• Haberler
  • Genel
  • Osmanlı Sarayının Günümüze Kalan Kapısı Gülhane Parkı

Osmanlı Sarayının Günümüze Kalan Kapısı Gülhane Parkı

Gülhane Parkı İstanbul'un en merkezi konumunda yer aldığı için çoğu tarihi olaya tanıklık yapmış bir eserdir. Gerek ünlü sanatçıların şarkılarında yer almış, gerek aşıkların gizli buluşma yeri, gerekse büyük gösterilere ev sahipliği yapmış bir yerdir.

Gülhane Park’ı İstanbul’un en eski ve merkezi yeri olan Fatih’te yer almaktadır. Gülhane’nin ilk yapılma sebebi Osmanlı zamanında sarayın dış bahçesi olarak adlandırılan yerdir. Saray hanedanın gezdiği, şanlı ecdadımızın adım attığı yerlerde gezmek tarif edilemez bir duygudur. Tabi bu duyguyu yaşamak için Gülhane Parkı’nın ne amaçla inşa edildiğini bilmek ve kime hizmet ettiğini bilmek lazım.

Osmanlı Sarayının Günümüze Kalan Kapısı Gülhane Parkı

Bizans, döneminde ki askeri depolar ve kışlaların bulunduğu bölge olan Gülhane’ye daha sonrasında Mangana sarayı yapılmış ve Gülhane Parkı’nın etrafı askeri depolar ve kışlalardan arındırılmıştır. Bizans’ta bahçe olarak kullanılmayan bölge Hagios Georgies Manastırı ve Panagia Ayazmanın uzun yıllar bulunması sebebi ile Bizanslılar tarafından kutsal bölge olarak adlandırılmıştı. Osmanlı Padişahı 2’inci Mehmet İstanbul’u feth ettikten sonra Sarayburnu’nu komple sur ile çevirmesinin ardından Çinili Köşkü yaptırarak burayı bir nevi kültür evine çevirerek, Gülhane Parkında ata sporlarının gösterileri, güreş müsabakaları yapılmıştır. Yapılan gösterilerin birer anısı kalması için Nişantaşları dikmişlerdir. Sakinliği ve temiz havası nedeni ile 3’üncü Murat döneminde İncili Köşk yaptırılarak saray mülküne dahil edilmiştir. 3’üncü Murat burayı yazlık ev veya biraz değişiklik olması amacıyla sık sık kullanıyordu. Bundan dolayı Gülhane’nin temizliğine yetişilemiyordu. Bunun üzerine Bostancı Ocağından bir miktar görevli ayırmışlar ve Gülhane Ocağı adı vererek buranın işlerine bakmaları için görevlendirilmiştir.

Osmanlı Sarayının Günümüze Kalan Kapısı Gülhane Parkı

Tarih sayfaları 1839 yılını gösterdiğinde ülke kötü politikalar geçirdiğini fark etti ve değişikliğe gitmeye karar verdi. İşte bu yılda Tanzimat Fermanı, Gülhane’de okunması ile Tanzimat fermanın bir diğer adı da, “Gülhane Hattı Hümayunu” olmuştur. İlerleyen yıllarda, Padişahlar Dolmabahçe Sarayına taşınmış ve Avrupa demiryolu Sirkeci ve Sarayburnu güzergahından geçeceği için bura da ki köşkler, ağaçlar yıkılarak eğlence alanına çevrilmiş ve halk tarafından “Bitli Kağıthane” adını almıştır. 2’inci Abdülhamit bu rezilliğe “dur” diyerek ülkede ki ilk büyük müzeyi buraya inşa ederek Müzeyi Hümayun’u yaptırdı. 1912 yılına geldiğimizde İstanbul Şehremini’si (yani günümüzün belediye başkanı) Cemil Paşa Gülhane’yi park haline getirip halkın hizmetine sunmuştur.

Osmanlı Sarayının Günümüze Kalan Kapısı Gülhane Parkı

Atatürk’ün ülkede ki ilk heykeli Gülhane’ye dikilmiştir. Bu heykel Avustralya Krepel’i tarafından hediye edilmiş olup, şimdi ki yerine ise 1926 yılında alınmıştır. 1928 yılında Gülhane’de bir tören düzenlenmiş ve Atatürk’e “Başöğretmen” sıfatı verilmiştir. Bu törenin ardından, Atatürk’ün meşhur kara tahtanın başında verdiği pozu burada çektirmiştir.

Osmanlı Sarayının Günümüze Kalan Kapısı Gülhane Parkı

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme