• Haberler
  • Genel
  • 'Kadına Yönelik Şiddet, Ciddi Bir İnsan Hakları İhlali'

'Kadına Yönelik Şiddet, Ciddi Bir İnsan Hakları İhlali'

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Hukuk Fakültesi ile Kadın ve Aile Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi iş birliğinde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi söyleşisi düzenlendi.

İlahiyat Fakültesi Konferans Salonunda Hukuk Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mürşide Şimşek’in moderatörlüğünde Afyonkarahisar Cumhuriyet Savcısı Gülşen Sezer’in konuşmacı olarak yer aldığı söyleşiye; Kadın ve Aile Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Doç. Dr. Letife Özdemir, öğretim elamanları ile Hukuk Fakültesi ve Psikoloji Bölümü öğrencileri katıldı.

'Kadına Yönelik Şiddet, Ciddi Bir İnsan Hakları İhlali'

Söyleşinin açış konuşmasını yapan Kadın ve Aile Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Letife Özdemir, kadına yönelik şiddetin yalnızca bireysel bir sorun değil, toplumsal yapıyı derinden etkileyen ve herkesin ortak sorumluluğunu gerektiren ciddi bir insan hakları ihlali olduğunu söyledi. Özdemir, “Kadına yönelik şiddetin önlenebilir olduğunu biliyoruz. Bunun için eğitimden hukuki düzenlemelere, sosyal destek mekanizmalarından toplumsal farkındalığa kadar çok yönlü bir mücadele gerekiyor. Bu süreçte kurumlarımıza, akademisyenlere, sivil toplum kuruluşlarına ve en önemlisi toplumun her bireyine önemli görevler düşüyor” diye konuştu.

'Kadına Yönelik Şiddet, Ciddi Bir İnsan Hakları İhlali'

“Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi” söyleşisinin moderatörlüğünü yapan Hukuk Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mürşide Şimşek, 25 Kasım Dünya Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında hukuk ve psikoloji bölümlerinden öğrencilerin katılımıyla söyleşiyi gerçekleştirdiklerini belirtti. Şimşek, “Şiddetin farklı boyutlarını bilen bu arkadaşlarımızın varlığı, farkındalığı artırma çabamıza önemli katkı sunmaktadır. Bugün hem çevremizde hem de toplum genelinde şiddete yönelik duyarlılığı artırmak ve ileride meslek hayatımızda temas edeceğimiz kişilerin yaşamlarında farkındalık yaratmak amacıyla bir araya gelmiş bulunuyoruz” dedi.

Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda belirli bir döneme kadar yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi’nin 2021 yılında fesih yoluyla sona erdirildiğini dile getiren Afyonkarahisar Cumhuriyet Savcısı Gülşen Sezer, “Bu ayrılığın ardından, daha önce hazırlanarak yürürlüğe giren 6284 Sayılı Kanun çerçevesinde yolumuza devam ediyoruz. 6284 Sayılı Kanun hem manevi değerlerimize hem de Türk toplumunun ahlaki yapısına daha uygun bir düzenleme olup, kanun yapıcılarımız tarafından toplumumuzun ihtiyaçlarına uyum sağlayacak şekilde hazırlanmıştır. İstanbul Sözleşmesi’nde bulunan düzenlemelerin tamamı 6284 Sayılı Kanun’da da yer almaktadır; kanun tamamen bize ait bir mevzuattır ve kadınları, çocukları ya da aileyi mağdur eden herhangi bir hüküm içermemektedir” şeklinde konuştu.

Sezer konuşmasında, şiddetin yalnızca fiziksel değil; psikolojik, ekonomik ve giderek artan biçimde dijital olarak da uygulandığını belirtti. Sezer, “Mevzuatta, resmi nikâhla kurulan evlilik birliği varsa cezai yaptırımlar daha ağır uygulanmaktadır; ancak kanuni yaptırımların uygulanması için evlilik şartı bulunmamaktadır. Eşe karşı yaralama suçu şikâyete tabi değildir; eş şikâyetinden vazgeçse bile, çok hafif bir yaralanma dahi olsa yargılama süreci başlar ve devam eder. Elbette evlilik birliği şart değildir; devlet, kendi bünyesinde yaşayan herkesi korumakla yükümlüdür. 6284 Sayılı Kanun, yalnızca kadınları değil, aile içinde erkekleri de kapsayan bir düzenlemedir” dedi.
Israrlı takibin, bir kişiye onun isteği ve rızası olmaksızın takıntılı bir şekilde yönelmek, ona “kafayı takmak” anlamına geldiğini belirten Sezer, bu tür eylemlerin hem 6284 Sayılı Kanun’un hem de Türk Ceza Kanunu’nun koruması altında olduğunu ifade etti.

“Bir kişiyi takıntı hâline getirmek ve huzurunu bozmak, taraflar arasında duygusal bir ilişki bulunsa da bulunmasa da suçtur. Olayın özü şudur: Taraflardan biri ısrarla görüşmek isterken diğer taraf bunu istememektedir. Mağdur kişi karşı tarafı telefonundan engellemekte; ancak fail farklı yollarla ulaşmaya çalışmaktadır. Bu yollar arasında ortak arkadaş veya akrabaları kullanmak, mağdurun evinin etrafında dolaşmak gibi yöntemler yer almaktadır. Bu tür durumlarda uygulanabilecek önleyici ve koruyucu tedbirler mevcuttur. Israrlı takip mağduru kolluk kuvvetlerine ya da savcılığa başvurduğunda öncelikle mağdurun ifadesi alınır, ardından failin kimlik tespiti yapılır ve ifadesine başvurulur. Failin ısrarlı takip eylemini hangi yöntemlerle gerçekleştirdiği araştırılır. Eğer fail mağdurun evine gidiyorsa hemen kamera görüntüleri ve tanıklar incelenir; mağdur ısrarla aranıyorsa arama kayıtları temin edilir. Günümüzde karşılaşılan başka bir yöntem ise IBAN üzerinden 1 TL gönderip açıklama kısmına mesaj yazmaktır. Ayrıca e-posta yoluyla ulaşmak veya çeşitli hediye gönderim platformları üzerinden hediye göndermek de sık görülen yöntemlerdir. Fail mağdura hangi yolla ulaşıyorsa, o yola uygun tedbirler derhal uygulanmaktadır.”

Sezer, Kadın Destek Uygulamasının (KADES) bu noktada hayat kurtaran bir güvenlik mekanizması olduğunun altını çizerek, “Şiddet mağduru kişi tek bir tuşla kolluk birimlerine ulaşabilir. Ayrıca 6284 Sayılı Kanun yalnızca kadınları koruyan bir yasa değildir; erkekler de şiddet mağduru olduklarında bu yasadan yararlanabilir. Önemli olan bu düzenlemelerin doğru uygulanmasıdır” diye konuştu. Savcı Sezer, dijital çağda gençlerin mahremiyet konusunda daha dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayarak, “Bugün yazılan hiçbir şey dijital ortamdan kaybolmuyor. Sosyal medya bilinçli kullanılmadığında gençleri şantaj ve tehdit suçlarının mağduru haline getirebiliyor. Bu nedenle gençlerin dijital tedbirleri önemsemelerini tavsiye ediyorum” ifadelerini kullandı.

Söyleşi, soru cevap bölümünün ardından teşekkür belgesi ve çiçek takdimi ile sona erdi.

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme