Öresin: Aile hayatında 6 dil kullanılmak zorunda
Aile olma esasında altı dilin eksiksiz kullanılmasının yer aldığını anlatan Hüseyin Öresin, bu dillerin neler olduğunu etkin şekilde anlatırken başta eşlere ve aile fertlerine altın değerinde tüyolar verdi Diyanet İşleri Başkanlığı Manisa Eğitim Merkezi Eğitim Görevlisi Hüseyin Öresin tarafından 'Aile Olma Bilinci' konulu konferans müftülük konferans salonunda verildi. Öresin'in etkin anlatımı ve gerçek hayattan verdiği [&hellip]
Aile olma esasında altı dilin eksiksiz kullanılmasının yer aldığını anlatan Hüseyin Öresin, bu dillerin neler olduğunu etkin şekilde anlatırken başta eşlere ve aile fertlerine altın değerinde tüyolar verdi
Diyanet İşleri Başkanlığı Manisa Eğitim Merkezi Eğitim Görevlisi Hüseyin Öresin tarafından “Aile Olma Bilinci” konulu konferans müftülük konferans salonunda verildi. Öresin’in etkin anlatımı ve gerçek hayattan verdiği örnekler ilgi ile dinlenirken konferansa yoğun katılım gerçekleşti.
KREŞLE HUZUREVİ ARTIŞI DOĞRU ORANTILI
Bir toplumda kreş sayısı artışı ile huzurevi sayısı artışının doğru orantılı olduğunu söyleyen Eğitim Görevlisi Hüseyin Öresin, sayıda azalmanın da birbiri ile paralel olduğunu belirtti. Ailelerde problemin nereden başladığına işaret olması için bu tespiti aktaran Öresin; “Camiye sahip çıkan, hocasını aziz tutan bir milletten bahsettik. Ben 18 yaşında hocalığa başladığımda 70 yaşındaki dedemin hocam diyerek önümde eğilip, titrediğini çok hatırlarım. Düşünüldüğünde 18 yaşındaki hangi meslek karşınızdaki kişiyi hocam diyerek bir saygı duruşuna sokabilir? Bu saygı bizim şahsımıza değil, bu milletin kitabını anlatan ve yaşatmaya çalışan hocasına saygısıdır. Peki, bu millette ne oldu da huzurevlerinin, kreşlerin sayısı artıyor. Bir yerlerde hata yaptık. Yapmamız gereken nedir? Şöyle problemlerimiz var demeyi bırakıp bunları nasıl çözeceğimizin üzerinde konuşacağız.” dedi.
UYGULANABİLİR ÇÖZÜMLER TECRÜBELERLE
“Aile Olma Bilinci” başlığında kolay çözüm önerileri sunacağından söz eden Hüseyin Öresin, anlatılan ve ikna olunan tavsiyelerin uygulanmadığı sürece anlamsızlaşacağına dikkat çekti. Kendilerine aile hayatı, boşanma konularında çok soru geldiğini söyleyen Öresin, açılamayıp kendini ifade edemeyen kişilerin de olduğunu dile getirdi. Dokuz çocuklu bir ailenin 6. evladı olarak dünyaya geldiğini, 9 çocuklu bir ailede müthiş ilişkiler bulunduğundan söz eden Öresin; “Dört yaşımdan beri bizim evimizde düğün eksik olmazdı. Babam 2 yılda bir çocuk evlendirir. Bir tane en küçüğümüz kaldı. Artık babam torunlarını evlendirmeye başladı. Tüm bunların bize getirdiği bir tecrübe var. Anlattıklarımı bir nasihatten ziyade uygulanabilir olanlarından yararlanılmasını arzu ediyorum.” diye konuştu.
ESKİDEN BAKILIRDI ŞİMDİ ÇIKILIYOR
15-20 Yıllık zaman diliminde Türk toplumunun aile ifadesinin değiştiğini belirten Hüseyin Öresin, ilkokul öğrencisi iken köyde âşık gençlerin birbirlerine “baktığı” şeklinde tanımlandığını kaydetti. 20 yıl önce aşk ve gönül birlikteliği niyetindeki kişiler için bakıyor ifadesinin kullanıldığını vurgulayan Öresin; “Bakıyor ifadesi türkülerde ve şarkılarda da vardır. Köylerde insanlar sevdiklerini görebilmek için çeşme başına giderlerdi. Onlar çok naif, çok içi dolu sevgilerdi. O aşklarda bereket vardı, şairler, edebiyatçılar yetiştiriyordu. Şimdiki aşkların içi boş. Kısa mesajlar gibi aşklarda kısa sürüyor. Artık sevgi ve sevmek ifadelerini kısaltan bir toplum var. 20 Yıl önce bakıyordu denilirken, baktığın biri var mı diye sorulurken şimdi çıktığı biri var mı diye soruluyor. Nereden nereye gelindi. Artık herkes çıkıyor. Çıkılmaya başlandığı için eve sokamıyoruz. Yine 20 yıl önce zina kavramı vardı. Artık seviyeli ilişki deniyor. Nikâhsız birliktelik gayri meşru ilişkinin adı seviyeli ilişki oldu. Oysa Kuran-ı Kerim evlilik dışı ilişkiyi men eder.” şeklinde konuştu.
EŞLER BİRBİRLERİNE ELBİSE GİBİDİR
Evliliğin bir olmak anlamına geldiğini belirten Hüseyin Öresin, her şeyin kelimelerle başladığına temas etti. Kelimelerle oynanarak aile düzeninin bozulduğuna vurgu yapan Öresin; “Evlilik eş olmak elbiseye benzer. Karı kocalar birbirleri için birer elbisedir. Bu ifade müthiş teşbih çok güzeldir. Süreç tabi evlenmek çok kolay duruyor. Çocuğu olan çok ama gerçekten anne olan azdır. Mühim olan annelerin sayısının artmasıdır. Aile olmakta elbise olmaktır. Elbise niçin alınır? Örtünmek, korunmak ve güzelleştirmek için. Elbise alırken gösterilen özen neden evlilik aşamasında gösterilmez? Gençler evlilik öncesi mutlaka istişare etmelidirler. Gençler yuva kurarken hassas olmalılar. Ailelerde evlilik aşamasında çocuklarının tepesine binmemeliler. Aile fertleri arasında engeller kalkmalı. Evlilik gibi hayat sürecindeki önemli karar aile ile birlikte alınmalı.” ifadelerini kullandı.
BİRİNCİ DİL GÖNÜL DİLİ
Aile olmakta 6 dilin bulunması gerektiğini açıklayan Eğitim Görevlisi Hüseyin Öresin, bu dilleri sıra ile anlattı. Kişilerin en büyük mutluluğu ve üzüntüyü aileleri üzerinden yaşadığını belirten Öresin; “Yuvalara mesken denilir. Mesken huzur bulunan yer anlamına gelir. Aile hayatında 6 tane dil olmalıdır. Doğru dili kullanmamak sıkıntıdır. Birinci dil gönül dilidir. En çok kullanılacak dil gönül dilidir. Ölen eşinin arkasından yıllarca ağlayan bir Peygamber gönül dilini konuşmaktadır. Gönül dile ile konuşulursa şiddet değil rahmet, sevgi olur. Evlatla şefkatle eş ile de gönül dili ile konuşmak gerekiyor. Tüm sorunların çözümü gönül dilinden konuşmaktan geçer.”
DEĞER VERMEK İNSAN VARLIĞININ İFADESİ
Aile hayatında bulunması gereken ikinci dilin değer dili olduğunu açıklayan Hüseyin Öresin, evlilikteki problemlerin evliliğin gücünü ölçeceğini belirtti. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (SAV) eşlerini hep övgü ile andığını aktaran Öresin şunları söyledi: “Örneğin eşlerden koca eve gelir gelmez yemek hazır mı diye soruyorsa, hanımı da söylediklerimi aldın mı diyorsa burada değer dili olamaz. Eve girerken selam vermek, hal hatır sormak öncelik olmalıdır. Aile fertlerinizi en güzel şekilde selamlayın. Oysa eşler birbirlerine ‘bunu sen güzelleştirmişsin’ diyebilmelidirler. Şunu unutmayın gönülden yapılan hiçbir şey şımartmaz. Çocuklarımız her şeyi müthiş anlıyorlar. Var olmak, insan olmak kendi başına bir güzelliktir. Herkes değersizlikten şikâyet ediyor. Oysa değer vermek insanın var olduğunun ifadesidir.”
TEŞEKKÜR VE DUA DİLLERİ MÜHİM
Üçüncü dilin teşekkür dili olarak açıklayan Hüseyin Öresin, bu dilin çok az kullanıldığını belirtti. Aile fertlerinin, eşlerin, herkesin birbirine karşı bu dili kullanması gerektiğini aktan Öresin, teşekkür etmeyen insanın şükürden uzak kalacağını, olana şükretmenin sünnet olduğunu hatırlattı. Dördüncü dil olan dua dilinin de çok az kullanıldığını kaydeden Öresin; “Güzel dua etmek önemlidir. İnsanlar ve aile fertleri için en büyük acı; ahlak, iman ve namus problemleridir. En büyük duayı anne babamız hak etmektedir. Taraf olmak yerine biz olalım.” dedi.
EN ÇOK AİLEDE SUSULMALI
Özür dili olan beşinci dilin de az kullanıldığı mesajını veren Hüseyin Öresin sözlerine şöyle devam etti: “Özür dilemek ve af etmekte önemlidir. Günahı işlemek kadar onu savunmakta yanlıştır. Nasıl Allah’tan affedilmeyi diliyorsak ve Yüce Allah’ta affediyorsa bizlerde affetmeyi bilmeliyiz. Altıncı dil ise sükût dilidir. En çok susmamız gereken yer ailedir. Öfke anında konuşmayın çünkü bütün değerler kaybedilir.” Burcu AYDIN’ın haberi