Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

FETÖ’de tanık beyanları dinleniyor – Kocatepe Gazetesi

Fethullahçı Terör Örgütü, Paralel
FETÖ'de tanık beyanları dinleniyor

Fethullahçı Terör Örgütü, Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) Silahlı Terör Örgütüne üye olma suç isnadıyla 18 Eylül Pazartesi günü 1’i tutuksuz, 10’u tutuklu toplam 11 sanığın yargılaması yapıldı.
YILMAZ BERAAT ETTİ
Tutuksuz yargılanan sanık Lutfi Yılmaz mahkeme heyetinin oybirliği ile beraat etti. Dazkırı ilçesinde önceden berberlik, sonra sigorta acenteliği yaptığı öğrenilen Yılmaz’ın duruşmasında tutuksuz tanıklar İ.Ş ile Ş.D dinlendi. İ.D sanık Yılmaz’ın hayır işlerinde koşan bir insan olduğunu, örgütle iltisakı olamayacağını belirtti. Diğer tanık Ş.D de Lutfi Yılmaz’ın silahlı terör örgütü ile bildiği herhangi bir ilişkisi olmadığını kaydetti.
İDDİALARI CEVAPLAMAK ÖNEMLİ
AKÜ Tıp Fakültesi’nde bir dönem Başhekim Yardımcılığı yapan KHK ile ihraç edilen eski Prof. Dr. Okan Solak esasa dair savunma yaptı. Solak’ın iddianamesinde; örgüt iltisakına yönelik tanık beyanları, Tıp Fakültesi ve Grup Sorumlusu olduğu, yurt dışı çıkışları, Ankara Kızılcahamam’da toplantıya katıldığı yönünde iddialar var. Özgeçmişinin terörist olamayacağının somut göstergesi olduğunu belirten Solak’a Mahkeme Başkanı, özgeçmişinin dosyasında bulunduğunu, önemli olanın iddialara karşı vereceği cevaplar olduğunu vurguladı.
“NİHAİ RAPOR TALEBİME CEVAP VERİLMEDİ”
AKÜ İnceleme ve Araştırma Komisyonunun zan altında olduğunu iddia eden Okan Solak, “Açığa alınmam ve ihraç edilmemde ilk dayanak silahlı terör örgütüne üyelik iddiasıyla oldu. Durumu YÖK’e bildirip itiraz ettim. KOM Şube’de ifade veren tanıklar örgüt üyesi. Her birinin 4’er, 5’er sayfa iddiası var. Rektör Mustafa Solak dönemindeki tüm idareciler zan altında bırakılmış. Pek çok isim tarikatçılıkla, yapılanma ile suçlanıyor. Üzerimde oluşturulan yanlış algının yegâne sebebi olmuş. Soruşturmanın nihai raporunu talep ettim. Cevap verilmedi. Bölüm çalışanlarının ifadelerinin alınmaması objektif değil” dedi.
“TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ OLAMAM”
“AKÜ İnceleme ve Araştırma Komisyonunca yapılan ihraçlar duyum üzerine” diyen Solak, “Ben terör örgütü üyesi olamam. Bylock kullanmadım, Ban Asya’da hesabım yok. Zaman Gazetesi ve Sızıntı Dergisi abonesi değilim. 1996 yılında memur oldum. 1997 yılında Sağlık Bakanlığı hattı aldım. 20 yıldır aynı hattı kullanıyorum. Alnım açık telefonumu bizzat kendim teslim ettim. Ankara Kızılcahamam’daki toplantı YÖK’ün Performansa Hızlı Geçiş Çalıştayıdır. Örgütsel bir toplantı değildir. 50 yıldır yatalak kardeşim vardı. Ben tutuklandıktan sonra vefat etti. Anneme verdiğim söz üzerine ilk yurt dışı çıkışını onu Umre’ye götürmek için yaptım. 14 Kasım 2012’de Almanya’da Medikal Tıp Fuarına Rektörlük tarafından görevlendirilerek gittim. 11 Mayıs 2012 tarihinde Orta Asya’da kardeş üniversite Bişkek Devlet Üniversitesi ile kardeşlik protokol imza programı için görevlendirildim. Bir hafta boyunca cerrahi tecrübe paylaşımında bulundum, ders anlattım. Dönüşte üniversitede seminer verdim” diye konuştu.
ÖRGÜT İMAMI: OKAN SOLAK’I TANIMIYORUM
Solak’ın duruşmasında biri AKÜ’nün son örgüt imamı Sinan kod adlı tutuklu Zekai Şirin, tıp fakültesinden tutuksuz tanıklar M.D, İ.T, S.Y olmak üzere dört tanık dinlendi. Tanıklardan örgütün son AKÜ İmamı Zekai Şirin, sanık Okan Solak’ı tanımadığını, Emniyet’te imzaladığı ifadenin polis kurgusu olduğunu ileri sürdü. Şirin, “Emniyet’teki beyanlar bana ait değildir. Okan Solak’ı tanımıyorum.” dedi.
“YAPININ İMAMI DİYE DUYMUŞTUM”
AKÜ Tıp Fakültesi’nden tutuksuz tanık M.D, 17-25 Aralık 2013 tarihinde yapının cemaat olarak bilindiği dönemde sanık Okan Solak’ın yapı ile bağlantılı olduğu duyumu bulunduğunu kaydetti. Solak’ın sohbet toplantılarına katılımını mahkemeden mahkumiyet kararı çıkan sanık Yücel Gönüllü’den duyduğunu aktaran M.D, “2012 yılına kadar bu toplantılara ben de gittim. Yücel Gönüllü, Okan Solak’ın bu grubun başı olduğunu söylemişti. Ben görmedim duydum. 2012 yılında ‘cemaat yapısının imamı’ diye duymuştum. Kimden duyduğumu hatırlamıyorum” dedi.
“GÖREVDEN ALINDIĞINI DUYDUM”
AKÜ Veteriner Fakültesi’nde görevli tutuksuz Tanık İ.T, Okan Solak’ı şahsen tanımadığını, hakkında sadece duyum sahibi olduğunu kaydetti. İ.T, “Sanığı tanımam hakkında örgüt üyesi olduğuna yönelik duyumlarım oldu. Ben de asıl AKÜ Rektörü Mustafa Solak hakkında belgeler vardı. Ama maalesef bir şey yapılmadı. Okan Solak’ın darbe girişiminden sonra görevden alındığını herkes gibi duydum. Başkaca hakkında bildiğim yok” diye konuştu.
“REKTÖR HOCAYA BASKIYI DUYDUK”
Tutuksuz tanık S.Y,  soruşturma aşamasında duyumlar doğrultusunda ifade verdiğini, sanık Okan Solak’la aynı üniversitede çalıştığını, bir kaç tesadüfi karşılaşma dışında ortak bir şeyi olmadığını kaydetti. S.Y, “Benim odam Alaeddin Afşar’ın odasının yanındaydı. O zaman idarede çekirdek bir yapı, ortak bir hareket vardı. İdari görevi olduğundan öğretim üyeleri odasına girer çıkardı. Alaeddin Bey kadro atamasında tesirli bir isimdi. Rektör hoca ile ilgili muhasara olduğunu biliyorum” şeklinde konuştu. Mahkeme Başkanı, “Ahmet Songur başhekim olarak atanmazsa istifa ederiz Tıp Fakültesi batar ifadesiyle bir tehditte bulunulduğunu biliyor musunuz?” sorusuna Tanık S.Y, “Bu konuda da duyumumuz oldu. Rektör hocaya karşı bir baskı yapıldığını duymuştuk. Ama malum olduğu üzere o dönem genel siyasi konjonktürde bu yapının açık desteği olmadan bir atama yapılmazdı” dedi.
“TARİHİ BİR HATA YAPILDI”
Bu celsede bulunmayan B.E’nin tanık olarak dinlenmesinden vazgeçildi. Cumhuriyet Savcısı sanık Okan Solak hakkında, silahlı terör örgütüne üye olduğu gerekçesiyle cezalandırılması ve tutukluluk durumunun devamı yönünde görüş bildirdi. Solak, “Ben terörist olamam, aklımı kiraya vermedim. Kula kul olmadım. Marmara depreminde ilk yarayı ben sardım. Fırat Kalkanı Operasyonunda cerrah olarak bölgede görev almak için başvuruda bulundum. Bu yargılanma ile kendimi aşağılanmış hissediyorum. Tarihi bir hata yapılmıştır” ifadelerini kullandı.
ESKİ REKTÖRYARDIMCISI
TAŞGETİREN “LİNÇ EDİLDİM” DEDİ
Tutuklu AKÜ eski Rektör Yardımcısı Süleyman Taşgetiren duruşmada verdiği ifadede hakkında Afyonkarahisar’da tartışmalı bir yazı üzerine araştırma başlatıldığını söyledi. Hiçbir terör örgütü üyesi ile iltisakı olmadığını, maddi gerçeğin açığa çıkması hususunda eksiğin olduğunu ileri süren Taşgetiren, “Hakkımda basında linç eder tarzda yazılar yayınlandı. İfademin basına yansıması konusunda ihmali olan kişiler nedeniyle masumiyet karinem engellenmiştir. Çocuklarım 2004-2008 döneminde Özel Zafer İlköğretim Okuluna gitmişti. Çocuklarımı daha sonra bu okuldan aldım. Evimizin yakınında olan Bayraktepe İlköğretim Okuluna kızımı verdim. Bu okulun Okul Aile Birliği Başkanlığını yaptım. Eşim adına 2006 yılında Bank Asya’da hesap açıldı. Katılım bankacılığı hizmetlerinden yararlandık. Sanki 2014 yılında hesap açmışız gibi bir durum görülüyor. Örgütle irtibatım yok. Talimatla iş yapmadık. Örgüt bağım yok, bylock programı kullanmadım” dedi.
“TALİMATI VE BEYANI OLMADI”
Süleyman Taşgetiren’in duruşmasında tutuksuz yedi tanık dinlenildi. Bunlardan ilki İ.U, sanık Taşgetiren’i 14 yıldır tanıdığını, sanığın hocası olduğunu ifade etti. Taşgetiren ile birçok çalışma yaptıklarını aktaran İ.U, “Cemaat vb hususta talimatı, beyanı olmadı. 2012-2013 yıllarında zaman zaman sohbet toplantılarına katılırdı. Benim katıldığım toplantılarda sohbet hocalığı yapmadı. Sağlık sorunları vardı. Toplantılara sürekli olarak katılamazdı. Grup Sorumlusu değildi. Onun evinde toplantıya bir kaç kez gittim. O zamanda sohbet yapmamıştı. Herkül org sitesi üzerinde örgüt ele başının vaazı dinlenmedi. Fethullah Gülen kitapları okunmadı. Zaten ben 2013 yılında sohbet toplantılarından ayrıldım. Başka grubun toplantılarına katılıp katılmadığını bilmiyorum” ifadelerine yer verdi.
“İLK MANGAL ETKİNLİĞİNDE GÖRDÜM”
Öğretim Üyesi Y.K, araştırma görevlisi olduğu dönemde toplantılara katıldığını, sanık Süleyman Taşgetiren’i ilk kez Osmanbey ve Cihan Koleji okullarında düzenlenen mangal etkinliğinde gördüğünü anlattı. Y.K, “Etkinlikte Veysel Ağca bir risaleyi Süleyman Taşgetiren’in okumasının uygun olacağını söyledi. Süleyman Taşgetiren o günkü konuşmasında burs verilmesinin iyi olacağı yönünde telkinde bulundu. Herhalde bu burs ta cemaat güdümündeki yüksek lisans ve lisans öğrencilerine veriliyordu” dedi.
“BURS VERİLMESİNİ AÇIKLAMIŞTI”
Öğretim Üyesi O.A, sanık Süleyman Taşgetiren’i üniversite öğretim üyelerine yönelik düzenlenen Osmanbey Koleji bahçesindeki piknikte gördüğünü anlattı. O.A, “Veysel hoca bir kitabı okuması için Süleyman Taşgetiren’e verdi. Kendisi de burs verilmesiyle ilgili bir konuşma yapmıştı” dedi. Mahkeme Başkanı, “Kimlere burs verilmesi gerektiği açıklandı mı?” diye sordu. Tanık O.A, “Örgüt bağı olan, onların evinde kalan öğrencilere burs verilmesi açıklaması yapıldı. Miktarını hatırlamıyorum. Sanırım o dönem için 200-250 TL civarındaydı” dedi.
“HAYATIMIZ KARARDI MOBİNG UYGULANDI”
Veteriner Fakültesi’nde Öğretim Üyesi M.T, sanık Süleyman Taşgetiren’i dışarıdan tanıdığını, sanığın cemaat üyeliğinin üniversitede herkesçe bilindiğini kaydetti. Kendisinin 2010 yılında Tarım Bakanlığı adına araştırma yaptığını anlatan M.T, “O dönem Rektör Mustafa Solak cemaat grubu tarafından desteklendi. Bu grupta Süleyman Taşgetiren de yer alıyordu. Sanık Rektör Yardımcısı oldu. Benim araştırmam ve bizlerin hayatı karardı. Bizleri bezdirmek, kaçırmak için uğraştılar. Bize mobing uyguladılar. Hakkımızda soruşturma açıldı. Soruşturma açılanların hepsi görevine geri döndü. Kamu adına, devlet adına yaptığım araştırma engellendi. Süleyman Taşgetiren’in imzasıyla araştırma materyali olmadığı ifade edildi” diye konuştu.
“ESAS SORUMLU REKTÖRDÜR”
“15 Temmuz darbe girişiminden sonra yapılanların örgütün yani FETÖ’nün bir taktiği olduğunu daha iyi anlıyoruz” diyen tanık M.T şu ifadeleri kullandı: “Bu bana ve pek çok insana yapıldı. Elbette esas sorumlu olan Rektördür. Süleyman Taşgetiren Rektör Yardımcılığı yaptı. Sanık hakkında en iyi bilgi Araştırma Görevlisi B.G’den alınabilir. Bize karşı yapılan planlı bir uygulama bir çeşit işkenceydi. Bu bir husumet değil örgütsel bir taktiktir. Öğretim Görevlilerinin katıldığı grubun ayrı, memurlar grubunun ayrı olması gerektiğini ifade ettiğini de duydum. 45 adet mandanın ölümü, sahte yayın skandalının üzerinin örtülmesi Süleyman Taşgetiren’in içinde bulunduğu grup tarafından yapılmıştır”
“EN İYİ TANIKLIĞI B.G YAPAR”
Tanık S. T. O, duydukları doğrultusunda emniyette ifade verdiğini kendisine AKÜ Rektörü Mustafa Solak tarafından şiddetli mobing uygulandığını ileri sürdü. Sanık Süleyman Taşgetiren’in bir apartmandaki dairenin başka kısmında cemaat toplantısı yaptığını duyduğunu kaydetti. 1999 yılından itibaren AKÜ’de bulunduğunu, Taşgetiren ile 13 yıl çalıştığını anlatan S.T.O, “Araştırma Görevlisi B.G hocanın elinde büyüdü. Hakkında en iyi tanıklığı o yapar. Hocanın durumunu öğrendiğimde telefon numarasını sildim. Dolayısıyla benim numaramı engelleyip engellemediğini bilemiyorum. TÜBİTAK’ta çok projesi var diye kendisine saygı duyardım. Ama kendisi için ‘O FETÖ’cü ona insan gönderme’ uyarısı aldım” dedi. Sanık Taşgetiren, hiçbir TÜBİTAK projesi olmadığını kaydetti.
“O YAPI İLE İLGİSİ YOK”
Tutuksuz Tanık Y.G, sanık Taşgetiren ile cezaevinde aynı koğuşta bulunduklarını bu vesile tanıştığını kaydetti. Y.G, sanığın örgütle ilişkisine dair bilgisi olmadığını aktardı. Tanıklardan bir tanesi mahkeme salonu dışında bulunan sanığın ağabeyi gazeteci-yazar Ahmet Taşgetiren oldu. Taşgetiren akrabalık bağı nedeniyle tanıklıktan feragat hakkı olmasına rağmen tanıklıktan feragat etmeyip, yemin ederek tanık olarak dinlenildi. Gazeteci-yazar Ahmet Taşgetiren, ulusal yayın yapan Star Gazetesinde 9 Eylül tarihinde “Ah be kardeşim”  başlığıyla yazdığı köşe yazısının temasını anlattı. Mahkeme Başkanı Tanık Ahmet Taşgetiren’e “Bu yazıyı kardeşiniz için mi yazdınız” sorusunu sordu. Yazıyı yazarken bir kere bile kardeşinin aklına gelmediğini söyleyen Tanık Ahmet Taşgetiren şunları söyledi: “Yazıyı yazarken kardeşim bir kez bile aklıma gelmedi. Bir tweet söz konusuydu. Yazıyı yaşanan süreçte örgüte bağlılık noktasında ailenin bile aşılabildiği olgusuyla ele aldım. Burada nasıl bir Süleyman Taşgetiren somutlaştırması yapıldı anlamadım. Onun yetiştiği döneme tanığım. O yapı ile alakası yoktur. Biz on kardeşiz. İkisi vefat etti. Beş erkek, üç kız sağ. Süleyman en küçüğümüzdür. Bilim adamı olarak yetişti. Makine alanında dünyaca tanınan iyi yetişmiş bir isim. Annem babam gurur duyardı”
İKİ TANIK DİNLENDİ
Öğleden sonra gerçekleştirilen yargılamalarda ilk olarak tutuklu sanık eski Araştırma Görevlisi Abdullah Küçük’ün davası görüldü. Yurt dışı çıkışlarından bir tanesini Umre amacıyla Fatma Kaya ve Zeynep Genelioğlu’nun da aralarında bulunduğu kişilerle yaptığını söyleyen Küçük, “AKÜ izni ile Erasmus Projesi doğrultusunda bir uçak dolusu insanla yurt dışına gittim. İtalya’ya da gittim. Bank Asya’nın kredi kartı limiti yüksekti. Bankacılık işlemleri yürüttüm. Hesap talimat dışı açılmış bir hesaptır” dedi. Bu celsede de Y.K ve Y.G tanık olarak dinlendi.
BİR ŞÜPHELİNİN İFADESİ OKUNDU
Tanık Y.K, sanık Küçük’ü Zafer Koleji’nde gördüğünü belirtti. Y.K, “Süleyman Taşgetiren’in eski evinin altında iki daire vardı. O zaman araştırma görevlisiydim. Bir dairede araştırma görevlileri, diğer dairede yüksek lisans öğrencileri kalırdı. Toplantılarda ben Kur’an okurdum. Cevşen okuyanlar da olurdu” dedi. İkinci tanık Y.G, bölümleri farklı olan sanık Abdullah Küçük ile o dönem cemaat olarak bilinen yapı sayesinde tanıştığını, sanığın sohbetleri organize edip kendilerine yardımcı olduğunu anlattı. Y.G, soruşturma aşamasında ayrıntılı beyanda bulunduğunu dile getirdi. Şüpheli konumda olduğu öğrenilen Ö.V’nin yazılı ifadesi duruşmada okundu. Ö.V doktorası nedeniyle toplantılara katılmak zorunda kaldığını doktorası bittikten sonra toplantılara katılmadığını, toplantılara İ.U tarafından davet edildiğini sanık Abdullah Küçük’ün de aktif durumda olduğunu ifade etmiş. Sanık Küçük’ün duruşması ileri bir tarihte görülecek.
“FETÖ ÜYELİK İSNADI AĞIR GELDİ”
İmam hatipli öğrencilerin üniversiteye hazırlanması için açtıklarını ileri sürdüğü ve KHK ile kapatılan dernek üyeliği ile devlete karşı gelme amacı gütmediğini savunan eski Din Görevlisi tutuklu Sanık Ömer Çetin, örgütün strateji toplantılarının yapıldığı gün otelde bulunmasını eşi ile birlikte sağlık sorunları nedeniyle termal sudan yararlanma olarak açıkladı. FETÖ üyeliği suç isnadının kendisine ağır geldiğini, örgüt üyesi olmadığını söyleyen Çetin’in duruşmasında Bilgisayar Mühendisi İ.Ç ve Din Görevlileri M.E, B.B, V.Y, İ.K tanık olarak dinlendi.
“İÇİME SİNMEDİ İFADE VERDİM”
Sanık Ömer Çetin’in, dükkanına bilgisayar hard diski değiştirmek için geldiğini aktaran İ.Ç, ticari amaçla değişim işlemini yaptığını, arızalı hard diski sanık Çetin’e verip yeni bir hard disk taktığını, o gün itibariyle dalgın olduğu için böyle bir işlemi gerçekleştirdiğini aksi takdirde böyle bir işi asla yapmayacağını kaydetti. İ.Ç, “Sanık malum olaylardan dolayı açığa alındığını söyledi. Dalgınlığıma geldi hard diski değiştirdim. Şimdi olsa asla yapmazdım. Polisler beni aradı. İçime sinmedi gittim ifade verdim” dedi.
SAMANLIKTA BİLGİSAYAR SAKLAMA İDDİASI
Sanık Ömer Çetin’in patoz amacıyla tarlaya gittiğinde bilgisayarı samanlıkta saklaması için M.E’ye verdiği iddiası da buluyor. Tanıklığına başvurulan M.E sanığın tarlaya giderken toz olmaması için bilgisayarı kendisine verdiğini, söz konusu bilgisayarı samanlığa saklamadığını belirtti. Din Görevlileri B.B, V.Y, İ.K da sanığın cemaatçi olduğunun herkesçe bilindiği yönünde duruşmada ifade verdi. Çetin’in duruşması ileri bir tarihte görülecek.
ÖZTÜRK’ÜN DAVASI MALATYA’DA GÖRÜLECEK
KHK ile görevinden ihraç edilen eski Polis Bayram Öztürk’ün talebi üzerine mahkeme heyeti yetkisizlik kararı aldı. Sanık Öztürk’ün üzerine atılı suça ilişkin eylemlerin Malatya’da gerçekleşmesi nedeniyle davaya Malatya Ağır Ceza Mahkemesi bakacak. Bayram Öztürk duruşmada, 6 yıl Malatya’da çalıştığını söyledi.
BİR YETKİSİZLİK TALEBİ REDDEDİLDİ
Darbe girişimine kadarki süreçte Afyonkarahisar’da 1 yıl çalıştığını açıklayan ihraç Polis Memuru Süleyman Öztürk’ün Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istediği yetkisizlik talebi usul ve yasaya uymadığı gerekçesiyle reddedildi. Öztürk, davasına Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nin bakmasını talep etti. Süleyman Öztürk’ün hakkında; Örgütün finansal kuruluşu Bank Asya’ya talimatla para yatırması ve gizli haberleşme programı bylock kullanımı, kızını örgütle müzahir dershaneye göndermesi iddiaları var. 2010-2015 yıllarında Diyarbakır’da trafik biriminde çalıştığını anlatan Süleyman Öztürk, “Terör örgütüne üyelik iddiasını kabul etmiyorum. 22 yıl boyunca kanunlara uygun görev yaptım. Böyle bir suçta ismimin geçmesinden son derece üzgünüm. Ev almak için kredi çektiğimden Bank Asya’da hesap açıldı. Hesaba kredi borcunu kapatmak için para yatırdım. Bylock programı kullanmadım. Kullanmam için bir neden yok” ifadelerine yer verdi.
DURU’YA 9 YIL CEZA
Meslekten KHK ile ihraç edilen polis Hakan Kaya, birkaç kez sohbet toplantılarına gittiğini, kesinlikle örgütün gizli haberleşme programı bylock kullanmadığını ifade etti. Kaya’nın duruşması ileri bir tarihte görülecek. 9 yıl hapis cezası verilen eski polis Nurittin Duru hükümle birlikte tahliye edilmedi. Duru son savunmasında şöyle konuştu: “23 yıldır emniyet teşkilatında görev yaptım. Bu sürede adli, idari soruşturma geçirmedim. Kesinlikle suçsuzum. Çocuğumu devlet teşvikiyle özel okula gönderdim. Pişmanım. 14 aydır tutukluyum beraatimi tahliyemi talep ediyorum”  Duru karar öncesi sorulan son sözünde, “Suçsuzum. Yazılı olarak da savunmamı sundum. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Ben de bylock mağduruyum. Takdirinize bırakıyorum” dedi.
“YAPIDA BULUNMAKTAN PİŞMANIM”
İscehisar İlçe Emniyet Müdür Vekilliği yapan meslekten ihraç edilen Ali Horozcu, daha önce Rize’de görev yaptığını belirtti. Suç işleme kastı olmadan hasbelkader Rize’de yapı içinde yer aldığını açıklayan Sanık Horozcu, “Suç işleme kastı olmadan yapı içerisinde yer aldım. Sohbet toplantılarına dini duygularla gittim. Kur’an-ı okuma, anlama, öğrenme noktasında dini hassasiyetim vardı. Çağlar İlik bizim ilk sohbet hocamızdı. Afyon’a tayinim çıkınca alakam olmadı. Pişmanım. Bylocku internet üzerinden google play storeden yükledik. Çağlar İlik ile haberleşme için kullandık” dedi. Rize Cezaevi’nden Ses Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlanan tutuklu tanık Çağlar İlik, Ali Horozcu’yu tanıdığını doğruladı. 13 aydır tutuklu olduğunu belirterek tahliyesini talep eden Horozcu’nun tutukluluğu devam ediyor.
“DİNARLI SİYASİLER TANIKLIK YAPABİLİR”
Dinar ilçesinin ileri gelen hukukçu ve siyasetçilerinin FETÖ ile mücadelesinin canlı şahidi olduğunu iddia eden ihraç polis memuru Ercan Özeren, 15 Temmuz darbe girişimini lanetleyerek savunmasına başladı. İl merkezinde halkı sokaklarda kalıp mücadeleye kendisinin yönlendirdiğine dair görüntü kayıtlı olduğunu belirten Özeren, “Dinar ilçesinin önde gelen siyasi ve hukukçu isimleri benim FETÖ ile mücadelemi iyi bilir. Tanıklıklarına başvurulabilir. Emniyet’te teknik personeldim. Bylock programı bulaştı. Bu programı kesinlikle kullanmadım” dedi. Özeren’in duruşması ileri tarihte görülecek. >> Burcu AYDIN’ın Haberi

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti