• Haberler
  • Genel
  • Kadim kültüre sözlük katkısı – Kocatepe Gazetesi

Kadim kültüre sözlük katkısı – Kocatepe Gazetesi

Arkeolog ve araştırmacı-yazar Ahmet Semih Tulay, 4 yıllık bir çalışmanın ardından 'İlkçağlardan Günümüze Çoban Kültürü Sözlük, Atasözü ve Deyimler' isimli 2 ciltlik kitap hazırladı. Afyonkarahisar Belediyesi'nin katkılarıyla çıkan eserde 10 bine yakın sözcük bulunuyor MURAT ARISOY Arkeolog ve araştırmacı-yazar Ahmet Semih Tulay, Afyonkarahisar ve Türk kültürüne ışık tutacak bir çalışmaya imza attı. Tulay'ın 4 yıllık [&hellip]

Kadim kültüre sözlük katkısı

Arkeolog ve araştırmacı-yazar Ahmet Semih Tulay, 4 yıllık bir çalışmanın ardından “İlkçağlardan Günümüze Çoban Kültürü Sözlük,
Atasözü ve Deyimler” isimli 2 ciltlik kitap hazırladı. Afyonkarahisar Belediyesi’nin katkılarıyla çıkan eserde 10 bine yakın sözcük bulunuyor

MURAT ARISOY

Arkeolog ve araştırmacı-yazar Ahmet Semih Tulay, Afyonkarahisar ve Türk kültürüne ışık tutacak bir çalışmaya imza attı. Tulay’ın 4 yıllık bir emek sonucunda hazırlanan “İlkçağlardan Günümüze Çoban Kültürü Sözlük, Atasözü ve Deyimler” isimli 2 ciltlik kitabında çobanların kullandığı kelimeler, hayvan bakımı ve hastalıkları ile ilgili birçok kavram yer alıyor. Çobanlarla özdeşleşen atasözleri ve deyimler de eserin ikinci cildinde bulunuyor.
Ahmet Semih Tulay ile sözlük çalışmasını konuştuk:
ÇOBANLIK ASİLLERİN MESLEĞİ
Gazeteniz Kocatepe: İlkçağlardan Günümüze Çoban Kültürü Sözlüğü, Afyonkarahisar Belediyesi Yayınları’ndan çıktı. Nasıl bir çalışmanın ürünü bu kitap?
Ahmet Semih Tulay: Benim esas mesleğim klasik arkeologluk. Arkeolojide birçok ünlü kişi, mitolojik ya da yaşamış kişi hep çobanlık yapmış. Çobanlık Antik Çağ’da asillerin mesleği. Birçok peygamber ve veliye bakarsanız, çobandır. Ben bu çalışmaya Antik Çağ’da çobanlık yapmış ünlülerle başlamıştım. Sonra çobanlık yapan peygamberleri kattım, kitaplardan araştırdıkça konu genişledi. Bir baktım ki birçok halk ozanı ve ünlü kişi de var. Onları koydum. Bu sefer birçok kelime geçmeye başladı. Gittikçe genişledi. Bu çalışma benim aşağı-yukarı 4 yılımı aldı.
BELEDİYE DESTEK VERDİ
Nasıl bir çalışma yöntemi uyguladınız?
Ben Gedik Ahmet Paşa Kütüphanesi’ne saat sabah 9’da gidiyordum, akşam 5’te, mesai bitene kadar oradaydım. Kütüphane personeli gibi olmuştum. Bana kütüphanenin neredeyse tüm bölümlerini açtılar. Gittiğim yerlerde de kütüphanelerden araştırma yaptım. Elimden epeyce kitap geçti. Sözlük bölümü 1000 sayfanın üzerinde olması gerekiyordu. Ben azalttım. Maliyet ve yayıncı kuruluşa zor olmasın diye. Bu çalışmayı yaparken birçok atasözü ve deyim gözüme çarptı. Onları toparladım ve bitti. Öncelikle Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı düşünmüştüm. Ne yazık ki sürenin uzun olacağı, basılıp basılmayacağı da belli olmadığı için Belediye’ye gittik. Sayın Belediye Başkanı Burhanettin Çoban’la görüştük. Sayın Başkan ilgi gösterdi. ‘İnceleyelim’ dedi. Ben telif hakkı da istemediğimi söylemiştim. Bu tip çalışmalarda telif hakkı düşünmüyorum. Sağolsunlar ilgilendiler. İkinci gittiğimde atasözleri bölümünü götürdüm. Bu sefer iki cilt oldu. Öncelikle atasözleri çıkacaktı, ama bir bütün olmasını istedik.
10 BİNİN ÜZERİNDE SÖZCÜK
Çoban Kültürü’ne ait kaç sözcük var?
Mübalağa etmeyeyim ama bir 10 binin üzerinde sözcük vardır. Çobanların kullandığı sözcükler, çobanın güttüğü hayvanlarla ilgili sözcükler, bitkiler… Meselâ ‘çoban çantası’ isminde bir bitki var. Onu da koyduk. Koyuna ve kuzuya verilen isimler bölge bölge değişik. Her sözcüğün karşısına mümkün olduğunca nerede geçtiğini koymaya çalıştım. ‘Çeviş’, keçi yavrusu demek. Nerede kullanılıyor? Afyonkarahisar ve çevresinde. Bunu koydum. Bazı sözcükler, Orta Asya’dan günümüze kadar kullanılmış. Sözcüklerin tamamına baktığımızda Anadolu’da kullanılan sözcüklerin, Orta Asya’da kullanılan sözcüklerin, Türkî Cumhuriyetler’de kullanılan sözcüklerin bir bütün olduğu görülüyor.
Bunlar aslında kadim kültürün kelimeleri, değil mi?
Tabii. Kutadgubilig’den, eski sözlüklerden taradım. Çoğu sözcük günümüzde kullanılıyor. Bu da dilimizin zenginliği. Atasözleri ve deyimler, 200 sayfanın üzerinde.
ANTİK ÖYKÜLER 8’İNCİ BASKIDA
Bu araştırma için çeşitli vilayetleri ziyaret ettiniz mi?
Hayır, bu araştırma için ayrıca dolaşmadım. Çünkü bu mümkün değil. Kitapları taradım. Sözlüklerin tamamını taradım. İl Yıllıkları’nı taradım. Daha önceki yıllarda Halkevleri’nin çıkarttığı dergiler var. Onlarda o kadar güzel çalışmalar var ki halk kültürü üzerine, onlar da çok zengin kaynak. Bu arada eski Afyon Müze Müdürü Ahmet Topbaş vardı, rahmetli, onun bir çalışmasından da faydalandım. Erkmen Belediyesi’ne bir kitap hazırlamış, ondan faydalandım. Bu kitabı hazırlarken, bir de Ege’nin antik öykülerini toparlamak aklıma geldi. Onları toparladım. Tüm Batı Anadolu ve Ege’nin antik öykülerini toparladım. Yayınevinin bana söylediğine göre Ocak ayında 8’inci baskı yaptı. 2012’de çıkmıştı. Hızla gidiyor. Bu sözlük çok bereketli oldu.
HERKES YARARLANABİLİR
Sözlük’te hep Türkçe kelimeler mi var, yoksa farklı dillerin katkılarını da görebiliyor muyuz?
Osmanlıca da Farsça da var. Birkaç tane dilimize girmiş sözcükler var. At yarışlarından tutun hayvan hastalıklarına kadar pek çok kavram bu Sözlük’te var.
Bu Sözlük, her yaştan kişinin anlayacağı şekilde midir?
Bu kitap, bir ilköğretim öğrencisinin de faydalanabileceği bir çalışma olduğu gibi bir üniversite öğrencisinin de araştırma yapabileceği bir kaynak. Birkaç kaynakla desteklenmeyen sözcükleri bu çalışmaya almadım. Sözcüğün nerede geçtiğini de yazdım. Her sözcüğün karşısına ne ile ilgili olduğunu da yazdım.

AFYON, FRİG UYGARLIĞININ MERKEZİNDE

Sizin Frigya Öyküleri isimli bir çalışmanız var. O eserle ilgili bilgi verir misiniz?
Ege ile ilgili öyküleri yazdıktan sonra Frigya Öyküleri çalışması yaptım. Bu çalışma da aşağı yukarı 1 yıl sürdü. Bilinen öyküleri de yeniden işleyerek bu kitaba aldım. Dağınık öyküleri birleştirmeye çalıştım. Mitolojik kitapları da inceledim. Birkaç öyküyü de tarihi olaylardan yola çıkarak yazdım. Rahmetli hocamız Ordinaryüs Arif Müfid Mansel vardı. O’nun söylediği bir şey vardı bize: Bütün kavganız, Anadolu’nun kültürünün kendine ait olduğunu, Yunan olmadığını göstermek olsun. Ben de hep bu doğrultuda çalıştım. Mitolojik öykülerin en güzel öyküleri Anadolu’dan çıkıyor.
Neden öyle bir algı var?
Batı, sahipleniyor. Günümüzde Yunanlılar, tarhanayı, helvayı bile sahipleniyor. Bir de biz bu durumu önemsememişiz. Ezop ile ilgili öykülerin tabloları yapılmış. Rönesans döneminde tablolar yapılmış. Batı, almış kullanmış ama biz kullanamamışız.
Bu bağlamda Afyonkarahisar mitolojik tarihin neresinde?
Afyonkarahisar’ın tarihi derinlere doğru gidiyor. 4 bin-5 binlere kadar gidiyor. Frig Uygarlığı açısından merkezi bir noktada diyebiliriz. Emirdağ’da Ezop var. Dinar’da Marsyas var. Bu toprakların her tarafında bir antik öykü var.
Frig deyince sadece kayaları anlamamamız lazım…
Tabii ki. Frigler sadece kaya yontmamış ki. El sanatında ileri bir durumdalar. Hiç çivi kullanmadan geçmeli mobilyanın mucidi onlar. Elbiseleri tutturmakta kullanılan elbise iğneleri de onların eseri. Davulun, kavalın mucidi Frigler. El işleme sanatçısı, altın ile yapılan sanatlara Frigler isim vermiş.
EZOP’UN AFYONLU OLDUĞU BİLİNSİN
Sanatta ileri olan Friglerin toplumsal ve siyasi ilişkileri nasıl?
Ekonomileri çok güçlü. Her ne kadar Sivrihisar-Ballıhisar Afyonkarahisar’ın dışındaysa da çok yakın. Bu bölgede Frigler’in ana tanrıçası Kübele var. Anadolu için bu çok önemli. Anadolu’nun kendi tanrıçası. Kübele’nin sevgilisinin bu topraklarda öldüğü, İscehisar’da bulunan mor damarlı mermerlerin onun kanından meydana geldiği mitolojik öyküsü vardır. Afyonkarahisar’ın her karış toprağında bir tarih yatıyor. Maalesef biz bu işin farkında değiliz. İnsanlar, en azından Ezop’un Afyonlu olduğunu bilsinler.
SİYAH TAŞ ROMA’DA
Bir arkeolojik roman yazdım. Bu bölge ile ilgili. Ana tanrıçanın bir sembolü var. Siyah bir taş. O taş, milattan önce ikinci yüzyılda Roma’ya gidiyor. Çünkü Romalılar bunu istiyorlar. Hannibal, Roma’yı işgal etmeye kalkınca, Roma ordusunu yenince, o dönemin kahinleri ‘Anadolu’da bir anatanrıça var. O anatanrıçanın simgesi bize gelmedikçe Roma’nın kurtulması mümkün değil’ diyorlar. Bergama Kralı’na bir heyet geliyor. Bergama Kralı, Romalıların bu talebini yerine getiriyor. Roma kentine inişi 4 Nisan. 4 Nisan Roma’da bayram ilan ediliyor.

TARİHE IŞIK TUTUYOR
Ahmet Semih Tulay, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji Bölümü’nden mezun oldu. Kütahya, Efes müzelerinde uzmanlık, Kütahya, Diyarbakır müzelerinde müdür yardımcılığı ve Afrodisias, Milet, Kırşehir müzelerinde müze müdürlüğü görevlerinde bulundu. Türkiye’nin değişik yerlerindeki kazılarda bakanlık temsilciliği ve müze kurtarma kazılarına başkanlık yaptı. 2004 yılı sonunda kendi isteğiyle emekli olduktan sonra, kuruculuğunu ve düzenlemesini yaptığı Muğla-Marmaris Halıcı Ahmet Urkay Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nde görev aldı. Aphrodisias (1988-1989), Aphrodisias Museum Guidance (1988), Didyma-Miletus-Priene (1995), Commagene Nemrut (2000), Genel Nümizmatik Sözlüğü (2001), Antik Öyküler (2004), Es­ki Eser Yağması (2007), Antika Anılar (2007) adlı kitapları yayınlandı.

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme