İsrail'in Esir Aldığı Afyonlu Bekir Turunç: İkinci Filo İçin Hazırız
Sumud Filosu'na katılarak Gazze'nin sesini dünyaya duyuran Afyonkarahisarlı işadamı Bekir Turunç, yaşadıklarını Gazeteniz Kocatepe'ye anlattı. Turunç, Sumud Filosu ile başlayan sürecin İsrail'in yenilgisinin de başlangıcı olduğunu belirtti. Turunç, ikinci filo için şimdiden hazırlıklara başladıklarını kaydetti
İsrail’in Filistin ve özellikle Gazze’de 7 Ekim 2023’te başlattığı soykırım ve ablukaya karşı dünya genelinde kamuoyu oluşturmak ve ablukayı kırmak için yola çıkan Sumud Filosu’nda Afyonkarahisarlı bir işadamı da bulunuyordu. Filodaki gemi ve teknelerdeki gönüllüler, Gazze’ye yaklaşmadan uluslararası sularda İsrail tarafından yapılan müdahale ile gözaltına alınıp hapishaneye götürüldü. Tüm bu süreçleri yaşayan Afyonkarahisarlı Bekir Turunç, Gazeteniz Kocatepe’ye video konferans yöntemiyle bağlanarak şahit olduğu olayları anlattı. Turunç’un yanında Afyonkarahisarlı işadamı Nureddin Ayyıldız da yer aldı.
12 EYLÜL DÖNEMİ MAĞDURLARINDAN
Kocatepe: Hoş geldiniz yayınımıza. Şükür kavuşturana. Siz Afyonkarahisarlısınız. Fakıpaşa Mahallesindensiniz. Aynı zamanda teyze oğlunuz Nurettin Ayyıldız iş dünyasının saygı duyduğu bir büyüğümüz. Bu konuda önce bir bilgi verir misiniz?
Bekir Turunç; Nurettin Bey sağolsun ziyaretimizi de geldiler Adana’ya. Nurettin Bey'le beraber yayına çıkalım istedik. O da Allah razı olsun kırmadı bizi. Afyon Fakıpaşa Mahallesi Alibey Konağı'nda büyüdük. Yani bildiğimiz Turunç Konağı'nda. Kadınana İlkokulu’nda okudum, Şemseddin Karahisari Ortaokulu’nu bitirdim. Afyon Lisesi mezunuyum. Sonra Allah nasip etti Konya’da Selçuklu Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ni okudum. Tabii öğretmenlik yapamadık malumunuz. 12 Eylül geçti üzerimizden. Hatta şunu söyleyeyim. 12 Eylül'de Mamak’ta yattık çıktık. Çıktıktan sonra bir süre Afyon Belediyesi'nin İmtihanlarını biricikle kazandık ama belediyede yine görev alamadık. GBT'den dolayı bize hakkında görev vermediler. Bunu belki ilk defa söylüyorum. Erdal Akar zamanında yapılan imtihanı birincilikle kazandık ama görev alamadık. Kısmetimiz Adana'ymış. Adana'ya geldik. Elhamdülillah yaklaşık 42 yıldır Adana'yız.
İNŞAATLARDA ÇALIŞTI, EN SON ADANA’YA GİTTİ
Kocatepe: Evet, hatta babanız da belediyede zabıtaydı değil mi?
Bekir Turunç: Doğru, Afyon Belediyesi'nde memurdu. Dedemiz, Nureddin Bey ile bizi beraber Afyon'u büyütmüştü. Öbür dedem de zaten Bekir. Kısmet nasibimiz Adana'ymış.Adana'ya geldim.
Kocatepe: Peki Adana'ya geldiniz. Adana'da nasıl iş kurdunuz? Şu anda çok önemli bir iş adamısınız.
Bekir Turunç: Ben Afyon'dan Adana'ya kaçak olarak geldim. Yani ben 12 Eylül döneminde aranıyordum. Bizim Burhanettin Bey'in abisi var Mustafa Çoban. O da biliyorsunuz üniversite öğretmenlik yaptı. İngilizce öğretmeni. O benim kaçak arkadaşım. Onunla beraber Adana'ya geldik. Sürekli kaçıyoruz. İşte Ankara'ya gidiyoruz, İzmir'e gidiyoruz, Konya'ya gidiyoruz. Çalışıyoruz, inşaatlara çalışıyoruz. Yani arkamızda öyle paralı bir örgüt falan yok. Biz garibanız. İnşaat bitti Ankara'da. Mustafa ile beraberiz. Dedik ya Türkiye'nin en sıcak yeri neresi? Verelim Adana.
Kocatepe: Suçunuz neydi? Hangi teşkilata mensuptunuz?
Bekir Turunç: O zaman Akıncılar dediğimiz yani Milli Selamet Partisi’nin Gençlik Kolu diye düşünelim.
Türk Ceza Kanunu 163’üncü maddede diye devletin temel nizamını dini esaslara dayandırmak için örgüt kurmak suçundan aranıyoruz. O zaman biliyorsunuz suç yapıştırmak çok kolay. Böyle bir suç yapıştırdılar. Hapishanede de yattık. Sağ salim de çıktık.
GENEL MÜDÜRLÜKTEN FİRMA SAHİPLİĞİNE UZANAN YOL
Kocatepe: Hapisten sonra nasıl oldu gelişmeler? Neler yaşandı?
Bekir Turunç: Hapisten önce Adana'ya gelmiştim. Yakalandıktan sonra yeniden Afyon'a geldik. Annem Adana'ya gitmemi çok arzu etmedi ama Adana'daki arkadaşlarımız Allah razı olsun çok sevmişlerdi bizi. Israrla Adana'ya götürdüler. Biz de çok mutlu olduk Adana'ya geldiğimizden. Yani kaçakken tanıştığımızda arkadaşlarımız fabrikasında müdür olarak işe başladık. Bir de aşağı yukarı 20-23 sene kadar teknik müdürlük yaptım o firmada. Bir tavukçuluk firması. Sonra kendi işimizi kurduk. Şimdi soğuk hava deposu yapıyoruz. Tavuk kesimhanesi kuruyoruz. Çocuklarımız işin başına geçti artık. Genelde tavukçuluk orijinali işler yapıyoruz.
SUMUD BİLGİSİ GELDİĞİ GİBİ HAREKETE GEÇTİ
Kocatepe: Son bir aydır da, hatta bir buçuk aydır da küresel bir şekilde gündem olan Sumud Filosu'nda yer aldınız. Sumud Filosu'na olmaya nasıl karar verdiniz?
Bekir Turunç: Ben Türkiye'deki insanların yarısından fazlasının Sumud'da olmak için can attığına inanıyorum. Ben de öyleydim ama fırsat kolluyordum yani ben buraya nasıl kapak atarım diye. 2 Ağustos'ta bizim bir bağlı bulunduğumuz teşkilata Sumud Filosu ile alakalı bir bilgi geldi. Ve hemen o gün davrandım. Pazartesi günü kaptanlık, amatör kaptanlık belgesi almaya başvurdum. Kaptanlık belgesi de aldım bu arada. Sumud Filosu'na dahil olduk. İspanya'ya gelmeniz lazım dediler. Ben de hemen, yeşil pasaportum vardı, hemen İspanya'ya o gün uçtum. Ötesi günde Sumud'un filosuna dahil olduk. Allah razı olsun ustalarımızdan böyle bize meslek sahibi ettiler. Hâlâ o meslek sahibinin ekmeğini yiyoruz. Sumud'a katılmanın bir özelliği olması, nitelik istiyorlar. Sana gemi verecekler. Bir özelliğiniz olması lazım. Yoksa düz bir insana istemiyorlar. Milyonlarca insan var, yüz binlerce insan var. En son başvuran bin beş yüz kişi civarında Tunus'a geldi, elendi. Yani bir niteliğin olması lazım. Tekne sayısı az, başvurusu sayısı çok yüksek. Herkesin arzu edip de gidemediği bir yer olduğu için ister istemez elemelere tabi tuttukları. Ama biz İspanya'da bindiğimiz için o ön elemeyi İspanya'da bağlamış olduk.
ÖFKE KONTROLÜ EĞİTİMİ ALDILAR
Kocatepe: Ağustos ayında o zaman Filo’ya dahil oldunuz. Sonra nasıl gelişmeler yaşandı?
Bekir Turunç: Ağustos’un 28’inde İspanya'da oldum. Birkaç gün eğitimiz oldu. Genelde öfke kontrol eğitimi. Malumunuz biliyorsunuz bu şerefsizlerin dini imanı yok. Bu adamlar katil. Masum çocukları aç bırakan, masum insanlar öldüren bu insanlar senin herhangi bir ters hareketinde seni şehit edecekler. Mavi Marmara'da bunu gördük biliyorsunuz. 9 tane Türk, 1 tane yabancı katletti bu insanlar. Arkadaşımızın biri eline telefon aldığında alnından vurdular. Hiçbir şekilde bunlara mukavemet göstermeyin. İçimizden birini atsalar sakın, yani bizi çekiştirmeyin, dediler. Bırakın biz gidelim veya sizi çekerlerse bizi bırakın, bizi çekmeyeceğiz falan diye sürekli günde iki saate yakın bunun eğitimini aldık. Elhamdülillah herkes, bütün arkadaşlarımız en sevindirici amacımıza hasıl olduk diye düşünüyorum. Ve zayiat vermeden hasıl olduk, çok şükür.
TARTIŞILAN BELGEYİ İMZALADI MI, İMZALAMADI MI?
Kocatepe: Fakat son az bir süre kala yani 60 veya 80 mil kala tabii İsrail zulmü başladı size de karşı. O esaret konusunda neler demek istersiniz bize?
Bekir Turunç: Şimdi bunu zaten bekliyorduk. 70 ile 90 arasında kırmızı çizgisi bu adamların. Aslında bunların kıta sahanlığının çok dışında. Burası biliyorsunuz uluslararası sınır. Uluslararası bir saha. Bu sahada bu adamları aldılar. Bizi, gemimizi, gemiye kaptan getirmişler. Bizim kaptanı indirdi, kendisi de bindi. Bizi esir aldılar. Hepimizi arkaya topladılar, 21 kişiyiz biz kaptanla beraber. Başımızda silahla nöbet tutarak, gemimizle beraber Aşdod Limanı'na getirdiler. Bu konuda bir imza süreci var. İmzada ısrarla bu imzayı atın, sizi bırakalım, diye çok baskı yaptılar. Biraz da artık yaşlandık, yaşımız 65'in üzerinde. Özellikle de bana 2-3 defa geldiler. Atmayacağım dedim. Ben Gazze'ye girsem, beni yakalasanız ben buraya izinsiz girmiş oluyorum. Ama ben Gazze'ye girmeden siz bizi derdest ettiniz. Bizi siz gasp ettiniz. Biz girmedik. Bizi uluslararası sahada korsanlık yaptınız diye biz imza atmadık. Cezaevine attılar, yine imza atmadık orada. İmza atmadan da çıktık elhamdülillah.
“İSRAİLLİ ASKERLERİN ÖDLERİ KOPUYOR”
Kocatepe: Cezaevinde kötü koşullar vardı, hep öyle anlatıldı. Biraz bahseder misiniz?
Bekir Turunç: Şöyle, gemiden indikten sonra hepimizi secde vaziyetine yakın, yani dizlerimiz üzerinde, kafamız aşağıda, iki tane kolumuza komando girdi, dizüstü bıraktı. Güneşin altında bizi bıraktılar. Gelip gidip Türkçe küfürler ediyorlardı. Özellikle böyle yani, affedersiniz malum küfürler. Tekneden inerken iki tane komando kolumuza girdi. Yani ben orada bu adamın titrediğini hissettim. İki tane komando, benim gibi 65 yaşındaki adamı, ben istemesem diz çöktüremezlerdi, Allah'a şükürler olsun. Gücümüzün, kuvvetimizin yerinde olduğundan değil sadece, bunların korkak olduğunu gördük. Ödleri kopuyor bu adamların. Yani bunların çoğu paralı asker. Yüzleri maskeli, yüzleri maskeli, burunları itibaren maskeli. Sadece gözlerini görüyorsun. Ama Allah'a hamdolsun. Ben istemezsem beni diz üstüne yatıramazlar.
Ama orada bir arkadaşımız direndi. 5-6 kişi üstüne çullandı. Ondan sonra bizi yeniden hapse götürdüler. Tabii bu arada sık sık imzayı hep gündeme geliyor. Islarla imza atmamızı istiyorlar. Biz de atmadan çıktık çok şükür. İmzayı çünkü kullanacaklar bunlar. Biz burada İsrail'e izinsiz girdik. Beni yetmiş iki saat içinde deport edin diyordu imzada, İngilizce olarak. Biz de bunu kabul etmedik. Dedik mahkeme istiyoruz. Mahkemede avukat istiyoruz. Zaten avukatlarımız hazır. Orada da şöyle çok kısa bir süreç var. Onu çok kısa anlatacağım. Teknede sürekli eğitimimiz varken, avukatlarımızın ismini ezberlememiz mümkün değil.
Yirmiye yakın avukat var ve yabancı. Ben burada avukatımı nasıl bileceğim dedim. Mesela herhangi biri geldi, bir istihbarat açan, senin avukatınım dedi. Ben de ona imza attım, adam aleyhinde başka şeyler konuştu… Böyle şeyler olabilir dedik. Sonra artık herkese teknede bir şifre aldık. İşte benim şifrem farklı, yanımdaki arkadaşın şifresi farklı. Dediler ki sana bu şifreyle biri hitap ediyorsa, tamam o senin avukatındır. Böyle bir formül bulduk. Elhamdülillah bu formüle gerek kalmadan bunlar bizi hemen gönderdiler. Yani başlarına bir bela yediler. Çünkü çok büyük bir kamuoyu oluştu. Arkadaşlar benim uygulamalardaki hikayelerimin 9 milyon izleyici olduğunu söylediler ki benim gibi yani sosyal özelliği olmayan bir adamım. Benim yanımda İrlandalı gazeteci var, İrlandalı milletvekili var. 1.250.000 takipçisi olan bir arkadaşımız var, 2.000.000 takipçisi olan bir bayan var. Hepsi bunların sosyal ağı iyi kullanan insanlar, dünya baskısı oluştu bunların üzerinde. Bunlar da bizi mecbur kontrol göndermek zorunda oldular.
“İSRAİL’İN ÖMRÜ 10 YILI BULMAYACAK”
Kocatepe: Sonra Türkiye Cumhuriyeti devleti zaten devreye girdi ve siz sağ salim, şükürler olsun geldiğiniz topraklarımıza.
Bekir Turunç: Aynen. Evet, öyle oldu.
Kocatepe: Son olarak tabii bir ateşkesten bahsediliyor. Sizce nasıldır ateşkesin durumu?
Bekir Turunç: İnşallah bu ateşkes, ben size söyleyeyim, bu artık İsrail'in yenilgisinin başlangıcı. İsrail terörist dediği insanların hakkından bile gelemedi. Çünkü Filistinliler başka, ben çok sık anlatıyorum bunu. Bakın, anlatacağım çok önemli iki konular. Birini anlatayım önce. Kudüs'te bir kadının çocuğu şehit oldu. Erzurumlu bir bacımız anlatıyor. Ya bizde bir insanın yani bir akraba ölse ağıtlar yakılır, işte insanlar taziye gider. Kadın taziye kabul etmedi. Benim oğlum şehit oldu. Yarın dedi burada kızımın düğünü var. Ya bu insanlara ölüm düğün gibi geliyor. Ben böyle bir millet görmedim. Gerçekten imrenilecek insanlar. Sen bunlara baş edebilir misin ya? 9 tane çocuğu şehit olan kadın var. gerçek Müslümanlar bunlar. Ben öyle inanıyorum. İkinci çok önemsediğim bir konu vardı. Ben cezaevinden havalarına doğru giderken insan profiline baktım. İşte bizler varız. Yanımızda İtalyanlar var. Bir beyefendinin yaşını öğrendim, 86 yaşında. 86 yaşında bir İtalyan. Dünyalık ne derdi var? Bu adamın derdi var çünkü insanlığın bittiği yer. Bu adam insanlığın bittiği yerdeyse bizim iki defa olmamız lazım. Hem insanlık hem Müslümanlık açısından olmamız lazım. Çok duygulandım. Bir bayan vardı uçakta geri dönerken. Kadın yaş gününü tesadüfen söyledi. Bugün 74 yaşına girdim dedi. Oradan öğrendik. 74 yaşındaki bir bayan bu faaliyete katılıyor. İnşallah Gazzemiz kurtulsun. Ama iner inmez tek yaptığımız hareket benim arkadaşlarım vardı. Havaalanında karşıladılar. Dedim ki ikinci hareketi ne zaman başlayacağız? Dediler ki Kasım ayında. İner inmez ikinci hareketin hazırlığını yapmaya başladık. Dedim ki ben varım. Artık ben tekniği de öğrendim. Düşünüyor musun hemen ikinci sefere başladık. Ayçin Kantoğlu ile karşılaştık Adli Tıp'ta. İkinci hareketi artık biz yapacağız dedi. Bu bayandaki azmi görüyor musunuz? Maşallah. Ben erkek olarak bir Türk olarak ikinci hareketi ne zaman başlayacağız diye derdine düştüm. Bayanlar da aynı derde düşmüşler. Şu anda benim bir grubumuz var. Kaptanla konuşuyoruz. Ne zaman gideceğiz diyorlar. Alman bir arkadaşım var. Kasım'da hazır mıyız diye muhabbete başladık. Elhamdülillah. Yani bunlar bizi yıldıramazlar. Bunlar Gazze'deki insanları yıldıramazlar. Elhamdülillah bizi yıldıramayacaklar. Biz sürekli bunların tepesinde olacağız. Şuna inanıyorum. Bu İsrail'in ömrü 10 yıl bulmayacak.
NUREDDİN AYYILDIZ’DAN TEŞEKKÜR
Kocatepe: İnşallah. Çok teşekkürler Bekir Bey. Nurettin Bey'e de bir söz verelim. Nurettin Bey siz neler düşünüyorsunuz?
Nureddin Ayyıldız: Bu süreçte biz ağabeyimin yanındaydık. Şimdi biz Bekir ağabeyimle beraber büyüdük. Yaklaşık 40 günde inanın yani şöyle söyleyeyim size her anını takip ettim. Bütün Bekir Ağabeyim dahil bu sürece katılanların hepsini saygıyla selamlıyorum. Teşekkürler.