Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Depremde ortaya çıkan kayıplar kadere bağlanamaz”

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Ahmet Neoldum, 17 Ağustos depreminin
21’inci yıldönümünde depremlerde ortaya çıkan can ve mal kayıplarının kadere bağlanamayacağını söyledi

 

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Ahmet Neoldum, yönetim kurulu üyesi meslektaşlarıyla birlikte 17 Ağustos Marmara Depreminin 21’inci yıldönümü nedeniyle dün sabah Oda da basın toplantısı düzenledi. Toplantıda odanın yeni yönetim kurulu üyelerinden; Yasemin Anıkaydın, Tuna Seçme, Abdullah Miraç Daldal hazır bulundu.
“17 AĞUSTOS ÇOK ACI BİR TECRÜBE”
İnşaat Mühendisleri Oda Temsilcisi Ahmet Neoldum, 17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli depremin 21’inci yılında yapı stokunun güvenli olup olmadığının yanı sıra bu konuda değişiklik olup olmadığı sorularının gündemde olduğunu vurguladı. Neoldum, depremlerde ortaya çıkan can ve mal kayıplarının kadere bağlanamayacağını kaydederek, “Daha öncesini acı şekilde tecrübe ettiğimiz, iliklerimize kadar hissettiğimiz bir depremin yıldönümünü idrak ediyoruz. 17 Ağustos 1999 tarihi bizim neslin acı tecrübesini oluşturuyor. Ben odamızın yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımız ve İnşaat Mühendisleri Camiasının da bu tarihin çeki düzen verilmesi gereken bir gün olarak hatırlanıyor. Herkesçe bilinen 1975 yılında yapılan deprem yönetmeliğine göre ön görülen projelerimizin tamamı bundan sonra ki deprem yönetmelikleriyle projeler planlanmıştır. 2019 yılında tekrar yapılan çalışma ile İnşaat Mühendisliğinin proje dizaynı açısından yeni bir deprem yönetmeliği çıkarıldı.” dedi.
“17 AĞUSTOS DEPREMİ
BİR MİLAT OLMALI”
17 Ağustos 1999 yılında yaşanan ve ülke tarihinin sonuçları itibariyle en acı depremlerinden biri olan 7,4 büyüklüğündeki Gölcük merkezli depreminin üzerinden 21 yıl geçtiğini hatırlatan Neoldum, “Resmi sonuçlara göre 18.873 insanımız yaşamını yitirdi,23.781 insanımız yaralandı, 328.113 ev ve işyeri yıkıldı veya hasar gördü. Açıkçası yapılarımızın yüzde 25’i, kullanılamaz hale geldi. Yüzde 6’sı yerle bir oldu, yüzde 7’si ağır hasar, yüzde 12’si de orta derecede hasar gördü. Bir milyondan fazla insanımız evsiz kaldı.17 milyar dolardan fazla ekonomik kayıp ortaya çıktı. Marmara Bölgesi başta olmak üzere 16 milyon insanımız bu depremin sonuçlarını yakından hissetti. Edirne’den Antalya’ya kadar her aileye uzak veya yakın ölçüde dokundu. Bu nedenle İnşaat Mühendisleri Odası 17 Ağustos 1999 Depreminin bir ‘Milat’ olması gerektiğini ilan etti.” diye konuştu.
“MEVCUT YAPI STOKU GÜVENLİ DEĞİL”
Ahmet Neoldum, yeni yapılacak olan yapıların, “Bina Deprem Yönetmeliği” dikkate alınarak bilim, teknoloji ve mühendislik ilkeleri doğrultusunda yapılmasının can ve mal güvenliğinin sağlanması bakımından büyük bir önem taşıdığını belirterek, “Var olan yapı stokumuz güvenli olmaktan uzaktır. Üretilecek olan yapılarla ilgili olarak yer seçim kararlarından zemin- yapı ilişkisine, doğru bir tasarımdan, yapı üretim evrelerinin bilgiye dayalı bir anlayışla denetlenmesine kadar bütünlüklü bir yapı üretim sisteminin kurulmasına ihtiyaç var. 17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli Depremden bugüne kadar geçen 21 yıl içinde zaman zaman doğru çalışmalar da yapılmıştır. Fakat yapılmış olan bu çalışmalar ya uygulama alanı bulmamış veya bir süre uygulanarak daha sonra ortadan kaldırılmıştır. Yaşamış olduğumuz orta büyüklükteki bir depremde bile yapıların yıkılması yapı stokumuzun büyük bir riskle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Ayrıca kendi kendisine yıkılan yapıların varlığı ve tümüyle kaçak olarak yapılan yapıların af kapsamına alınmış olmaları da kentlerimizin büyük bir risk altında olduğunun önemli bir işaretidir.” ifadelerini kullandı.
“YÖNETMELİKLER
ÖDÜNSÜZ UYGULANMALI”
Daha güvenli ve yaşanabilir yerleşim yerlerinde yapıların üretilmesinin deprem risk yönetiminin temel amaçlarından olduğunu ifade eden Ne oldum şöyle konuştu: “Güvenli yapıların üretilmesinin en etkili yolu; yerleşim planlarında ana riskleri göz önüne alarak, gerekli düzenlemeleri yapmak ve ‘Deprem Yönetmeliklerini’ ödünsüz bir şekilde uygulamaktır. Deprem yönetmeliğinin ve depreme dayanıklı yapı üretilmesinin ana unsuru inşaat mühendisleridir. Bu nedenle inşaat mühendislerinin iyi yetişmiş olmaları gerekir. Bu duruma rağmen fiziki şartları yetersiz, öğretim kadroları son derece zayıf, laboratuarı olmayan ve oldukça fazla kontenjana sahip okulların inşaat mühendisliği diploması veren okullara dönüşmüş olması kabul edilemez. Can ve mal güvenliğinin sağlanması için depreme dayanıklı yapı üretmekten başka bir yol yoktur. Bu gerçekten hareketle geleceğimizi kadere ve rantçılara bağlamanın çıkar yol olmadığı acıda olsa anlaşılmıştır. Bilime, bilgiye, mühendisliğe, akla ve insana önem veren uygulamalar sorunun değil çözümün yoludur. 17 Ağustos yıkımının 21.yıldönümünde ilgilileri bir kez daha uyarıyoruz.” >> Burcu AYDIN’ın Haberi

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti