Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İlk Adım’ın 102’nci yıldönümü konuşuldu

AKÜ’de “102. Yılında Atatürk’ün

AKÜ’de “102. Yılında Atatürk’ün Samsun’a Çıkışı ve Milli Mücadele” konulu çevrim içi paneli düzenlendi

 

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğü, Kocatepe-Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürlüğü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı ve Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanlığı tarafından “102. Yılında Atatürk’ün Samsun’a Çıkışı ve Milli Mücadele” çevrim içi paneli düzenlendi.
Çevrim içi olarak AKÜ Youtube hesabından yayınlanan ve moderatörlüğünü AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin’in yaptığı panelde Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş ile AKÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı Öğr. Gör. Gülden Yürektürk konuşmacı olarak katıldı.
Moderatör AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin’in selamlama konuşmasının ardından Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş “19 Mayıs 1919’a Giden Süreç” konulu sunumunu gerçekleştirdi. Osmanlı Devleti’nin Mondros Mütarekesini imzalamak zorunda kalmasından sonra Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkma sürecinin başladığını kaydeden Altıntaş, “1918 yılında Osmanlı ateşkes imzalamak için arayışlar yapmaya başlamıştı. Rauf Bey’in başkanlığında Mondros’ta bir mütareke imzalandı. Bu mütarekenin 7. ve 24. maddesi ağır şartlar içeriyordu. Mütareke çok ağır şartlar içeriyordu ama şartlar gereği imzalanmak zorunda kaldı. Ekim sonları itibariyle bakıldığında Filistin-Suriye cephesi çökmüştü. Mustafa Kemal 7. Ordu komutanıydı. 7. Ordu, Yıldırım Orduları Grup Komutanlığına bağlıydı. Dolayısıyla Osmanlı ordusu son çırpınışlarını gösteriyordu” diye konuştu.
26 Ekim 1918’de Mustafa Kemal’in İngilizleri durdurduğunu ifade eden Altıntaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Teslim olmayan subaylardan bir tanesi Mustafa Kemal’di. 26 Ekim 1918’de İngilizleri durdurmayı başardı. Dolayısıyla Mustafa Kemal’in 7. Ordu komutanı olarak İngilizleri durdurmayı başarması Misak-ı Milli sürecinde bizim güney sınırımızın belirlenmesinin yolunu açtı. Mustafa Kemal, 26 Ekimde Osmanlı Devleti’nin Katma’da son zaferini gerçekleştirdi. Mustafa Kemal, Türk ordusunu yok etmeyi hedefleyenlere karşı son bir direniş muharebesi gösterdi ve Katma’da İngilizleri durdurdu. Aynı zamanda Halep’in kuzeyinde de hat oluşturdu. Mustafa Kemal, birliklerine vermiş olduğu talimatta kuzeye hiç kimsenin geçirilmemesi gerektiğini, Türklerin meskun olduğu bölgelerin vatan toprağı olarak kabul edilmesi gerektiğine dair kırmızı hat çizdi. Mustafa Kemal, bu hattan hiç kimsenin geçirilmemesi ve mücadele edilmesi gerektiğini emrindeki birliklere ifade etti. 7. Ordu komutanı olarak Mustafa Kemal aynı zamanda başta İskenderun, Reyhanlı, Belen bölgesinde direniş merkezleri oluşturması talimatını verdi. Bölge halkının bundan sonraki yapılacak olan mücadele için fikri altyapısı oluşturdu. Kilis bölgesinde ilk direniş merkezinin kurulması talimatını verdi. Mustafa Kemal, Kilis’e giderek vatansever insanlarla görüştü. Direniş için hazırlık yapmalarını söyledi.”
“GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER”
Mustafa Kemal’in Hatay-Antakya bölgesini teslim etmediği için Ahmet İzzet Paşa tarafından görevden alındığını ifade eden Altıntaş, Mustafa Kemal’in İstanbul’a geliş sürecini ve faaliyetlerini şöyle anlattı:
“Ahmet İzzet Paşa 7. Ordu ve Yıldırım Orduları Komutanlığını lağvediyor. Bunun üzerine Mustafa Kemal trenle Adana’dan İstanbul’a hareket ediyor. Mustafa Kemal’in İstanbul’a geldiği an İstanbul, fiilen işgal edilmişti. Mustafa Kemal, İstanbul’a geldiğinde hemen karşıya geçemiyor. Çelik Ormanı dedikleri İtilaf Devletlerinin donanmasının İstanbul Boğazına yerleşmesini bekliyor. Cevat Abbas ile Mustafa Kemal Haydarpaşa Garında bekliyor. Kendini karşılamaya gelen Rasim Ferit Talay ile görüşüyor. Ortam tabi çok iç karartıcıdır. Mustafa Kemal böyle bir tablo ile karşılaşacağını hiç ummamıştır. İtilaf Devletleri donanması yerleştikten sonra Kartal istimbotu ile Mustafa Kemal, Cevat Abbas ve Rasim Ferit Talay İtilaf Devletleri donanmasının arasından boğazdan geçmeye çalışıyorlar. Orada Mustafa Kemal ümitsizlik içinde olan arkadaşlarını teselli edici mahiyette ‘geldikleri gibi giderler’ sözünü söylüyor. Cevat Abbas da ‘Paşam inşallah bunların gönderilmesi size nasip olacak’ diyor. Mustafa Kemal, İstanbul’a geldikten sonra annesinin yanına gidiyor. Daha sonra eski sadrazam Ahmet İzzet Paşa ile görüşüyor. Mustafa Kemal görüşmesinde Ahmet İzzet Paşa’nın kabineyi kurmasını Tevfik Paşa’nın ise güvenoyu almamasını görüşecekti. Tevfik Paşa bir şekilde güvenoyu alarak kabineyi kurdu. Mustafa Kemal’in düşüncesine göre Ahmet İzzet Paşa kabinesi tekrar kurulduğunda Harbiye Nazırı olarak Milli Mücadeleyi İstanbul’da başlatmayı hedefliyordu. Ancak bu siyasi hedefi başarıya ulaşamamıştır. Mustafa Kemal, İstanbul’da Ali Fethi Okyar ve Rasim Ferit Talay ile beraber Minber gazetesini çıkaracaktır. Aynı zamanda Sultan Vahdettin ile 3-4 defa görüşmesi söz konusudur. Yakın arkadaşları olan Ali Fuat, Kazım Karabekir, İsmet Paşa, Ali Fethi Okyar gibi kişilerle görüşecektir. Burada Mustafa Kemal’in yapmaya çalıştığı şey; İstanbul’da siyasi olarak ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı son olarak silahlı mücadeleye girişilmesi gerektiği düşüncesini ortaya koymaya çalışmaktır. Dolayısıyla Mustafa Kemal buradaki çalışmalarında, İstanbul’da her şeyin yapıldığını, yapılacak bir şeyin kalmadığını, son çarenin Anadolu’ya geçilmesi gerçeğinin herkes tarafından kabul edilmesini sağlamaya çalışmıştır. Mustafa Kemal bütün çareleri aradıktan sonra Anadolu’ya geçilmesi gerektiğini görmüştür.”
“MİLLİ MÜCARELEDE DEVAMLILIK VE
DÖNGÜ VARDI”
“Samsun’a Çıkıştan TBMM’nin Açılışına Kadar Yaşanan Gelişmeler” konusunu anlatan AKÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı Öğr. Gör. Gülden Yürektürk ise Milli Mücadelenin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Milli Mücadelede bir devamlılığın olduğunu söyleyen Yürektürk, “Milli Mücadelenin hazırlık devresi dendiğinde Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışıyla başlatıp, Misak-Milli hatta Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışına kadar giden süreci ele alırız. Milli Mücadelede bir devamlılık, bir döngü vardır. Samsun’a çıkmadan önce ve çıktığında dahi Mustafa Kemal’in asker kimliğinin yanında bu evreden sonra aydın kimliği de ortaya çıkıyor. Aydın, lider ve önder kimliği karşımıza çıkıyor. Kırım Savaşından tutun Kut’ül Amare’ye kadarki süreçte biz savaşların cephede başlamadığını ve cephede sonuçlanmadığını öğrendik. Mustafa Kemal bunun farkında ve bu yüzden Milli Mücadele konusunda halkın ulusal bilince ulaşmasına ve insanların milli bilinç kazanmasına çok önem veriyor” ifadelerini kullandı.
Mustafa Kemal’in neden Samsun’a çıktığını açıklayan Yürektürk, şunları söyledi:
“Mustafa Kemal neden Samsun’u tercih etti. Öncelikle bölgedeki Rum ve Ermeni çetelerinin faaliyetleri ve bölge halkına zulüm etmeleri söz konusuydu. Daha da ötede Rusya’dan Rum göçmenlerinin Karadeniz’deki Rum nüfusunu artırma amacıyla kıyılarına çıkarıldığını biliyoruz. Diğer taraftan Kordos adı altında sözde yardımlaşma ama özde ayrılıkçı bir cemiyet Merzifon’daki Amerika Koleji memurlarının Rumlarla iş birlikleri yer almaktaydı. Samsun’daki bu durumda Rum ve Ermeniler sorumluyken İngilizler bu durumdan sanki Osmanlı Hükümeti sorumluymuş gibi sürekli Osmanlıyı baskı altına almaktadırlar. Amiral Calthorpe’un Enver Paşa’ya ‘Karadeniz’deki bu hadiseler sizden ötürü gerçekleşiyor. Türk halkı kalkışmalarda bulunduğu için gerçekleşiyor. Bu durumu engelleyin’ ifadelerini içeren bir telgrafı var. Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı da bu hadiselerden sonra gerçekleşiyor. 19 Mayıs 1919 günü kalabalık bir heyetle Mustafa Kemal Samsun’a çıkıyor.” >> Esra KÜÇÜKKURT’un Haberi

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti