'Biz Şehit Olmaya Razıyız, Siz de Hak Davada Yanımızda Olun!'
Ömrünü Filistin Davasına adamış Hamas Komutanlarından Dr. Teysir Süleyman, Afyonkarahisar'da haykırdı: 'Biz şehit olmaya razıyız. Sizde Hak Dava da bizimle beraber olun. Bizim savaşımız iman savaşıdır. Bu imanın sonu ve sebebiyse Allah'a güvenmektir.'
19 Yıl İsrail zindanlarında yatan, birçok operasyonu yöneterek İsrail’li askerleri esir alan Hamas Yöneticisi Dr. Teysir Süleyman Afyonkarahisar’da, Filistin Direnişini anlatarak Kassam Tugayları için yardım istedi.

Hamas Yöneticisi Dr. Teysir Süleyman, Afyonkarahisar’a gelerek “Özgür Filistin Buluşmaları” doğrultusunda Gedik Ahmet Paşa Halk Kütüphanesi Konferans Salonu’nda konferans verdi. 130 kişi kapasiteli salonun dışına taşan ve yoğun ilgi gören konferans programına; Saadet Partisi Afyonkarahisar İl Başkanı Beytullah Karataş, AKÜ Eğitim Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Mücahit Gültekin, Dr. Eray Eğmir, AKÜ Sağlık Kültür Daire Başkanı Gürbüz Bıdık, Arkeolog Mevlüt Üyümez, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldılar. Salon girişine Gazze Kumbarası hazırlanarak Filistin’in özgürlük mücadelesine, Kassam Tugayları için yardım toplandı. Dr. Süleyman’ın konuşması sıkça tekbirlerle kesildi.
“FİLİSTİN’E MADDİ DESTEK SAĞLAMAMIZ ŞART”
Konferans programı Zübeyir İnci’nin gerçekleştirdiği Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ardından Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Afyonkarahisar Başkanı Muharrem Coşkun tarafından açış konuşması yapıldı. Sözlerine, “Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de buyurur ki, ‘Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz. Nitekim onlar diridirler. Ancak siz fark etmezsiniz, bilemezsiniz.” ifadeleriyle başlayan Coşkun, “Bugün ölümleriyle, şehadetleriyle bütün bir dünyayı ayağa kaldıran, dirilten, vicdanları körelmiş bir insanlığı uyandıran bir topluluğun temsilcisi olarak Dr. Teysir Süleyman hocamızı buraya davet ettik. İnşallah bugün Gazze'de yaşananları birebir müşahede etmiş olan bir insanın dilinden orada yaşanan sıkıntıları öğrenmiş olacağız. Zaten içimizde bir yangın var. Belki yemek yediğimizde yemiş olduğumuz o lokmalar boğazımıza düğümleniyor olabilir. Evlatlarımızı severken orada yaşanan acılar aklımıza gelip evlatlarımızı sevemiyor olabiliriz. Ancak sözden öte fiiliyatın olması gerektiği bir zaman içerisindeyiz. Merhum Mehmet Akif'in Çanakkale şehitleriyle alakalı ‘Bedrin aslanları ancak o kadar şanlı idi’ ifadesinin bir daha ete kemiğe büründüğü bir dönemden geçiyoruz. Yeryüzünün tüm zalimlerinin bir araya gelip bir avuç Müslüman'ı yok etme ile alakalı gecelerini gündüzlerine katarak neredeyse 720 gündür yani 2 yılı aşkın süredir maalesef ki bir soykırım yaşanıyor. Bu soykırıma destek verenler var. Bu soykırıma sessiz kalanlarla beraber, bu soykırıma karşı çıkanlar var. İlk grup muhakkak kaybetmişlerdir. Hangi dine mensup oldukları, hangi ırktan oldukları hiç önemli değil. Ancak buna mukabil bu zulme karşı olan, sesini yükselten, bu acıları kabul etmediğini, elinden gelse orada gidip şehit olacağını deklare eden bir grup var. İnşallah burada bulunan hazirun da, buraya gelmek isteyip de gelemeyen insanlar da o gruba dâhildirler. Şunları da ifade etmeden geçemeyeceğim. Oradaki mücadele bizim buradan yapacağımız hem maddi hem de manevi desteklerle devam ediyor. Oradaki insanlar yokluk içerisinde, yoksulluk içerisinde bir mücadele yapıyorlar, bir kıyam gösteriyorlar ve yeryüzünün en büyük süper güçlerini dize getirmişler Elhamdülillah. Ama bu mücadelenin devam edebilmesi için, Müslümanların onurunun, izzetinin, şerefinin ayaklar altına alınmaması için ve Mescid-i Aksa'nın ve işgal edilmiş topraklarının özgürleştirilmesi için bizim buradan özellikle maddi destek sağlamamız gerekiyor. Bakın şu anda aramızda Uşak’tan kalkıp bu programa iştirak etmek için, kıymetli hocamızı dinlemek için aramızda bulunan kardeşlerimiz var. Yetmedi Rize'den kalkıp buraya gelen ve emanetlerini teslim eden kardeşlerimiz var. Hepinizin huzurlarına onlara teşekkür ediyorum. Allah onlardan razı olsun. Kardeşlerimiz kapının önünde ufak bir yardım toplamak için bir sandık kurdular. Buradaki emanetler direkt hocamıza teslim edilecek. Mücahit komutanımıza teslim edilecektir inşallah. Allah şimdiden yapacağınız hayırları kabul etsin. Rabbim cihat sevabı yazsın.” dedi.
“DAVASINA SAHİP ÇIKAN MÜSLÜMANLAR OLARAK İZZETİ BULMAMIZ LAZIM”
Arapça konuşan Hamas Yöneticisi Dr. Teysir Süleyman’ın konferansı simultane tercüme edildi. İki sene sonucunda Filistin hakkında anlatılması gereken her şeyin apaçık ortaya çıktığını söyleyen Dr. Süleyman, “Bu da hakikattir ki Filistin'in üzerinde bulunmuş olduğu dava, İsrail'in yalanının ortaya çıkması için yaptığımız mücadeleyi anlatmamız bizim için yeterli olacaktır. Aksa Tufanını insanlar, Filistinlilerin kendi toprak davası olarak adlandırıyorlar. Bu dava sadece Filistin'de yaşayan insanların değil, haklı, Hak yanında durmak isteyen kim varsa onlarında davasıdır. Bu sadece Filistin'deki Müslümanların değil, Hristiyanların da davasıdır. Ve özgürlük, isteyen kim varsa hepsinin de davasıdır. Biz başta şunu söylemek isteriz ki bu önemli bir konudur. Biz insanları kendimize yardıma davet edeceğimiz vakit evvela haklı olup daha sonra bu hakkı evvela kendimize savunması lazım. Evvela bizim yapmamız lazım. Biz 77 yıldır İsrail ile savaşıyoruz. Bu işgalcilere karşı hala da savaşıyoruz. Kassam Tugayları ve Hamas olarak 40 seneden fazla biz bu savaşın içerisinde bulunmaktayız. Bizim de Hamas’ın kim olduğunu herkes biliyor. Hamas'ın içinde biz neyiz? Biz Müslümanlar olarak şu ifadeyi kullanacağız; Müslümanların ve Filistin'de bulunan Hristiyan dahi olsa insanların davasını savunan bir kimseyiz. Şeyh Ahmet Yasin bizim öncümüzdü, bize sürekli söylerdi ve hapishanede de beraber idik. Ahmet Yasin,15 sene boyunca hapishanedeydi. Ahmet Yasin'in sürekli şu ifadeyi kullanırdı; ‘Biz de silah bırakmasını biliyoruz. Biz de kahve içmesini biliyoruz. Biz de sizin gibi oturup televizyon karşısında yayınlayabiliyoruz. Ama bu yaşam zillet içerisinde olan bir yaşam olacak. Hayvanlar da yer, içer, uyur. O zaman hayvanlardan ne farkımız kalacak ki? Biz Müslümanlar olarak kendi davasına sahip çıkan kimseler olarak izzeti bulmamız lazım. Allah’ın bizi Müslüman olarak göndermesinin sebebi, insanlar üzerindeki zilleti kaldırıp izzete ulaştırmaktır. Sen zalimle çarpıştığın vakit senden şehit olacak. Senden hapishaneye giren olacak. Senden yaralı çıkacak. Bu Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam'ın da başına gelen bir şeydir. Peygamberimiz aç kalmamış mıydı? İslam’ın ilk şehidi olan Sümeyye şehit edilmemiş miydi? Mekke ve Medine'de Müslümanlar muhasara altında bırakılmamışlar mıydı? Ancak onlar davalarından vazgeçmeyip davalarını devam ettirdiler. En sonunda kazandılar.” diye konuştu.
“TARİH BİZİ YAZIYOR, 40 GENCİN KURDUĞU HAMAS’IN 40 BİN MÜCADİHİ VAR”
“Biz Hamas’ı ilk kurduğumuz vakit 40 kişiydik. Ve bizimle beraber 5 tane silah vardı.” diyen Dr. Süleyman, “O zaman çok az kişiydik. İnsanlar bize derdi ki, ‘İsrail gibi büyük bir devletin karşısında siz ne yapabilirsiniz?’ Kassam Tugaylarını kurduğumuz vakit ben 20 yaşın altındaydım. Bu savaşta savaşan büyük mücahitlerimiz, komutanlarımız bizimle beraberdi. Biz eğer zayıf olsaydık, bu savaşı bitiremezdik. Çünkü zayıf olan ebediyen zayıf olmayacak. Elhamdülillah, 40 ile başlamıştık, şu an 40 bin tane mücahidimiz var. Biz uzaklaştık. Bizim dışarıdan gelen gemilerimiz yok, dışarıdan gelen silahlarımız yok. Silahlarımızı kendimiz yapıyoruz. Bize şeref yeterdir. İleride tarih diyecek ki, ‘Orada 40 tane gencin kurmuş olduğu bir grup vardı. Kassam Tugayları denilen bir grup vardı, Hamas vardı. Onlar zalimlere karşı hiçbir zaman boyun eğmediler ve mücadelelerini devam ettirdiler. İki seneden beri İsrail'in bu kadar silahına rağmen, iki seneden beri bir ilçeyi muhasara altına olmasına rağmen onları yenemiyor. Biz ilk bu savaşa başladığımız vakit, İsrail gibi bir gücümüz yoktu. Tünelleri yaptık, bombaları kendimiz kurduk, silahları kendimiz yaptık. Yasin 105'lerle tankları biz uçurduk, bizimle sadece Allah Azze ve Celle vardı.” diye konuştu.
“İSRAİL’LE SAVAŞIYORUZ ÇÜNKÜ ALLAH BİZİ BAŞARIYA ULAŞTIRIYOR”
Kendilerine İsrail’le olan savaşı niye sürdürdüklerinin sorulduğunu belirten ve soruyu yanıtlayan Dr. Süleyman, “Biz niye bu savaşı devam ettiriyoruz diye soruyorsunuz. Allah Azze ve Celle'nin başarıya ulaştırmasından dolayı biz bu savaşı devam ettiriyoruz. Allah Azze ve Celle duaya bereketi koyar. Ve bereketi de işin içine, çalışmanın içine sığdırır. Ve bereketi de sadakanın içine saklar. Amerika, İsrail’e milyarlarca dolar yardım yapıyor. Biz iki senedir muhasara altında kaldık. Ama bizim kanaatimize göre Allah Azze ve Celle daha büyüktür. Biz biliyoruz ki Müslümanlar ileride Mescid-i Aksa'da tekbir getirecekler. Evet, bir gerçek var ki savaş zordur. Açlıktan ölen çocuklarımız var. Kadınların ve çocukların içerisinde bulundukları binalar, bombalar altında bırakılıyor. Kadınlar, çocuklar arasında bomba ne zaman bize gelecek diye yaygın bir korku var. Ancak bu Peygamber Aleyhisselatü Vesselamın da başına gelmişti. Ashab-ı Uhdud'un başına gelen aynı şeydi. Kur'an'da Uhdud Ashabını okuyoruz. Başlayan bir ayet-i kerime ile Uhud'un hikâyesini okuyoruz. Kur'an'da diyor ki ‘Allah Azze ve Celle diyorki, Uhud ashabının tamamı şehit edilmiştir. O kral öldü, ancak orada iman eden o çocuk kazandı. Ben Allah Azze ve Celle ile karşılaştığım vakit kendi kendime soruyorum. Müslümanlar geri durduğu vakit biz geri durmadık, davamızın peşindeydik. Düşmanlarla savaştığımız vakit elimizde silah olmamasına rağmen, silah olmadığı vakit düşmanı yakalar, onun silahını elde etmeye çalışırdık diye Allah'a söyleriz. Hapse girmemize rağmen ve yüzlerce sene müebbet hapis bize yazılmasına rağmen biz hala o irademizden vazgeçmedik. Ve o anda hapisteyken Yahya Sinvar ve Hamas'ın kurucuları bizimle beraber idiler. O anda Allah Azze ve Celle'ye sadaka ile ibadetle en yakın oldukları dönemdeydik. Siz hepiniz Yahya Sinvar’ı şehit olduktan sonra tanıdınız. Biz onunla 15 sene beraber idik. En güzel konuşan oydu. Gece namazına en güzel kılan kimse oydu. Sadakayı en güzel veren oydu. Kardeşlerine dili ve Kuran'ı en güzel öğreten kimse oydu. Hepimize İbranice’yi, İsrail'in konuştuğu dili öğretmişti. Ve düşmanlarla nasıl savaşacağımızı o bize öğretmişti. İstihbarat bize ne diyordu, o bize anlatıyordu. Siyasi tahrik yapan kimselerin ne dediklerini o bize açıklıyor. Her şeyi onun sayesinde anladık. İsrail kendi kendine söyleniyordu. İsrail kendi kendini ‘yenilmez ordu olarak ‘ isimlendiriyordu.” şeklinde konuştu.
“İNŞALLAH İLERİDE 7 EKİM ZAFER GÜNÜ OLARAK TÜRKİYE’DE DE KUTLANACAK”
İsrail’in 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan Aksa Tufanı ile beraber yenildiğini vurgulayan Dr. Süleyman, şunları kaydetti: “İsrail, ‘Bizim istihbaratımızın bilmediği hiçbir şey yoktur. 7 Ekim 2023 tarihinde Aksa Tufanı başladığında 1 kilometre ötesinde dahi ne olduğunu çözemedi. Biz yine Allah Azze ve Celle'ye şu ifadeleri kullanacağız. Silahlar bizden engellendiği vakit silahlarımızı bizler kendimiz ürettik. Her bir Müslüman’ın evinde Yasin- 105 fotoğrafının olması lazımdır. Çünkü bu Müslümanların övünmesi gereken bir şeydir. Bu Amerika'dan gelen herhangi bir füzeye benzemiyor. Müslüman aklının tünel içinde yapmış olduğu bir füzeydi bu. Hapishaneden çıktıktan sonra, bize yüz senelik müebbet ceza verilmişti. Yahya Sinvar ve büyük komutanlar ile beraberdik. Bizim hedefimiz, hapishaneden çıktıktan sonra biz bu savaşı nasıl devam ettirebiliriz idi. Elhamdülillah. Allah Azze ve Celle bizi muvaffak kıldı ve şu an Hamas'ı idare etmekle meşgulüz. Yahya Sinvar'ın, v.d. büyük mücahitlerin fikri acaba ne idi? İsrail her fırsatı değerlendiriyor ve büyük adamları öldürmeye çalışıyor. Çocukları, kadınları öldürüyor, mescitleri yıkıyor. Okulları, üniversiteleri ve öne gelen her şeyi yıkıp geçiyoruz. Bütün insanlar da bakıyor, seyrediyor. Ancak sen İsrail'i güzel bir şekilde, sert bir şekilde vurduğun vakit, insanlar artık uyanır. Ve der ki hayırdır, ne oluyor? Geçen Birleşmiş Milletleri gördünüz. Netanyahu konuşmaya başladı insanlara karşı. Herkes konuşmasının başladığı anda salonu terk etti. Ancak Ebu Ubeyde konuşmaya çıktığı vakit bütün insanlar ne söyleyeceğini merak ederek iki dudağının arasına baktılar. İnşallah şuna eminim ki 7 Ekim tarihi Müslümanların, İsrail’e karşı kazandığı bir zafer günü olarak Türkiye’de dâhil kutlanacaktır.”
“ŞEHİTLİK OLMADAN HİÇBİR TOPRAK ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞMAZ”
Dr. Teysir Süleyman, şu ifadelere yer verdi: “Yasin Sinvar şu ifadeyi kullanırdı, ‘Ben İsrail’i güçlü şekilde vurduğum vakit masalarını devireceğim yani hükümetlerini yerle bir edeceğim ve insanlar artık onunla birlikte uyanacak.’ Gerçekten de meydana gelen bu oldu. İnsanlar artık Hamas’ın kim olduğunu öğrenmeye başladı. Kassam Tugayları kim diye sormaya başladılar. Yasin nedir diye soruyorlar. Tankı patlatmak için kullanılan bomba nedir diye soruluyor artık. Seçilmiş olan, onların önderleri kimlerdir diye insanlar sormaya başladılar. 15 bin İsrail askerinin oynadığı bir alana, bin kişi Kassam Tugaylarından giden kimdir diye insanların kafasına sorular girmeye başladı. Şehitlik olmadan hiçbir toprak özgürlüğüne kavuşamaz. Efendimiz Aleyhissalâtu Vsselâm savaşta yaralanmıştı. Hamza Radiyallâhu Anha şehit edilmişti. Musab bin Ömer şehit edilmişti. Bu olup bitenlerden sonra sahabeler silahı terk ettiler mi? Musab Bin Ümeyr Peygamberimize benzetildiğinden dolayı Peygamberimiz şehit oldu zannettiler ve biz savaşı bırakacağız demişlerdi. Sahabe-i Kiram ne demişti onlara? ‘O zaman Peygamberin üzerine ölmüş olduğu davada siz de ölün demişlerdi’ birbirlerine ve Müslümanlar kazandı. Biz de tüm insanlığa şunu demek istiyoruz; Biz şehit olmaya razıyız. Ancak sizde Hak Dava da bizimle beraber olun. Biz de demiyoruz ki gelin beraber silah taşıyalım savaşalım. Savaşı biz yapacağız. Sizi bize yardım edin diyoruz. Biz senelerce savaşıyoruz. Bizim düşmandan çok kimseyi öldürdüğümüzü anladıkları vakit insanlar sesimizi duymaya başladı. En güzel uçaklar var İsrail'de. Bizde yok. Biz bugün kalbimizde olmadığı için bizde dünyalar kaldı ki bu uçaklar bizi görmesin. O imkânlar bizde olmadığından bizlerde tüneller kazdık ki o uçaklar bizi görmesin diye.”
“HER MÜSLÜMAN’IN MESCİD-İ AKSA’DA HAKKI VAR!”
Dr. Süleyman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Savaş 700 günü aşkın şekilde devam ediyor. Biz hepimiz Bedir Savaşı'nı konuşuyoruz. Bedir Savaşı sadece bir gün sürmüştü. Ve bir gün de bir gün sürmüştü. Biz sadece İsrail’e karşı savaşmıyoruz. Amerika destekliyor. Avrupa, İsrail’i destekliyor. Münafıklar. Ancak bizimle Âlemlerin Rabbi olan Allah var. Allah’ın beraber olduğu kimseyi hiç kimse yenemez. Biz yıllardır tüm insanlığa bu dava etrafında toplanılması için sesleniyoruz. Biz Peygamberimizin (SAV) yaptığı gibi insanları hidayete davet ediyoruz. Bazıları iman eder, bazıları da inkâr ederdi. Biz insanlara, Filistin davasını, Müslümanların davası olduğunu anlatmaya devam edeceğiz. Filistin'de Mescid-i Aksa var. Bu Filistin'in değil, Müslümanların ilk kıblesidir. Mescid-i Aksa bu haram olan bölge Filistin’e değil tüm Müslümanlara aittir. Her bir Müslümanın Filistin'de hakkı vardır. Müslüman olmasından ötürü her Müslümanın Mescid-i Aksa'da bir hakkı vardır. Biz bu savaşı devam ettireceğiz. Müslümanların davasını ve Filistin'de bulunan Hristiyanların davasını savunmaya devam edeceğiz. Endonezya'dan Fas’a kadar, Balkanlar'dan, Afrika'ya kadar bizi davet edecek kim varsa biz gideriz ve davamızı anlatırız. Davamızı anlatır, kardeş kazanırız ve davamızı insanlara güzel bir şekilde sunmuş oluruz. Davamız anlatma sonucu arkadaş kazanır ve düşmanlara karşı şunu deriz; Bu bizim davamızdır. Çünkü Resul Aleyhisselatü Vesselam da aynı şeyi yapmış. Biz Müslümanlardan ne istiyoruz? Müslüman olarak Müslümanlardan üç şeyimiz, talebimiz var. Bizim savaşımız iman savaşımız. Bu imanın sonu ve sebebiyse Allah'a güvenmektir. Allah'a güvenmek ise Allah sürekli dua etmektir. İkinci mesele ise, bu yapmış olduğumuz programları Filistin'e dair insanları uyandırma programlarının sürekli devam etmesi lazım. Avrupa'ya bakın, yürüyüşler ne kadar artmış. Avrupa bizim haklı olduğumuzu anladı. Bu davanın asıl sahibi Müslümanlar iken, Müslümanların sahip çıkması gereklidir. Dikkat çekmek istiyoruz ki, boykota devam etmemiz lazım. Bakınız AVM’ler tüm dünya da kapatılmaya başlanıldı. Üçüncü ve en önemli mesele, bizzat Filistin'e, Kassam Tugaylarına, Mücahitlere maddi destek istiyoruz. Ve Milli Gençlik Vakfı (MGV) Anadolu Gençlik Derneği (AGD) olarak olarak bize destekleri çok büyüktür.”
“BİRGÜN TÜM MÜSLÜMANLAR BU SAVAŞA MÜDAHİL OLACAKLAR”
“İnsanların çoğu şu soruyu soruyor. 7 Ekim'de emirleri kim verdi? Falanca derler ve filanca derler, bu emirleri size niye verdiler derler” diyen Dr. Teysir Süleyman, şöyle konuştu: “Biz Kur'an'da Allah Azze ve Celle'nin emrini niye unutuyoruz ki? Allah Azze ve Celle Kur’an da buyuruyor ki, ‘Zulme uğradıklarından dolayı savaşmaya onlara izin verilmiştir. Allah Azze ve Celle onlara yardım etme konusunda kadiri mutlaktır’ Ve Allah Azze ve Celle Kur'an'da buyuruyor ki, ‘O düşmanlara karşı hazırlık yapın.’ Senin yanında bir odun parçası varsa bu senin hazırlamış olduğun bir şeydir. Senin elinde bir silah varsa, düşmana karşı hazırlamış olduğun şeyin odur. Ve Allah Azze ve Celle buyuruyor ki ‘Allah yolunda cihat edin’ Biz de bunu yaptık. Allah Azze ve Celle savaşmamızı emretti. Ve biz de bu savaşı devam ettireceğiz. Hepimiz ölsek de biz bu dava için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Biliyoruz ki bütün Müslümanlar bizimle beraber bir gün bu savaşa müdahil olacaklar. Savaşın içinde olacaklar. Bizim elimizdeki en büyük silah Filistin'deki, Gazze'deki kardeşlerimizin sabrıdır. Onların bu konudaki direnişidir. İnşallah onlar da insanlara sabrı öğretir. Çünkü onlar Filistin'in savaşçı, direnişçi bir toplum olması için aç kalmaya, susuz kalmaya devam ediyor. Bu sebeple, sizlerden duaya devam edin. Bu programları ve yürüyüşleri devam ettirin ve Kassam Tugaylarına bizzat maddi destekte bulunalım. Allah'tan arzumuz şudur ki inşaAllah gelecek sene aynı toplantıyı Kudüs'te yapalım.”
Bakmadan Geçme




