Diyabette Büyük Alarm: 2050'de Her 8 Yetişkinden 1'i Diyabetli Olacak
Afyonkarahisar İl Sağlık Müdürlüğü, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada diyabetle mücadelenin küresel ölçekte önemine dikkat çekti. Açıklamada, Dünya Diyabet Günü'nün (DDG) 160'tan fazla ülkede 1 milyardan fazla kişiye ulaşan dünyanın en büyük diyabet farkındalık kampanyası olduğu kaydedildi.
Dünya Diyabet Günü’nün, insülini 1922’de Charles Best ile birlikte keşfeden Sir Frederick Banting’in doğum günü olan 14 Kasım’da 1991 yılından bu yana kutlandığı hatırlatılan açıklamada girişimin, Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından başlatıldığı, 2006 yılında ise Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun aldığı kararla resmî BM günü ilan edildiği belirtildi.
Açıklamada, Dünya Diyabet Günü’nün 2024-2026 teması “Diyabet ve Esenlik” olarak belirlenirken, 2025 yılı için odak noktasının “işyerinde diyabet” olmasının planlandığı bilgisi paylaşılarak, diyabet bakımına uygun erişim ve destek sağlandığında hastaların iyi yaşam koşullarına ulaşabileceği ifade edildi.
IDF’nin 2024 verilerine göre dünya genelinde 589 milyon kişinin diyabetli olduğunun altı çizilen açıklamada, diyabetlilerin üçte ikisinden fazlasının düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşadığı, yaklaşık yarısına ise henüz tanı konulmadığı ifade edildi. 430 milyon diyabetlinin aktif çalışma hayatında yer aldığı bildirilen açıklamada, IDF projeksiyonlarına göre 2050 yılında dünya çapında yaklaşık 853 milyon kişinin diyabetli olacağı ve bunun %45’lik bir artış anlamına geldiği kaydedilerek, diyabetin son 17 yılda küresel sağlık harcamalarında en az 1 trilyon dolarlık artışa yol açtığı da ifade edildi.
Açıklamanın devamında şu bilgilere yer verildi:
“Diyabetli kişilerin %90'ından fazlasında sosyoekonomik, demografik, çevresel ve genetik faktörlerden kaynaklanan tip 2 diyabet vardır.
Tip 2 diyabetin artışına katkıda bulunan başlıca faktörler şunlardır: Kentleşme, yaşlanan bir nüfus, azalan fiziksel aktivite seviyeleri, aşırı kilo ve obezite yaygınlığının artması, ancak, tip 2 diyabet için önleyici tedbirler alarak ve tüm diyabet tipleri için erken teşhis ve uygun bakım sağlayarak diyabetin etkisini azaltmak mümkündür. Bu önlemler, bu durumla yaşayan kişilerin komplikasyonlardan kaçınmasına veya bunları geciktirmesine yardımcı olabilir. Diyabet, kalp damar hastalıkları ve diğer bulaşıcı olmayan hastalıklar (ve genel olarak toplum sağlığının) önlenmesini iyileştirmek, değiştirilebilir davranışsal risk faktörlerinin yanı sıra hava kirliliği, diğer çevresel stres faktörleri ve inşa edilmiş çevre gibi dış faktörleri ele almak için çapraz ve tüm politikalarda sağlık yaklaşımı gerektirir; bunların hepsi çoğu bulaşıcı olmayan hastalık da ortak risk faktörleridir. Sağlık Bakanlığı bünyesinde, önceki yıllarda da diyabetle programlı bir şekilde mücadele yaklaşımıyla çalışmalar yürütülmüştür. DSÖ Avrupa Bölge Ofisi ve Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun girişimi ile hazırlanan ve 1989 yılında ilan edilen “St.Vincent Bildirisi” ülkemiz adına 1992 yılında imzalanmıştır. 1994 yılında Sağlık Bakanlığı önderliğinde “Ulusal Diyabet Programı” adı ile geliştirilen program uygulamaya konulmuş ve halen Türkiye Diyabet Programı olarak yürütülmektedir. Programda diyabetle etkin mücadele edilebilmesi için ulaşılması gereken 5 amaç belirlenmiştir.
Bu amaçlar; etkin diyabet yönetimi için politika geliştirmek ve uygulamak, diyabetin önlenmesini ve erken tanı konmasını sağlamak, diyabet ve komplikasyonlarının etkin tedavisini sağlamak, çocukluk çağında diyabet bakım ve tedavisini geliştirmek, tip 2 diyabet ve obeziteyi önlemek ve diyabet ve diyabet programını etkin izlemek ve değerlendirmektir. Her bir amacın hedefine ulaşması için stratejiler ve somut eylemler önerilmiştir. Türkiye Diyabet Programı, diyabetin en önemli risk faktörü olan obezitenin önlenmesi amacıyla yürütülen “Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı” ile de desteklenmektedir. Programlarımız Bakanlığımız ve ilgili paydaşlar ile birlikte kararlılıkla yürütülmektedir."
Bakmadan Geçme