Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

‘Halikarnas Balıkçısı’ Bodrum’da yaşatılıyor – Kocatepe Gazetesi

“Halikarnas Balıkçısı” Cevat Şakir
'Halikarnas Balıkçısı' Bodrum'da yaşatılıyor

“Halikarnas Balıkçısı” Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın şimdiye kadar göz önünde olmayan bebeklik ve aile albümünden seçilmiş özel fotoğrafları, yaşamından kareler, tarihi belgeler, kendi kaleminden yazıları, çizdiği resimleri ve kişisel eşyaları, Bodrum Deniz Müzesinde sergileniyor
1925 yılında bir yazısı nedeniyle suçlu bulunarak Bodrum’a sürgün edilen, afla kurtulduktan sonra çok sevdiği insanları ve doğal güzellikleriyle kaynaştığı Bodrum ilçesine yeniden dönen Kabaağaçlı burada yaklaşık 25 yıl yaşadı. Kabaağaçlı, o yıllarda bir balıkçı kasabası olan Bodrum’da yaşadığı süre boyunca ilçenin farklı noktalarına onlarca çeşit tohum ekti, fidan dikti. Kabaağaçlı’nın neredeyse bir asır önce diktiği bu ağaçlar, şimdilerde Bodrum’un çarşı merkezlerinde heybetli görünümleriyle görenlerin dikkatini çekiyor.
 Balıkçının yazdığı, “Merhaba” ile başlayan, “Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin, sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin. Senden öncekiler de böyleydiler, akıllarını hep Bodrum’da bırakıp gittiler.” yazısı da Türkçe ve İngilizce olarak Bodrum’un girişinde ilçeye gelen yerli ve yabancı tatilcileri selamlıyor.
Kabaağaçlı’nın Bodrum’a katkıları dolayısıyla Bodrum Belediye Meydanı’nda bir de büstü bulunuyor.
Yazdığı roman ve hikayelerle Bodrum’a büyük katkılar sağlayan Kabaağaçlı’nın 17 Nisan’da doğumunun 127. yılı kutlandı. Halikarnas Balıkçısı, çok sevdiği Bodrum’da düzenlenen çeşitli etkinliklerle anılıyor.
Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaaçlıoğlu kimdir?
Osmanlı Devleti Şûra-yı Askeri üyesi Afyonlu Kabaağaçlızade Mustafa Asım Bey’in torunu, Osmanlı tarihçisi ve devlet adamı Kabaağaçlızade Mehmed Şakir Paşa’nın (d. 1855 – ö. 1914) oğludur. Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyıl kumandan ve sadrazamlarından, II. Abdülhamit saltanatında 4 Eylül 1891 – 9 Haziran 1895 tarihleri arasında sadrazamlık yapan Kabaağaçlızade Ahmed Cevad Paşa ise (d. 1851, Şam- ö. 10 Ağustos 1900, İstanbul) amcasıdır.
17 Nisan 1890 tarihinde, Osmanlı’nın köklü ailelerinden Şakir Paşa Ailesine mensup babası yüksek komiser olarak görev yaptığı Girit’te doğdu. Babası Girit ve Atina’da sefirlik ve valilik yapan Mehmed Şakir Paşa, annesi Giritli Sare İsmet Hanım; amcası II. Abdülhamid devri sadrazamı Ahmed Cevad Paşa, dedesi Şurayı Askeri Dairesi Reisi Miralay Mustafa Asım Bey’dir. Kendisine, iki evliliğinden de çocuğu olmayan ve onu kendi çocuğu gibi seven amcasının ismi verildi.
Cevat Şakir, altı çocuklu ailenin en büyük evladıydı. Ailesinin tüm fertleri sanatta yetenekliydi. Sırasıyla dünyaya gelen Hakkiye, Ayşe, Suat, Fahrelnisa ve Aliye adlı kardeşlerinden Fahrelnisa resim alanında, Aliye gravür alanında üne kavuştu; Hakkiye’nin kızı Füreya Koral, ilk Türk kadın seramikçi oldu; Fahrelnisa’nın çocukları Nejad Devrim ressam; Şirin Devrim ise tiyatrocu oldu.
Cevat Şakir, çocukluk hayatının ilk yıllarını babası Şakir Paşa’nın elçi olarak bulunduğu Atina’da geçirdi. İlköğrenimini Büyükada’da, orta ve liseyi 1907’de Robert Kolej’de tamamladı. İlk yazısı aynı yıl İkdam Gazetesi’nde yayımlandı. Bu, İngilizce’den tercüme bir yazıydı. Lise öğreniminden sonra İngiltere’de denizcilik öğrenimi yapmak istediyse de ailesinin ısrarı ile Oxford Üniversitesi’nde tarih öğrenimi gördü. 1913’te İtalyan bir hanımla evlenerek İtalya’da kaldı, resim öğrenimi gördü.
İstanbul’a döndüğünde gazete ve dergilerde yazılar yayınlamaya başladı. Aile, 1914 yılında maddi sıkıntı içine girmiş ve babası Mehmed Şakir Paşa Afyon’daki Kabaağaçlı çiftliğine yerleşmişti. Babasının çiftlikte bir tartışma anında Cevat Şakir’in silahından çıkan kurşunla vurularak ölmesi üzerine cinayet iddiasıyla yargılandı ve 15 yıl kürek cezasına çarptırıldı. Cezasının yedi yılını çektikten sonra baş gösteren verem hastalığından ötürü tahliye edildi.
1925 yılına kadar geçimini haftalık dergilerde tercümeler, yazılar yayınlayarak, resim ve yeni tarz tezhipler yaparak, karikatür yaparak, karikatür çizerek ve renkli dergi kapakları hazırlayarak temin etti. Türk basınında kapakçılığın gelişmesinde katkısı vardır.

 

 

Dört asker kaçağının kadersizliğiyle ilgili olarak Hüseyin Kenan takma adıyla kaleme aldığı 13 Nisan 1925 tarihli “Hapishane-de İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler” başlıklı öyküsünden ötürü İstanbul İstiklal Mahkemesi’nde yargılandı. ‘Memlekette isyan bulunduğu sırada, askeri isyana teşvik edici yazı yazmak’tan suçlu bulundu. Mahkeme başkanı Ali Çetinkaya tarafından idama mahkûm edilmek istendiyse de, Kılıç Ali Bey’in önerisiyle kalebentlikle Bodrum’a sürüldü. 3 yıllık sürgünlüğünün yarısını Bodrum’da tamamladı.
Cezasının son yarısını İstanbul’da tamamladıktan sonra, çok sevdiği insanları ve doğal güzellikleriyle kaynaştığı Bodrum’dan uzak kalamadı ve Bodrum’a yeniden dönüp yaklaşık 25 yıl kaldı.
Bodrum’un antik çağdaki adı olan Halikarnas’ı mahlas olarak benimseyen Cevat Şakir, Bodrum’da balıkçılık dahil çeşitli işlerde çalıştı. Edebiyat sahasına giren eserlerinin büyük kısmını da Bodrum’da yazdı. İkinci evliliğini dayısının kızı Hamdiye, üçüncü evliliğini Hatice Hanım’la yapan Cevat Şakir’in üç evliliğinden beş çocuğu oldu. Çocuklarının ortaöğrenim çağına gelince, o yıllarda bu kasabada ortaokul bulunmaması sebebiyle ailesini İzmir’e nakletti. Yaşamını yazarlık ve turist rehberliği ile sürdürdü, rehberlik kurslarında da ders verdi. 13 Ekim 1973’te İzmir’de kemik kanserinden vefat etti. Vasiyeti üzerine Bodrum’a gömüldü. Kabiri Bodrum-Gümbet’teki Türbe Tepesinde manevi oğlu Şadan Gökovalı ile seçtiği yerde küçük bir müzesi ile birlikte Halikarnas Balıkçısı Müzesi adı altında bulunmaktadır.

 

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti