'Bir idamlığımız bir de bayramlığımız var'
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Afyonkarahisar Milletvekili Hatice Dudu Özkal, n-demokrasi nöbet meydanında Kocatepe Gazetesi muhabirine verdiği röportajda darbe kalkışması sürecini değerlendirdi.Burcu Aydın: 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe kalkışması sırasırnda ve sonrasında neler yaşadınız. Kalkışma sırasında seçim bölgeniz Afyonkarahisarda idiniz. İnsanları telkin edip toparlanmaya katkı sağladığınız süreci anlatır mısınız?Hatice Dudu Özkal: Darbe kalkışmasının olduğu [&hellip]
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Afyonkarahisar Milletvekili Hatice Dudu Özkal, n-demokrasi nöbet meydanında Kocatepe Gazetesi muhabirine verdiği röportajda darbe kalkışması sürecini değerlendirdi.
Burcu Aydın: 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe kalkışması sırasırnda ve sonrasında neler yaşadınız. Kalkışma sırasında seçim bölgeniz Afyonkarahisarda idiniz. İnsanları telkin edip toparlanmaya katkı sağladığınız süreci anlatır mısınız?
Hatice Dudu Özkal: Darbe kalkışmasının olduğu akşamın gündüzünde Afyonkarahisar’a geldim. Ertesi gün de Sapanca’da BM ile ortak bir projenin toplantısına katılmam gerekiyordu. Çok isabetli bir tesadüf sonucu Afyonkarahisar’ da idim. Kalkışmayı fark ettiğimiz önce Vali Bey’le görüştüm. Durumu tam anlamıyla kavradık. Televizyondan da durumu izledikten sonra partimiz genel merkezinden gelen talimatla önce teşkilatlarımızla biraraya gelip daha sonra alana çıktık. Afyonkarahisar’da ilk alana çıkanlardan bir tanesi de bendim. Gerçekten alanlarda ciddi bir şok yaşadık. Çok yoğun bi süreçti. Sancılı bir gece geçirdik. Gün ışıyıncaya kadar alanda nöbet bekledik. Diğer akşamda sabaha kadar nöbet tuttuk. Bu durum Salı gününe kadar böyle devam etti.
Burcu Aydın: Kalkışmanın püskürtülmesinden sonra neler yaptınız?
Hatice Dudu Özkal: Gündüz genel kurul çalışması akşamları ise sabaha kadar süre gelen demokrasi nöbetlerimizi tuttuk. Yani ortak sloganımız “Gündüz hayatta gece nöbetteyiz” tam anlamı ile hayata geçirdik. Afyonkarahisar’dan, Ankara’ya geçtiğimizde Cumhurbaşkanlığı külliyesinde nöbetlerimizi tuttuk. Allah’a çok şükür hiçbir yerde ve durumda alanları boş bırakmadık. İkinci haftadan sonra ilçelerde demokrasi nöbetlerimizi tuttuk. Hemen hemen tüm ilçelerimizin davetlerine icabet ettik. Zaman ve mesai kavramı tanımadan tüm vatandaşlarımızla yoğun güzel bir süreci birlikte yaşadık.
Burcu Aydın: Küçük yaştan beri siyasetin içinde mücadele veren isimlerdensiniz. Aradan geçen yıllara rağmen çizginizi bozmadan, inandıklarınızdan ödün vermediğiniz süreçte pek çok darbe gördünüz son kalkışma diğerlerine göre nasıl kritik edilmeli?
Hatice Dudu Özkal: Deyim yerinde ise bu zamana kadar di darbelere göre “en şerefsiz” darbe kalkışmasını yaşadık ve Allah’a çok şükür milletimizle birlikte püskürttük. 1960 Yılındaki ihtilal çok ilgimi çekerdi. Çocuk yaşta olmama rağmen o dönemi çok okuyup, araştırdım. Menderes ve hayatını inceledim. Filmini izledik, büyüklerimiz anlattı. İdealist bir ruha sahip olduğum için geçmişte yaşananları irdeleyen bir yapım vardı. Menderes döneminde DP’den onunla beraber Afyon Milletvekili olan Gazi Yiğitbaşı ile Bolvadin’de çok yakın komşuyduk. Darbe olduğunda o da Yassıada’ya alınmış. Nasıl ve neden öldüğü bilinmiyor. İdam öncesi ölen vekillerden. Ben Gazi Yiğitbaşı’nı bilmiyorum. Ama evlatlarından komşularından biri olarak aklım erdiğinden bu tarafa yaşanılanları bire bir dinlemiştim. Menderes denildiğinde yüreğimde inanılmaz bir sızıyı hala yaşarım.
Burcu Aydın: DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, daha önceki darbelerin bir tanesinde halk bu reaksiyonu verseydi şimdiye kadar ki darbelerin yaşanmayacağını söylemişti.
Hatice Dudu Özkal: Bu düşünce ve sözlere katılmamak mümkün değil. Aynen öyle. Halkımız geçmişte ki darbelerde böyle tepkiler vermedi. Daha sonra 1980 yılında ki ihtilali yaşadık. 80 ihtilalini net hatırlarım. Yüreğimde çok büyük bir korku ve sızıdır o döneme ait hafızamda kalanlar. Kenan Evren dönemi ve yaşananlar çok büyük bir kabustu. Siyasetten depolitize olmuş bir toplum oluşturuldu. Ondan sonra sağ-sol kavgaları. Bizden olanlar ve olmayanlar kavgaları. Mesela hemen aklıma gelen Alparslan Gümüş bu kavgaların biri sonucu şehit gelmişti. O da Bolvadin’de komşumuzdu. Tüm bu sözünü ettiklerimi çok yoğun yaşadım. 1980 darbesi iyi bildiğimiz, acılarını derinden hissettiğimiz bir darbeydi. Biz hep 80 darbesi çok korkunç, kötüydü dedik. Daha sonra ki 28 Şubat darbesi 1980 darbesinden daha kötü bir darbeydi. Mesleğimi bırakmak zorunda kaldım. Bir sürü ceza aldım. O süreci de çok ağır bedel ödeyerek yaşayanlardan oldum.
Burcu Aydın: 28 Şubat sürecinde yaşananlar sizi ve sizin gibileri yıldırmadı. Kabuğunuza da çekilmediniz, yılmadınız da. Bunu başarmak zor olmadı mı?
Hatice Dudu Özkal: Bu yaşadıklarım yıldırmak yerine beni, benim gibi bir çok insanı biledi. Ama bende inanılmaz bir darbe fobisi oluştu. Çünkü her darbe ile ülkemiz on yıl geriye gidiyor. Ekonomik anlamda konu ele alındığında bir darbe sonrası 10 yıl önce kişi başına düşen milli geliri darbe sorası ancak 10 yıl sonra tekrar yakalanabildiğini yakın tarihimizde gördük. Her darbe sadece ekonomik anlamda değil her konuda bizleri 10 yıl geriye götürdü. 2016 Yılında böyle bir darbe kalkışması olacağına ihtimal vermeyenlerdendim. Rüyamda görsem hayra yormazdım. Suikast girişimlerini, post-modern deneyimleri biliyorduk. E-muhtıra, post modern darbe girişimleri vd. Ancak 15 Temmuz gecesi yaşananların boyutları geçmişte yaşananları aşıyor.
Burcu Aydın: Yaşananlar mevcut iktidara kast eden bir askeri darbeden çok bir işgal hareketiydi. Bu pencereden bakışınız nedir?
Hatice Dudu Özkal: En önemli şeylerden bir tanesi de 12 yıllık AK Parti iktidarında gerçekten Cumhurbaşkanımızın bir tarz ve üslubu vardı. Her ciddi sorunda halka döndü. Halkta bu durumu kanıksadı. Her ciddi olayda Sayın Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği yere yöneldi. AK Parti siyasetinin lügatında halka rağmen yapılacak bir siyasi anlayışa yer yoktu. İnsanımız Sayın Cumhurbaşkanımızın hep yanında oldu. Bizler siyasetçiler olarak Türk halkından bunu istedik. Sağ olsun halkımız bizi hiç yalnız bırakmadı. Daha önceki süreçlerde “Aman evinize girin. Gıgınızı çıkartmayın” algısı bu kalkışmada yıkıldı.
Burcu Aydın: ATM’lerin önündeki para çekme ve fırınların önünde ekmek stoklama kuyrukları dışında tankların önüne yatıp, kurşunlara direk hedef olmak, sokağa dökülmeyi olağanüstü bir iman kuvveti şeklinde tanımlamak mümkün mü?
Hatice Dudu Özkal: Gerçekten öyle. Halkımızda böyle bir refleks gelişti. Türk’ün giydiği ateşten gömleği, hani “Şu Çılgın Türkler” tanımını 15 Temmuz’da tankların önüne yatan, kurşunlara hedef olan, ölümü göze alan halkımız somut şekilde gösterdi. Her görüştüğümüz kişi diyor ki; Vatan, namus, şeref darbe başarılı olsa elimizden gidecekti. Öyle olacağına ya kurtulalım ya da can verelim. Eğer şehit olursak tamam. Ama vatan düşmesin. Herkes ölümü göze yola alarak çıktı.
Burcu Aydın: Evde oturmak, kilit altında durup evlatlarına kol kanat germek yerine gencinden yaşlısına, bekarından evlisine, annesine kadar her vasfa sahip kadın o gece sokaktaydı. Bir kadın ve anne olarak bu yönüyle nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hatice Dudu Özkal: Kimse hiçbir kadın kapımı kitleyip evimden çıkmayayım demedi. Çünkü bu bizlerin ve evlatlarımızın var olma ya da yok olma mücadelesiydi. Geleceğimiz, evlatlarıızın geleceği mevzu bahisti. Cinsiyet, yaş ayrımı yoktu. Meydanda gencinden yaşlısına, hastasına kadar her tür durumda bulunan insanımız ortak var oluş mücadelesinde birdi, beraberdi çok şükür. Metanetle, soğuk kanlılıkla insanlarımızla birlikte hareket etmeye gayret ettik. Yakın geçmişte yaşadığımız darbe süreçlerinde kazandığımız direncin belki de bu mücadele ciddi katkısı oldu. En çokta halkın meydanlara inmesi bizleri hem onurlandırdı, hem gururlandırdı hem de güç verdi. Reisicumhurumuzun çağrısı halkımız da karşılık buldu. Kalkışma çok planlı, programlı ve çok iyi hazırlanmış bir girişim ve kalkışmaydı. Ama halkın tepkisini hesap edemediler. İstanbul ve Ankara ilindeki insanlar gerçekten bir savaşı yaşadılar. Orada ki travma çok daha büyük. Sayın Cumhurbaşkanımızın her yeri geldiğinde söylediği gibi bizlerin bir idamlık birde bayramlık kıyafetimiz var. Ölümü sindiren, kabullenmiş insanlarız. Komşularımdan öğrendiğime göre o gece iki araç evimin önünde beklemiş. Benim nerede olduğum sorulmuş. Eğer başarılı olsalardı tutuklanacak isimlerden biriydim. Ama dediğim gibi bir idamlık bir de bayramlık kıyafemiz var. Nasipte hangisi varsa onu giyer yolumuza devam ederiz. Vatan elden gittikten sonra yaşamanın anlamı yok. >> Burcu AYDIN’ın Röportajı
Bakmadan Geçme





