İYİ Parti İl Başkanı: Hastane Değil, Başhekimlik Koltuğu Kavgası Var!
İYİ Parti Afyonkarahisar İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu, şehirde sağlık sisteminin iflasın eşiğinde olduğunu iddia ederek, 'İktidarın gündemi 'kimin adamı başhekim olacak' tartışmasıdır. Afyonkarahisar'ın ihtiyacı, başhekimlik koltuğu için kavga eden siyasiler değil, halkının sağlığını önceleyen yöneticilerdir' dedi.
İYİ Parti Afyonkarahisar İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu, partide basın toplantısı düzenledi. Mısırlıoğlu, uzun bir yaz dönemi arasının ardından ülkenin ve Afyonkarahisar'ın güncel sorunları doğrultusunda haftalık basın toplantılarına 18 Eylül 2025 Perşembe günü itibariyle başladıklarını belirtti.
“DAR GELİRLİ AĞIR YÜKÜN ALTINDA”
“Kış kapıya dayanmışken, ülkemizin en kırılgan kesimleri olan emeklilerimiz, işçilerimiz, dul ve yetimlerimiz, dar gelirli vatandaşlarımız her geçen gün daha da ağır bir yükün altına girmektedir.” diyen Başkan Mısırlıoğlu, “Elektrik ve doğalgaz faturaları kabarmış, yakacak fiyatları el yakar hale gelmiştir. Evlerde çorba kaynamakta zorlanıyor, çocukların geleceği karanlığa itilmek isteniyor. Bugün Türkiye’de açlık sınırı 27 bin liranın üzerinde, yoksulluk sınırı ise 90 bin liraya dayanmıştır. Ancak milyonlarca emekli ve işçi, açlık sınırının bile altında ücretlerle yaşam mücadelesi vermektedir. Bu tablo bir sosyal devlet için asla kabul edilemez. Vatandaşlarımız kış aylarında ısınmak ile karnını doyurmak arasında tercihe zorlanıyor. Sobası olan kömür bulamıyor, doğalgaz kullanan faturasını ödeyemiyor. Çalışan işçiler alın terinin karşılığını alamazken, emekliler ömürlerini verdikleri devletin gözünde adeta yük muamelesi görüyor. Bir kez daha haykırıyoruz. Emeklilerimizi açlığa, işçilerimizi yoksulluğa, dul ve yetimlerimizi çaresizliğe mahkûm eden bu düzen sürdürülemez.” ifadelerini kullandı.
“EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ BÖYLE Mİ SAĞLANACAK?”
Doğalgazda, elektrikte, yakacakta vatandaşın omuzuna binen yükün derhal hafifletilip, devletin milletin yanında olduğunun gösterilmesi gerektiğini dile getiren Mısırlıoğlu, “Maaşlar, açlık ve yoksulluk sınırı gözetilerek yeniden düzenlenmeli, kış yardımları kalıcı ve güçlü bir şekilde devreye sokulmalıdır. Milletimiz, bu ağır tabloyu değiştirecek iradeyi gösterecek kudrete sahiptir. Hiç kimse bu ülkenin alın teriyle yaşayan insanını kaderine terk edemez. Yeni eğitim-öğretim yılı başladı. Ancak velilerimizin ve öğretmenlerimizin yaşadığı sıkıntılar giderek büyüyor. Velilerimiz, artan okul masraflarıyla boğuşurken bir de ek ders kitabı dayatması ile karşı karşıya bırakılıyor. Devlet, milyonlarca öğrenciye ücretsiz ders kitabı dağıtırken, ne yazık ki bazı öğretmenler ve okul idareleri ‘O kitaplar kullanılmıyor, bizim istediğimiz yardımcı kitabı alacaksınız’ diyerek velileri zor durumda bırakmaktadır. Asgari ücretle geçinen, dar gelirli aileler, çocuklarının geri kalmaması için borçlanarak bu kitapları almak zorunda kalıyor. Eğitimde fırsat eşitliği böyle mi sağlanacak?” dedi.
“EK KİTAPLAR NİYE TİCARET UNSURU HALİNE GETİRİLİYOR?”
Öğretmenlerin de mağduriyetler yaşadığını dile getiren Başkan Mısırlıoğlu, “Sıkıntılı süreçte öğretmenlerimizin de yaşadıkları mağduriyetler cabasıdır. Atama bekleyen binlerce öğretmenimiz varken, mülakat sistemi hâlâ kaldırılmamış, liyakat yerine torpil ve kayırmacılık kapıları aralanmıştır. Genç öğretmen adaylarımız yıllarca emek verip sınav kazanıyor ama mülakatta eleniyor. On binlerce öğretmen işsizken, okullarda ücretli öğretmenlik uygulaması ile gençlerimiz kölelik düzeninde çalıştırılıyor. Veliler dertli, öğretmenler umutsuz, öğrenciler geleceğe kaygıyla bakıyor. Peki, bu tabloyu kim düzeltecek? Devletin verdiği kitaplar neden kullanılmıyor? Eğer kitaplar yetersizse, Milli Eğitim Bakanlığı bu kitapları neden hazırlıyor? Neden ek kitaplar bir ticaret unsuru haline getiriliyor? Mülakat neden hâlâ kaldırılmadı? Öğretmenlerimizin hakkı neden gasp ediliyor? Biz diyoruz ki; Eğitim ticaretin değil, eşitliğin alanı olmalıdır. Atama bekleyen binlerce öğretmenimiz varken, mülakat sistemi hâlâ kaldırılmamış, liyakat yerine torpil ve kayırmacılık kapıları aralanmıştır. Genç öğretmen adaylarımız yıllarca emek verip sınav kazanıyor ama mülakatta eleniyor. On binlerce öğretmen işsizken, okullarda ücretli öğretmenlik uygulaması ile gençlerimiz kölelik düzeninde çalıştırılıyor. Veliler dertli, öğretmenler umutsuz, öğrenciler geleceğe kaygıyla bakıyor. Peki, bu tabloyu kim düzeltecek? Öğretmenlerimiz mülakat oyunlarıyla değil, liyakatle atanmalıdır. Ek kitap dayatmasına son verilmeli, öğretmen ve öğrencilerin ihtiyaç duyduğu kaynaklar devlet tarafından karşılanmalıdır. Unutmayalım: bir ülkenin geleceği, eğitimine verdiği değerle ölçülür. Bugün velilerimizi ve öğretmenlerimizi görmezden gelenler, yarın ülkenin geleceğini karartmış olacaktır.” diye konuştu.
“SORUMLULUK ÖĞRETMEN ADAYLARINDA DEĞİL SİSTEMDE”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, atanamayan öğretmenlerin merdiven altı kurslarda çalışmasına “sınavı kazanamadıkları için öğretmen olamıyorlar” sözlerinin kabul edilemeyeceğini dile getiren Başkan Mısırlıoğlu, “Bu yaklaşım, yıllardır büyük fedakârlıklarla eğitim fakültelerini bitiren, KPSS’de defalarca sınav stresine giren yüzbinlerce gencin emeğini yok saymaktır. Sorumluluk öğretmen adaylarında değil, sistemdedir. Türkiye’de eğitim fakültelerinden mezun olan her genç öğretmen adayı, devletin üniversitelerinde yıllarca okuyarak mesleğe hazırlanıyor. Bu gençlerin atanamaması onların yetersizliğinin değil, plansız ve liyakatsiz eğitim politikalarının sonucudur. Yetersiz kontenjan, mülakat sistemi ve yanlış personel planlaması nedeniyle binlerce genç ya işsiz kalmakta ya da düşük ücretlerle özel kurslarda çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Gerçekleri görmezden gelmek çözüm değil. Sayın Bakanın asli görevi, bu mağduriyeti görmezden gelmek değil, çözüm üretmektir. Bugün köylerde, kırsal bölgelerde, büyükşehirlerde öğretmen açığı hâlâ büyüktür. Binlerce ücretli öğretmen çok düşük maaşlarla derslere girerken, ataması yapılmayan gençler bekletilmektedir. Bu tabloyu görmezden gelip “atanamayanlar başarısız” demek, devletin eğitim politikalarındaki yanlışları perdelemeye çalışmaktan başka bir şey değildir. Öğretmen adaylarına karşı küçümseyici bir dil kullanmak, geleceğin öğretmenlerine hakarettir. Eğitim politikası ancak adalet, liyakat ve planlama ile düzeltilebilir. Atanamayan öğretmenler, sorunun değil; yıllardır yanlış yönetilen sistemin mağdurlarıdır. Milli eğitim Bakanlığı’nın görevi de onları suçlamak değil, çözüm üretmektir.” şeklinde konuştu.
“İLK GÜN TEPKİMİZİ ORTAYA KOYDUK”
Yakup Evren Ortaokulu’nda milli değerlere vurulan bu darbeyi asla kabul etmeyeceklerini ifade eden Başkan Mısırlıoğlu, şöyle konuştu: “Afyonkarahisar Yakup Evren Ortaokulu’nda, İstiklal Marşı okunurken Türk Bayrağı’nın göndere çekilmediği, okul bahçesinde Atatürk büstünün bulunmadığı ve sınıflarda Atatürk posterlerinin yer almadığı tespit edilmiştir. İlk gün tepkimizi ortaya koyduk fakat buradan bir kez daha seslenmek istiyoruz. Bu manzara, yalnızca büyük bir ihmal değil; cumhuriyetimizin kurucusu gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, istiklal mücadelemizin simgesi olan bayrağımıza ve şehitlerimizin hatırasına yapılmış açık bir saygısızlıktır. Afyonkarahisar gibi kurtuluş Savaşı’nın destansı şehri olan bir yerde bu aymazlık kabul edilemez, affedilemez. Yakup Evren ortaokulu yönetimine soruyoruz; Türk bayrağı o gün neden göndere çekilmedi? Atatürk büstü o gün neden yoktu? Sınıflarda Atatürk posterleri neden o gün yoktu? Bu soruların cevabı basit bir şekilde ‘Okul yeni eksikleri var.’ Değildir. Bu, milli değerlerimizi hiçe sayan, cumhuriyetimizin temellerine saldıran bir anlayışın ürünüdür. Üstelik basın açıklamamızın ardından aynı gün içerisinde eksikliklerin giderilmesi, bu olayın ihmalle değil açık bir duyarsızlıkla, hatta kasıtlı bir vurdumduymazlıkla ortaya çıktığını göstermektedir. Madem bu kadar kısa sürede yerine getirilebiliyordu, neden bugüne kadar yapılmadı? Hiçbir mazeret kabul edilemez. Şunu da açıkça ilan ediyoruz: eğer gerekseydi, Türk Bayrağı’nı da Atatürk büstünü de biz İYİ Parti olarak anında temin eder, Yakup Evren Ortaokulu’nun bahçesine ve sınıflarına yerleştirirdik. Milletimizin değerleri bizim için her türlü mazeretten daha büyüktür. Bu olayı suskunlukla örtbas etmek asla mümkün değildir, kimse sessizlikle bu rezaleti ödüllendiremez. Gereğinin yapılmasının ve sorumluların hesap vermesinin takipçisi olacağız. Buradan açıkça ilan ediyoruz; Bu ihmali yapan sorumlular derhal görevden alınmalı, hesap vermelidir. Milli Eğitim Müdürlüğü bu olayı derhal incelemeli, kamuoyuna tatmin edici açıklama yapmalıdır. Bizim için bayrak; şehitlerimizin kanı, bağımsızlığımızın sembolü, namusumuzdur. Atatürk; bu vatanın kurtarıcısı, milletimizin yol göstericisidir. Bunları yok sayan, görmezden gelen her anlayış milletimizin düşmanıdır. Yakup Evren Ortaokulu’ndaki bu utanç verici tablo, yalnızca bir okulun değil, tüm eğitim sisteminin milli kimliğine vurulmuş bir darbedir. Buna asla göz yummayacağız. Afyonkarahisar’da sağlıkta atama rezaletine son verilsin.”
“BAŞHEKİMLİK İÇİN LİYAKATLİ ÖZ EVLATLAR HİÇE SAYILDI”
Şehirdeki sağlık sisteminin iyi olmadığını ileri süren Başkan Mısırlıoğlu, şunları söyledi: “Afyonkarahisar’da sağlık sistemi iflasın eşiğine sürüklenmektedir. Afyonkarahisar Devlet Hastanesi artık hasta yükünü taşıyamaz hale gelmiş, vatandaşlarımız randevu bulmak için aylarca beklemek zorunda kalırken, iktidar temsilcileri ve bürokratlar sağlık hizmetini geliştirmek yerine koltuk kavgasına saplanmıştır. Bugün iktidarın gündemi ‘kimin adamı başhekim olacak’ tartışmasıdır. Oysa Afyonkarahisar’ın gündemi modern, büyük ve tam teşekküllü bir yeni devlet hastanesidir. Daha vahimi, Afyonkarahisar’da yıllarını bu şehre adamış, son derece liyakatlı, tecrübeli ve başarılı bürokratlarımız varken, onların emeği ve bilgisi hiçe sayılarak dışarıdan isimler gündeme getirilmektedir. Bu noktada kamuoyunun sormaya hakkı vardır. Afyonkarahisar’ın öz evlatları dururken neden dışarıdan isimler getiriliyor? Bu gelecek kişiler kiminle bağlantılıdır, kimin arkadaşıdır, kimin yakınıdır? Liyakatin, emeğin, tecrübenin bir kıymeti yok mudur? Sağlık, siyasi bağlantıların tatmin edildiği bir alan olamaz. Afyonkarahisar halkı kendi evlatlarına güvenmekte, liyakatli bürokratlarının önünün açılmasını istemektedir. Bizler biliyoruz ki Afyonkarahisar’ın yetişmiş kadroları vardır ve bu şehrin sorunlarını en iyi bilenler de yine bu şehrin öz evlatlarıdır. İlçelerimizdeki hastaneler ise neredeyse birer ‘sağlık ocağı’ görünümüne düşürülmüştür. Personel eksik, cihazlar yetersiz, donanımlar bozuktur. Vatandaşlarımız en basit tedavi için dahi merkeze gelmek zorunda kalmaktadır. Bu durum kabul edilemezdir. Buradan bir kez daha sesleniyoruz; Afyonkarahisar’ın ihtiyacı, başhekimlik koltuğu için kavga eden siyasiler değil, halkının sağlığını önceleyen yöneticilerdir. Afyonkarahisar’ın ihtiyacı, çağın gerekliliklerine uygun, modern ve büyük kapasiteli yeni bir devlet hastanesidir. İlçelerimizdeki hastaneler güçlendirilmeli, vatandaşlarımızın en temel hakkı olan sağlık hizmeti siyasi çıkarların kurbanı edilmemelidir. Sağlıkta atama rezaleti, liyakatli kadroların göz ardı edilmesi ve dışarıdan isimlerin dayatılması Afyonkarahisar halkının vicdanını yaralamaktadır. Biz bu oyunun takipçisi olacağız, Afyonkarahisar’ın sağlığını kimsenin siyasi hırslarına teslim etmeyeceğiz.”