• Haberler
  • Genel
  • Çalışırken Sosyal Medyaya Bakmak Zihni Yeniliyor mu?

Çalışırken Sosyal Medyaya Bakmak Zihni Yeniliyor mu?

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Bilim İletişimi Koordinatörlüğü tarafından 'Çalışırken Çevrim İçi Kaçış: Sanal Kaytarma Kabahat mi, İhtiyaç mı?' konulu Bilim Kafe söyleşi etkinliği düzenlendi.

Prof. Dr. Şehabettin Yiğitbaşı Kütüphanesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen söyleşiye; AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şuayıp Özdemir, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Dekan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Ali Balkı, AKÜ Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa İşbilir ile akademik ve idari personel ve öğrenciler katıldı.

Söyleşinin moderatörlüğünü üstlenen AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şuayıp Özdemir, üniversitelerin temel görevinin bilgi üretmek olduğunu vurgulayarak, üretilen bilginin daha anlaşılır bir biçimde topluma aktarılabilmesi amacıyla bu tür etkinliklerin düzenlendiğini ifade etti.

Özdemir, etkinliklerin yanı sıra sosyal medya paylaşımları aracılığıyla da akademisyenlerin nitelikli çalışmalarının geniş kitlelere sade ve anlaşılır bir dille ulaştırılmasının hedeflendiğini belirtti.

Çalışırken Sosyal Medyaya Bakmak Zihni Yeniliyor mu?

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Osman Uslu, sanal kaytarma kavramının hem olumlu hem de olumsuz yönleri bulunan ikili bir yapıya sahip olduğunu belirtti. Kavramın ilk olarak 2002 yılında literatürde yer aldığını ifade eden Uslu, “Sanal kaytarma, iş saatleri içinde iş ortamında yürütülen görevlerin dışında yapılan çevrim içi faaliyetleri ifade ediyor” dedi. Son üç yılda ise literatüre “öğrenci sanal kaytarması” kavramının girdiğini aktaran Uslu, öğrencilerin ders dinleme ve eğitim alma sorumlulukları bulunmasına rağmen ders sırasında sosyal içeriklere yönelmelerinin bu kapsamda değerlendirildiğini söyledi. Sanal kaytarmanın literatürde “minör” ve “ciddi” olmak üzere iki gruba ayrıldığını açıklayan Uslu, minör sanal kaytarmanın kısa süreli telefon kontrolü veya birkaç dakikalık sosyal medya kullanımı gibi stres azaltıcı davranışları kapsadığını; ciddi sanal kaytarmanın ise iş akışını aksatan ve performansı düşüren uzun süreli faaliyetleri içerdiğini ifade etti. Sanal kaytarmanın dozunun kritik olduğunu vurgulayan Uslu, “Kişinin zihnini tazeleyip verimliliğini artırıyorsa olumlu; örgüte maliyet oluşturuyorsa olumsuz sonuçlar doğuruyor” değerlendirmesinde bulundu.

Çalışmasında öne çıkan teorileri de aktaran Uslu, Kaynakları Koruma Teorisi’nin sanal kaytarmayı iş stresine karşı bir başa çıkma yöntemi olarak değerlendirdiğini; Sosyal Değişim Teorisi’nin ise emek–karşılık dengesinde adaletsizlik hissedildiğinde sanal kaytarma davranışının bir tepki olarak ortaya çıktığını ifade etti.

Sosyal Öğrenme Teorisi’ne göre çalışanların çevrelerindeki davranışları modelleyerek benzer tutumlar geliştirdiğini belirten Uslu, “İş arkadaşlarımız veya yöneticilerimiz sanal kaytarma davranışı sergilediğinde biz de bunu örnek alabiliyoruz. Özellikle yöneticinin bu davranışı göstermesi, çalışanlar üzerinde daha güçlü bir model etkisi yaratıyor” dedi. Bulguların çalışan üzerinde baskı oluşturmanın doğru bir yöntem olmadığını gösterdiğini vurgulayan Uslu, caydırıcı önlemler bulunmadığında sanal kaytarma davranışının arttığının gözlemlendiğini ifade etti.

Söyleşi, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme