• Haberler
  • Genel
  • Cumhuriyet Fikrinin Öncül Temelleri Ne Zaman Atıldı?

Cumhuriyet Fikrinin Öncül Temelleri Ne Zaman Atıldı?

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Eğitim Fakültesinde, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı, Kocatepe-Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi iş birliğinde 'Cumhuriyetin Fikri Temelleri ve Atatürk' konulu konferans gerçekleştirildi.

Abdullah Kaptan Konferans Salonunda düzenlenen konferansa;  Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sibel Yazıcı, akademik ve idari personelin yanı sıra öğrenciler katıldı.

Konferansta konuşan Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Gülden Yürektürk, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 102. yılı vesilesiyle bir medeniyet atılımını ve düşünce devrimini konuşmak üzere bir araya gelindiğini ifade etti. Mondros Mütarekesi’nin yıkıntılarından Lozan Antlaşması’nın diplomatik zaferine uzanan sürecin; aklın, bilimin, eşitliğin ve özgürlüğün kurumsallaştığı bir devleti kazandırdığını vurgulayan Yürektürk, “Cumhuriyetin fikri temellerini anlamak için tarihsel arka plana, yüzlerce yıl geriye bakmamız gerekiyor” dedi.

Cumhuriyet Fikrinin Öncül Temelleri Ne Zaman Atıldı?

Cumhuriyet fikrinin öncül temellerinin 1215 yılında Magna Carta Sözleşmesi ile atıldığını belirten Yürektürk, “Bu belgeyle ilk kez bir kralın yetkileri sınırlandırılmış, bireyin hakları kavramsal düzlemde tanınmıştır. Egemenliğin kaynağı sorgulanabilir hale gelmiştir. Daha sonra 1648 yılında Westphalia Antlaşması, ulus-devlet sisteminin temellerini atarak egemenliğin Tanrı’dan değil, halktan kaynaklandığı fikrini ortaya koymuştur. Kralın kutsallığının yerle bir edildiği Fransız Devrimi, egemenliğin kaynağını tahttan alıp halka teslim etmiştir. İşte modern Cumhuriyet anlayışının kalbi burada atmaya başlamıştır” ifadelerini kullandı. Aydınlanma Çağı’nın, insan aklını dogmanın zincirlerinden kurtararak düşüncenin özgürleşmesini sağladığına dikkat çeken Yürektürk, “Bu çağ, modern devletin, laikliğin ve halk egemenliğinin zihinsel altyapısını hazırlamıştır. Bu fikirler yalnızca Avrupa’yı değil Osmanlı aydınlarını da derinden etkilemiş; 19. yüzyıl boyunca Osmanlı entelektüelleri, Aydınlanma düşüncesini Osmanlı toplum yapısına uyarlamaya çalışmışlardır” dedi.

Yürektürk, Atatürk’ün Türkiye’yi modern bir devlet haline getirebilecek tek siyasal rejimin Cumhuriyet olduğuna inandığını belirterek, Cumhuriyeti, devlet başkanının belirli bir süre için halk tarafından seçilmesine dayanan bir hükûmet biçimi olarak tanımladı. Yürektürk, “Egemenliği kullananların seçimle iş başına geldikleri rejime Cumhuriyet denir. Geniş anlamda ise egemenliğin halka ait olduğu, halkın yönetime katıldığı ve kendi kendisini yönettiği devlet biçimidir. Cumhuriyet ile demokrasi birbirine karıştırılmamalıdır. Cumhuriyet bir biçim, demokrasi ise onun özü ve içeriğidir” diye konuştu.

Konferans, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme