• Haberler
  • Genel
  • İMO'dan 17 Ağustos hatırlatması – Kocatepe Gazetesi

İMO'dan 17 Ağustos hatırlatması – Kocatepe Gazetesi

İMO İl Temsilcisi Sinan Millik, 17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümünde, 'Unutuşun ve ölümün kolay ülkesi' olmaktan hızla uzaklaşıp, yaşamın ve insan hayatının savunulduğu bir ülke yaratılması çağrısında bulundu Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Afyonkarahisar İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Temsilcisi Sinan Millik, 17 Ağustos depreminin yıldönümü dolayısıyla Temsilci Yardımcısı Hakkı Güler ile oda da [&hellip]

İMO’dan 17 Ağustos hatırlatması

İMO İl Temsilcisi Sinan Millik, 17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümünde, “Unutuşun ve ölümün kolay ülkesi” olmaktan hızla uzaklaşıp, yaşamın ve insan hayatının savunulduğu bir ülke yaratılması çağrısında bulundu

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Afyonkarahisar İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Temsilcisi Sinan Millik, 17 Ağustos depreminin yıldönümü dolayısıyla Temsilci Yardımcısı Hakkı Güler ile oda da basın toplantısı düzenledi. Toplantı akabinde 2. Dumlupınar caddesi yaya yoluna hazırlan fotoğraf sergisi ziyaret edildi.
99 DEPREMİ MİLAT OLDU
İMO Temsilcisi Sinan Millik, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin üzerinden 14 yıl geçtiğini, o tarihte başta Gölcük olmak üzere neredeyse tüm Marmara bölgesinin depremin yıkıcı etkisini yaşadığının altını çizdi. Binlerce insanın hayatını kaybedip, binlercesinin yaralandığını kaydeden Millik; “Ülke ekonomisi ağır darbe aldı. Öncesinde de yıkıcı pek çok deprem yaşanmasına rağmen, 1999 depremleri devlet için bir milat olarak kabul edildi. Nitelikli ve güvenli yapı üretimi, yapı denetimi ve ilgili mevzuat tartışma gündeminin ilk sırasında kendisine yer açtı. Yapı üretim süreci bileşenlerinin görev sorumlulukları, deprem esnasında ve sonrasında nelerin yapılması gerektiğine dair pek çok bilinmez, sorun olarak varlığını hissettirdi.” dedi.
YÜZ BİN CAN DEPREM KURBANI
Günümüzün kritik sorusunun, depremlerden gerekli dersin alınıp alınmadığı olduğuna işaret eden Oda Temsilcisi Sinan Millik, 1999 depremlerinden ders çıkartılıp çıkartılmadığı turnusolünün Van depremi olduğunu kaydetti. Van depreminin siyasi erk nezdinde ki etkisini öğrenmek için yeni bir depremin mi bekleneceğini soran Millik; “Ülke kamuoyu merak ve kaygıyla bu sorunun yanıtını aramaktadır. Türkiye bir deprem ülkesidir. Topraklarının ve nüfusunun büyük bir bölümü deprem tehlikesi altındadır. Anadolu coğrafyasında 1900’lü yılların başından günümüze 30’a yakın büyük ölçekli deprem meydana gelmiş ve resmi kayıtlara göre 100 bin civarında insan hayatını kaybetmiştir.” diye konuştu.
YAPI DENETİMİ OLMAZSA OLMAZ
Türkiye’nin, dünyanın önemli deprem kuşakları üzerinde bir ülke olduğunu, ülke topraklarının yüzde 66’sının 1. ve 2. derecede deprem bölgesinde yer aldığını belirten Millik; “Nüfusu bir milyonun üzerindeki 11 büyük kent, ülke nüfusunun ise yüzde 70’i ve büyük sanayi tesislerinin yüzde 75’i deprem tehlikesi altında bulunmaktadır. İnşaat Mühendisleri Odası, bilimsel-mesleki bilgi ve gerekliliklere dayanarak, depremin yıkıcı etkisinin ancak yapı üretiminin ve yapı denetiminin nitelikli hale getirilmesi ile azaltılabileceğini savunmaktadır; bundan sonra da savunmaya devam edecektir. Yapı denetimi güvenli, sağlıklı, yaşanabilir yapı üretimin olmazsa olmazıdır. Yapı denetiminin sahip olduğu önem, ülkemiz topraklarının değişik düzeylerde depremselliği ile görünür olmaktadır ki, denetim eksikliğinin veya sistemdeki zafiyetin doğurduğu sonuçlar kamuoyunun malumudur.” şeklinde konuştu.
SAHTE MÜHENDİSLİKLE MÜCADELE EDİLİYOR
Sinan Millik, TMMOB ve bağlı odaların, yapı denetimin önemine işaret etmekle kalmayıp, meslektaşları tarafından gerçekleştirilen mesleki faaliyetlerin de denetlenmesi konusu üzerinde hassasiyetle durduğunu açıkladı. Millik, mesleğin gelişmesi, mesleki niteliğin artırılması, meslektaşlarının belgelendirilmesi doğrultusunda girişimlerde bulunulduğunu belirterek; “Meslek Odaları; toplumsal sorumluluğu gereği mesleki uygulamaların niteliğini yükseltmek amacıyla üyelerinin sicilini tutmakta, üyeler tarafından gerçekleştirilen mesleki faaliyetleri kayıt altında bulundurmaktadır. Bir mühendisin iş yapabilme kapasitesini gözetmekte yapı üretim sürecinin kanayan yarası olarak kabul edilen ‘imzacılığın’ önüne geçmeye, üyelerinin ayıplı, kusurlu iş yapmasını önlemeye, sahte mühendisliğin önünü almaya çalışmaktadır.” ifadelerini kullandı.
265 ADET GEÇERSİZ İMZA VAR
Hükümetin, yapı denetim mevzuatı ve meslek odalarının çalışma esaslarını belirleyen kanun ve yönetmeliklerde pek çok değişiklik gerçekleştirdiğini belirten Millik şöyle konuştu: “Bu değişikliklerin, üye-Meslek Odası bağının kopması dışında, yapı denetiminde ve nitelikli yapı üretiminde telafi edilemez olumsuz sonuçlara sebebiyet vereceği açıktır. Nitekim mevzuat değişiklikleri neticesinde denetim sisteminde zafiyete yol açıldı, sahte mühendisler ile değişik nedenlerle mesleki faaliyette bulunmaya haiz olmayan mühendisler çoğaldı. Örneğin 2011 ile 2013 yılları arasında Odamıza ulaşan yapı ruhsatı bilgileri ile Oda kayıtlarının karşılaştırmalı incelenmesinde şu sonuç açığa çıkmıştır, 1226 yapı ruhsatından, 352’sinin incelenmesi tamamlanmış, 265’inin proje müellifinin hiç İşyeri Tescil Belgesi (İTB) sahibi olmadan ya da İşyeri Tescil Belgesi geçersizken proje ve ruhsata imza attığı anlaşılmıştır.”
HAK SAHİPLERİ MAĞDUR
Mevcut verilerin, idarelerin, mühendis ve mimarların yaptıkları işlemlere ilişkin bilgileri her ayın ilk haftası içinde ilgili Meslek Odasına bildirme uygulamasına son verildiğini bildiren Millik şunları söyledi: “Proje müelliflerinin ve fenni mesullerin büro tescillerini her yıl yenileme zorunluluğunun ortadan kaldırılmasının, meslek odaları ile mühendisler arasındaki bağın kesilmesinin kaçınılmaz sonucudur. Yapı üretim süreci başıboşluğa, denetimsizliğe sürüklenmekte, mal sahiplerinin güvenli yapı beklentisi karşılıksız kalmakta, hak sahibi vatandaşlar ise mağdur edilmektedir.”
EYLEMLER VE ETKİNLİKLER DÜZENLENECEK
İnşaat Mühendisleri Odası olarak, yapı denetiminin gerekliliğine, mesleki denetimin kaçınılmazlığına inandıklarını belirten Millik sözlerine şöyle devam etti: “İMO olarak, 17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümünde, ‘unutuşun ve ölümün kolay ülkesi’ olmaktan hızla uzaklaşıp, yaşamın ve insan hayatının savunulduğu bir ülke yaratılması çağrısında bulunmaktadır. Odamız, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin yıldönümünde çeşitli eylem ve etkinlikler düzenleyerek, bir yandan siyasi erkin sorumluluğunu hatırlatacak diğer yandan deprem sırasında ve sonrasında neler yapabileceğiyle ilgili vatandaşlarımızı bilgilendirecektir. Tüm şube ve temsilciliklerimizde fotoğraf sergisi açılacak, odamız tarafından bilgilendirici broşürler dağıtılacaktır.” (Kocatepe)

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme