Toptaş doğrusunu yaptı – Kocatepe Gazetesi

MHP eski Milletvekili Abdülkadir Akcan, CHP Milletvekili Ahmet Toptaş’ın milletvekili maaş artışı tartışmalarına yaklaşımının doğru olduğunu söyledi. Akcan, milletin vekil yaptığı adamın sürünmesi noktasında sadist bir ruhu Türk Milletinin taşıdığı kanaatinde olmadığını vurguladı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Afyonkarahisar eski Milletvekili Bayındırlık İskan eski Bakanı Abdülkadir Akcan, milletvekili maaşları konusunda ki tartışmaları değerlendirdi.Bayındrlık ve İskan eski [&hellip]

Toptaş doğrusunu yaptı

MHP eski Milletvekili Abdülkadir Akcan, CHP Milletvekili Ahmet Toptaş’ın milletvekili maaş artışı tartışmalarına yaklaşımının doğru olduğunu söyledi. Akcan, milletin vekil yaptığı adamın sürünmesi noktasında sadist bir ruhu Türk Milletinin taşıdığı kanaatinde olmadığını vurguladı

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Afyonkarahisar eski Milletvekili Bayındırlık İskan eski Bakanı Abdülkadir Akcan, milletvekili maaşları konusunda ki tartışmaları değerlendirdi.
Bayındrlık ve İskan eski Bakanı Abdülkadir Akcan, emekli bir milletvekili olmasının yanında üniversite hocası olmasından kaynaklanan emekli maaşı olduğunu ifade etti. Akcan, üniversite hocalığından aldığı emekli maaşının üzerine aktif milletvekilleriyle birlikte vekilerin aldıkları temsil ödeneği aldıklarını söyledi. Temsil ödeneğinin bin küsur TL olduğunu anlatan Akcan şunları söyledi: “Birisi bana sorsa ‘Sayın Akcan siz milletvekili olarak ne kadar emekli maaşı alıyorsunuz.’ diye. Benim sadece söyleyeceğim temsil ödeneği aldığımdır. Benim hak ettiğim bir emekli aylığım var. Milletvekili olmadan emekli olsaydım bugün ben 4 bin TL emekli maaş alacaktım. Bin küsur TL temsil ödeneği üstüne eklenecekti. Bir Bağ-Kur emeklisi tesadüfen milletvekili olduysa emekliliğiniz Bağ-Kur emekliliği ve temsil ödeneği toplamı 2 bin 500 TL olacaktır. Sonuçta milletvekili emekli maaşını hangi emekliliğe bağlı sorgulayacağınız önemlidir. Millet kendisini vekil yaptığı adamın sürünmesi isteniyorsa ki böyle bir sadist ruhu Türk Milletinin taşıdığı kanaatinde değilim. Birileri bunu acrite ediyor. Birileri popülist yaklaşıyor. Milletvekilleri de bunun baskısı altında kalıyor. Meclisi yönetenler bunu savunamadı. CHP inanılmaz derece popülist yaklaştı. Hemşehrimiz CHP Milletvekili Ahmet Toptaş bu hususta doğrusunu yapmıştır.”

Devlet bekasında devlet ebet müddeti önemli

Bir kaç yıllık sürece göre politika geliştirmek veya gelişen politikayı yargılamak yerine uzun vadeli düşünülmesi gerektiğini savunan MHP eski Milletvekili Abdülkadir Akcan, Atatürk’ün veciz sözlerinden biri olan ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ ilkesinin yanında devlet bekasının devlet ebet müddet kavramıyla ifade edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Akcan, bu mantıkla devlete bakıldığında 3-5 yıllık politik gelişmelere bağlı bir şeyi çok övmek ya da yermenin çok doğru olmayacağını söyledi

Bayındırlık ve İskan eski Bakanı Abdülkadir Akcan, gündemde ki konuları değerlendirdi. Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklanmasının iyi değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Akcan, Ortadoğu da yaşanan gelişmeler karşısında Türkiye’nin dikkatle adım atması zorunluluğuna değindi. MHP eski Milletvekili Abdülkadir Akcan, 2003 yılında Mart tezkeresinin TBMM’den geçmesi gerektiğini, tez-kerinin reddi sonucu Irak’taki kırmızı çizgilerin kaybolduğunu, hem iktidar hem de muhalefet partisi mensubu yerel yönetimlerin zorda olduğu görüşlerini aktardı.
Tutuklama Başbuğ’a yöneliyordu
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Afyonkarahisar eski Milletvekili Abdülkadir Akcan, ülke gündemine bomba gibi düşen Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklanması durumunu yorumladı. Akcan, ıslak imza konusundan takip ve kovuşturmaya alınan Albay Dursun Çiçek’in sorgulanıp tutuklanmasıyla, internet andıcı ilişkili olarak Genel Kurmay 2. Başkanı Hasan Iğsız’ın tutuklanmasının bir süreç olduğunu söyledi. Akcan, TSK’nın emekli ve muvazzaf subaylarının gözaltına alınıp, tutuklanmaları sürecinin Başbuğ’a geleceği mesajlarının ve-rildiğinin altını çizdi. Bayındırlık ve İskan eski Bakanı Abdülkadir Akcan, kamuoyuna verilen mesajın kendisi gibi süreci tahmin etmekten mi yoksa farklı bir durumdan mı kaynaklandığını bilemediğini kaydetti.
İfadesine rağmen tutuklama şaşırttı
MHP eski Milletvekili Abdülkadir Akcan, İlker Başbuğ’un Genel Kurmay Başkanlığı’nda ki emir komuta zincirinin en üst uçta olan biri olarak durumunun ne olduğunu bilmediğini dile getirdi. Akcan şöyle konuştu: “Sayın Başbuğ sorguya alındı. Soruşturmada ‘Benim imzam hiçbir yerde yoktur ve gösteremezsiniz. Kimse bana hazırlanan bu şeyin makam oluruna, görüşüne sunulmamıştır.’ demesine rağmen tutuklanmış olması beni hayret içinde bıraktı. Endişelendiğim noktada burasıdır. ‘Benim burada bir dahlim, bir suçum yok, benim bunda imzam yok.’ derken ıslak imzanın ıslaklığının ispatlanması üzerine bina edilen soruşturma ve dava sürecinde mutlaka ıslak imzaların rolü büyük olmalıydı. Benim imzam yok diyen bu iş bana sunulmadı diyen insana inanmadan ortada varmış gibi hiç kimse benim imzamı gösteremez demesine rağmen tutuklanması Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir tezine inancımı düşünmemi gerektiren bir sonuç olmuştur. Bu hukuk süreci içerisinde sonucun sağlıklı şekilde tecelli etmesinden başka bir şansımız yok.”
Dava Anayasa Mahkemesinde görülmeli
MHP eski Milletvekili Abdülkadir Akcan, kendisine göre ortada söz konusu bir iddia olması halinde yapılması gerekenleri sıraladı. Akcan; “Bana göre ben Genelkurmay Başkanı olmamın gereğini yaptım, öbürleri bu silsile içerisinde Genelkurmay Başkanlığı’nda görevli muvazzaf askerler olarak ‘Bize verdiği görevi yaptık.’ iddiasında bulunan insanlar varsa, o zaman Sayın Başbuğ’un yargılama süreci, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından hazırlanacak bir dava dosyası Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’nde görülmesi gerekir. Bu süreç içerisinde örgüt kurdunuz diye çıkarsanız ortada eğer gerçekten herkesin imzası varsa baştan aşağı bu insanlar görevli olmaları nedeniyle imzaları ortaya çıkmışsa görevi yaparken ortaya çıkan sonucu suç olarak kabul edip olayın üzerine gidilmesi gerekir.” dedi.
İyi değerlendirmek lazım
“Eğer bu internet andıcı meselesi doğru ise bu andıçta rolü bulunan insanların tamamı emekli subaylar değil muvazzaf subaylar. Yaptıkları görevin gereği olarak bu işi yaptıkları inancı ile hareket ediyorlarsa o zaman diğerleri normal ceza mahkemelerinde yargılanabilirler.”diyen MHP eski Milletvekili Abdülkadir Akcan şunları söyledi: “Fakat son Anayasa değişikliği ile yaptığı görevi kötüye kullanma tarzında ki suçların yargılama yeri Anayasa’da Genelkurmay Başkanı için Anayasa Mahkemesi’dir. Beni Anayasa Mahkemesi’nde yargılayın diyen biri varsa adı da İlker Başbuğ ise bu talebi iyi değerlendirip yargılamayı orada götürmek gerekir diye düşünüyorum. Bunlar inşallah kısa sürede sonuçlanır. Ne taraftan bakarsanız bakın iki kişi yargılanmış olacak. Birisi ihtilale karşı olduğu için 1960 ihtilalin de sen nasıl bize karşı çıkarsın diye demokrasi adına ihtilal yapmayalım bunları farklı şekilde çözelim diyen bir insanın yargılanmış olmasıdır. İkinci Genelkurmay Başkanı da elinde o güç varken, iddia edilenleri gerçekleştirme noktasında iken gerçekleştirmemiştir. Kendisine karşı askeriyeyi kullandığı iddiasında bulunan bir siyasi parti iktidarını yok etmemiş bir grubu yok etmeye teşebbüsten yargılıyorsunuz. Bu da ayrı bir garabet diye düşünüyorum. Bunu iyi değerlendirmek lazımdır. Hukuk hepimize lazım özü sadece bizler için değil, yargılananlar için değil yargılanmanın temelinde fikriyle, talimatıyla rol alan insanlara da lazım diye düşünüyorum.”
Kaddafi dönemi bitti
Ortadoğu coğrafyasında ki Arap baharı sürecini yorumlayan MHP eski Milletvekili Abdülkadir Akcan, gelişmiş batı ülkelerinin Libya’da ki NATO harekâtı ile Kaddafi’yi imha etmeleri sonucu arkasında yatanın görüldüğünü söyledi. Akcan, özellikle Fransa’nın durumunun farklı olduğunu belirterek, öteki ülkelerin böyle bir düşüncesi olamayabileceğini kaydetti. Abdülkadir Akcan; “Demokrasi adına hareket ediyoruz diyenlerin arasında bazıları Fransa gibi çıkıp petrole konma mücadelesi verme gerçeğini bugün bize haykırıyor. Ama adına ne derseniz deyin bir krallığın sona ermiş olması, Kaddafi rejiminin bitmiş olması önemlidir. Herkese ait olan milli kaynakların Libya güneyinde çölde 20 ton altın şeklinde ortaya çıkmıştır. Kaddafi nasıl ömrü boyunca şirketi, ticari faaliyeti olmadan 20 ton altını tasarruf olarak biriktirebilir? Bu o milletlere ait olan kaynakların o milletlere ait olan insanların hakkını gasp edilmesi olayıdır. Bu ülkelerin insanları adına böyle değerlendirdiğimizde gelişmeleri olumlu bulmamak mümkün değil.”diye konuştu.
Türkiye’nin dikkatli olması lazım
Suriye’de insanların öldürüldüğü bir sistemin vaka olarak ortada olduğunu dile getiren MHP eski Milletvekili Abdülkadir Akcan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Devletinin ortak Bakanlar Toplantısı yaptığını hatırlattı. Sonrasında savaşın eşiğinde kanlı bıçaklı iki ülke haline gelindiğine işaret eden Akcan; “Bu gelişmelerin ne tarafa gideceğini tahminde zorlanıyoruz. Suriye’de yaşananlar biz Esat rejimini ortadan kaldıracağız ama yerine koyacağımız kesimler bize güven telkin etmiyor noktasında. Bu rejim gidecek fakat yerine gelecekler nasıl olacak? Bu sistemin BOP kapsamında mı yoksa Arap baharı adı altında demokrasi arayışının üzerinde durulması gereken bir şey. Fakat kim ne derse desin Suriye’de batı kendisinin kullanabileceği bir idare mi bulamadı? Bir grup mu insan mı bulamadı? Bunların hepsi tartışma konusu. Bizim dikkatli olmamız lazım. ABD bugün Irak’ı işgal edip çekildi gitti. Şimdi biz sınırdaş olarak Irak’la aynı coğrafya da baş başayız. Suriye ile de yarın baş başa kalacağız.” ifadelerini kullandı.
2003’de tezkere geçmeliydi
Ana muhalefet partisi CHP’nin iddia ettiği üzere Türkiye hamlesinin komşu ülke Suriye’nin iç işlerine karışmak olarak değerlendirilmemesi gerektiğini savunan Abdülkadir Akcan; “Bugün terör belasını başımıza saran ülkelerin başında Suriye gelir. Abdullah Öcalan’ı yıllar yılı kendi ülkesinde terör örgütüne strateji geliştirip talimat yağdırmak amacıyla rahatça icraat yaptırmasına fırsat vermiş bir ülkedir. Ortak Bakanlar Kurulu Toplantısı yaptık. Şimdi de kanlı bıçaklı olma noktasındayız. Burada herkes kendi menfaatini ön planda tutuyor. Her şeyden önce biz Müslüman ülkeleriz. Bu işi kaşıyan batılı ülkeler yarın ortamdan fikren veya fiilen çekildikten sonra biz yine baş başayız. Orada bizim akrabalarımız Türkmenler var. Bu Türkmenler’in meselesi de bizim meselemiz. Onların zarar görmemeleri meselesi de yine bizim meselemiz. Bu itibarla çok hassas hareket etmemiz lazım. Ben doğrusu sıfır sorundan süper soruna geçtiğimiz düşüncesinde değilim. K. Irak’a ABD’nin Türkiye üzerinden girmesini sağlayacak tezkerenin görüşülmesinden yaklaşık 20 gün önce 2003 yılının Mart ayında ben Burdur’da idim. Yerel bir gazeteci bana soru sordu. Tezkereyi geçirmeliyiz dedim. O tezkere’den önce K. Irak’a Süleymaniye’de bizim askerle-rimizin başına çuval geçirildi. Bizim askerlerimiz oraya günü birlik bir gece baskını için gitmemişti. Orada bizim Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak karargâhımız vardı. Savunma için karargah kurduğumuz yerde bizim sınırımızı aşarak askerleri-mizi öldürmeye gelen PKK’lı teröristleri takip etmek için gelen Irak’tan ve ABD’den izin alır duruma geldik. O tezkere geçmediği için.”dedi.
Irak’ta kırmızı çizgilerimizi kaybettik
Dünya coğrafyasında birkaç devletten ibaret bir yaşamın sürdürülmediğini Türkiye’nin olaylara bir dünya devleti gözüyle bakması gerektiğini savunan Akcan, bugün anormal gibi gözüken şeylerin yakın gelecekte isabetli kararlar olduğunun görüleceğini belirtti. “Keşke biz tezkereyi geçirmiş olsaydık.”diyen Abdülkadir Akcan; “Eğer tezkere geçseydi Irak’ta ki kırmızı çizgilerimiz muhafaza edilirdi. Şimdi K. Irak’ta bizim kırmızı çizgilerimiz yok. Tezkere geçseydi ABD bizim üzerimizden K. Irak’a geçecekti. Tezkere geçmedi ABD’nin Irak’a girmesini engelledik mi? Biz kırmızı çizgilerimizi kaybettik o tezkereyi geçirmeyerek. Bu yüzden önünüzde ki 2-3 yıla göre politika geliştirmek veya gelişen politikayı yargılamak yerine uzun vadeli düşünülmeli. Ben hadiselere hep böyle bakmışımdır. Atatürk’ün yurtta sulh cihanda sulh ilkesinin yanında devletin bekasını devlet ebet müddet kavramıyla ifade ediyoruz. Devlet yönetimine bu açıdan bakmak gerekiyor. Bu mantıkla devlete baktığımız zaman 3-5 yıllık politik gelişmelere bağlı bir şeyi çok övmek ya da yermek çok doğru olmaz. Bunlar sonuçları 15-20 yıldan önce belli olmayacak gelişmeler. Uzun vadeli konulara bakmak demek bana göre bu.”diye konuştu.
Özel idareler sıkıntılı
Adrese dayalı nüfus sayımına bağlı olarak yerel yönetimlerde çok ciddi sıkıntılar bulunduğunu aktaran Abdülkadir Akcan, bu durumun iktidar ve muhalefet partisi belediyelerinin tümü için geçerli olduğunu söyledi. İl Özel İdareleri kaynaklarında sıkıntılar olduğunu dile getiren Akcan şöyle konuştu: “Bu sıkıntıları giderebilmek için İl Genel Meclisi’nce İller Bankası’ndan krediler alınıyor. İçinde yaşadığımız durum bu. Afyon içinde böyle Sivas içinde böyledir. Merkezi hükümet yetkilerini yerele kaydırarak yerinde yönetim ilkesini gerçekleştirme anlamını taşımaz. Sorumluluklar yetkilerle beraber anlamlıdır. İcraata dayalı yetkilerde de imkânlar oluşturmakla sorumluluklar birlikte ele alınmalıdır. Bu iktidarla siz sorumluluğu Belediye’ye, yerel yönetimlere vermişsiniz, ama kaynak yok. İktidar partili Belediyeler de sıkıntıdalar. Fakat o sıkıntılar minimize ediliyor. X Bakanlığı bir yerden kaynak gönderiyor, Y Bakanlığı bir yerden kaynak gönderiyor. Bu kaynaklarla meseleyi çözdüklerini zannediyorlar ama çözülmüyor. Muhalefet partili Belediyeler de çok ciddi borç devir aldılar. Borcu ekarte edecek imkânları da söz konusu değil. Belediye payları ciddi şekilde kısıldı. Maliye Bakanlığına Belediyelerin toplam borcunun 2,5 milyar TL civarında olduğunu Maliye Bakanı açıklamıştır.”

Haber: Burcu AYDIN

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme