Baltacı Mehmet Paşa Prut Seferini Neden Yarıda Bıraktı ?
Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasi tarihine yön veren isimler arasında yer alan Baltacı Mehmed Paşa, hem başarısıyla hem de hakkındaki söylentilerle hafızalara kazınmış bir devlet adamı olarak dikkat çeker.
III. Ahmed döneminde iki kez sadrazamlık makamına getirilen Baltacı Mehmed Paşa, özellikle 1711 Prut Seferi ve ardından gelen barış süreci ile tarih sahnesinde çokça tartışılan isimlerden biri haline gelmiştir.
OSMANCIK'TAN SARAYA UZANAN BİR HAYAT
Baltacı Mehmed Paşa, 1662 yılında Çorum’un Osmancık ilçesine bağlı, bugün kendi adını taşıyan köyde (eski adıyla Karaağaç Köyü) dünyaya geldi. Genç yaşta ilim merakıyla Trablus, Tunus ve Cezayir gibi Kuzey Afrika şehirlerine kadar gitti. Eğitim ve görgüsünü artırdıktan sonra İstanbul’a dönen Mehmed Paşa, akrabalarından Hacı Sefer Ağa’nın vasıtasıyla saray hizmetine girdi. İlk görevi baltacılık oldu; yani sarayda koruma ve hizmetle görevli bir askerî memuriyet...
Güzel sesi sayesinde musikiye ilgi duyan Mehmed Paşa, zamanla saray müezzini oldu ve “Mehmed Halife” unvanını aldı. Akça pak yüzü nedeniyle ise halk arasında “Pakçemüezzin” lakabıyla anılmaya başlandı. Sarayda gösterdiği gayret ve disipliniyle kısa sürede yükseldi; önce yazıcılık görevini üstlendi, ardından 1703 yılında ikinci imrahorluğa tayin edildi.
EDİRNE VAKASI VE SİYASİ YÜKSELİŞ
1703 yılında yaşanan Edirne Vakası, Baltacı Mehmed Paşa’nın kariyerinde önemli bir dönüm noktası oldu. Bu olay sırasında isyancı askerler ve halk, II. Mustafa’yı tahtan indirerek yerine kardeşi Şehzade Ahmed’i tahta geçirdi. O dönemde saray çevresiyle güçlü ilişkiler kurmuş olan Mehmed Paşa, yeni padişah III. Ahmed’in güvenini kazandı.
Fakat bu hızlı yükseliş, dönemin sadrazamı Moralı Damat Hasan Paşa tarafından hoş karşılanmadı. Hasan Paşa, Baltacı’nın kendisine rakip olabileceği endişesiyle onu çeşitli görevlere tayin ederek İstanbul’dan uzaklaştırdı. Trablusşam, Halep gibi eyaletlerde tahsildar olarak görev yaptı. Ancak bu sürgün dönemi uzun sürmedi.
İLK SADRAZAMLIK DÖNEMİ
1704 yılında Kalaylıkoz Hacı Ahmet Paşa'nın sadrazamlığa getirilmesiyle Baltacı Mehmed Paşa tekrar İstanbul’a dönebildi. Kısa süreliğine kaptan-ı derya olarak görev yaptıktan sonra, 25 Aralık 1704’te sadrazamlık makamına getirildi. Bu dönemde kendi taraftarlarını çeşitli görevlere getirerek gücünü pekiştirmeye çalıştı. Ancak devlet işlerinde büyük bir icraat gösteremediği gerekçesiyle 3 Mayıs 1706'da görevden alındı ve Sakız Adası’na sürgüne gönderildi.
İKİNCİ SADRAZAMLIK VE PRUT SEFERİ
1709 yılında İsveç Kralı XII. Karl’ın Poltava Savaşı'nda Ruslara yenilmesi ve ardından Osmanlı topraklarına sığınması, Osmanlı-Rus ilişkilerinde yeni bir kriz doğurdu. Bu gelişmeler ışığında, 18 Ağustos 1710 tarihinde Baltacı Mehmed Paşa yeniden sadrazamlığa getirildi.
Osmanlı Devleti, İsveç Kralı’nın da teşvikiyle Rusya’ya savaş ilan etti. Bu gelişmeyle birlikte Baltacı Mehmed Paşa, “Serdar-ı Ekrem” unvanıyla sefere çıktı. 200.000 kişilik büyük bir orduyla 9 Nisan 1711’de İstanbul’dan hareket ederek Tuna Nehri’ni geçti ve Eflak topraklarına girdi.
PRUT BATAKLIKLARINDA SIKIŞAN BİR ORDU VE TARİHİ BARIŞ
18 Temmuz 1711’de başlayan Prut Savaşı'nda Osmanlı ordusu, Rus ordusunu Stanileşti kasabası yakınlarındaki bataklık arazide kuşattı. Rus ordusunun kaçışı imkânsız hale geldi ve Rus Çarı I. Petro (Deli Petro), kurtuluş umudunu yitirdiği bir mektubu Moskova’ya gönderdi.
Bu kritik anda Rus ordusu adına Mareşal Şeremetiyev barış talebinde bulundu. Baltacı Mehmed Paşa, savaşı sürdürmek ya da barışı kabul etmek arasında karar vermek üzere savaş meclisini topladı. Meclisteki komutanların çoğu, yeniçerilerin huzursuzluğu ve lojistik sorunları nedeniyle barışa sıcak baktı. Nihayetinde, 21 Temmuz 1711’de Prut Antlaşması imzalandı.
Bu antlaşma ile Osmanlılar Azak Kalesi'ni geri aldı, Ruslar Karadeniz’den çekilmeyi kabul etti ve İsveç Kralı XII. Karl’a zarar vermeme sözü verildi. İlk başta bu antlaşma İstanbul’da memnuniyetle karşılandı.
SÜRGÜN VE TARTIŞMALARIN GÖLGESİNDE BİR SON
Ne var ki, savaşta kuşatılmış olan Rus ordusunun yok edilmeden serbest bırakılması, özellikle zaman geçtikçe büyük bir hayal kırıklığına yol açtı. Bazı çevreler, Baltacı Mehmed Paşa’nın bu kararı bilinçli olarak aldığına, hatta Rusya Çariçesi Katerina ile görüşerek barışa ikna edildiğine dair söylentiler yaydı. Ancak tarihçi Ahmet Akgündüz’ün Osmanlı ve Rus kaynaklarına dayanan çalışmaları, bu söylentilerin gerçek dışı olduğunu ortaya koymuştur. Katerina’nın o sırada bölgede bile bulunmadığı belgelerle kanıtlanmıştır.
Sadrazam Baltacı Mehmed Paşa, Edirne’ye döndüğünde hakkında olumsuz hava hâkimdi. 20 Kasım 1711’de Sultan III. Ahmed’in emriyle sadrazamlıktan azledildi. Ardından Midilli Adası'na kalebent olarak gönderildi. Sürgün hayatı Limni Adası’nda devam etti. 1712 yılının Eylül ayında, Limni’de hayatını kaybetti. Mezarı, tasavvuf tarihinin önemli isimlerinden Niyazi-i Mısrî’nin kabri yakınındadır.
TARİHTEKİ YERİ VE MİRASI
Baltacı Mehmed Paşa’nın Osmanlı tarihi içindeki yeri karmaşıktır. Kimi tarihçiler onu Prut Seferi'ni başarıyla yöneten bir devlet adamı olarak görürken, kimileri ise önemli bir zafer fırsatını barışla geçiştiren bir isim olarak değerlendirir. Ancak kesin olan bir şey varsa, o da onun devrinin en güçlü bürokratlarından biri olduğudur.
Osmancık’tan saraya, oradan da tarihin en kritik seferlerinden birine uzanan Baltacı Mehmed Paşa'nın hikâyesi, Osmanlı'nın ihtişamı kadar, içinde barındırdığı çelişkileri de yansıtır.
Bakmadan Geçme




