'Sorunlu bir bankacılık sektörü devraldık'

AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Halil Aydoğan, TBMM Genel Kurulunda görüşülen 606 sıra sayılı yasa tasarısının 7. bölümünde AK Parti Grubu adına konuşma yaptı Muhalefetin sık sık iddia ettiği gibi Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarına tertemiz bir bankacılık sektörü devredilmediğini söyleyen Aydoğan, kamu borç sorunuyla birlikte sorunlu bir bankacılık sektörü devredildiğini kaydetti. Konuşmasında, bu kanun tasarısında [&hellip]

“Sorunlu bir bankacılık sektörü devraldık”

AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Halil Aydoğan, TBMM Genel Kurulunda görüşülen 606 sıra sayılı yasa tasarısının 7. bölümünde AK Parti Grubu adına konuşma yaptı

Muhalefetin sık sık iddia ettiği gibi Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarına tertemiz bir bankacılık sektörü devredilmediğini söyleyen Aydoğan, kamu borç sorunuyla birlikte sorunlu bir bankacılık sektörü devredildiğini kaydetti.
Konuşmasında, bu kanun tasarısında ve yedinci bölümde 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’yla ilgili düzenlemelerin yer aldığını söyleyen Halil Aydoğan; “muhtelif vesilelerle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde söz alan muhalefet sözcüleri, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına tertemiz, sorunsuz bir bankacılık sektörü devrettiklerini, bankacılık sektörünü yapılandırdıklarını, bugün bankacılık sektörünün bu nedenle güçlü bir yapıya sahip olduğunu hep söylediler. Şimdi, ben, sizlere Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinden sonra bankacılık sektöründe Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarından önce yapılanları ve Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının yaptıklarını özet olarak sunmak istiyorum” dedi.
“Program başarıyla sonuçlandırılamadı”
Aydoğan, DSP, MHP ve ANAP’ın iktidar olduğu dönemde meydana gelen Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinin de etkisiyle mali bünyeleri ve kârlılık performansları daha da bozulan bankalar için, 2001 yılının Mayıs ayında Bankacılık Sektörü Yeniden Yapılandırma Programı uygulamaya konulduğunu ifade etti. Aydoğan; “Programın temel unsurları, kamu bankalarının yeniden yapılandırılması, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilen bankaların çözümlenmesi, özel bankacılık sisteminin daha sağlıklı bir yapıya kavuşturulması, gözetim ve denetim çerçevesinin güçlendirilmesi ve sektördeki etkinliğin artırılmasıdır. Bu programın ortaya konulmasından daha önemli olan, bu programın başarıyla sonuçlandırılmasıdır. Peki, sonuçlandırılmış mıdır? Hayır, sonuçlandırılmamıştır çünkü iktidarı sürdürememişler ve erken seçime gitmişlerdir. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından önce kamu bankalarının idaresi Ortak Yönetim Kuruluna devredilmiş, şube ve personel sayıları azaltılmıştır. Kamu bankalarının kısa vadeli yükümlülüklerinin azaltılması için 8,5 katrilyon TL ve görev zararı alacakları ile bu zararlara tahakkuk etmiş faiz tutarının tamamı karşılığında 23 katrilyon TL tutarında hazineden özel tertip tahviller verilmiş, yani hazine borçlandırıl-mıştır. Sermaye yapılarının güçlendirilmesi amacıyla kamu bankalarına hem menkul kıymet hem de nakit olarak kaynak aktarımı yapılmış, yani hazine yine borçlandırılmıştır. 2000 yılsonunda kamu bankalarının takipteki alacakları 1,17 katrilyon lira iken, Aralık 2002 itibarıyla 3,613 katrilyon liraya yükselmiştir. Kamu bankalarının canlı kredi portföyü ise Aralık 2002 itibarıyla 5,3 katrilyon lira olarak gerçekleşmiştir. Yani 2002 yılında kamu bankalarının takipteki alacaklar toplamı canlı kredi portföyünün yüzde 68’ine tekabül etmektedir” diye konuştu.
“Hazine büyük miktarlarda
borçlandırıldı”
Kamu bankaları yeniden yapılandırılırken hazinenin çok büyük miktarlarda borçlandırıldığını, kamu bankaları sorununun kamunun borç sorunu hâline dönüştürüldüğünü, hem kamunun söz konusu borç sorununu hem de kamu bankalarının takipteki alacaklar sorununun Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına devredildiğini söyleyen Aydoğan; “Kaldı ki kamu bankaları sorunu da Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından önceki iktidarlar döneminde yanlış yönetimlerle, politik ve popülist kararlarla ve düzenleme ve denetim eksikliği sonucu ortaya çıkmıştır. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen bankaların çözümlenmesinde Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından önce Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen yirmi iki bankadan Bank Ekspresin Tekfen Grubuna, Birleşik Sümerbankın Oyak Grubuna satışı gerçekleşmiş, Demirbankın HSBC Banka hisse devir sözleşmesi, Sitebankın Nova SA’ya hisse devir sözleşmesi ve Tarişbank’ın Denizbank’a hisse devir sözleşmesi imzalanmış, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilen diğer bütün bankaların çözümlenmesi Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde sağlanmıştır. Pamukbank’ın Halkbank’la birleştirilerek çözümlenmesi de Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarında gerçekleştirilmiştir. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilen bankalarla ilgili olarak 2000-2001 yıllarında tahsilat miktarı yaklaşık 700 milyon dolarken İktidarımızda, 2002-2009 döneminde 18 milyar dolar civarında tahsilat sağlanmıştır. 2003 yılında yönetim ve denetimi TMSF’ye devredilen Türkiye İmar Bankasındaki buna neden olan iş ve işlemler de Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarından yıllar önce başlamış, önceki iktidarların yönetim zayıflıkları, düzenleme ve denetim yetersizlikleri sonucu çok büyük bir bankacılık sorunu olarak Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarı devralmasından sadece altı, yedi ay sonra ortaya çıkmıştır” dedi. Aydoğan, bu sorunun bile Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarına tertemiz bir bankacılık sektörünün devredilmediğine somut bir örnek olduğunu kaydetti.
“Düzenleme ve denetleme kalitesi arttırıldı”
Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarından önce özel sermayeli bankaların sermayelerinin artırıldığını, özel sermayeli bankaların yine yabancı para açık pozisyonlarının önemli ölçüde kapatıldığını belirten Aydoğan; “Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarında ise Halkbank-Pamukbank birleşmesinin yanında bankacılık sektörümüzün çok önemli özel bankalarından birinin Türk ve yabancı ortaklı bir gruba devrinin sağlanarak bankacılık sektöründe büyük bir sorunun doğmadan çözümlenmesi, önemli bir bankacılık operasyonu olarak bankacılık tarihindeki yerini almıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarında düzenleme ve denetlemeye ilişkin çok daha önemli ve köklü değişiklikler yapılmış, 5020 sayılı Kanun, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ve bu kanunlara dayanılarak çıkarılan mevzuatla sağlanmış, düzenleme ve denetlemenin etkinliği ve kalitesi artırılmıştır” dedi. Muhalefetin sık sık iddia ettiği gibi Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarına tertemiz bir bankacılık sektörü devredilmediğini söyleyen Aydoğan, kamu borç sorunuyla birlikte sorunlu bir bankacılık sektörü devredildiğini ifade etti.
“İktidarımızda 3 F sağlandı”
Aydoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde iyi yönetimiyle, kanun ve mevzuat düzenlemeleriyle, gerek kamu bankacılığında gerek özel sektör bankacılığında ve gerekse TMSF’ye devredilen bankalarda, kendisinden önceki iktidardan devraldığı çok büyük sorunları çöze çöze, bankacılık sektörünü, BDDK’nın ve TMSF’nin de etkin çalışmasıyla bugünkü çok iyi konumuna getirdiğini kaydetti. Aydoğan; “İşte, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının kendisinden önceki iktidarlardan farkı yaptıkları bu icraatlardır, aldıkları müspet sonuçlardır. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarında “3 F” diye ifade edilen mali istikrar da, finansal istikrar da, fiyat istikrarı da sağlanmıştır. Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı makamında 5 Temmuz 2006 tarihinde ziyareti esasında, iç ve dış gelişmeler karşısında piyasaların daha istikrarlı hâle gelmesi ve ekonomik büyümenin sağlıklı finansmanında güçlü ve daha büyük bir finansal sektörün önemi de görüşülmüş, Sayın Başbakanımız ülkemizin bölgesi için çok önemli bir merkez olduğunu, İstanbul’un da fiilen finansal merkez gibi göründüğünü, bu fiilî durumun uluslararası nitelikte formel bir yapıya dönüştürülmesi hususunda kapsamlı bir çalışma yapılmasının yararlı olacağını ifade etmiş, Türkiye Bankalar Birliği projenin Deloitte danışmanlık firmasına yaptırılmasına Şubat 2007’de karar vermiştir. Mayıs 2009’da İstanbul Finans Merkezi Raporu güncellenerek nihai hâle getirilmiş, İstanbul Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı 2 Ekim 2009 tarihli ve 27364 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş, IMF ve Dünya Bankası toplantıları sırasında kamuoyuyla paylaşılmıştır” dedi.
“Muhalefetin iddialı gerçeklerden uzak”
Kendimizin inanmadıkları bir projeye başkalarını inandırmanın ve ikna etmenin mümkün olmadığını söyleyen Halil Aydoğan; “İşte, bu nedenle, BDDK, SPK gibi bankacılık ve sermaye piyasalarıyla ilgili düzenleyici, denetleyici kuruluşların ve Türkiye Vakıflar Bankası ve Türkiye Kalkınma Bankası gibi bankaların merkezlerinin İstanbul’a taşınmasının uygun olacağına, sinerji sağlayacağına ve süreci hızlandıracağına inanıyoruz. Yakın geçmişte, önemli bir bankamız olan Türkiye İş Bankası ve Şekerbank da genel müdürlüklerini Ankara’dan İstanbul’a taşımışlardır. Bugüne kadar yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi’nin altyapısının olmadığı, hiçbir hazırlık ve ön çalışma yapılmadığı şeklindeki muhalefetin iddiaları geçerli değildir ve gerçeklerden uzak bir iddiadır. 15 bin kilometre yol hedefini gerçekleştirmek üzere olan Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı İstanbul’un ulaşım altyapısını da, bilişim altyapısını da ulaşım altyapısını da diğer sorunlarını da çözecek güç ve kudrete sahiptir” diye konuştu. (Kocatepe)

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme