1600 Yılında Afyonkarahisar…
'Halkı gayet zekidir. Okumuşu ve düşünürü çoktur... Bu şehir münevver ve ruhani bir şehirdir. İnsan bu şehre girince, kalbi, gözü açılır, bağ ve bahçelerinde gamı dağılır, canına can gelir...' İşte bu sözler 1600'lü yılların Karahisar-ı Sahib'ini yanı Afyonkarahisar'ını anlatıyor. İşte 1600'lü yıllarda Afyonkarahisar nasıl bir şehirmiş gelin birlikte bakalım…

MİMARİ YAPILAR VE İSLAMÎ DOKULAR
Evliya Çelebi, Afyonkarahisar’ın camileri, medreseleri, hamamları ve hanları gibi mimari eserlerine özel bir bölüm ayırmıştır. Şehirdeki en dikkat çekici camilerden birinin, Sultan II. Bayezid döneminde yapılan Ulu Cami olduğunu ifade eder. Ahşap mimarisi ve ince oymacılık sanatını barındıran bu camiyi “ince bir sanat harikası” olarak tanımlar.
Ayrıca şehrin diğer önemli yapılarından olan Mevlevihane’ye de değinir. Mevlevihane’nin şehrin kültürel ve manevi hayatında önemli bir yeri olduğunu, burada düzenlenen sema törenlerinin halk tarafından büyük ilgi gördüğünü anlatır. Şehirdeki hamamlar ise, halkın günlük yaşamında önemli bir yer tutmaktadır ve Çelebi, bu hamamların temizliğini ve işlevselliğini övgüyle dile getirir.
“Afyon halkı, ilme ve irfana düşkün bir millet olup medrese ve camilerinde her daim talebe bulunur.”
Bakmadan Geçme





