Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Kaybetme kaygısı fazlasıyla kaybettirir – Kocatepe Gazetesi

Ensar Vakfı’nın Ramazan’da İkindi
Kaybetme kaygısı fazlasıyla kaybettirir

Ensar Vakfı’nın Ramazan’da İkindi Sohbetlerinin altıncısı AKÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin tarafından “Dünyevileşmenin Psikolojisi” konusunda yapıldı.
Ramazan’da İkindi Sohbetleri Gedik Ahmet Paşa Medresesi’nde (Taş Medrese) devam ediyor. Sohbet öncesi Kur’an-ı Kerim tilavetini Mimarlar Odası Başkanı Süleyman Bircan gerçekleştirdi.
PROBLEMLERİN TEMELİ DÜNYEVİLEŞMEDİR
Ramazan-ı Şerifin hayırlar getirmesini dileyen Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin, Ensar Vakfı Afyonkarahisar Şubesi yönetimine her yıl Ramazan ayında sohbet buluşmasını sağladığı için teşekkür etti. “Dünyevileşmenin Psikolojisi” konusunda konuşacağını dile getiren Gültekin; “Açıkçası bugün karşı karşıya olduğumuz sorunların, problemlerin temelinde yer alan bir problemden bahsedeceğiz. Alkol, fuhuş çeşitli edepsizlikler, münkerat aklınıza her ne geliyor ise bu problemlerin hepsini var eden temel problem dünyevileşmedir. Açıkçası dünyevileşme sadece bu zaman diliminde değil. Tarihin her döneminde Müslümanlar için en ciddi, tehlikeli problem ola gelmiştir. Bugünde bu durum böyledir. Ama şu anda bizim yaşadığımız zaman diliminin dünyevileşme açısından bir hususiyeti var. Bilindiği üzere dünyevileşme ihlâsı alıp götüren bir şeydir” dedi.


TEMEL KAYGI FANİ DÜNYA
Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin, dünyevileşmenin içtenliği, güveni, samimiyeti alıp götüren bir şey olduğunu ifade etti. Müslümanların içinde bulunulan zamanda daha önce hiç olmadığı kadar samimiyetlerini yitirdiklerine işaret eden Gültekin; “Şu dönemde Müslümanlar önceki zamanlara göre içtenliklerini, ihlâslarını yitirdiler. Güven denilen olgunun her geçen gün maalesef yara aldığını görüyoruz. Bunun da temelinde yatan problem dünyevileşme olduğunun altını çizmek gerekir. Dünyevileşmenin dinamiklerini anlatmaya çalışacağım. Öncelikle dünyevileşmeyi tanımlamanız gerekiyor. Dünyevileşmeyi çok basit ve kısa bir şekilde şöyle tanımlıyorum; Davranışlarımızın, hareketlerimizin altında yatan temel güdünün, temel kaygının dünya olmasıdır. Bir kişinin tavırlarında bu dünyaya ait bir kaygı, bir arzu varsa, bir korku varsa ortada bir dünyevileşme var demektir. Dünyevileşmenin karşıtı da uhrevileşmedir. Uhrevileşmeyi de yaptığımız dünyevileşme tanımının tam karşıtı bir tanımla yapabiliriz. Yani bu dünya da herhangi bir davranışta bulunurken bu davranışın arkasında Allah kayısı ve sevgisi, öte dünya, ahret kaygısı, sevgisi bulunması olarak tanımlıyoruz” diye konuştu.
DÜNYEVİLEŞMENİN MASKESİ ÇOK
Açık ve gizli dünyevileşmeden söz etmeden önce kavram tanımlamaları yaptığını belirten Gültekin; “İslam maskesi ile maskelenmiş, Allah rızası maskesi ile maskelenmiş, hatta hayır-hasenatla maskelenmiş bir dünyevileşme tehlikesi ile de karşı karşıyayız. Dünyevileşme ile yaptığımız bütün amelleri sıfırlayan, bütün amelleri yakan bir problemden bahsediyoruz. Dünyevileşmenin bana göre iki temel göstergesi var. Tabii ki bunlar çeşitlendirilebilir tartışmaya da açık şeylerdir. Dünyevileşme de kendimizi yoklayabileceğimiz iki temel gösterge var. Bu sohbetin ardından biz dünyevileşiyor muyuz sorusuna da cevap bulmak istiyorum. Bu iki temel göstergeden bir tanesi sahip olma arzusu, diğeri de kaybetme korkusudur. Bunlar dünyevileşmenin iki temel göstereni, iki temel dinamiğidir” şeklinde konuştu.
SAHİPLİK VE KAYBETME
 İKİ GÖSTERGE
Bu dünyaya ait herhangi bir şeyi kaybetme korkusunun da dünyevileşmeden kaynaklandığına değinen Gültekin şöyle konuştu: “Dünyevileşme çetin bir imtihandır. Çünkü biz dünya da yaşıyoruz ve dünyevileşmeme gibi bir imtihanımız var. Bu kolay bir şey değil. Hem madde âleminde yaşayacaksınız, hem süslü bir dünya da yaşayacaksınız, hem de burayı önemsemeyeceksiniz. Davranışlarımızın arkasında bu dünyaya ait herhangi bir şey olmayacak. Bu zor bir şeydir. Bunu da ifade etmemiz gerekir. İnsan doğal olarak önce sahip olmayı arzular. Bu mal, makam, çocuk, herhangi bir ilim, bilgi diğer dünyada işe yaramayacak her şeyi bu dünyaya ait olarak belirleyebiliriz. Öte dünya da hesap gününde işimize yaramayacak her şeyi bu dünyaya ait unsurlar olarak tanımlayabiliriz. Biz bunlara önce sahip olmayı arzularız. Bunlara sahip oluruz. Sahip olduktan sonra da kaybetme korkusu yaşarız.”
KAYBETME KORKUSU
CENNETİ KAYBETTİRDİ
İlk insan ve ilk Peygamber Âdem’in (A.S) cennette kandırıldığını hatırlatan Mücahit Gültekin, bu kandırılmada da sahip olma ve kaybetme korkusunun olduğunun altını çizdi. Cenneti kazanma arzusu ile onu kaybetme korkusunu şeytanın tetiklediğine değinen Gültekin şunları söyledi: “Hz. Âdem’in sahip olduğu imkânı kaybetme korkusu yanında sahip olma arzusu da göze çarpıyor. Şeytan Hz. Âdem’in cennetten ayağını kaydırırken hem bu sahip olma arzusun tahrik etmiş hem de cenneti kaybetme korkusunu kışkırtmıştır. Ayetleri ayrıntılı olarak açıklamıyorum. Ama ‘Niye o meyveyi yasakladı? Çünkü siz orada ebedi kalmayasınız diye’ ‘Bir de melekler gibi olmama’ Demek ki Hz. Âdem’in cennete ebedi kalamama kaygısı var. Cennette kalmayı garantilemek istiyor. Kaybetme korkusu cennetin kaybedilmesiyle sonuçlanmıştır. Bunun böyle bir sonucu var. İnsan sahip olduklarını kaybetme korkusuyla yaşamaya başladığı andan itibaren bilmemiz gerekir ki onları ve daha fazla şeyi de kaybedebilir demektir bu” >> Burcu AYDIN’ın Haberi

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti