Ibadetin ve yaşamın esası Allah'ın rızası

AKÜ İslami İlimler Fakültesi Araştırma Görevlisi Abdülkadir Macit, 'Hayatın İbadetleştirilmesi' konulu sunumunda kulun tüm ibadetleri ve yaşam esasının Allah rızasına dayandığı mesajını verdi Ensar Vakfı Şubesi'nin AKÜ İslami İlimler Fakültesi işbirliği ile düzenlediği Afyonkarahisar Belediyesi'nin destek verdiği Ramazan'da İkindi Sohbetlerinin 13. konuğu AKÜ İslami İlimler Fakültesi'nden Araştırma Görevlisi Abdülkadir Macit oldu.

AKÜ İslami İlimler Fakültesi Araştırma Görevlisi Abdülkadir Macit, “Hayatın İbadetleştirilmesi” konulu sunumunda kulun tüm ibadetleri ve yaşam esasının Allah rızasına dayandığı mesajını verdi

Ensar Vakfı Şubesi’nin AKÜ İslami İlimler Fakültesi işbirliği ile düzenlediği Afyonkarahisar Belediyesi’nin destek verdiği Ramazan’da İkindi Sohbetlerinin 13. konuğu AKÜ İslami İlimler Fakültesi’nden Araştırma Görevlisi Abdülkadir Macit oldu. Macit, “Hayatın İbadetleştirilmesi” başlığında konuştu. Programın sunumunu sohbet programı koordinatörü Prof. Dr. Mustafa Güler gerçekleştirirken, Kur’an-ı Kerim tilavetini Süleyman Bircan yaptı.
SÜNNETULLAH İLAHİ BİR NİZAM
AKÜ İslami İlimler Fakültesi’nden Araştırma Görevlisi Abdülkadir Macit, “Hayatın İbadetleştirilmesi” konusunda konuştu. Macit, Cenab-ı Alah’ın ayeti kerimelerde bildirdiği üzere yarattığı herşeyi bir düzen, bir nizam içinde ve bir maksada binaen yarattığını ifade ettiğine değindi. Yaratılanlara gözlerle bakıldığında düzeni ve nizamı görmemenin muhal olan birşey olacağını söyleyen Macit; “Allah’ın külli iradesi gereği yaratmış olduğu alemlere bir sünnetinin ki biz buna Sünnetullah diyoruz, Sünnetullah çerçevesinde bir yaratmasının olduğunu görüyoruz. Bu Sünnetullahın yaratıldığı andan bugüne, kıyamete kadar devam edecek şekilde bir düzen ve nizam içerisinde olduğunu görüyoruz. Bir kaç örnek vermek gerekirse yerçekiminden tutalım, maddenin katı olması, sıvı olması, gaz olması, bunların dönüşümünden tutalım. Güneşin yaratıldığı andan itibaren ki dönüşümünden, ayın, dünyanın bütün varlıkların gezegenlerin kendi ekseni etrafından dönmesidir. Mevsimlerin ard arda hiç aksatmadan devam etmesi. Gecenin ve gündüzün ard arda serencamına devam etmesi Cenab-ı Allah’ın tabiat kanunları diye ifade ettiğimiz Sünnetullahı’nın bir örneğidir.” dedi.
ALLAH YARATTIKLARINI EN İYİ BİLENDİR 
Abdülkadir Macit, tabiat kanunlarının değişmeden kıyamete kadar devam edeceği şekilde hiç şüphesiz Allah’ın insanları yaratıp insanlara görev olarak yüklediği İslam dininin de aynı şekilde değişmeyeceğini belirtti. Cenab-ı Allah’ın Sünnetullahı’nın gereği olarak İslam dinininkıyamete kadar ayakta kalacağını kaydeden Macit; “Bu bahis mevzumuzun birinci başlığını teşkil etmektedir. İkinci olarak mevzuya girmeden önce; Bir mucit icad ettiği şeyi en iyi bilendir. İcat ettiği aletin artılarını ve eksilerini, faydalı yönlerini, zararlı yönlerini, ömrünü en iyi bilen mucittir. Hiç şüphesiz firmalar ürettikleri alet ve evlerimizde kullandığımız mobilya tarzı aletlerin tanıtımını yapma sadetinde maddenin kuvvetli yanlarını, zayıf yönlerini bir tanıtım broşürü şeklinde vermektedirler. O aleti nasıl kulanacağımızı, en iyi nasıl yararlanacağımız katalog dediğimiz o rehber çerçevesinde görüyoruz. İnsanı yaratan da Cenab-ı Allah olduğu için ‘mucidin icat ettiğini en iyi bilen.’ diye ifade ettiğimiz cümleden hareketle insanı da en iyi bilen Cenab-ı Allah’dır. Çünkü yaratıcıdır, insanın artılarını, eksilerini, faydalı ve zararlı yönleri en iyi bilen şüphesiz Rabbimizdir. Dolayısıyla insanı en iyi bilen Cenab-ı Allah olmasıyla takdir ettiği yaptığında kendisine fayda getirecek, yapmadığında kendisinde eksiklikler ortaya çıkarıp zarar getirecek bir nizamı ortaya koymuştur. Biz bu nimaza İslam diyoruz.” diye konuştu. 
KUR’AN ALLAH RESULÜNÜN YAZIYA DÖKÜLÜŞÜ 
AKÜ İslami İlimler Fakültesi Araştırma Görevlisi Abdülkadir Macit, şüphesiz insanı en iyi bilenin Allah olması nedeniyle O’na kulluğu da en iyi şekilde yerine getirilmesi gereken açıklamaları yine Cenab-ı Hakk’ın ifade ettiğini bildirdi. Kulluğun da Cenab-ı Allah’tan öğrenileceğinin altını çizen Macit; “Mucit örneğinde olduğu üzere mucitin icadını bir rehber yani katalogla nasıl tanıtıyorsa Allah da insana kendisine kullukta bulunurken neye dikkat edip nelerden kaçınması gerektiği noktalarda biz Rabbimiz tarafından Kur’an-ı Kerimin ikram edildiğini görüyoruz. Şüphesiz biz Kur’an-ı Kerimi biz yazılı metin olarak elimizde mahfuz halde bulundururken Kur’an-ı bize hayatı ile hayatının her davranışı ile ortaya koyan Resulullah’ın (SAV) sünnetini de yine yazılı ve sözlü olarak bize kadar gelen bir silsile halinde bugün ellerimizde buluyoruz. Şöyle bir cümle kullansam muhtemelen yanlış bir cümle kullanmış olmam. Şayet Kur’an insan şekline büründürülse karşımıza Efendimiz (SAV) çıkar. Efendimiz (SAV) yazılı hale getirmiş olsak karşımıza Kur’an-ı Kerim çıkar. Hz. Ayşe Annemizin Efendimizin (SAV) ahlakı sorulduğu zaman verdiği cevap bu ifademizin başka bir şekilde karşımıza çıkışıdır. ‘Siz Kur’an okumuyor musunuz?’ Çünkü Kur’an Allah Resulünün ahlakının yazıya dökülmüş hali, Kur’anın davranışa dökülmüş hali ise sünnettir.” şeklinde konuştu. 
İBADET KULU CANLI TUTAR
Abdülkadir Macit, Allah’a olan kulluk ve ibadet biçimlerini Kur’an ve Peygamber Efendimizin (SAV) örnekliğinde hakkı ile yerine getirebilineceğini belirtti. Allah’ın tüm insanları son nefeslerine kadar kendisine kulluk etmekle mükellef kıldığını dile getiren Macit; “Hz. Muaz’dan rivayet edilen bir hadiste Resulullah’ın (SAV) ‘Allah’ın kulları üzerinde ki hakkı kulların da Allah üzerinde ki hakkı nedir bilir misin? Hak sahibi olarak Allah kuldan beklediği davranış olarak O’na kullak (ibadet) etmeleri ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmamalarıdır. Bu kulların Allah’a karşı olan sorumluluk ve haklarıdır. Kulların Allah üzerinde ki hakkı ise, kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayan insana azap etmemesidir. Ona nimette bulunması, ona ikramını esirgememesi.’ Allah kullarına kulluğu son nefeslerini verene kadar takdir etmiştir. İkinci olarak biz Allah’a olan kulluğumuzu bedenlerle yapacağız. Etten, kemikten, nefis sahibi insanlar olarak. Sağından, solundan, yanından her taraftan şeytanın vesvese verdiği, şeytanın damarlarında ki kan gibi dolaştığı bu bedenlerle Allah’a kulluk edeceğiz. İcat edilen alet nasıl servise gidip, bakımdan geçmesi gerekiyorsa, o aletin ömrünü uzatan bir fonksiyon taşıyorsa, cansız varlık için servis fonksiyonu ne anlama geliyorsa, insan için ibadet canlı olmayı, her an Allah’a kulluk üzere bir hayat sürmesini gerektiren en önemli etkenlerden birisidir.” ifadelerine yer verdi.
ÖLÇÜ ALLAH’IN İSTEKLERİ VE BEĞENİSİ 
İbadetin yapın denileni yapıp, yapmayın denileni yapmamak anlamına geldiğini aktaran Abdülkadir Macit, Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de, Peygamber Efendimizin (SAV) hadislerinde ve sünnetinde yapılması için ifade ettiği herşeyi yapmanın, Mümin’in Allah’a karşı kulluğunun gereği olduğu söyledi. Macit; “Allah’ın kullarına yapmamalarını, kaçınmalarını istediği şeyleri yapmamak yine insanın ibadet olarak Allah’a kulluğunun gereğidir. İnsan olarak biz Allah’ın yapın dediklerinde herhangi bir mazeret üretmiyor, herhangi bir ayırım gözetmiyor isek Allah’a hakkı ile kulluk yapıyoruz. Şayet Allah’ın dedikleri karşısında bugün, ‘Bu benim modern hayatma uymuyor, bu benim ticaret hayatıma uymuyor, bu benim eğitim hayatıma, ilim hayatıma uymuyor. ‘ demek başka birilerinin, başka sistemlerin, başka düşüncelerin yapın dediklerini yapmaya insanı götürmektedir. İlahlaştırma denilen hususu da Allah bizlere bu hususta hatırlatıyor. İbadetler Allah’ın belirttiği, beğendiği ve istediği gibi yapılmasıyla makbuldür. İbadetler Allah’ın zaman, miktar, oran olarak beğendiği, istediği gibi yapıldığı zaman makbuldür. İnsan beden ve ruhtan biraraya gelir. Bu ikisinin bir arada oluşturduğu insandır. Aynı şekilde başkaca örnek vermek gerekirse tükettiğimiz meyve ve sebzeleri kabukları ve çekirdekleri ile birarada bulunuyor. İbadetlerin de şekli vardır, ibadetlerin de manası vardır. Bu ikisi biraraya geldiği zaman hakkıyla ibadet edilmiş olunur.” ifadelerini kullandı.
NİYET AMEL ALLAH’IN RIZASI OLMALI 
İbadetlerde ki bir diğer kıstasın sadece ve sadece Allah’ın rızasının gözetilmesi olduğunu dile getiren Abdülkadir Macit, namaz ve ibadetlerin insanın doğumu ve ölümü arasında yaptığı herşey olacağını vurguladı. Macit şunları söyledi: “İnsanın yaptığı herşey sadece ve sadece Allah rızası için yapıldığında makbuldür. Bunlar ibadetlerin ana kriteridir. Anne baba için değil, eş, dost için değil. Arkadaş için değil. Toplum, makam, mevkii, şan, şöhret için değil sadece Allah için olduğunda makbuldür. İslamiyeti dört hadisle özetleyin denildiğinde birinci sırada zikredilen Efendimizin (SAV) bir hadisinde, ‘Ameller ancak niyetlere göredir.’ Niçin yaptığınıza göredir. Niye o davranışı, ameli yaptığınıza göredir. Herkesin niyeti bu yüzden ne ise o davranışından o ibadetinden elde edeceği sevapta ona göre o insana takdir edilecek verilecektir. İbadetlerle ilgili sözlerimizin başında ifade etmemiz gereken kriterlerin en önemlilerinden birisi ibadetler; ‘Lillahi Rabbil Alemin’ sadece Allah için olduğu zaman makbuldür ve kabul olan bir noktada karşımıza çıkıyor. 
GÜNDE 40 KEZ OKUNAN
FATİHA ÜZERİNDE DÜŞÜNÜLMELİ 
Ramazan-ı Şerif ayında Peygamber Efendimizin (SAV) hadisi doğrultusunda konuşmasını sürdüren Abdülkadir Macit, Efendimizin “Kim Ramazan orucunu tam bir iman ve sevabını yanlızca Allah’tan bekleyerek tutarsa, geçmiş günahları affolur.” hadis-i şerifi ile bu ibadette iki şart koşuduğunu belirtti. Macit şöyle konuştu: “Birincisi bunu Rabbim emretti. Norveçte’de olsam, günün 20 saati oruç tutmak gibi bir durumla karşı karşıya kalsam ‘Lillahi Rabbil Alemin’ olduğu için tutmam lazım ve tutuyorum demektir. Devamında sevabını yanlızca Allah’tan bekleyerek tutulduğu takdirde Efendimiz (SAV) bizlere geçmiş günahların affolacağı müjdesini vermektedir. Yaşın 80 mi, 70 mi, 60 mı hiç mühim değil. Oruç Allah için ve sevabını yalnızca Allah’tan bekleyerek tutulduğu takdirde orucun insanın geçmiş günahlarına kefaret olduğunu bizlere ifade etmektedir. Komşuya gönderilen bir tabak bile Allah rızası için olacak. İnsana verdiğiniz selam, uğraştığınız ilmi mücadeleler, yaptığınız infaklar, akraba ilişkilerine gösterdiğiniz ihtimam bütün bunlar sadece Allah için olduğu zaman bir anlam taşıyor. Günde 40 defa Rabbimiz bize namazda Fatiha Suresini bize tekrar ettiriyor. Bunda bir hikmet vardır. Bunda düşünmek bunun üzerinde fefekkür etmek durumundayız. ‘Sadece Rabbimizin yap dediklerini yapar, sadece senin yapmayın dediklerinden kaçınırız. Sadece ve sadece senden yardım bekleriz.’ Bunun üzerinde düşünmek zorundayız.” 
İBADETLER HARAMLARDAN ALIKOYMALIDIR 
Ankebut Suresini örnek gösteren Abdülkadir Macit, namazın dosdoğru kılınarak hayasızlık ve kötülüklerden kulu alıkoyması gerektiğini belirtti. Ancak böyle kılınan bir namazın makbul şekilde kıyamet gününde döneceğini söyleyen Macit; “İbadetler insanı günahtan çekip alabilmelidir. İbadetler insanı her türlü olumsuzluklardan, Allah’ın yapmayın dediklerinden çekip alabilmelidir. Böyle bir fonksiyonu da taşımalıdır. Namaz insanı harama bakmaktan, faizden uzak tutabilmelidir. Namaz akraba ilişkilerine daha dikkat etmemizi gerektirmelidir. Namaz kendimizi haramlardan çekme noktasında bizlere daha farklı bir hissiyat katmalıdır. Ayet öyle bir noktaya temas ediyor. Namaz insanı hayasızlık ve kötülükten alıkoymalıdır.” dedi. >> Burcu AYDIN’ın haberi

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme