Cengiz Bozkurt Kimdir ve Nerelidir?
Hangi dizide, tiyatro oyununda, filmde oynarsa oynasın büyük bir kitle için Erdal Bakkal olan Cengiz Bozkurt, 40 yıldır sahne önünde seyircisiyle buluşuyor
Hayatında yüzlerce rolü üstlenmiş olmasına rağmen, 2013’ten itibaren O’nu “Erdal Bakkal” olarak tanıdık. Bunun sebebi de kuşkusuz Onur Ünlü’nün yönettiği, Burak Aksak’ın yazdığı, oyuncu kadrosunun kalitesi ve yapılan esprilerle bir efsaneye dönüşen Leyla ile Mecnun dizisi idi. Kimden bahsettiğimizi anlamışsınızdır: Cengiz Bozkurt…
BİRÇOK ÖNEMLİ ÖDÜLE SAHİP
Aslen Kastamonulu olan Cengiz Bozkurt, memur bir ailenin çocuğu olarak 24 Aralık 1964 tarihinde Nevşehir-Gülşehir’de dünyaya geldi. Nevşehir ve Sakarya-Karasu’daki ilkokul ve ortaokul yıllarının ardından Ankara Atatürk Lisesi’nden mezun olan Cengiz Bozkurt, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü’ne devam etti. Üniversitede ODTÜ Oyuncuları’nda sahne alan, 1990 yılında İngiltere’nin başkenti Londra’ya yerleşen Cengiz Bozkurt, İngiltere’de sinema-TV eğitimi de almayı ihmal etmedi. 40 yılı aşkın bir süredir tiyatro sahnelerinde ve kamera önünde üstlendiği rollerde büyük beğeni toplayan Cengiz Bozkurt, Altın Portakal, Altın Koza, Altın Kelebek ve Sadri Alışık Ödülleri’ne sahiptir.
İLK OYUNDAN SONRA MORAL BOZUKLUĞU
Kendi hayatına dair notları İnkılâp Kitapevi’nden çıkan “Ben Gülüyor Muyum” isimli kitapta toplayan Bozkurt, ilk sahne deneyimini şöyle anlatıyor:
“ODTÜ Oyuncuları'nın ilanını gördüm ve topluluğa katılmak isteyen yeni arkadaşlar şu gün şu saatte topluluğun barakalardaki mekânına gelsin denildi. Gittim. 120 kişi, neredeyse yarısı yeni katılanlardı. Halıyla kaplanmış yere oturduk, kendimizi tanıttık vs. Sonrasında Çavuş Musgrave'in Dansı adlı oyun çalışılmaya başlandı ve yeniler kısa sürelerle de olsa denendi. Bana da siperde bekleyen asker düştü. Oynadım birkaç dakika, oynadığımı düşünüyordum. Topluluğun en kıdemlisi Yücel Çelikler hocamızdı. Sanırım ertesi gün rol dağılımını açıkladı. İnanamadım, benim yerime başkasını almıştı. Hemen gittim karşısına. Sebepsiz bir cüretle ‘Sen beni böyle birkaç dakikayla denediğini sanıyorsun ama ben sana gelip bu rolün nasıl oynanacağını bir daha göstereceğim!’ filan gibi bir şeyler söyledim. Bıyık altından güldü, ‘Tamam, bekliyorum’ dedi. Provalar başladı ve ben moral bozukluğuyla gitmekten de vazgeçtim topluluğun mekânına. Bir hafta sonra ODTÜ Rektörlüğü'nün ‘Marksizm propagandası yapılıyor’ gerekçesiyle ODTÜ Oyuncuları'nın kampüs içindeki tüm faaliyetlerini durdurduğunu ve barakalardaki mekânını kapattığını duydum.”
CENGİZ BOZKURT’UN VASİYETİ
Bozkurt, kendi vasiyetini de aynı kitapta şöyle açıklamıştı:
“(Cenaze durumunu anlattıktan sonra) Kesinlikle hiçbir aşamasında ben de alkış istemiyorum. Sevenlerim arasında her kesimden insan olduğunu biliyorum, Bir gün olsun birinizi incitmedim, ayrım yapmadım. İsteyen tekbir getirsin, isteyen slogan atsın, isteyen ‘Ya Allah Ya Muhammed Ya Ali’ diye bağırsın. Kimse kimseyle yarışa girmesin, birbirine saygılı olsun. Ülkücüler de gelsin İslamcılar da, Kemalistler de gelsin Sosyalistler de, Kürtler de gelsin Türk milliyetçileri de. Cenazemin genel organizasyonunu, ev sahipliğini arkadaşlarıma ve bizim gençlere bırakın. Onlar zaten kimseye saygısızlık yapmazlar ve başkasına
bırakmazlar. Beni yine doğduğum il olan Nevşehir'e götürün ve Hacıbektaş ilçesindeki Çilehane'ye defnedin. Kastamonu İnebolulu hemşerilerim bana kızmasın, annemin, babamın, nenelerimin, dedelerimin Karadeniz'in incisi İnebolulu olmasından her zaman gurur duydum ama siz yine de çığlık atarak 24 Aralık 1964 tarihinde dünyaya, Türkiye'nin, onlarca uygarlığa ev sahipliği yapmış bu kadim toprakların, Anadolu'nun tam orta yerinden hızlı bir giriş yapan bu abinizi her bir köşesini ayrı sevdiği yurdunun yine tam orta yerinde defnedin, sessizce göçüp, gideyim bu dünyadan. Ben ülkemi çok sevdim. Çocukken koşturduğum üzüm bağlarının rüzgarda ıslığını, Kızılırmak'ın kıvrılışının sesini, kuzuların annelerine koşarkenki melemelerini duyarım yattığım yerden. Ha bir de kefenimin içine, göğsümün üstüne kızlarımın, eşimin ve annemin saçlarından birer tutam koyarsanız huzurla uyurum. Son bir not, o gece beni seven herkes ‘Leyla ile Mecnun’dan Erdal Bakkal'ın Azrail'i görünce namaza durması, iyilik meleği kesilerek onu kandırmaya çalışması sahnelerini izlesin ve gülsün ama sadece gülsün, düşünmeden gülsün.”