'Üniversite'ye benden çok emeği geçti'
Afyon Kocatepe Üniversitesi'nin Kurucu Rektörü Prof. Dr. Şahabettin Yiğitbaşı, merhum İbrahim Küçükkurt'un üniversitenin kurulması konusunda, kendisinden daha gayretli olduğunu belirtti Afyon Kocatepe Üniversitesi'nin Kurucu Rektörü Prof. Dr. Şahabettin Yiğitbaşı'nın yaptığı konuşma şöyle: 'Bu anma bana hüzün ve burukluk vermektedir. Rahmetli Ağabeyimizle bizim geçmişimiz yarım asırdan fazladır. İstanbul'dan, Yüksek Ticaret Okulu'ndan başlar. O zaman Ağabeyimizdi, vefatına [&hellip]
Afyon Kocatepe Üniversitesi’nin Kurucu Rektörü Prof. Dr. Şahabettin Yiğitbaşı, merhum İbrahim Küçükkurt’un üniversitenin kurulması konusunda, kendisinden daha gayretli olduğunu belirtti
Afyon Kocatepe Üniversitesi’nin Kurucu Rektörü Prof. Dr. Şahabettin Yiğitbaşı’nın yaptığı konuşma şöyle: “Bu anma bana hüzün ve burukluk vermektedir. Rahmetli Ağabeyimizle bizim geçmişimiz yarım asırdan fazladır. İstanbul’dan, Yüksek Ticaret Okulu’ndan başlar. O zaman Ağabeyimizdi, vefatına kadar Ağabeyliği devam ettirdi. Bana çok büyük destek oldu. Afyonkarahisar deyince hatırlanacak, en çabuk akla gelen, hiç unutulmayacak bir insandı. Böyle bir insanı anmak, elbette insana hüzün verir, acı verir. Sizi fazla yormadan bazı önemli gördüğüm hususlarla yâd etmek isterim.
AFYON’UN FAHRİ YÖNETİCİSİ
Böyle bir insanı anmanın iki unsuru olması gerekir bence. Biri, kamuyla ilişkisi, bir de özel hayatı. Kamuyla ilişkisi açısından İbrahim Bey, neredeyse Afyon’un fahri başkanı, yöneticisi, hemşehrisi. Kendisini Afyon’a adamış, memleket sever, insan sever, yardımdan ve hayırlardan başka hiçbir şey düşünmeyen, kendini adamış bir insandı. Gerçekten O’nu anlatmak bana biraz zor geliyor. Arada kesintiler olmasına rağmen vazife icabı kısmet oldu, Afyon’da tekrar bir araya geldik. Bana daha ilk günümden itibaren en büyük desteği sağlayan bir Ağabeyim oldu. Devamlı yanımda oldu. Üniversite kurulduğunda binası yoktu, hocası yoktu. Ama böyle değerli hemşehrileri vardı. Bunların başında da İbrahim Bey gelir. Rektörlük binası yoktu. O zamanki Vali Bey’in yanında ben bu Rektörlük binasını dile getirdim. Ama daha evvel, İbrahim Ağabey ile bir karar verdik. Defterdarlık binasına göz koyduk. Yemeğin verdiği havayla Vali Bey de anlayış gösterdi. Hemen orada işi bağladık. Fakat içimizde de bir şüphe var. Acaba nasıl olacak? İlla bir söz verilmesi gerekti. Vali Bey söz verdi, bir daha söz verdi. Ertesi gün Ankara’da bir işimiz var. Arabanın telefonundan beni aradılar, Vali Bey vazgeçti dediler. Hemen Zafer Gazetesi’ni aradık, büyük bir manşet atıldı. Vali Bey söz verdi denildi. Böylece Rektörlük binasına kavuştuk.
AYRINTILARI DAHİ HATIRLARDI
İbrahim Ağabey’in en önemli özelliği, ürkerek söylüyorum hafızasıydı. O kadar ayrıntı sayılabilecek şeyler bilirdi ki ürkmemek mümkün değil. Bir gün üniversitede oturuyoruz, üniversite işlerini konuşuyoruz. Isparta’dan bir banka müdürü geldi. Bir Isparta muhabbeti başladı, adam on dakika sonra ‘Pes’ dedi, ‘Ben Ispartalıyım ama Isparta’yı tanımıyorum’ dedi. Her şeyin olumlu tarafına bakardı. Fahri Doktorluk yetmez. En büyük katkısı eğitime olmuştur. Üniversitenin kurulmasında benden çok gayreti olmuştur. Allah gani gani rahmet eylesin.
“ŞU GELEN BİR…”
Sigara içiyordu. Yengemiz de biz de sigara içmesine karşıyız. Bir fıkra anlatayım dedim. Bektaşi deniz kenarında oturmuş denizi seyrediyormuş. Bir başkası gelmiş, ‘Hayrola Erenler, ne yapıyorsunuz’ demiş. ‘Dalga sayıyoruz’ demişler. ‘Kaç oldu’ demiş, ‘Şu gelen bir’ demişler. Sen de yenge hanım aradığı zaman ‘şu gelen bir’ dersin. Sonra O bana derdi artık ‘Şu gelen bir’. Vefatına hiç inanamadım, hiç alışamadım. Hâlâ sevgi ve saygıyla anıyorum.” (Kocatepe)
Bakmadan Geçme





