• Haberler
  • Genel
  • 'Gazze Direnişi, Yeni Bir Uyanışa Vesile Oluyor'

'Gazze Direnişi, Yeni Bir Uyanışa Vesile Oluyor'

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) akademik ve idari personeli ile öğrencileri, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını protesto etmek ve Küresel Sumud Filosu'na destek vermek amacıyla, eğitim-öğretim yılının beşinci gününde de yürüyüşlerine devam etti.

İlahiyat Fakültesi önünden başlayıp Barış Manço Şölen Alanı’nda sona eren yürüyüşe; AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Peker, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Dekanı Prof. Dr. Gökhan Demirtaş, AKÜ Genel Sekreteri Hasan Düzgün ile akademik ve idari personel ve öğrenciler katıldı. Yürüyüşün ardından, Eğitim Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Hakan Bayırlı’nın moderatörlüğünde, Küresel Sumud Filosu’nda yer alan aktivist Ayçin Kantoğlu ile canlı bağlantı kurularak bir söyleşi yapıldı.

Filistin için verilen mücadelenin bir kurtuluş ve istiklal mücadelesi olduğunu ifade eden Kantoğlu, “İstiklal mücadelesi için ayağa kalkmış halkı ancak ölüm durdurur. Düşman pes etmeyecek; bu yüzden birliği, kuvveti ve sürati korumamız gerekiyor.” dedi. Kantoğlu, “Eğer Gazze’ye bir el uzanamazsa tüm insanlık üzerine iki milyonluk bir vebal yüklenir. Gazze direnişi, bizim Siyonizm’e karşı nasıl mücadele edeceğimizi gösteriyor ve yeni bir uyanışa vesile oluyor. Bu yükü onların sırtından almanın vakti geldi. İnşallah ablukayı kırmak bize nasip olur.” diye konuştu.

Dünyada şimdiye kadar 800 kişilik bir filonun Akdeniz’i aşmasının ve Gazze’de yaşanan mezalimin eşine az rastlanır olduğunu kaydeden Kantoğlu, şunları söyledi: “Boykotun önemi hâlâ Türkiye’de tam olarak anlaşılamadı. Boykot, sıradan insanların kolaylıkla harekete geçirebildiği, kimseden izin almadığı ve olumlu katkısını kısa sürede görebileceği bir hamledir. Bu bir asabiyye savaşıdır; sosyal medyayı da meydanları da Siyonistlere terk etmememiz lazım. Bizim attığımız her adımdan haberdarlar. Dünya üzerindeki her alanı milimetresine kadar görebiliyorlar. Bu, onların güçlü olduğu alan; bunun farkındalar. Ancak onların bilmediği alan bizim imanımız ve inancımızdır. Bunun neye kadir olduğunu bilmiyorlar. Bu da bizim güçlü alanımızdır; bu alanlarda sağlam durmak gerekiyor. Gazze’de katledilen 650 bin insanın sesi olmak zorundayız. Onların dışarıyla bağlantısı kesildi. Söyleyemediklerini söylemek, dillendiremediklerini dillendirmek bizim vazifemiz. Bu 650 binin yaklaşık 450 bini çocuk. Birleşmiş Milletler (BM) İşgal Altındaki Filistin Toprakları Özel Raportörü Francesca Paola Albanese’nin açıklamasında rakamın 650 bin civarında olduğu ifade ediliyor. Orada katledilen tek bir çocuk için bile bu cihan yansa değerdi. Bu yüzden onların susturulan sesi olmak zorundayız. Herkes birer devlet gibi hareket etmek zorundadır.”

İsrail’in tehdidinin sadece Filistin’i hedef almadığını; bu coğrafyada kendine rakip gördüğü herkesi hedefine koyduğunu belirten Kantoğlu, “Bizim astarımız Türkiye. Onu da destekleyerek içeride kaleyi tahkim etmek ve bu çirkin halin üstesinden gelmek lazım. Tarihte de durum böyledir. Kimlik bizim kimliğimizdir; alınlarında açtığımız yara hâlâ tazedir. Zalim bizi hatırlıyor, mazlum da bizi unutmamış. Mazlumlar da bizi hatırlıyor ve gözlerini dikmiş, bizden yardım bekliyor.” dedi. Kantoğlu, “Türkiye’de düzenlenecek herhangi bir eylem, etki alanı ve zalime hatırlattıkları bakımından dünyanın herhangi bir yerinde yapılan eylemlerden daha mühimdir. Bu şuurla vaziyeti idare etmek; bizler denizde, sizler karada eksiksiz yerine getirmek mecburiyetindeyiz. Bu işin önünü alamayacaklar; bunu onlara hissettirmemiz lazım. İnsanlığı susturamayacaklar; bu iş, Gazze’deki abluka kırılana, Filistin halkı özgür olana kadar devam edecektir.” ifadelerini kullandı.

Filistin’e ne zaman varacakları yönündeki bir soruya Kantoğlu şöyle yanıt verdi: “Beş günlük bir yolumuz kaldı. Fakat drone saldırısından sonra İtalya’nın göndereceği gemiyi beklemeye karar verdik. İspanya donanması başka bir gemi göndereceğini söyledi. Bu gemiler, olası bir drone saldırısına müdahil olmayacaklarsa da aktivistlerin tahliye edilmesi noktasında görev ifa edecekler. Umuyoruz ki caydırıcılık tarafı da olacak. Türkiye’nin Mısır ile ortak başlattığı Doğu Akdeniz tatbikatı da bizim için önemli; o da bir dayanak noktasıdır. Bizi engellemek için elinden geleni ardına koymayan son derece saldırgan bir düşman var; filoyu terörist ilan etmeye eğilimli bir vaziyette kendi politikalarını ve söylemlerini yükseltmeye çalışıyor. Önümüze engeller çıkarmaya çalışıyorlar. Ama kimse geriye dönmüyor; netameli bir duruş yok. Korkmuyoruz. İki senedir Gazze, öyle şiddetli ve vahşi bir saldırıya maruz kaldı ki onların o sahneleri hiç aklımızdan çıkmıyor. Onlar bu büyük zulümle pençeleşirken drone saldırıları ile duracak değiliz. Bu filonun büyük kısmı yelkenlilerden oluşuyor; küçük sayıda mürettebatları var. Onların hızına kendi hızımızı uydurmak zorundayız. Üç savaş gemisinin eşliğinde bugün Yunan karasularından çıkarak uluslararası sulara doğru yola çıkmış olacağız. Beş ile yedi gün arasında Siyonistler herhangi bir müdahalede bulunmazlarsa Gazze açıklarına varmış olacağız.”

Siyonistlerin elçilikleri arayarak katılımcıların ülkelerini kendi vatandaşlarını geri çekmeleri konusunda uyardığını; aksi takdirde saldırıda bulunacakları tehdidinde bulunduklarını söyleyen Kantoğlu, “Bu yoldan dönmeyeceğiz; ölümü de göze aldık. Oraya varacağız, ablukayı kıracağız. Bize bir şey olursa, arkamızdan gelenler görevi sürdürecek. Bugün ya da yarın, Gazze için Sicilya’dan yaklaşık 40 tekne yola çıkacak. Bunu önleyemeyecekler. Bu bir bayrak yarışı; abluka kırılana kadar devam edecek. Bize bir şey olacağı için endişelendiğinizi biliyorum; ama bu dava uğruna ölmek bile değerli bir iştir. Kazananlar inananlar olacak.” dedi.

'Gazze Direnişi, Yeni Bir Uyanışa Vesile Oluyor'

İsrail’e değil Filistin’e gittiklerine dikkat çeken Kantoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Muhtemelen bizi kaçıracaklar. Bize ‘İsrail’e izinsiz giriyormuşuz’ gibi muamele etmeye çalışacaklar; bu doğru değil. Uluslararası sulardayız ve uluslararası hukuka tabiyiz. Bir insan olarak bu eylemi yapma hakkımız var. Bu nedenle bize yapılacak herhangi bir müdahale insan kaçırma kapsamına girmelidir. Bizim başka bir güvencemiz yok; devletlerin koruması altında değiliz, Birleşmiş Milletler himayesinde de değiliz. Hepimiz özgür irademizle bu yola çıktık; öldürülebilir, kaçırılabilir veya işkence görebiliriz. Böyle bir durumda güvencemiz dünya kamuoyu ve halklardır. Onların sesi çıkacak ve bizi geri alacaktır. O durumda diplomasi devreye girecek. Türkler açısından Dışişleri Bakanlığı’nın da hareket ettiğini söyleyebilirim. Bizi aradılar; haklarımızı savunmak üzere bir avukatlık grubu kurulduğunu biliyoruz. Tüm ülkeler devlet nezdinde planlama yapıyor. Ancak bizi, Gazze’lileri oradan alacak asıl güç, dünya halklarının vicdanıdır.”

İlahiyat Fakültesi önünden başlayıp Barış Manço Şölen Alanı’na doğru gerçekleştirilen yürüyüş, 29 Eylül 2025 Pazartesi günü de devam edecek.

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme