• Haberler
  • Genel
  • “Siyasi dönekler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır”

“Siyasi dönekler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır”

Milli görüş çizgisinden sapmamakla övünen SP Merkez İlçe Başkanı Ali Aygün, milli görüşün ülke gerçeği olduğunu söyledi. Tarihi örneklerle günümüzün ve yakın tarihimizin siyasetini yorumlayan Aygün’den çarpıcı mesajı: “Siyasi dönekler demokrasinin vazgeçilmezleridir.” oldu B.A: SP Merkez İlçe Başkanı Ali Aygün kimdir? Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?A.A: 03 Ocak 1957 tarihinde merkeze bağlı Erkmen beldesinde dünyaya geldim. [&hellip]

"Siyasi dönekler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır"

Milli görüş çizgisinden sapmamakla övünen SP Merkez İlçe Başkanı Ali Aygün, milli görüşün ülke gerçeği olduğunu söyledi. Tarihi örneklerle günümüzün ve yakın tarihimizin siyasetini yorumlayan Aygün’den çarpıcı mesajı: “Siyasi dönekler demokrasinin vazgeçilmezleridir.” oldu

B.A: SP Merkez İlçe Başkanı Ali Aygün kimdir? Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
A.A: 03 Ocak 1957 tarihinde merkeze bağlı Erkmen beldesinde dünyaya geldim. Afyon İmam Hatip Lisesi mezunuyum. O dönemde bizleri imam hatip nedeniyle lise mezunu saymıyorlardı. Fark derslerini vererek Afyon Lisesini bitirdim. Burdur Eğitim Enstitüsünden mezun olduktan sonra Ankara İktisadi İdari Bilimler Akademisi’nin maliye bölümünde okudum. Dört yıllık bir okuldu. İki yılını okuyabildim. İki yılı kaldı.
B.A: İmam hatipli olmak, bu okulda okumak zor muydu? Bir zamanlar imam hatipte okumak son derece zorlu bir süreçti. Ama son dönemde imam hatipli olmak prestijli bir hale geldi. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
A.A: İmam hatipli olmak bir ayrıcalık değildir. Ama imam hatipli olmak bir ailenin ferdi olmak anlamına gelir. Bu okulda okuyan öğrenciler birbirlerini asla unutmazlar. Bir ailenin fertleri nasıl birbirine bağlı ise imam hatiplilerde birbirlerine öyle bağlıdırlar. Arkadaşlık, okul bağları, idealleri hep devam eder. Bugün imam hatipte aynı sınıfta okuyanlardan biri vefat etse kesin olarak o sınıftaki sağ olanlar muhakkak o cenaze törenine katılırlar. Şimdiki imam hatip okullarında okuma durumu yani müfredat anlamında pek zor değil. Ama bizim zamanımızda biz klasik biçimde okumuştuk. Almanca, Arapça, Farsça olmak üzere üç ayrı yabancı dili okumak durumunda kaldık. Bir sürü hem kültürel hem de dini dersleri okuduk. İmam hatip klasik sistemde iken çok ağır bir okuldu. Böyle olmasına rağmen başardık. Müfredat şimdikinden daha ağırdı. Ama bize her şeyi güzelce öğrettiler. İmam Hatip Lisesi’nden mezun olan öğrenciler çokta başarılı oldular. Çünkü gençlere bir ideal verilmişti. Dünün gençleri İmam Hatip Lisesi mezunu olarak bir yerlere geldilerse o günün idealist öğretmenlerinin emekleri sayesindedir. Sağ olanlara Allah uzun ömürler versin. Vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Her zaman hocalarımıza saygılıyızdır. Nerede görsek ellerini öperiz.
B.A: Kendi tercihiniz miydi yoksa anne baba isteği doğrultusunda mı İmam Hatip Lisesi’ne gittiniz?
A.A: İmam hatipe gitmek bizim kendi tercihimizdi. Biz çiftçi bir ailenin çocuğuyuz. Babama kalsa bizi okutmayacaktı. Kendisi okuyup da ne olacaksınız derdi. Ona kalsa çiftçilik yapacaktık. Pişman değilim, Erkmen İlkokulunu birincilikle bitirmiştim. Öğretmenlerimiz dahi okumamı istiyordu. Rahmetli babamızda hayır boşver okuyup da ne olacaksın diyordu. On yıl Diyanet İşleri Başkanlığı’nda imam olarak çalıştıktan sonra naklen Milli Eğitime geçtik. 18 yılda milli eğitime çalıştık. 28 yıl devletimize hizmet ettik.
B.A: Siyasi hayatınız ne zaman başladı Sayın Başkanım?
A.A: Ben boş zamanlarını okuyarak geçiren bir insanım. Sürekli okurum. İlkokul ikinci sınıfta öğretmenim beni kitaplık kolu başkanı yapmıştı. O yaştan beri okumayı hiç bırakmadım. Bizdeki siyasi hayat başlangıcını ilkokul yaşına kadar gidebilir dersem yanlış olmaz. Milli Türk Talebe Birliği’nin Sultan Ahmet’teki kutlamalarında 1968 yılında 13 yaşındaydım.
B.A: Genel itibariyle dinen ve maneviyat ağırlıklı yaşayan kişilerin hayatlarında İmam Hatip Lisesi’nde okuma ve sivil toplumculuk anlamında da MTTB gönül verme o çatı altında çalışma ortak özellikleri gözlemliyorum. Sözünü ettiğimiz özellikleri taşıyan kişilerin İmam Hatip Lisesi olsun MTTB olsun birer kilometre taşı mı?
A.A: İnancımız doğrultusunda kendimize daha yakın bir teşkilat olarak MTTB’ni bulduk. Birde o milli duruşu bizi oraya kazandırdı. Biz her zaman için bu ülkenin her türlü menfaatlerini paylaşmak bu ülke halkının hakkı olduğuna inandık. Milli durması gerekir. Kurtdereli Mehmet Pehlivan’a şu güreşi bir gün sonra yap derler. O ise ‘Hayır ben her güreşimde arkamda Türk Ulusunun beni seyrettiğini görürüm.’ demiştir. Kendisine yapılacak bir hileyi bertaraf eden Pehlivan Kurtdereli Mehmet’i Atatürk, Türk tarihinin en büyük pehlivanlarından biri olarak ilan eder. Yaptığımız her icraatta milletimizin bizi kontrol ettiğini ve ona hesap vereceğimiz düşüncesi ile hareket etmeliyiz. Biz buna milli duruş diyoruz. Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızı da diğerlerinden ayıran özellik budur. ‘Bana ne ABD’den ABD defol.’ diyebilmesi her türlü davranışta hesabı bu millete vermeliyim düşüncesi ile hareket etme bilincini Milli Görüş olarak tanımlıyoruz.
B.A: Parti faaliyetleriniz ne zaman başladı? Çünkü devlet memuru olduğunuz için aktif siyaset yapma şansınız yoktu.
A.A: Emekli olmadan önce bir gönüldaş olarak oy veren seçmen olarak partimize hizmet veriyorduk. Emekli olduktan sonrada her zaman için bu davadan ayrılmadık. Bizim için menfaatler hiç önemli değil. Ülkemiz bir yerlere gelsin. Yeniden İslam alemine lider olan bir duruma gelsin. Tanklar ilerlerken bataklıktan geçişte bir tank batağa saplanabilir. Bu tank diğer tankların üzerinden geçmesini sağlar. Bizlerde tıpkı bataklığa saplanan tank gibi köprü olalım. Yeterki ülkemiz lider ülke olarak bir yerlere gelsin. Yeniden İslam Birliği gerçekleştirsinde biz bu ülkede bataklıkta bir tank olalım. Hiç önemli değil.
B.A: Zorlu zamanlar dönemeçler yaşadınız mı? Gerek din adamı gerekse öğretmen olarak içinize hala sindiremediniz şeyler yaşadınız mı?
A.A: Sürekli istismar ediyorlar. 12 Eylül meselesi, 28 Şubat meselesi. Şu mesele bu mesele. Erbakan hocamızın sözleriyle ihtilaller sadece bizlerin vasıtalarımızı elimizden almışlardır. Yeni bir vasıta ile yolumuza devam ettik. 28 Şubat bize zarar vermedi sadece vasıtamızı aldı. Yeni bir vasıta olan SP ile yolumuza devam ederken biz içeriden hançerlendik. Yıllarca içimizde yer alan insanlar en zor zamanımızda Erbakan hocamıza destek verip birliğini bütünlüğünü korumaları gerekirken AKP diye bir partiyi kurup hocamızın yoluna engel olmaları gerçekten bizi çok üzdü. Hala daha bunlar Erbakan şöyle güzeldi böyle büyüktü diyebiliyorlar. İyi de kardeşlerim Erbakan çağın lideri, çağın dahisi idi de niye Erbakan’ı en zor anında terk ettiniz? Her şeyden önce bizim bunu sormamız gerekir. Niye yeniden gidip bir parti kurdunuz?
B.A: Bugünün AK Partilileri, eski dava arkadaşlarınız gerek sizin gerekse diğer eski yol arkadaşlarının bu ve benzeri sorularınızı nasıl cevaplandırdılar?
A.A: Neymiş efendim Erbakan hoca kollektif akıla Erbakan hoca önem vermiyormuş. En fazla istişareye, kollektif akla önem veren her zaman sorumlulukla hareket eden Erbakan hocadır. Şimdi görülüyor adamlar gerine gerine diyorlarki, AK Parti’nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır diyorlar. Tam bir dikta gibi. Erbakan hocamız ise hiçbir zaman için bu partinin Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan dememiş, ‘Ben bu davanın hizmetçisiyim demiştir.”http://m.kocatepegazetesi.com/”Benden daha fazla hizmet edin benim önüme geçin.’ demiştir. Erbakan hocamız hiçbir zaman liderlik, genel başkanlık falan taslamamıştır. Onun bütün meselesi İttihat Terakki ile Osmanlı’yı batıran İslam Aleminin liderliğini omuzlayan Türkiye’yi yeniden İslam Aleminin liderliğine getirmekti. Bu konuda çalışmaktı. Tam bağımsız bir Türkiye hedefti. Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Fazilet Partisi kongresinde aday olduğu zaman orada açıkça şunu söyledi; ‘Bizim medeniyetimiz batı medeniyeti karşısında yenilgiye uğramıştır.’ Bu yanlış bir söz. Hem arada takdir edecekler, milli görüşe sahip çıkacaklar. 28 Şubat olmuş Hoca’yı evine kapatmışlar, sen kalkıp ayrı bir yol izleyeceksin. Birliğini ve bütünlüğünü bozmaman gerekirdi. Nereye gittin? O zaman sende yüksek bir dava ideali yok sende yüksek bir menfaat ideali var. Bunu sormak gerekir. Olay apaçık şekilde budur. Biz hiçbir zaman için davamızı terk etmedik. Bizim gayemiz çalışmaktır. Zaferi veren Allah’tır biz sefere talibiz. Bizim görevimiz bir kul olarak çalışmalarımızı devam ettirmektir. Kadere razıyız. Biz çalışır çabalar gerisini Allah’a bırakırız. İslam’daki tevekkülde budur. Maksada ulaşmak için lazım gelen maddi ve manevi sebeplerin hepsine yapıştıktan sonra Ey Rabbim ben elimden geleni yaptım gerisi sana ait der kaderede razı oluruz. Hem takdir edip hemde en zor anında terk etmek olmaz.
B.A: Milli Nizam, Milli Selamet, Refah Partisi, Fazilet Partisi ve milli görüşün son partisi olarak SP faaliyetini sürdürüyor. Milli görüşte kırılma Fazilet Partisi çatısı altında gerçekleşti. Gelenekçiler ve yenilikçiler farkı oluştu. Fazilet Partisi kapatılmadan önce sizce teşkilatlar neden toparlayıcı olamadılar?
A.A: Erbakan hocamızın fikirleri ile icraatları birbirini örtüşürdü. Erbakan hoca iş bilen adamdır. Dün neyi söyledi ise bugün aynısını söylemiştir. Değişmeyen bir ekolün hizmetçiliğini yapmıştır. Erbakan hoca değişmeyen bir adamdır. İslam Birliği, D-8 diyordu. Gelişmiş ülke ekonomisi diyordu. Müslüman Türk’ün liderliğinde yeniden İslam Birliği diyordu. Şimdi bizden kopup giden tanıdıklarımız demekki bizim içimizde ikinde fikirlerimizi benimsememişler. Milli görüş fikrini benimsemiş olsalardı zaten kalırlardı. Neden biz faizsiz İslam ekonomisini savunurken Sayın Başbakanımız ise faizin günümüz gerçeği olduğunu söylüyordu. Burada fikir olarak bizden ayrılıyordu. Bizim inancımızda her kadın melektir. Her kadın aile yuvası kurmaya, çoluk çocuk sahibi olma hakkına sahiptir. Bizim inancımızda kadın bir gül bir çiçektir. Fuhuşun ve zinanın serbest edilmesi ile bizim inancımızın tamamen ret ettiği unsurlardır. İslam’ın 5 emrinden biri neslin muhafazasıdır. Ailenin korunması esası vardır. Bu noktada bile bizden ayrı fikirdeler. Şimdi süt bankası projesi getirildi. Ben Sağlık Bakanına gerçekten hayret ediyorum. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu bizim dönem Afyon İmam Hatip Lisesi mezunudur. O dönem onun adı soyadı Mehmet Ali Ağaoğlu idi. Yunanistan muhacirlerindendi. Böyle Afyon İmam Hatip’te okumuş bir kişinin kalkıpta süt bankasından bahsetmesi tuhaf. Bizim inancımızda süt kardeşliği kan kardeşliği aynı fıkhi kaidelere bağlıdır. Süt kardeşlerinde kan kardeşlerinde evlenmeleri haramdır. Süt annelik yapan kişi bile bazen annelik ettiği çocuğu unutur. Eğer düğüne yakın aklına gelirse düğün iptal edilir. Bu kadar tehlikeli bir durumu devlet nereden takip edecek. Ben İmam Hatip’te okuyan Mehmet Ali Ağaoğlu’nun böyle yapmasına hayret ediyorum. Geniş teferruatlı düşündüğünüzde bizim davamızda yer alan tanıdıklarımız demek bizim içimizdeykende bu davayı benimsememişler. Sadece öyle görünüp bir fırsatın oluşmasını beklemişler. 28 Şubat gelmiş hoca evine hapis edilmiş. Hocamızın o büyük teşkilatçı gücü bütünlüğü zapt edici gücü ortadan kaybolunca meydanı boş bulmuşlar. Tamda o günleri beklemişler. Bu açıkça görülüyor. Siz hem milli görüşçü olacaksınız hemde faiz günümüzün gerçeğidir diyeceksiniz. Hem milli görüşçü olacaksın zina serbesttir diyeceksiniz. Milli görüş her yerde Müslüman’dan yana tavır koyan bir görüştür. Hem milli görüşçü olacaksın haçlı sürüleri ile bir olup Müslüman Türk’ün en büyük dostlarından biri olan Muammer Kaddafi’nin rezil şekilde ölümüne sebep olacaksın. Ben içimizde olduklarında da sadece milli görüşçü kimi görünüp günün oluşmasını beklediklerini, zamanı geldiğinde kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ettiklerine inanıyorum.
B.A: Milli görüşü benimsemeyenler ihanet içinde mi oldular? Tam olarak ifade etmeye çalıştığınız bu mudur?
A.A: Böyle ağır bir ithama gerek yok. Bunlar sadece milli görüşçü görünmüşler benimsememişler. Çünkü bu herşeyden önce bir inanç meselesidir. İman gerektirir. Bugün faiz günümüz gerçeği diyerek zinayı serbest bırakmak Kuran’ın haram kıldığı şeylerdir. Bunlara milli görüşçü denemez. Bunların tavırlarına baktığında inanmadıkları, kabul etmekdikleri bir davanın içinde olduklarını, sadece günün oluşmasını beklediklerini kısaca sızdıklarını söylüyorum. İsrail 5 bin yıllık projelerle geliyor. Bu işte dış güçlerinde oyunu var. İsrail sürekli Arz-ı mevhud diyor. İsrail doğu ve güneydoğu bölgemizde Erzincan ovasına kadar olan toprakları sınırlarında görüyor. İsrail 5 bin sene dünyada avare, kasnak gezdikten sonra bir ideal olarak Filistin’de küçük bir İsrail devletini kuran İsrail bugün genişlemek istiyorsa tabiki planları projeleri var. Yok 28 Şubat’ta şöyle oldu böyle oldu. 28 Şubat’ta mağdur edilip önü kesilen Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dı. Yani gerçek mağdurdu. Bir seçim yapılsa bizim miletimiz ekseriyetle SP’ye yüklenecekti. Ne oldu gitti Siirt’te bir şiir okudu. Aslında o okuduğu şiirden bir insan tutuklanmaz. Öyle bir şiir okumadan tutuklama olacaksa İstiklal Marşımızı okuyan herkesin tutuklanması lazım gelir. Siirt’te bir şiir okuma, arkasından tutuklama, arkasından cezaevine konulma, İstanbul’dan binlerce insanın cezaevine getirme. Nasıl mahkumdu, günde binlerce kişi ziyaret ediyordu. Gerçek mağdur Erbakan hoca ve onun partisi SP tek başına iktidara gelebilecek bir görüşü diskalifiye etmek için sahte bir mağdur ortaya konuldu. Gerçek mağdur Erbakan’dı. Bunlar mağdur filan edilmediler. Ne oldu, milli görüşe akacak oy potansiyeli tutuldu AKP’ye çevrildi. Çevrildi de ne oldu? İşten on senedir ülkemizin hali. Bütün fabrikaları satıldı, binlerce üniversite mezunu işsiz bırakıldı. Televizyonlarda bu milletin örfünün, adetinin, ahlakının çökertilmesi için elinden gelen her türlü rezalet işlendi. Yetmedi, Kanuni Sultan Süleyman gibi Osmanlı’yı Viyana önlerine götürmüş, abdestsiz yere basmamış mübarek bir padişahı Muhteşem Yüzyıl dizisinde bir sapık olarak gösterilmiştir. Başbakanımızda tepki verdi ama icranın başı kendileridir. Sayın Başbakanımızın edeceği tek bir telefon dahi o diziyi kaldırmaya yeterli. Ama dizi oynamaya devam ediyor.
B.A: Tüm bu sözünü ettikleriniz, yakınıp şikayet ettikleriniz nelerin göstergesidir?
A.A: Tüm bunlar onların milli görüşçü olmadıklarının göstergesi. Mesele sadece AKP’nin oy çuvallarını deldirmeme meselesidir. Söz ve icraat bir yere vurmuyorsa onda başka niyetler aranır.
B.A: Yakın tarihe kadar birlikte siyaset yapıp, omuz omuza çalışıp beraber sıkıntı çektiğiniz belki akrabalık bağı kurduğunuz, mesleki çevre olsun komşuluk ilişkileri vs olsun çok sayıda kişi artık AK Parti çatısı altında siyaset yapıyor. Bu bir realite. Peki eski dava arkadaşlarınızla yüz yüze geldiğinizde diyaloglar açılmıyor mu? Diyaloglar devam ediyor mu?
A.A: Mısır’ın Eleser’e uğrayan Osmanlı’nın son Şeyhülislamlarından Mustafa Sabri Efendi ile İslam Alimi Zahit El Kevser’i orada Mehmet Akif Ersoy’la Muhammed Hamdi Yazır’a rastlarlar. Pek görüşmek istemiyor. Kendisine nedeni sorulduğunda ise ‘Niye görüşeyim Sultan Abdülhamit Han gibi bir devi bunlar indirdi. İttihat Terakki’nin içinde yer aldılar. Sultan Abdülhamit Han gibi bir devi indirdiler. Sultan Abdülhamit Han’ın tahttan indirilmesi ile ülke işgal edildi. Osmanlı’yı dağıttılar.’ demiştir. Bu iki dev İslam Alimi bu nedenle onlarla görüşmemişlerdir. Bizler bunu esas olarak bu tanıdıklarımızla görüşmemeyi özen gösteririz. Ülkenin gördüğü her türlü zarardan, bugün Irak’ta Ebu Gureyb Cezaevi’nde tecavüz edilen kadından, İmam Azam Ebu Hanife camiinde namaz kılarken şehit edilen Müslüman Arap kardeşimizin bu tandııklarımız bunların mesulüdür. Bu yüzden tavrımız bu şekildedir. En fazla yolda karşılaşırsak selamlaşırız. İslam kardeşlik hukukuna göre uyarı görevimizi yaparız. Biz yolumuza devam ediyoruz. İçimiz yanıyor. ‘Tezkere mecliste ret edildi, Saddam sevinme. ABD güneyden gemilerle geliyor.’ diyen insanlardır. Ondan sonra ‘Kahraman, cesur Amerikan askerlerinin burunları dahi kanamadan memleketlerine gitmeleri için dua ediyorum.’ demeleri. Biz bu insanlara şaşırıyoruz. Biz bu değiliz. Nerede bir Müslüman’ın ayağına diken batsa bizi husursuz eder. Aynı dikenin acısını duymazsak biz zaten Müslüman değiliz. Biz sadece inancımızın gereği doğrultusunda hareket ediyoruz. Osmanlı Devleti dağıtıldı da ne oldu? İslam Alemi gücünü kuvvetini kaybetti.
B.A: Milli görüş teşkilatları ile yeni oluşum birlikte çalışmak istemedi mi? İkna çabaları oldu mu?
A.A: İsrail İmparatorluğu apaçık şekilde kurulmak isteniyor. Aynı ölçekte teklifler bize geldiğinde tanıdıklarımıza Erbakan hocamızdan istediğini alamayan İsrail’in yeni bir mühendislik projesi ile bir takım projeler yapmak istiyor. Bunu görmeniz gerekir dedim. Cevaben biz bu yolda çalışacağız diyerek çekip gittiler. Biz daha AKP oluşmadan bunlara gitmemeleri gerektiğini söyledik. Çünkü AKP kurulmadan hareket olarak dolaşıyorlardı. Biz yenilikçi hareketiz diyorlardı. Bir parti kuracakları belliydi görülüyordu. Erbakan hocamız bir tane dahi oyumuzun gitmesini istemezdi. Bir kişinin dahi kopmasını istemezdi. Bunların hiçbirin kırmamıştır. Mesela onlardan bir tanesi Abdüllatif Şener’dir. Şener’in Çiğdem Toker’le yaptğı röportajında Erbakan hocamızın kendisi ile birlikte herkesi dinlediğini belirtmiş. Hakkın teslimi için Erbakan hocanın vatanı ve milleti sevdiğini söylüyor. Sultan Abdülhamit’i de tahttan indirdiler. Osmanlı’yı dağıtıp ülkeyi işgal ettirdiler. Onlardan biride filozof Rıza Tefik Bölükbaşı’dır. Abdülhamit Han’ın Ruhundan İstimnat adlı şiirinde merhum sultanın ruhundan özür dilemektedir. Diyorki; ‘Neredesin ey Sultan Abdülhamit Han. Feryadım varır mı bağrigahına. Ölüm uykusundan bir lahza uyan. Bizdik utanmadan iftira atan. Asrın en siyasi padişahına. Meğer divane sen değil bizmişiz. Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz. Sadece divane değil edepsizmişiz. Tükürdük atalar yadigarına.’ diyerek Abdülhamit Han’ın ruhundan özür diliyor. Neye yarar? Şimdi ülkenin geldiği 10 yıllık durum ortada. Komşularımızla sıfır sorun dediler, çevremizde sıfır komşu kaldı. Suriye ve Irak’ı düşman ettik. İran’la ilişkilerimiz zayıf. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında uçaklarımızın benzinini, ve lastik tekerlerini, bizde olmayan silahların omzunda yükleterek Türkiye’ye gönderen Muammer El Kaddafi’dir. 1986 senesinde körfezden kalkan uçaklar Kaddifi’nin evini bombalarken o dönemde Türkiye’yi yöneten Anavatan iktidarından kendisine karşı ses çıkmadığını söylüyor. Ben sabah namazını kılan Muammer Kaddafi’nin muzaffer olması için dua eden Türk analarını bilirim diyor. Müslüman Türk’e bu kadar dost olan insana bunlar reva görüldü. NATO’ya İzmir’de havalanını kullanmasına destek vereceksin. Bu nedir? Bizim inancımızda Müslamanla kafir savaşırken kafire destek verenin inancı tehlikeye girer.
B.A: İlk AK Parti hükümetinde kritik noktalardaki ANAP izleri dikkat çekiyordu. Siz ne düşünüyorsunuz?
A.A: Zaten AKP ANAP’ın geri dönüşüdür. Milli iktidarlardan istediklerini alamayanlar 28 Şubat’ı gerçekleştirip mühendislik projeleri ile bütün kanallar bir anda AKP oltasına kapıldı. Bir mühendislik projesinden söz ediyorsak bu gelişmeler o projenin eserleridir. Bu vesile ile size ve gazetenize haslaten teşekkür ediyorum. Yerel basın içerisinde her zaman Kocatepe gazetesi bizim mesajımızı kamuoyuna iletmektedir. Sizlerden Allah razı olsun. Ama şehrimizde bölgesel ve karasal olarak yayın yapan iki televizyon kanalı var. Her ikiside hangi çalışma ve faaliyetlerimizi vermektedir? Bizim sesimizi kısıp görüntümüzü karartabilirler. Ama bende giderim adam adama markajla tek tek davamı insanlara anlatırım. Ne kadar zor olsada bunu yaparız. Yılın 365 gününde her gün 6 saat çalışarak mesajımızı iletiriz. Bizi nereye kadar engelleyebilirler? Her şeyden önce milli görüş bu ülkenin gerçeği. Bu ülkenin yüzde 99’u Müslüman ise milli görüşte bir realitedir. Bize yapılan onların ayıbıdır.
B.A: Peki sizce yerelde ve genelde seçmen AK Parti iktidarını 10 yıldır destekliyor?
A.A: Bizim milletimiz her zaman Hak’tan ve haklıdan yanadır. Aldanabilir. 2007 yılındaki genel seçimler yaklaştığında Nisan’da Genel Kurmay Başkanı e bildirisini yayınlıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmemesi için. Aynı Gül makama oturduktan sonra e bildiriyi yayınlayanlardan hiçbir ses seda yok. Bu bir aldatma danışıklı döğüştür. Mesela Topkapı sarayında bir görüşmeden bahsediliyor. O görüşmenin detayları hala bu milleten gizleniyor. Reyhanlı’da büyük bir facia gerçekleşiyor. Ölenlere Allah’tan rahmet yaralılara acil şifaler diliyoruz. Başbakanımızın oraya ziyareti 10 bine yakın polis gücü ile yapılıyor. Arkasından basına sansür geliyor. Bu aldatma değilde nedir? Milletten gerçeği nereye kadar gizleyebilirsiniz? Bizim geçmize döndüğümüzde Milli Nizam, Milli Selamet Partisini 12 Eylül’de kapattılar. Refah ve Fazilet partilerini öyle. Bu felaketler başka bir partinin başına gelse inanın tabelası kalmaz. Biz hala dimdik ayakta isek varlığımızıda kabul edin. Bakın engellenemiyor.
B.A: Milli görüşün son siyasi partisi SP. Peki yeni milli görüşçü kuşaklar artık yetişiyor mu? Siz buna inanıyor musunuz?
A.A: Tabiki yeni milli görüşçü kuşaklar yetişiyor. Bu şartlar içinde dahi yetişiyorlar. Partimizin gençlik kolları olsun diğer teşkilatlarımız bunun için çalışıyor. Herşeyden önce milli görüş Hz. Adem A.S’dan Hz. Muhammed A.S’a kadar ezelden ebede çizgisinde sonsuzluğa kadar devam edecek olan bir hak davanın adıdır. Dolayısıyla bu dava bitmez. Daha güçlenerek devam eder. Mesela İzmir’deki fetih mitingini bizim yan kuruluşumuz olan Anadolu Gençlik Derneği yaptı. Çokta güzel oldu. Bu dava bitmez. Şairin dediği gibi, ‘Deden bile söndüremedi İslamiyet nurunu, sen mi söndüreceksin ey Ebu Cehil’in torunu.’ Kimsenin gücü yetmez. Bu büyük dava aynen devam eder. Belki biraz zamanı aralayabilir. Ama daha güçlenerek gelir. 12 Eylül’de bizi kapattık zannedenler önce oyumuzu yüzde 3’e çıkardık sonrasında yüzde 7’ye. Ama 1991 yılında yüzde 12’lik bir oy oranı ile biz TBMM’ye girdik. 1995 yılında da Türkiye’nin en büyük iktidarı olarak Refah-Yol iktidarını gerçekleştirdik. Ne üzülür ne de mahsun oluruz. Biz Hak bir davada çalışmalarımıza devam ederiz. Bir zamanlar bizden bahsetmeyen medya şimdi oy oranı olarak yüzde 1,5’a çıktılar diyor. Halbuki biz şu anda yüzde 10’luk oy oranına yakınız. İnşallah barajı geçeceğiz. Partimizin 5 kere kapatılmasıda yetmedi, içten iki defa vuruldu. Eski Genel Başkanlardan Numan Kurtulmuş dün Karun dediklerinin yanına gitti. İnsanın bir yolu bir fikir bir ideali olur. Bugün böyle yarın öyle diyeceksin. O zaman siyasi dönekler demokrasinin vazgeçilmezidir.
B.A: Siyasi dönekler demokrasinin vazgeçilmezidir ifadesini biraz açar mısınız?
A.A: Menfaatine göre hareket eden grupları bu ifade ile tanımlıyorum. Ne zaman bir yerin başarıya gideceğini zihinleri kesiyor aynı insanlar kalkıp bir oraya bir şuraya gidiyorlar. Mesela dün ANAP’ta olanların tamamı bugün AKP’dedir. Kardeşim sizin bir idealiniz, amacınız, bu ülkeye vereceğiniz hiçbir şey yok mu? Bugün ideali uğruna değilde menfaati uğruna hareket edenler tarihin çöplüğündedirler. Bugün hala bu millet Sultan Abdülhamit Han’ı unutmuyorsa, bugün halen daha Singapur’da ve Lübnan’da Cuma hutbelerinde Sultan Abdülhamit Han yer alır. Neden halk onu çok seviyor çünkü milletten yana tavır koyduğu için. Bugün biz SP olarak meclis dışında olsakda hala Refah-Yol iktidarında daha eski Milliyetçi Cephe hükümetlerinde, CHP-MSP koalisyonlarında bu vatana yaptığımız hizmetleri bu millet unutmamıştır. Bugün çalışmalarımız için nereye varsak herkes bizi bağrına basıyor. Bizim meydanlarda görülmemiz, meclise girmemiz an meselesidir. On yıldır AKP iktidarının yaptıkları görüldü. Biz herşeyden önce Müslümanız. Bu ülkede bin yıldır Kürdü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkez’i kardeşçe yaşıyoruz. Müslüman Türk üzerinde anket yapılsa Müslüman kardeşlerimizin yüzde 99’u bölünmek istemez. Bir tarafta Müslüman Kürt halkı öbür tarafta Marksist, Leninist bir örgüt var. Terör örgütü kesinlikle Müslüman Kürt’ü temsil etmiyor. Akil insanları ülke çapına sal, açılımı yap. Başbakanımız sıkça söylüyor ırçılık yapmayın diyor. İyide Kürt açılımı, Ermeni açılımı, Roman açılımı demek ırkçılık değil midir? Çözüm İslam kardeşliğidir. 780 bin kilometre karelik toprağı bölünmesi kime yarar? Milli durmamız gerekir. Halen daha İslam devletlerinin gözünde Türkiye ağabey devlettir. Bir ağabeyin her zaman için küçük kardeşini gözetlemesi icap eder.
B.A: Şeker-İş Sendikası kongresine eski milli görüşçü AK Parti Milletvekili Halil Ürün’e tepki gösterdiniz. Neden böyle bir tepkiyi neden verme ihtiyacı duydunuz? Çünkü Sayın Ürün, bir hakkın teslimi için şeker fabrikasının merhum siyasi lider Necmettin Erbakan’ın eseri olduğunu
A.A: Tepkiyi verme ihtiyacı duydum. Çünkü, Erbakan hocamız genel başkan iken SP İl Müfettişi idim. O toplantılarda hocamız bizzat milli görüşün temsilcisinin SP olduğunu söylemiştir. Hocamız, ‘SP dışında kim bizde milli görüşçüyüz diyorsa o palyaçodur.’ demişti. Hocamızın bu tespitine göre ben Şeker-İş sendikasının kongresinde ne öfkelendim ne de kızdım. Sadece sahip çıkmaması için o tepkiyi gösterdim. Erbakan hocamız 28 Şubat’ta en zor durumdayken terk edeceksin, bu büyük davayı içten vuracaksın, bu davanın düşmanları ile kol kola olacaksın, ondan sonrada kalkıp hocamızın adını ağzına alacaksın. Bu biraz gülünç oldu. Orada bu davanın gerçek temsilcileri vardı. Bir hakkın tespiti ve teslimi o nedenle taklitçilere düşmez. Hocamızı bu kadar seviyorlardı da kalktılar muhafazakar oldular. Amma biz hala milli görüşçüyüz. Bizde bir döneklik yok dün ne diyorsak bugün aynısını söylüyoruz.
B.A: AK Partililer kendilerini muhafazakar demokratlar olarak tanımlıyor. Siz bu tanımlamaya nasıl bakıyorsunuz?
A.A: Bu sorunuza üstat Necip Fazıl Kısakürek’in bir sözü ile cevap vermek isterim. Mufazakar demokrat olsun şu olsun bu olsun. Üstat yıllarca ülkeye Başbakanlık yapan birine şöyle karşılık vermiş; ‘Kuzum senin neren Anadoluludur? Sen Türk’e Amerikan püskürtürsün. Farkın şuki eski Başbakanlardan sen o belaların son püskürtüsüsün.’ demiştir. Bunların hepsi budur. Bir kalpte iki sevgi olmaz. Kişi aynı anda hem milli görüşçü hemde muhafazakar demokrat olamaz.
B.A: Vermek istediğiniz başkaca bir mesaj var mı Sayın Başkanım?
A.A: Teşekkür ederim.

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme