Harb-İş'ten Çağrı: Sesimizi Duyun!

Harb-İş Sendikası İç Batı Anadolu Bölge Temsilcisi Yasin Öztürk, mili savunma işçilerinin yerli ve milli üretime katkı için çalıştıkları gerçeği ile haklarını talep ettiğini söyledi.

Türk-İş’e bağlı Harb-İş Sendikası İç Batı Anadolu Bölge Temsilciliği Üyeleri General Asım Gündüz Kışlası 8’inci Ana Bakım Fabrika Müdürlüğü önünde basın açıklamasında bir araya geldi.

Harb-İş'ten Çağrı: Sesimizi Duyun!

“ÜLKEMİZİN GELECEĞİ İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞIYORUZ”

Açıklamayı Harb-İş Sendikası İç Batı Anadolu Bölge Temsilcisi Yasin Öztürk yaptı. Kendilerinin; 783 Bin 562 kilometrekaresinin her bir zerresini kendi canı gibi seven, bu mübarek memleketin her şehrini vatan toprağı bilen Türk Harb-İş Sendikasının üyeleri olduklarını belirten Öztürk, “Biz; Ülkemizin geleceği için var gücüyle çalışan, geçmişte yumuşak güç olarak adlandırılan, ancak artık caydırıcı güç olarak ifade edilen sanayinin işçilerimiz. Biz ülkemizin savunma sanayisinde çalışan, akıttığı teri ekmeğine katık eden savunma sanayi işçileriyiz. Biz; Hem ana vatanda, hem gök vatanda, hem de mavi vatanda, ülkemizin güvenliğini sağlayan tankları, helikopterleri, uçakları, deniz altıları, milli gemileri yapan, akıllı mühimmatları, çelik yelekleri, miğferleri üreten, kıyafetleri diken savunma sanayi işçileriyiz. Oldukça hayati bir iş kolunda çalışan bizler, ürettiklerimizle ülkemize milyarlarca dolarlık katma değer üretirken, sınır ötesine kahraman ordumuzla giderek, çatışma ortamında arızalanan tankları, helikopterleri, gemileri canımız pahasına tamir edip, tekrar işlevsel hale getiriyoruz. Ancak gelin görün ki ayın sonunu getiremiyoruz.” dedi.

Harb-İş'ten Çağrı: Sesimizi Duyun!

“SAVUNMA SANAYİ İÇİN ÇALIŞAN İŞÇİLERİN HALİ ORTADADIR”

Yaklaşık 2 yıldır sendika genel merkez yöneticileri başta olmak üzere, şube başkanları ve il temsilcileri olarak kendilerinin de, ülkeyi yönetenlere sıkıntılarını anlattıklarını dile getiren Öztürk, “Durumun ne kadar ciddi olduğunu en ince ayrıntısına kadar ifade ettik. Fakat sıkıntılarımızın giderilmesi noktasında bir türlü olumlu bir gelişme elde edemedik. Bu ülkeye gönülden bağlı olan savunma sanayi işçileri de, bu büyük işleri yapan emekçilerin temsilcileri olan bizlerde artık ne yapacağımızı, evimizi nasıl geçindireceğimizi, evlatlarımızı nasıl okutacağımızı, ev alışverişimizi nasıl yapacağımızı inanın bilemez haldeyiz. Ev kirasını ödeyemez hale gelen, çocuğuna bırakın iyi bir gelecek kurmayı harçlık dahi veremez duruma düşen, mutfak masraflarını daha ne kadar kısarım diye kafa yoran savunma sanayi işçisi bu durumu hak etmiyor. Özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Malumunuz dünya yeni bir yöne doğru evriliyor. Ülkemizin kuzeyinde 2022 yılından bu yana Rusya-Ukrayna savaşı sürerken, hemen yanı başımızda cereyan eden ve 12 gün süren İsrail-İran savaşına tanıklık etmişken, yani çevremiz yangın yeri iken hal ortadadır. Savunma sanayimizin gelişmesi, yüzde yüz yerli ve milli olması için çalışan işçilerimizin geçim derdine düşmesi kabul edilebilir bir şey mi soruyorum?” diye konuştu. 

Harb-İş'ten Çağrı: Sesimizi Duyun!

“BİZ SADECE HAKKIMIZI VERİN DİYORUZ”

“Ülkemizi yönetenlerin haklı ve büyük bir gururla ifade ettikleri tankları, uçakları, denizaltıları, milli gemileri yapanlar nasıl olur da geçim derdine düşer?” diyen Öztürk, “Soruyorum, ülkemize katma değer üreten, ülkemizin başka ülkelere savunma araçlarını ihraç etmesinde rol oynayan savunma sanayi işçileri nasıl olurda kirasını ödeyemez duruma gelir? Her gün ülkemiz için ne denli önemli bir iş yaptığımızın bilinciyle tezgâhlarımızın başına geçiyoruz. Ne kadar hayat bir iş yaptığımızı bilerek, bu anlayışla emek harcıyoruz. Fakat ayın sonu geldiğinde elimize geçen ücretlerle de ne yapacağımızı bilmiyoruz. Aldığımız ücretlerle, bakın abartmıyoruz, bakın saptırmıyoruz, bakın asla manipüle etmiyoruz, bırakın ay ortasını bir hafta dahi evimizi geçindiremiyoruz. Biz sadece ama sadece hak ettiğimizi istiyoruz. Biz kimseye bizi el üstünde gezdirin demiyoruz. Kimseye bizim büstümüzü yapın demiyoruz. Kimseye bize madalyalar verin de demiyoruz. Biz sadece hakkımızı verin diyoruz. Büyük ve güçlü devletimiz, savunma sanayimizin yüzde yüz yerli ve milli olması hedefini önüne koymuş yolunda ilerleyen, ağır yaşam şartları altında ezilen milli savunma işçilerinin sesini acilen duymalıdır. Bu ses cılız değildir, bu ses boş değildir, bu ses öylesine bir ses değildir. Milli savunma işçilerinden çıkan bu ses, geçinemeyişin sesidir. Milli savunma işçilerinden çıkan bu ses biraz kendisi içinse daha çok ülkesi içindir. Milli savunma işçilerinden çıkan bu ses canı gibi sevdiği ülkesinin geleceği içindir.” şeklinde konuştu.

 

“HAKKIN VERİLMESİ MUTLAKTIR”

Milli savunma işçilerinin açlık sınırının biraz üstünde ücret aldıklarına dikkat çeken Öztürk, şu ifadelere yer verdi: 

“Düşünebiliyor musunuz? Bunca işi yapan milli savunma işçileri, açlık sınırının biraz üstünde ücret alıyor. Bakın bu ifadeleri kendimizi acındırmak için söylemiyoruz. Bunlar maalesef ki gerçeğin ta kendisidir. Tank, uçak yapan, helikopter üreten, denizaltı-gemi yapan, çelik yelek, miğfer üreten, kahraman askerimizi giydiren savunma sanayi işçileri, açlık sınırının biraz üstünde, yoksulluk sınırının ise çok altında ücret alıyor. Hep söyleneni, bir kez de biz söyleyelim, duymayan kulaklara inat. Eğer masada güçlü olmak istiyorsanız, sahada güçlü olmak zorundasınız. Eğer masada güçlü olmak istiyorsanız, sahada güçlü olmak zorundasınız. Eğer sahada güçlü olmak istiyorsanız da bunca işi yapan, göğüsleri kabartan savunma işçilerinin de hakkını vermelisiniz. Bakınız bu bir lütuf değil, bu bir haktır, hakkın verilmesi de mutlaktır. Devletine bağlı, milletine sevdalı olan bizler, bunca zor zamanlardan geçerken dahi bir an bile işimizin hakkını vermemezlik yapmadık. Her ne kadar darda olsak da, her ne kadar zorda olsak da, milimetrik işleri hep yaparken göğsümüzdeki iman ve vatan sevdasını önümüze koyup, ana vatanımız için, mavi vatanımız için, gök vatanımız için var gücümüzle çalışıyoruz. Çaresizliğimizi buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza duyurmak istiyoruz, zira bizlere ses olacağından hiç şüphemiz yok.”

 

“CUMHURBAŞKANIMIZ BİZE SAHİP ÇIKSIN İSTİYORUZ”

Milli savunma işçileri olarak ortalama 38-40 bin TL civarı maaşlarıyla, milyonluk elektronik kartları onarıp, milyonlarca dolarlık gemi makinelerinin bakımlarını yapıyor, ortalama 38 bin TL maaşa günde 8 saat metal kaynağı yaptıklarını belirten Öztürk, “Torna tezgâhlarında çalışıyor, milgemleri, milli Denizaltıları gurur ve şevk ile ülkemizin envanterine kazandırıyoruz. Bunları yapıyoruz ancak, bırakın ev sahibi olmayı kiralarımızı ödeyemez durumdayız. Özel sektörde aynı işi yapan arkadaşlarımızın üçte biri kadar gelirle geçim derdine düştük. Bankaların faiz ve kredi bataklarında boğuşur olduk. Sayın Cumhurbaşkanımızın bize el uzatmasını istirham ediyoruz. Eğer bize Sayın Cumhurbaşkanımız sahip çıkmazsa, savunma sanayi işçileri kimsesiz kalacaktır. Bizlerin sofrasında bizlerle iftar eden, her zaman bize gür bir seda ile sesimize ses olan Cumhurbaşkanımız bize sahip çıksın istiyoruz.” dedi.

 

“UZAY VATANA DA İMZAMIZI ATTIK, EMEKTEN TASARRUF OLMAZ”

Yasin Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı: 

“Bir konuyu daha paylaşmak istiyoruz. Biz, yani savunma sanayi işçileri bu zorlu süreçlerden geçerken, uzay vatana da imzamızı atmış durumdayız. Nasıl ki; Tanklar, uçaklar, helikopterler, denizaltları, gemiler yapıyorsak, akıllı mühimmat üretip, çelik yelekler, miğferler üretiyor, kahraman ordumuzun en üst rütbesindeki komutanlarımızın kıyafetlerini dikiyorsak. Uzaya çıkan ilk Türk astronotumuzun kıyafetini de biz diktik. Evet, yanlış duymadınız. Uzaya çıkan ilk türk astronotumuzun kıyafeti de savunma sanayi işçilerinin elinden çıktı, yani biz, savunma sanayimizin emekçileri uzay vatana da imzamızı attık. Bizim nazarımızda her iş kutsaldır, her iş önemlidir. Ancak takdir edersiniz ki, anlattığımız bunca işi yapanlar geçim sıkıntısına düşmemeli, ay sonunu getirebilmek için ek yapmamalıdır. Eşine, çocuğuna mahcup olmamalıdır. Bu yüzden anlamakta dahi zorlandığımız teklifleri önümüze getirenlere bir kez daha sesleniyoruz. Emeğin hakkını bilerek, yapılan işlerin neler olduğunu anlayarak masaya oturun. Burada kazananın sadece emekçi olmayacağını, ülkemizin de kazanacağını ve emekten tasarrufu olmayacağını bilin. Özetle hep dediğimiz gibi bizim tek isteğimiz, tek derdimiz hakkımız olanı almak ve bilinsin ki, hakkımızı alana kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz.” 

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme