• Haberler
  • Genel
  • Türk Dünyası'nın Uzmanları Afyon'da Buluştu… Su Akar, Türk Yapar!

Türk Dünyası'nın Uzmanları Afyon'da Buluştu… Su Akar, Türk Yapar!

Afyon Kocatepe Üniversitesinin (AKÜ) paydaşlığında Su Vakfı, Gaye Vakfı ve Akademi Vakfı iş birliğinde düzenlenen 'Türk Dünyası 1. Su Çalıştayı', 'Su İçin Teknik Güç Birliği' temasıyla başladı

26-28 Kasım 2025 tarihlerinde Korel Termal Otelde düzenlenen çalıştayın açılışına; Orman ve Su İşleri önceki dönem Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Afyonkarahisar Vali Vekili Murat Büyükköse, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi (AFSÜ) Rektörü Prof. Dr. Adem Aslan, Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Savaş, Organizasyon Komitesi Başkanı Prof. Dr. Cumali Kınacı, AKÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Zorluer, Jeotermal ve Maden Kaynakları Uygulama ve Araştırma Merkezi (JUAM) Müdürü Prof. Dr. Ahmet Yıldız ile birlikte akademik personel ve sektör temsilcileri katıldı.Türk Dünyası'nın Uzmanları Afyon'da Buluştu… Su Akar, Türk Yapar!

Çalıştayın açış konuşmasını yapan Organizasyon Komitesi Başkanı Prof. Dr. Cumali Kınacı, son 150 yılda iklim değişikliğinin hızının önemli ölçüde arttığını vurguladı. Aşırı değişimin iklimde çok daha hızlı dalgalanmalara yol açtığını belirten Kınacı, “Bundan en çok etkilenen bölgelerden biri Türk dünyasının bulunduğu coğrafya. Bir örnek vermek gerekirse Türkiye ve Moğolistan’ı ele alabiliriz. Türkiye 783 bin kilometrekare, Moğolistan ise yaklaşık 1,5 milyon kilometrekare, yani Türkiye’nin neredeyse iki katı büyüklüğünde. Ancak Türkiye’de 86 milyon, Moğolistan’da ise yalnızca 3,3 milyon insan yaşıyor. Bu kadar geniş bir alanda nüfusun az olması, su kıtlığının etkilerini gösteren çarpıcı bir örnek” dedi. Türk dünyasında suyun en stratejik konuların başında geldiğini ifade eden Kınacı, “Su kaynaklarını en iyi şekilde değerlendiremezsek, suyumuz ne kadar bol olursa olsun yine de su sıkıntısı çekeriz. Bu nedenle suyun verimli kullanılması ve su teknolojilerinin geliştirilmesi şart. Türk Dünyası 1. Su Çalıştayının temel amaçlarından biri, mevcut su kaynaklarının nasıl daha verimli kullanılabileceğini tartışmak ve bilgi ile tecrübe paylaşımında bulunmaktır. Su teknolojilerinin tamamına hâkim olmadan, suyun verimli ve ekonomik şekilde kullanılması mümkün değildir” diye konuştu.

Türk Dünyası'nın Uzmanları Afyon'da Buluştu… Su Akar, Türk Yapar!
Çalıştay hakkında bilgi veren Kınacı, şunları söyledi:

“Çalıştaya Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Özbekistan ve Türkmenistan’ın yanı sıra sürpriz şekilde Libya, Cezayir ve Moritanya’dan da katılımcılar oldu. Çalıştayda 30 bildiri sunulacak ve bu bildirilerin önce elektronik ortamda, ardından kitap hâlinde Türkçe, Rusça ve İngilizce olarak yayımlanması planlanıyor. Temel hedeflerimizden biri, su konusundaki uzmanlarla Türk dünyasındaki su idarelerini yöneten yöneticileri bir araya getirerek birbirlerini tanımalarını ve diyalog kurmalarını sağlamak. Aynı zamanda suyla ilgilenen özel sektör firmalarının kendilerini tanıtmasına imkân veriyoruz. Bu sayede sorunlarımızı çözerken bilgi ve tecrübe alışverişinde bulunabileceğiz. Çünkü eğer kendi aramızda bu paylaşımı yapmazsak, başkaları bunu bize çok pahalıya sunabiliyor.”

AFSÜ Rektörü Prof. Dr. Âdem Aslan, suyun insanlık tarihi boyunca hayatın kaynağı olduğunu ve medeniyetlerin kuruluşu ile gelişiminde her zaman kritik bir ihtiyaç olarak öne çıktığını vurguladı. Aslan, “Türk kültüründe su, sadece yaşamın temel unsuru değil, aynı zamanda bereketin, paylaşımın ve kardeşliğin güçlü bir simgesidir” dedi. 21. yüzyılda suyun yalnızca yaşam kaynağı olmanın ötesine geçerek, yönetilmesi gereken küresel çapta stratejik bir güç unsuru hâline geldiğine dikkat çeken Aslan, “Artan nüfus, iklim değişikliği ve endüstriyel gelişmeler suyun erişilebilirliğini tehdit ederken, su yönetimi ve teknolojileri alanında iş birliğini zorunlu kılıyor. Bu nedenle, Türk Dünyasının deneyimli isimlerinin bir araya gelerek su konusundaki bilgi, tecrübe ve teknolojik gücümüzü ele alması tarihî bir sorumluluk olarak görülüyor” diye konuştu.

Türk Dünyası'nın Uzmanları Afyon'da Buluştu… Su Akar, Türk Yapar!

AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş ise suyun, yalnızca temel bir doğal kaynak olmasının yanı sıra ekosistemlerin devamlılığını sağlayan, ekonomik kalkınmanın ve enerji üretiminin belirleyici parametrelerinden biri olan ve devletlerin küresel rekabet gücünü doğrudan etkileyen kritik bir stratejik unsur olduğunu söyledi. Suyun, kültür ve medeniyet kaynaklarından biri olduğunu ifade eden Karakaş, “Gezegendeki tüm canlılar için yaşam kaynağı olan su, insanoğlu için çok daha büyük ve farklı boyutlarda anlam dünyasına sahiptir. Öyle ki tarih boyunca tüm toplumlar, suyun varlığını referans alarak yaşam merkezlerini buna göre konumlandırmışlardır” ifadelerini kullandı. İnsan yaşamında belirleyici bir rol üstlenen suyun dini, sosyal, kültürel ve ekonomik etkileri farklı uygarlıklara ait su kültürlerinin doğmasına neden olduğunu dile getiren Karakaş, “İlkçağlardan itibaren hayat, su etrafında şekillenmiş; geçimden kazanca, felsefeden sanat ve edebiyata kadar birçok alanda su ile ilgili yorumlar ve değerlendirmeler yapılmıştır” diye konuştu.


Suya vurulan nakıştan bahsetmenin, varlığa vurulan nakıştan bahsetmek olduğunu belirten Karakaş, “Şark-İslam medeniyeti için yakıştırılan tariflerden birisi de su medeniyetidir. Medeniyetin başlangıcı olan ilk şehirler, Asya’nın su boyu ovalarında ortaya çıkmış, İslam medeniyetinin kadim şehirleri de su boylarında neşvünema bulmuştur. Şark-İslam medeniyeti bağlamında “su-medeniyet-şehir” ilişkisinin herhalde en güzel örnekleri Bağdat-Herat-İstanbul olsa gerektir” şeklinde konuştu.

Türk Dünyası'nın Uzmanları Afyon'da Buluştu… Su Akar, Türk Yapar!

İnanç eksenli bir medeniyet tasavvuru belirleyen Osmanlı Devleti’nin, bu anlayışı gereği suyu “emanet” olarak gördüğünü ve hayata geçirdiği örnek uygulamaları ile dönemin koşulları göz önünde bulundurulduğunda hayranlıkla karşılandığını söyleyen Karakaş, “Osmanlı bir yere su getirmeyi sevap bildiği için su tesisleri, Osmanlı sanatı ve mimarîsinde çok önemli bir yer edinmiştir. Bu sebepten dolayı ‘su medeniyeti’ olarak anılan Osmanlı’dan kalan Mimar Sinan’ın yaptığı su kemerleri, dünyada sivil mimarinin en güzel örnekleri olarak hala hizmet vermektedir. Su ile ilgili gelişmelerin çok farklı alanlarda politik, kültürel, ekonomik, sosyolojik ve çevreye ilişkin önemli sonuçları olmuş ve olmaya da devam etmektedir” dedi.

Sınırlı bir kaynak olan suyun tükenme riskinin her geçen gün daha da arttığının altını çizen Karakaş, “Küresel ölçekte yaşanan iklim değişikliği, su yönetimini artık teknik bir faaliyet olmaktan çıkararak ulusal ve uluslararası ölçekte güvenlik, kalkınma, su diplomasisi ve bilim politikalarını şekillendiren çok boyutlu bir konu hâline dönüştürmüştür. Dünya üzerinde erişilebilir nitelikteki tatlı su miktarının yalnızca yüzde 1,2 düzeyinde olması, yaşadığımız dönemdeki su krizinin boyutlarını açıkça ortaya koymaktadır” diye konuştu. Türk Dünyası coğrafyasının da bu küresel krizden en hızlı ve en fazla etkilenen bölgeler arasında olduğunu ifade eden Karakaş, “Kuraklığın artışı, yağış rejimlerindeki düzensizlik, yüzey ve yeraltı suyu miktarlarında görülen azalma, su kalitesindeki bozulmalar ile nüfus artışının yarattığı baskı, bölgesel ölçekte su güvenliği açısından ciddi riskler doğurmaktadır. Bu tablo, gelecekte ciddi su açığı riskiyle karşı karşıya kalacağımıza işaret etmektedir. Aynı zamanda suyun, sektörler arası rekabetin merkezi bir unsuru hâline geleceğini ve bütünleşmiş su kaynakları yönetiminin ertelenemez bir zorunluluk olduğunu teyit etmektedir” ifadelerini kullandı.

Su yönetiminin artık ulusal sınırlarla tanımlanabilecek bir konu olmaktan çıktığını bölgesel dayanışma ve ortak teknik kapasite oluşturma gerektiren çok yönlü bir stratejik alana dönüştüğünü belirten Karakaş, “Türk Dünyası ülkeleri, benzer ekolojik riskleri ve çoğu zaman benzer yapısal sorunları paylaşmaktadır. Bu nedenle, Türk Dünyası 1. Su Çalıştayı’nın ‘Su İçin Teknik Güç Birliği’ teması, ortak geleceğimize yönelik ortak akıl ve ortak irade oluşturması açısından oldukça önemlidir. Zincirleme reaksiyonların sonucu olan su stresini aşmak için, bu alanda çalışan bilim insanlarının vurguladıkları gibi, değiştirilebilecek koşullara odaklanmak ve verim artırımını öncelikli politika haline getirmek önem arz etmektedir” dedi.

Afyonkarahisar’ın termal kaynakları ve jeolojik zenginlikleri ile su odaklı çalışmalarda önemli bir bölgesel merkez niteliğinde olduğunu belirten Karakaş, şunları söyledi:
“Afyon Kocatepe Üniversitesi olarak, bu potansiyeli Türk Dünyası’nın ortak bilimsel ve teknik birikimine katkı sunmak amacıyla seferber etmeyi görev telakki ediyoruz. Afyon Kocatepe Üniversitesi bünyesinde Jeotermal ve Maden Kaynakları Uygulama ve Araştırma Merkezimiz bulunmaktadır. Şu anda Türkiye’nin her bölgesinde arama faaliyeti yapmaktadır. Son edindiğimiz cihazlarla birlikte Türkiye’de bir numara diyebiliriz. Bu arada Afyon Kocatepe Üniversitesi olarak Türk Dünyası Üniversiteler Birliğine bizde üye olduk. Oradaki çalışmalara da dahil olacağız.”

Cezayir Cumhurbaşkanı Vekili Prof. Dr. Ahmet Murad ise suyun sadece teknolojik bir konu olmadığını söyleyerek şunları kaydetti:
“Türkiye sadece bir lokasyon değil, aynı zamanda geleceğe açılan bir kapıdır. Türkiye, geleceğe yönelik yolu kendisi yazan ülkedir. Tarihi bir nokta iklim değişikliği ile beraber su haritaları suyun yeniden yazıldığı ve çizildiği, ülkelerin mevcudiyeti önemli ölçüde etkileyen önemli noktadır. Su, sadece teknolojik bir konu değil, aynı zamanda ülkelerin güvenliği, özgürlüğü, bağımsızlığı ve insanların geleceğe yönelik önemli unsurudur. Türkiye, kendi kararlığı ve büyük projeleri ile imkânsız görünen birçok şeyi gerçeğe dönüştürmüştür. Türkiye, anahtar rolünü sadece su alanında değil, ileriye dönük bütün kaynakların dayandığı felsefeyi şekillenmektedir. Su sadece bir kriz sebebi değil, aynı zamanda bölgesel kaynakların tercihler yapılarak fırsata dönüştürebileceği husustur. Gelecek, sadece kelimelerle şekillendirilmez fakat cesur kararlarlar ve samimi birlikteliklerle gerçekleştirilir.”

Afyonkarahisar Vali Vekili Murat Büyükköse konuşmasında suyun, tüm canlılar için yaşamın devamını sağlayan vazgeçilmez bir unsur olduğunu söyledi. Büyükköse,  “Ancak, sanılanın aksine su sınırlı bir kaynak olup, tükenme riski her geçen gün artmaktadır. Bu risk, özellikle büyük bir coğrafyada varlık gösteren Türk Dünyası’nın ortak mirası olan su kaynaklarının geleceği açısından kritik öneme sahiptir” dedi. Türkiye’nin de su riski ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Büyükköse, şunları söyledi:
“Falkenmark Su Kıtlığı İndeksi’ne göre, ülkemiz su stresi yaşayan ülkeler kategorisinde yer almaktadır. 2021 yılı nüfusu dikkate alındığında, kişi başına düşen yıllık su miktarı bin 323 metreküptür. Bu miktar, 2000’li yıllardaki bin 650 metreküpten ve 2010’lu yıllardaki bin 500 metreküpten bir düşüşe işaret etmektedir. Önümüzdeki yıllarda ise, nüfus artışı ve iklim değişikliği gibi etkenler nedeniyle kişi başına düşen su miktarının 2050 yılında bin 069 metreküpe kadar düşmesi öngörülmektedir. Su stresi, belirli bir süre boyunca su ihtiyacının mevcut kaynakları aşması veya su kalitesinin kötüleşmesi nedeniyle su kullanımının kısıtlanmasıyla ortaya çıkmaktadır. Yağışların azalmasıyla kendisini gösteren kuraklık ve kaynakların hızla tüketilmesine yol açan nüfus artışı, birbirini tetikleyen zincirleme reaksiyonların sonucudur.”
Kaynakların etkinliğini sağlamanın yolunun, sürdürülebilir su yönetimi prensiplerini benimsemekten geçtiğini belirten Büyükköse, “Su yönetimi; su kaynaklarının korunması, kalitesinin muhafazası ve optimum faydalı kullanımlarının sağlanması amacıyla yürütülen faaliyetlerin bütünüdür. Bu kapsamda, Entegre Su Kaynakları Yönetimi yaklaşımı temel olmalıdır. Ülkemizde su kullanımında aslan payı tarımsal sulamaya aittir; suyun yüzde 76’sı bu alanda kullanılmaktadır. Dolayısıyla, su kaynaklarının sürdürülebilirliği için öncelikle bu sektörde verimliliği artırmamız gerekmektedir. Bunu sağlamak için modern sulama teknolojileri, basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması, damlama sulama ve bitkinin gerçek ihtiyacına göre sulama yapılması kritik öneme sahiptir” dedi.
Ayrıca Özbekistan Semerkand Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Halmuradov Rüstem İbragimovich de çevrim içi olarak çalıştaya katılarak görüşlerini bildirdi.

Açış konuşmalarının ardından Orman ve Su İşleri önceki dönem Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, “Suyun Ehemmiyeti ve Türkiye’de Su Yatırımları” konulu sunumunu gerçekleştirdi. Eroğlu, insanlık tarihi boyunca suyun yaşamın ve medeniyetlerin temel kaynağı olduğunu vurgulayarak, insanların su ihtiyaçlarını kolay karşılayabilmek için su kaynaklarının yakınlarına yerleştiğini ve suyun hem toplumsal hem de ekonomik gelişmeyi belirleyen en önemli unsurlardan biri olduğunu söyledi. Dünya yüzeyinin üçte ikisinin suyla kaplı olduğunu belirten Eroğlu, “Ancak tüm suyun sadece yüzde 3’ü tatlı su ve bunun da çok küçük bir kısmı teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir durumdadır. Dünya genelinde kullanılabilir tatlı su miktarı toplam suyun yalnızca yüzde 1’ine denk gelmektedir. Ayrıca su kaynaklarının kıtalara göre dağılımı ile nüfus dağılımı arasında ciddi bir dengesizlik bulunmaktadır. Bu durum, dünya nüfusunun önemli bir bölümünün suya erişiminde zorluklar yaratmaktadır. Bugün dünya genelinde 1,7 milyar insan temiz içme suyuna ulaşmakta güçlük çekmekte; 400 milyon çocuk ise temiz suya erişememektedir. Sağlıksız su nedeniyle her gün yaklaşık 25 bin kişi hastalanmaktadır. Son 50 yılda dünya nüfusu iki kat artarken, su tüketimi 4,5 kat artmıştır” dedi. Türkiye’nin yarı kurak iklim kuşağında yer aldığını ve yağışların bölgelere ve yıllara göre büyük farklılık gösterdiğini vurgulayan Eroğlu, “Örneğin Karadeniz ile İç Anadolu Bölgesi arasındaki yıllık yağış farkı 10 kata kadar çıkmaktadır. Ortalama değerlere göre, ülkemizde her 7 yılda bir orta şiddette, her 19 yılda bir ise çok şiddetli kuraklık yaşanmaktadır” şeklinde konuştu.

Açılış töreninin ardından Orman ve Su İşleri önceki dönem Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Afyonkarahisar Vali Vekili Murat Büyükköse, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Afyon Kocatepe Üniversitesi standını ziyaret ederek, JUAM’ın yürüttüğü projeler hakkında bilgiler aldı.
28 Kasım 2025 Cuma günü teknik ve turistik gezi ile devam edecek çalıştay, poster sunumları ile sona erecek.

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme