• Haberler
  • Sağlık
  • Kemik Erimesinin Önüne Geçmek İçin Ne Yapılmalı? Uzmanı Açıkladı

Kemik Erimesinin Önüne Geçmek İçin Ne Yapılmalı? Uzmanı Açıkladı

AFSÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Hasan Toktaş, kemik erimesi (osteoporoz) konusundaki merak edilen soruları cevapladı

Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Hasan Toktaş, kemik erimesi (osteoporoz) hakkında ayrıntılı bilgi verdi. Toktaş, “Osteoporoz yani kemik erimesi, “gözenekli kemik” anlamına gelmektedir. Kırıklara yatkınlık ile birlikte düşük kemik mineral yoğunluğu (BMD) ile ilgili bu rahatsızlık, kemiğin iç yapısındaki değişikliklerden kaynaklanır. Kemik erimesi; kırıklara, sakatlıklara, yaşam kalitesinin azalmasına neden olan; kemiğin içini boşaltıp kalitesini bozduğu için kırık olana kadar bulgu vermediğinden “sessiz hırsız” olarak da adlandırılan bir hastalıktır. Osteoporoza bağlı kırıklar genellikle kalçada, bileklerde ve omurgada görülür. Kalça kırıkları genellikle ameliyat gerektirir. Bilek kırıkları ise alçı ile tedavi mümkün olmazsa ameliyat gerektirebilir. Omurga, bilek ve kalça kırıkları, yaşlılarda en sık görülen kırıklardır. Kemiklerin zayıflaması, omurgayı oluşturan kemiklerden her biri olan omurlarda kompresyon (çökme) kırıklarına yol açabilir. Kompresyon kırıklarının zamanla omurganın gücünü ve şeklini değiştirmesi kronik sırt ağrısına veya kamburluğa sebep olabilir, boy kısalabilir” dedi.

Kemik Erimesinin Önüne Geçmek İçin Ne Yapılmalı? Uzmanı Açıkladı

Prof. Dr. Toktaş, açıklamasına şöyle devam etti:

“Cinsiyet bazında baktığımızda, kadınların kemik kütlesi erkeklerden daha düşük ve kemikleri daha küçük olduğundan, osteoporoz riski kadınlarda daha yüksektir. Erkekler ise özellikle 70 yaşından sonra risk altındadır. Yaşlandıkça kemik kaybı daha hızlı gerçekleşirken yeni kemik oluşumu yavaşlar. Zamanla kemikler zayıflayabilir ve osteoporoz riski artabilir. Vücut büyüklüğü de bir risk faktörüdür. İnce kemikli kadınların ve erkeklerin, daha iri kemikli kadınlara ve erkeklere kıyasla osteoporoz geliştirme riski, daha fazladır. Araştırmalar, bireylerin aile geçmişinde yani ebeveynlerinden birinde osteoporoz veya kalça kırığı öyküsü varsa, osteoporoz ve kırık riskinin arttığını göstermektedir. Bazı hormonların düşük seviyeleri, osteoporoz geliştirme riskini artırabilir. Menopoz sonrası kadınlarda östrojen hormonu seviyesinin düşmesi, menopoz öncesi kadınlarda hormonal bozukluklar veya aşırı fiziksel aktivite nedeniyle âdet döneminin anormal olarak yokluğu sonucu östrojen seviyesinin düşmesi, erkeklerde düşük testosteron seviyeleri, osteoporoz risk artışı ile ilişkilidir.”

Kemik Erimesinin Önüne Geçmek İçin Ne Yapılmalı? Uzmanı Açıkladı

Kemik erimesinin önlenebilmesi için yapılması gereken davranış biçimleri hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Toktaş, “Çocukluktan yaşlılığa kadar, kalsiyum ve D vitamini açısından düşük bir beslenme düzeni, osteoporoz ve kırık riskini artırabilir. Bilinçsiz diyet yapmak ve yetersiz protein alımı da kemik kaybı ve osteoporoz riskini artırabilir. Fazla tuzlu beslenmek ve günde beş fincandan fazla kahve içmenin de osteoporoz riskini artırdığı düşünülmektedir. Bazı hormonal hastalıklar, mide-bağırsak hastalıkları, iltihaplı romatizma gibi bazı romatizmal hastalıklar, bazı kanser türleri ve bir yeme bozukluğu olan anoreksiya nervoza, osteoporoz riskini artırabilir. Bazı ilaçların uzun süreli kullanımı, kemik kaybı ve osteoporoz riskini artırmaktadır. Bu ilaçlar arasında, astım ve romatizma gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan ve halk arasında kortizon olarak bilinen ilaçlar, epilepsi ya da sara hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçlar, meme ve prostat kanserini tedavi etmek için kullanan bazı ilaçlar sayılabilir. Sağlıklı bir yaşam tarzı, kemiklerin güçlü kalması için de önemlidir. Düşük fiziksel aktivite seviyeleri ve uzun süreli hareketsizlik, kemik kaybı oranının artmasına sebep olabilir. Kronik olarak aşırı alkol tüketimi osteoporoz için önemli bir risk faktörüdür. Bilimsel çalışmalar, sigara içmenin de osteoporoz ve kırıklar için bir risk faktörü olduğunu göstermektedir” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Toktaş, hastalığın teşhisi konusunda şu vurguları yaptı:
“Bel bölgesi omurgada, kalça eklemi bölgesinde veya ön kolun bilek bölgesinde kemik yoğunluğu ölçümü ile tanısı konur. Kemik dansitometresi ölçümünde T -skoru -2,5 veya daha düşük bulunması ile teşhis edilir. Erkeklerde ve menopoz öncesi kadınlarda Z skoruna bakılır ve muayene, laboratuvar ve röntgen bulgularına göre tanı konur. Çocuklarda tüm vücut kemik dansitometresi Z skoruna bakılır. Ek olarak Kemik dansitometresinde T skoru osteoporoz sınırından daha yüksekte olan hastalarda risk faktörleri mevcutsa osteoporoz tanısı konur. Kadınlarda, menopozdan sonraki ilk beş ila yedi yıl içinde kemik kaybı hızlıdır. Özellikle 40 yaşından önce yumurtalıkların alınması veya başka bir sebeple erken menopoza giren kadınlar, risk altındadır. Zayıf veya minyon tipli kadınlar, sigara içenler, alkol tüketenler, hareketsiz bir yaşam tarzı sürdürenler, ailesinde kalça kırığı öyküsü olanlar, hormonal bozukluğu olanlar, kemik metabolizma hastalığı olanlar, tiroit hastalığı olanlar, diyabeti olanlar, kronik böbrek yetmezliği olan hastalar ve kronik karaciğer hastaları, risk altındadır. Felç veya hastalık nedeniyle uzun süreli hareketsizlik de kemik kaybına neden olabilir.”

Kemik erimesinin tedavi yöntemlerine ilişkin de bilgi veren Toktaş, “Kemik kaybını durdurmak ve kırık riskini azaltmak için sigarayı bırakmak, alkol tüketimini azaltmak, sağlıklı beslenmek ve düzenli egzersiz yapmak en öncelikli önlemlerdir. Osteoporoz tıbbi bir rahatsızlıktan veya kullanılan ilaçlardan kaynaklanıyorsa, doktorunuz bu konuyu değerlendirip mümkünse ilacınızı değiştirmelidir. Mümkün değilse osteoporoz açısından tedavi ve düzenli olarak kontrol gereklidir. Osteoporozun tedavisinde ilaç tedavileri kullanılır. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanı ve endokrinoloji uzmanları öncelikli olarak osteoporoz tedavisi ile uğraşan hekimlerdir. Bu branşlardan hekimlere başvurduğunuzda size uygun olan ilaç önerilecektir. Osteoporoz ilaç tedavisi alırken ek olarak kalsiyum ve D vitamini de kullanılması gerekmektedir. Vücudumuzun kemikleri beslemek için kalsiyum ve D vitaminine ihtiyacı vardır. Kalsiyum ve D vitamini açısından zengin besinlerin gıdalarla alınması önemlidir. Süt ürünleri ve koyu yeşil yapraklı sebzeler en çok kalsiyum içeren gıdalardır. Balıklar ve deniz ürünlerinin de kalsiyum ve D vitamini içeriği yüksektir. D vitamini halk arasında güneş vitamini olarak da bilinir. Derimiz doğrudan güneş ışığı gördüğünde D vitamini üretmektedir” ifadelerine yer verdi.

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme