Bu İşin İçinde Bir Kayserili Var
Türkiye'nin en büyük bankalarından biri haline gelen Akbank, 65 yıl önce Adana-Kayseri Bankası adıyla küçük bir yerel banka olarak kuruldu.
II. Dünya Savaşı sonrası hızla sanayileşen ve gelişen Türkiye’de, bölgenin sanayi ve ticaret erbabı, finansman ihtiyacını karşılamak amacıyla bir banka kurma fikrini ortaya attı. Bu vizyonla, 30 Ocak 1948’de Adana’da Adana-Kayseri Bankası adıyla temelleri atılan banka, kısa sürede büyüyerek ulusal bir kimlik kazandı.
KURULUŞ VE İLK YILLAR
Bölgenin pamuk üreticilerine finansman sağlamak amacıyla kurulan banka, tamamı Adana’da yaşayan Kayserili iş insanlarının ortak girişimiyle hayata geçti. Bankanın kurucu ortakları arasında, Türkiye’nin sanayi devlerinden Hacı Ömer Sabancı, Adanalı sanayiciler Ahmet Sapmaz ve Bekir Sapmaz kardeşler, Milli Mensucat’ın sahipleri Nuh Naci Yazgan, Nuri Has, Mustafa Özgür ve Seyit Tekin yer aldı.
Kurulduğunda yalnızca tek şubeye sahip olan banka, iki şehrin baş harfleri nedeniyle halk arasında "Akbank" olarak anılmaya başlandı. Aynı zamanda, "Ak" kelimesi bölgede yetişen beyaz altın olarak bilinen pamuğu temsil ettiğinden bu isim kurucular tarafından da benimsendi. Akbank, faaliyet gösterdiği dönemde bölgede mevcut dört bankanın en küçüğü olarak finansal hayatına başladı
İstanbul’daki ilk şubesini 14 Temmuz 1950’de Sirkeci’de açan banka, açılışını duyurmak amacıyla 13 Mayıs 1950’de Hürriyet gazetesinde küçük bir ilan yayımladı. O dönemlerde bankanın iletişim faaliyetleri oldukça sınırlıydı. Çoğunlukla mevduat çekmek amacıyla düzenlenen piyango duyurularıyla tanıtım yapılmaktaydı.
BÜYÜME SÜRECİ VE ULUSAL BANKA OLMA HEDEFİ
Bankanın büyüme süreci, 1954 yılında genel müdürlüğün İstanbul’a taşınmasıyla hız kazandı. Bu taşınma, Akbank’ın sadece yerel bir banka olarak kalmayacağını, ulusal çapta bir finans kuruluşu olmayı hedeflediğini gösterdi. İstanbul’a taşınmayla birlikte bankanın iletişim faaliyetlerinde de büyük bir değişim yaşandı. Reklamlar daha profesyonelce hazırlanırken, duyuruların boyutları ve etkisi arttı. Akbank artık mahalli değil, ulusal bir banka olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu.
1960’LAR: YÖNETİMDE DEĞİŞİM VE YENİ BİR DÖNEM
1960’lı yıllar, Akbank için önemli dönüşümlerin yaşandığı bir dönem oldu. Bankanın kurucu ortakları 1962 yılına kadar yönetimde aktif rol oynarken, bu tarihten itibaren yönetim Sabancı Ailesi’nin kontrolüne geçti. Sabancı Ailesi’nin bankaya hakim olmasıyla birlikte büyüme süreci hız kazandı ve bankacılık faaliyetleri daha kurumsal bir yapıya büründü.
1962 yılında İş Bankası eski Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dallı, Akbank’ın yönetim kurulu başkanlığına getirildi. Dallı’nın yönetiminde, bankanın büyüme politikası hızla devam etti. Ancak Dallı, 1969 yılında politikaya atılarak milletvekili seçildiğinde, yerini İş Bankası’nın deneyimli yöneticilerinden Bülent Yazıcı’ya bıraktı. Yazıcı’nın liderliğinde Akbank, kurumsallaşma sürecini daha da ilerleterek Türkiye’nin en büyük ve en güvenilir bankalarından biri olma yolunda önemli adımlar attı.
VE BUGÜN
65 yıl önce Adana-Kayseri Bankası olarak kurulan ve küçük bir bölgesel banka olarak yola çıkan Akbank, bugün Türkiye’nin en büyük ve en güçlü bankalarından biri olarak finans sektörüne yön vermektedir. Kuruluşundan itibaren bölgesel bir bankadan ulusal bir finans devine dönüşen Akbank, güçlü sermaye yapısı, modern bankacılık anlayışı ve müşteri odaklı stratejileriyle finans dünyasında önemli bir konuma sahiptir.
Akbank’ın hikayesi, sadece bir bankanın değil, Türkiye’nin ekonomik büyümesine katkı sunan sanayici ve iş insanlarının girişimci ruhunun da bir yansımasıdır. Geçmişten bugüne uzanan bu başarı öyküsü, bankacılık sektöründe lider konumda olmayı sürdüren Akbank’ın geleceğe yönelik hedeflerine ışık tutmaya devam etmektedir.
Bir şeyler yaz...