hayatın çilesini birlikte omuzladığımız eşlerimizi sevindirelim. Evlerin canlı bayramları olan çocuklarımızı bayramın coşkusuyla mutlaka tanıştıralım! Aile büyüklerimize, akrabalarımıza, komşularımıza, arkadaş ve dostlarımıza hürmet ve muhabbetlerimizi gösterelim. Yaralı gönülleri, bîtap düşmüş yürekleri onaralım! Yetimlerin, gariplerin, yaşlıların, mahkûmların ve kimsesizlerin tebessümü ile bayramlarımızı aydınlatalım! Hastane köşelerinde şifa bekleyenlerin gönüllerini alalım. Bayram yapamayanlara bayram yaptıralım! Yüreklerin en ağır yükü olan dargınlıklara son verelim! Ülkemizde güven ve huzur ortamının kalıcı hale gelmesi için çabalayalım! Kırgınlıkları tamir edelim! Kardeşliğimizi pekiştirelim! Dostluklarımızı güçlendirelim! Bayramınız mübarek olsun! Hutbeme bir dua ile son vermek istiyorum:Ya Rab! Son yıllarda bayramlara hep buruk giren ve bir türlü istikrara kavuşamayan İslâm dünyasında kardeşlik, dayanışma, barış, huzur ve güven ortamının yeniden tesis edilmesini, İslâm ülkelerinin tekrar ilim ve medeniyet, barış ve esenlik diyarı olmasını nasip ve müyesser eyle!
Ya Rab! İslam coğrafyasında, Suriye’de, Irak’ta, Mısır’da, Doğu Türkistan’da, Arakan’da, Myanmar’da akan kan ve gözyaşının durmasını ve bütün kardeşlerimizin bayram sevinci yaşayabilmelerini nasip eyle!
Hutbeyi Hazırlayan: Diyanet İşleri Başkanlığı

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti