Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Aklın almayacağı altyapı yatırımları yaptık”

Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin
“Aklın almayacağı altyapı yatırımları yaptık”

Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, Beldemiz Dergisi’ne siyasi geçmişi hakkında bilgi verdi. Beldemiz Dergisi’nin yeni sayısı için hazırlanan mülakattan Gazeteniz Kocatepe’nin derlediği ikinci bölümü siz okuyucularımızla paylaşıyoruz:
-Siyasi hayata ilk ne zaman atıldınız?
Babam Hafız Halil Çoban, Afyon’da ilk defa hatimli teravih geleneğini başlatan kişidir. Ayrıca kendisi imam olduğu için ailemiz muhafazakâr bir aileydi. 1969-70’li yıllarda merhum Necmettin Erbakan, önce Konya’dan Adalet Partisi’nden aday olmak istemiş, ancak Süleyman Demirel veto etmişti. Sonrasında kendisi Konya’dan bağımsız aday olurken bilahare Millî Nizam Partisi’ni kurdu. Bu esnada şehirleri turluyordu ve şimdiki Zülali Camii’nin arka bölümünde 1973 yılında bir miting yaptı. O mitingde ben de hemen Erbakan Hoca’nın dibindeydim. 11 yaşında bir çocuktum ve konuşmasını teybe almıştım.O zaman herkeste ya da her ailede olmayan bir teypti. Babam Almanya’dan bir akrabamıza getirtmişti. Üç maaş kadar para ödemişti o teybe. Ondan sonra bizim siyasi çalışmalarımız başlamış oldu.
MİLLETVEKİLLİĞİ Mİ,
BELEDİYE BAŞKANLIĞI MI?
– Belediye Başkanı olmayı neden istediniz?
Siyasette aktif olarak yer alanlar, parti teşkilatlarında, milletvekilliğinde, belediye başkanlığında, belediye meclisinde veya il genel meclisinde görev alırlar. Ben de erken yaşlardan itibaren Milli Türk Talebe Birliği’nde, Akıncılar Derneği’nde görevler aldım. Hem de çok zorlu bir dönemde. Şimdiki nesil 12 Eylül öncesi Türkiye’deki ortamın nasıl olduğunu bilemez. Her gün onlarca insanın terör nedeniyle öldürüldüğü bir şehirde (Ankara) öğrenci olarak okudum. Ancak o atmosferde bile Ankara’da Milli Türk Talebe Birliği’nden hiç ayrılmadım. İnsanlara hizmet etmekti amacımız. Tüm dünyada insanların hayrına yönelik hizmet etmeyi önemli addeden bir şuurda olan yapıda yetiştik. Dolayısıyla Belediye Başkanlığının insanlara hizmette önemli bir görev olduğunu düşündüm. Olmaz ama hadi oldu diyelim; AK Parti’den bana, Burhanettin Çoban, seni biz 1’inci sıradan milletvekili adayı göstermek istiyoruz ne dersiniz, diye sorsalar: Efendim, bu emriniz talimatınız değilse ben belediye başkanlığı görevinde daha faydalı olacağıma inanıyorum eğer uygun görürseniz ben belediye başkanı adaylığında devam etmek istiyorum, diye cümle kurarım. Bu da insanlara hizmet etmenin en güzel yolunun belediye başkanlığından geçtiğinin göstergesidir bana göre. Bu nedenle belediye başkanlığını seçtim.
HİZMETLER ARŞİVLERE GEÇİYOR
– Belediye başkanlığının en sevdiğiniz yönleri neler?
İnsanlar şehrine hizmet eden insanları aradan uzun yıllar geçse de unutmuyorlar. Hele ki günümüzde internet var. Google’den arşiv gibi aradığınız her şeyi bulabiliyorsunuz. 50 yıl sonra Google’ye girip Hıdırlık Yolu yazsanız, Hıdırlık Yolu’nu Belediye Başkanı Burhanettin Çoban açtı diye çıkacaktır. Dolayısıyla şehre kalıcı hizmetler yapılmasında belediye başkanlığının çok büyük bir artısı var. Düşünün bir şehri baştan sona yeniliyorsunuz ve bu yenilemede sizin imzanız var. İşte bunun verdiği mutluluğun ölçüsü olamaz. Ayrıca bir belediye başkanının hizmetlerinden dolayı çocuklarına ve torunlarına bırakacağı mutluluğun tarifi yoktur sanırım. Ayrıca insan aslında kendinin de bir göstergesidir. Bir insan bir şeyler yapıyor muyum? Yapmıyor muyum? Ya da başarılı mıyım? Başarısız mıyım? Sorularına kendisi de cevap verebilir ve kendisini ölçebilir. Yapılan işler, istatistikler ve rakamlar ortada. Örneğin, sizin bir yılda döktüğünüz asfalt ile 10 yıl önce dökülen asfalt miktarının arasında 10 kat fark varsa başarılı olduğunuzu görebiliyorsunuz. Bunlar mutluluk veren şeyler. Bir de ilkleri yapmak çok önemli. Biz bunu 2009 yılında beri başardık. İlk dönemimizde Afyon Tarihi’nde insanların aklının almayacağı çok büyük altyapı hamlelerine girdik. Bu ��alışma esnasında tabii insanlarda bir takım huzursuzluklar ortaya çıkıyor ama hizmetin değerini bilenler de oluyor. Örneğin, altyapı çalışmaları devam ederken, inceleme yapmak için Olucak Mahallesi’ne gittim. Mahallede yaşayan 70 yaşlarında bir ağabeyimiz yanımıza gelip; Sayın Başkanım ben 50 sene önce Belediye’nin buraya yolları açmak için geldiğini biliyorum, 50 yıl sonra ilk defa yeni bir hizmet için siz geldiniz. dedi. Bu şunu gösteriyor aradan 50 yıl geçse de insanlar hizmetleri unutmuyor. Belediye başkanlığının başka güzel yönü de şu. Biz Müslüman bir milletiz ve dinimizde de sadaka-i cariye diye bir şey var. Yani insanların kullanmaya devam ettiği şeyleri yapmak. Mesela bir dağ yolu var, insanlar ve hayvanlar oraya gitmekte zorlanıyor. Siz bu yolu açıyorsunuz; insanlar ve hayvanlar bu yolu daha rahat kullanıyor. Bir köprü yapıyorsunuz; insanlar ve hayvanlar kullanıyor. Bir yere su götürüyorsunuz; yeşillik yapıyorsunuz, insanlar ve hayvanlar faydalanıyor. Dolayısıyla hizmet devam ettiği müddetçe buradaki güzellikler ve sevaplar, bunu yapan kişilerin hanesine yazılıyor. Belediye başkanlığının böylede güzel bir yönü var.
–Belediye Başkanlığı yaparken keşke Belediye Başkanı olmasaydım dediğiniz oldu mu?
İnsanların çoğu zaman; bizi rahatsız ettiği, haksız yere eleştirdiği, iftira attığı dönemler oluyor ama siyasete giren üstelik belediye başkanlığı gibi bir göreve gelen kişiler bunlara alışık olmak zorunda. Dolayısıyla keşke Belediye Başkanı olmasaydım gibi bir cümle asla kullanmadım ama üzülüp yıpranmadığımız anlar da hiç olmadı değil.
EN KOLAY ULAŞILABİLİR BAŞKANIM
–İnsanlar sizinle nasıl görüşebilirler?
Benim kartvizitimde cep telefonu numaram ve e-mail adresim yazılı. Ayrıca vatandaşlarımız, hafta içi öğleden sonra gelmek ve sırasını beklemek kaydıyla benimle çok rahat görüşebiliyorlar. 8,5 yıldır Belediye Başkanıyım, bu süreçte hiç bir vatandaşımız benimle görüşmek isteyip de görüşemediğini söyleyemez. Bazen, Bakanımız veya vekillerimizle incelemeye gezisine çıkıyoruz. Vatandaşımızın birisi Belediye ile ilgili bir talebi onlara iletiyor. Diyorum ki sen bana geldin mi? Geldim ama sen yoktun diyor. Makamda mıydım? Diye soruyorum, yoktun diyor. Bizim hiç mi toplantımız olmayacak? Vatandaşımız, benim olmadığım bir gün Belediye’ye geliyor, Geldim ama görüşemedim, diyor. Şöyle de bir düşünce var. Ben istediğim zaman Belediye’ye gideyim ve istediğim an Başkan’la görüşeyim. Böyle bir şey mümkün değil, çünkü bizimde programımız var. Örneğin şimdi sizinle bu röportajı yapıyoruz. Bu esnada vatandaşımızın birisi gelse; Başkan’la görüşmek istiyorum. dese, sekretaryadaki arkadaşlarımız: Elbette ancak şu an Başkanımız müsait değil görüşmesi var. diyeceklerdir. Bu şekilde olanların dışında Ben öğleden sonra geldim, bekledim ama Başkan’la görüşemedim. diyen olamaz. Hatta bunu ileri götürenler bile var. Evinin önünde yapılan bir çalışmayla ilgili beni arayan vatandaşlarımız oluyor. Belediye’yi aradınız mı? Diye soruyorum, Belediye’yi aradık ulaşamadık diyorlar. Yani demek ki Belediye’ye ulaşamıyorsun ama Belediye Başkanına ulaşabiliyorsun. Hatta daha ilerisini söyleyeyim, bir vatandaşımız; Başkanım ben şurada oturuyorum. Babaannemiz vefat etti. Buraya bir cenaze aracı gönderebilir misiniz, diye beni arıyor. Tabi ki bunlardan gocunmuyorum. Elbette ki vatandaşlarımıza her şekilde hizmet edeceğiz. Ben sadece, halkımızın bana ulaşımının ne kadar kolay olduğunu ifade etmeye çalışıyorum. 20 yıldır aynı telefon numarasını kullanıyorum ve herhangi bir gizli numaramda yok. Bazı belediye başkanlarının sadece özel kalemlerinin ve ailesinin bildiği numaraları vardır ama bizde öyle bir şey yok.
– AK Parti’de kuruculuk ve geçmişte AK Parti İl Başkanlığı yaptınız? Şimdiki yönetimin çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
Şimdiki İl Başkanımız da benim meslektaşım. Avukat bir arkadaşımızın il başkanlığında bulunması gerçekten çok zordur. Çünkü işini takip ettiği müvekkiller geldiği zaman onu bürosunda bulmak ister. Duruşması varsa onun katılmasını ister. İktidar partisi il başkanlığı da zamanının büyük çoğunluğunu büroda değilde partide geçirmesini gerektiren bir görevdir. Ama buna rağmen İl Başkanımız, 50 kişilik il yönetimimiz, kadın kollarımız, gençlik kollarımız ve merkez ilçe teşkilatımızın partimizin verdiği görevleri, partimizin çalışma ilkeleri doğrultusunda çok güzel hizmetler vererek yaptıklarını görüyor, hepsini tebrik ediyorum.
BAKAN EROĞLU’NUN
DÜNYAYA HİZMETLERİ OLDU
–Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu ile ilişkileriniz nasıl? Kendisinin Belediye aracılığıyla Afyonkarahisar’a katkılarını anlatabilir misiniz?
Şüphesiz her bakan kendi iline hizmet etmeyi görev sayar. Ancak Veysel Bey’de gördüğüm bir farklı özellik var. O ‘Afyon’ dendiği zaman heyecanlanıyor. Bir proje dediğimiz zaman dikkatle dinliyor ve ilgisini alakasını hiç kesmiyor. Hatta bazen biz kendisine bir talep iletiyoruz, ilettiğimiz talebi unutabiliyoruz ama kendileri, Siz benden şunu talep etmiştiniz ne oldu, diye soruyor. Afyon’la ilgili ona ne iletmiş isek bugüne kadar hiçbir talebimiz geri çevrilmedi. Sağolsun hem kendi hem de diğer Bakanlıklarla ilgili konularda olağanüstü bir şekilde ilgisini gösteriyor ve Afyon tarihinde de en uzun süreyle görev yapan bir Bakan olarak hem Türkiye’ye hem Afyon’a hatta daha ileri gidiyorum, tüm dünyaya çok büyük hizmetleri oldu. Afyon bu hizmetleri her zaman minnetle anacaktır.
–Dönemleriniz içinde milletvekilleriyle olan ilişkileriniz nasıldı?
Çekirdekten siyasetçi bir insanım. Çeşitli partilerdeki durumlara şahit olmuşumdur. Milliyetçi Hareket Partisi’nden bir belediye başkanı vardı kendi teşkilat ve milletvekilleriyle kavgalıydı, bakanıyla kavgalıydı. Daha önce Anavatan Partisi’nden diğer partilerden değerli ağabeylerimiz büyüklerimizde kendi teşkilatlarıyla, milletvekilleriyle hatta bakanlarıyla tartışmalar yaşıyorlardı. Hatta bir belediye başkanımızın kendi partisinden bakanı olan bir şahısla ilgili ‘vatan haini’ gibi cümleleri kendi kulaklarımla duyduğumu hatırlıyorum. İnsanlar mutlaka sorun yaşayabilirler ama bu sorunları-çatışmaları şehre aksettirmemek lazım. Çünkü eğer bir belediye başkanı şehrin dinamikleri olan valisiyle, sivil toplumu ile daha ilerisi olan kendi partilileriyle sorun yaşarsa bundan şehir olumsuz etkileniyor. Bizim şehirlerin kaderiyle oynamaya hakkımız yoktur. Ben kişisel sorunlarımı bir kenara bırakarak şehrim için herkesle iyi geçinmek, saygı göstermek başkaların hakkına, hukukuna sonuna kadar saygılı olmak gerektiği düşüncesindeyim. Bu yüzden şimdiye kadar ne teşkilatlarımızla, ne milletvekillerimizle hiçbir sorun yaşamadık, inşallah da yaşamayacağız.

 

2018’İN SONUNDA PAŞA CAMİİ İBADETE AÇILIYOR

 

-Paşa Camii inşaatı ne zaman başlayacak?
Paşa Camii ile ilgili bir hayırsever vatandaşımız sağolsun cami derneği hesabına 1,5 milyon lira aktardı. Şu an cami derneği hesabında 1,5 milyon lira para var. Dernek Başkanlığına da Bilal Doğru Ağabeyimizi getirdiler. O da bu konuda tecrübeli bir büyüğümüz. Sanırım dergimiz basıldığı zaman cami inşaatımızda başlamış olacak ve 2018 yılı sonuna kadar da bu camii inşaatını bitirmeyi hedefliyoruz.
–Bir de Termal Park Ömer-Gecek Projeniz vardı. Bu projeyle ilgili çalışmalar başladı mı?
Bu termal park projemizi Ömer-Gecek havzasına yapacaktık ancak Hazine oradaki arsaların yeşil alan olmasına itiraz etti ve bununla ilgili davalar açtı. Dolayısıyla o bölgede bunu yapma imkânımız kalmadı. Bizde bunu Selçuklu Mahallemizdeki 70 bin metrelik alana Veysel Eroğlu adıyla park yapmaya karar verdik. İnşallah o termal park yerine Veysel Eroğlu Parkı’nı yapacağız ve bu yıl çalışmaya başladık. Bu parkımızda termal suyu travertenlere vererek inşallah orada hem sıcak su buharlarının görselliğini sağlayacağız hem de orada termal temamızı gerçekleştireceğiz.

 

YÜNTAŞ, BÜYÜK ATILIM SAĞLADI

 

-Belediye’nin şirketi Yüntaş A.Ş. ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Ben göreve geldiğimde Yüntaş; kirada bir benzinliği, bir ekmek işletmesi olan ve kasasında da sadece 100 bin lira parası olan bir şirketti. Gazlıgöl Kaplıcalarımız neredeyse çürüme noktasına gelmişti. Hatta bir çamaşır yıkama makinesi vardı. İstanbul’dan bir firma ‘Biz bunu müzemiz için alabilir miyiz.’ diye istediler. Çünkü o çamaşır yıkama makinesinden Türkiye’de hiçbir yerde kalmamış. Böyle müzelik aletlerimiz vardı. Şu anda ise Yüntaş, 3 tane benzinliği olan, iki bin metrekare idare binası olan bir şirket haline geldi. Üçüncü fabrikada yapılıyor şu anda. Bir doğaltaş fabrikası, bir dekoratif parke fabrikası ve normal parke fabrikası yapılıyor. Yani üç fabrikası ve üç benzinliği bulunuyor. Bunun yanında inşallah birçok alanda faaliyet gösterecek mesleki sınav ve belgelendirme kurumu olma yolunda ilerliyor. İş güvenliğiyle ilgili alanlarda da faaliyetleri var. Ama en önemlisi şu an inşaatına başladığı sağlıklı ekmek ve unlu mamuller fabrikası da bölgede tek olacak. Ege Bölgesi’nde böyle bir tesis olduğunu ben görmedim, duymadım. Balıkesir’de görmüştük bu fabrikayı. Çok hoşumuza gitmişti. Hemen Afyon’a yapmaya karar verdik. İnşallah Afyon halkımıza Yüntaş kanalıyla sağlıklı ekmek ve unlu mamuller sunacağız. Ayrıca Yüntaş son 5 yıldır yani dönemimizde en çok SGK primi ödeyen şirket ödülünü alıyor. Bu da demek ki en çok istihdamı Yüntaş sağlıyor. Ayrıca Yüntaş, voleybol branşımıza da destek veriyor. 2017-2018 yılı sponsorluk bedeli 1 milyon 500 bin Türk lirası. Yani kasasında 100 bin lira olan bir şirketten bugün o kadar benzinlik o kadar fabrika o kadar yatırıma rağmen spora da her yıl 1 milyon 500 bin lira sponsorluk bedeli ödeyebilen bir şirket haline geldi.

 

100 YILLIK ESER RESTORE EDİLDİ

 

–Restorasyonu yıllarca konuşulan Bedesten’i restore etmek size nasip oldu? Esnaftan nasıl tepkiler aldınız?
Bedesten aşağı-yukarı 100 yıl önce yapılmış, haliyle özellikle elektrik tesisatlarında çok ciddi sıkıntılar vardı ve çok büyük yangın tehlikeleri geçiriyordu. Çatılarının akmasından dolayı duvarlarında ciddi yıpranmalar vardı. Ama birde bundan daha önemlisi yıllar içinde maalesef esnafımız kaçak katlar yapmış, ilave betonarmeler yapmış ve bu da görünümü bozuyordu. Burada çok güzel bir restorasyon projesi ortaya koyarak Bedesten’in tamamını aslına uygun hale getirdik. Kaçak ve sonradan ilave edilmiş bölümlerini yıktık. Binamızın restorasyonunu tamamladık. Çatıları ve elektrik tesisatı yeniledik. Kamera sistemi kurduk ve bugün Bedesten gerçekten gezilmeye görülmeye değer bir hale geldi. Geçen ay Kültür Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Yalçın Kurt Bey ile beraber gezdiğimizde ki Yalçın Bey bu tür eserlerin restorasyonunda çok önemli bir isim tüm kurumlarda ona bağlı. Hayranlığını ifade etti ve tebriklerini iletti. Bizde demek ki güzel bir şey yapmışız diye çok sevindik. Elbette esnafımızda bundan olumlu etkilendi. Esnafımızın olumlu etkilenmesi şehrimize yansıyacağı gibi şehrimizin kültürel ve sanatsal hayatına da katkılar sağlayacak. Orada Afyonkarahisar’a özgü ürünlerin, giysilerin, eşarpların satılması ve tarihi bir çarşının canlanması aslında Afyon’un ne kadar tarihi ve güzel bir şehir olduğunu bir göstergesi olduğu için bence güzel oldu. Bu vesile ile Belediyemizde emeği geçen tüm arkadaşlarımı da tebrik ediyorum.

“Aklın almayacağı altyapı yatırımları yaptık”

Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin
“Aklın almayacağı altyapı yatırımları yaptık”

Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, Beldemiz Dergisi’ne siyasi geçmişi hakkında bilgi verdi. Beldemiz Dergisi’nin yeni sayısı için hazırlanan mülakattan Gazeteniz Kocatepe’nin derlediği ikinci bölümü siz okuyucularımızla paylaşıyoruz:
-Siyasi hayata ilk ne zaman atıldınız?
Babam Hafız Halil Çoban, Afyon’da ilk defa hatimli teravih geleneğini başlatan kişidir. Ayrıca kendisi imam olduğu için ailemiz muhafazakâr bir aileydi. 1969-70’li yıllarda merhum Necmettin Erbakan, önce Konya’dan Adalet Partisi’nden aday olmak istemiş, ancak Süleyman Demirel veto etmişti. Sonrasında kendisi Konya’dan bağımsız aday olurken bilahare Millî Nizam Partisi’ni kurdu. Bu esnada şehirleri turluyordu ve şimdiki Zülali Camii’nin arka bölümünde 1973 yılında bir miting yaptı. O mitingde ben de hemen Erbakan Hoca’nın dibindeydim. 11 yaşında bir çocuktum ve konuşmasını teybe almıştım.O zaman herkeste ya da her ailede olmayan bir teypti. Babam Almanya’dan bir akrabamıza getirtmişti. Üç maaş kadar para ödemişti o teybe. Ondan sonra bizim siyasi çalışmalarımız başlamış oldu.
MİLLETVEKİLLİĞİ Mİ,
BELEDİYE BAŞKANLIĞI MI?
– Belediye Başkanı olmayı neden istediniz?
Siyasette aktif olarak yer alanlar, parti teşkilatlarında, milletvekilliğinde, belediye başkanlığında, belediye meclisinde veya il genel meclisinde görev alırlar. Ben de erken yaşlardan itibaren Milli Türk Talebe Birliği’nde, Akıncılar Derneği’nde görevler aldım. Hem de çok zorlu bir dönemde. Şimdiki nesil 12 Eylül öncesi Türkiye’deki ortamın nasıl olduğunu bilemez. Her gün onlarca insanın terör nedeniyle öldürüldüğü bir şehirde (Ankara) öğrenci olarak okudum. Ancak o atmosferde bile Ankara’da Milli Türk Talebe Birliği’nden hiç ayrılmadım. İnsanlara hizmet etmekti amacımız. Tüm dünyada insanların hayrına yönelik hizmet etmeyi önemli addeden bir şuurda olan yapıda yetiştik. Dolayısıyla Belediye Başkanlığının insanlara hizmette önemli bir görev olduğunu düşündüm. Olmaz ama hadi oldu diyelim; AK Parti’den bana, Burhanettin Çoban, seni biz 1’inci sıradan milletvekili adayı göstermek istiyoruz ne dersiniz, diye sorsalar: Efendim, bu emriniz talimatınız değilse ben belediye başkanlığı görevinde daha faydalı olacağıma inanıyorum eğer uygun görürseniz ben belediye başkanı adaylığında devam etmek istiyorum, diye cümle kurarım. Bu da insanlara hizmet etmenin en güzel yolunun belediye başkanlığından geçtiğinin göstergesidir bana göre. Bu nedenle belediye başkanlığını seçtim.
HİZMETLER ARŞİVLERE GEÇİYOR
– Belediye başkanlığının en sevdiğiniz yönleri neler?
İnsanlar şehrine hizmet eden insanları aradan uzun yıllar geçse de unutmuyorlar. Hele ki günümüzde internet var. Google’den arşiv gibi aradığınız her şeyi bulabiliyorsunuz. 50 yıl sonra Google’ye girip Hıdırlık Yolu yazsanız, Hıdırlık Yolu’nu Belediye Başkanı Burhanettin Çoban açtı diye çıkacaktır. Dolayısıyla şehre kalıcı hizmetler yapılmasında belediye başkanlığının çok büyük bir artısı var. Düşünün bir şehri baştan sona yeniliyorsunuz ve bu yenilemede sizin imzanız var. İşte bunun verdiği mutluluğun ölçüsü olamaz. Ayrıca bir belediye başkanının hizmetlerinden dolayı çocuklarına ve torunlarına bırakacağı mutluluğun tarifi yoktur sanırım. Ayrıca insan aslında kendinin de bir göstergesidir. Bir insan bir şeyler yapıyor muyum? Yapmıyor muyum? Ya da başarılı mıyım? Başarısız mıyım? Sorularına kendisi de cevap verebilir ve kendisini ölçebilir. Yapılan işler, istatistikler ve rakamlar ortada. Örneğin, sizin bir yılda döktüğünüz asfalt ile 10 yıl önce dökülen asfalt miktarının arasında 10 kat fark varsa başarılı olduğunuzu görebiliyorsunuz. Bunlar mutluluk veren şeyler. Bir de ilkleri yapmak çok önemli. Biz bunu 2009 yılında beri başardık. İlk dönemimizde Afyon Tarihi’nde insanların aklının almayacağı çok büyük altyapı hamlelerine girdik. Bu ��alışma esnasında tabii insanlarda bir takım huzursuzluklar ortaya çıkıyor ama hizmetin değerini bilenler de oluyor. Örneğin, altyapı çalışmaları devam ederken, inceleme yapmak için Olucak Mahallesi’ne gittim. Mahallede yaşayan 70 yaşlarında bir ağabeyimiz yanımıza gelip; Sayın Başkanım ben 50 sene önce Belediye’nin buraya yolları açmak için geldiğini biliyorum, 50 yıl sonra ilk defa yeni bir hizmet için siz geldiniz. dedi. Bu şunu gösteriyor aradan 50 yıl geçse de insanlar hizmetleri unutmuyor. Belediye başkanlığının başka güzel yönü de şu. Biz Müslüman bir milletiz ve dinimizde de sadaka-i cariye diye bir şey var. Yani insanların kullanmaya devam ettiği şeyleri yapmak. Mesela bir dağ yolu var, insanlar ve hayvanlar oraya gitmekte zorlanıyor. Siz bu yolu açıyorsunuz; insanlar ve hayvanlar bu yolu daha rahat kullanıyor. Bir köprü yapıyorsunuz; insanlar ve hayvanlar kullanıyor. Bir yere su götürüyorsunuz; yeşillik yapıyorsunuz, insanlar ve hayvanlar faydalanıyor. Dolayısıyla hizmet devam ettiği müddetçe buradaki güzellikler ve sevaplar, bunu yapan kişilerin hanesine yazılıyor. Belediye başkanlığının böylede güzel bir yönü var.
–Belediye Başkanlığı yaparken keşke Belediye Başkanı olmasaydım dediğiniz oldu mu?
İnsanların çoğu zaman; bizi rahatsız ettiği, haksız yere eleştirdiği, iftira attığı dönemler oluyor ama siyasete giren üstelik belediye başkanlığı gibi bir göreve gelen kişiler bunlara alışık olmak zorunda. Dolayısıyla keşke Belediye Başkanı olmasaydım gibi bir cümle asla kullanmadım ama üzülüp yıpranmadığımız anlar da hiç olmadı değil.
EN KOLAY ULAŞILABİLİR BAŞKANIM
–İnsanlar sizinle nasıl görüşebilirler?
Benim kartvizitimde cep telefonu numaram ve e-mail adresim yazılı. Ayrıca vatandaşlarımız, hafta içi öğleden sonra gelmek ve sırasını beklemek kaydıyla benimle çok rahat görüşebiliyorlar. 8,5 yıldır Belediye Başkanıyım, bu süreçte hiç bir vatandaşımız benimle görüşmek isteyip de görüşemediğini söyleyemez. Bazen, Bakanımız veya vekillerimizle incelemeye gezisine çıkıyoruz. Vatandaşımızın birisi Belediye ile ilgili bir talebi onlara iletiyor. Diyorum ki sen bana geldin mi? Geldim ama sen yoktun diyor. Makamda mıydım? Diye soruyorum, yoktun diyor. Bizim hiç mi toplantımız olmayacak? Vatandaşımız, benim olmadığım bir gün Belediye’ye geliyor, Geldim ama görüşemedim, diyor. Şöyle de bir düşünce var. Ben istediğim zaman Belediye’ye gideyim ve istediğim an Başkan’la görüşeyim. Böyle bir şey mümkün değil, çünkü bizimde programımız var. Örneğin şimdi sizinle bu röportajı yapıyoruz. Bu esnada vatandaşımızın birisi gelse; Başkan’la görüşmek istiyorum. dese, sekretaryadaki arkadaşlarımız: Elbette ancak şu an Başkanımız müsait değil görüşmesi var. diyeceklerdir. Bu şekilde olanların dışında Ben öğleden sonra geldim, bekledim ama Başkan’la görüşemedim. diyen olamaz. Hatta bunu ileri götürenler bile var. Evinin önünde yapılan bir çalışmayla ilgili beni arayan vatandaşlarımız oluyor. Belediye’yi aradınız mı? Diye soruyorum, Belediye’yi aradık ulaşamadık diyorlar. Yani demek ki Belediye’ye ulaşamıyorsun ama Belediye Başkanına ulaşabiliyorsun. Hatta daha ilerisini söyleyeyim, bir vatandaşımız; Başkanım ben şurada oturuyorum. Babaannemiz vefat etti. Buraya bir cenaze aracı gönderebilir misiniz, diye beni arıyor. Tabi ki bunlardan gocunmuyorum. Elbette ki vatandaşlarımıza her şekilde hizmet edeceğiz. Ben sadece, halkımızın bana ulaşımının ne kadar kolay olduğunu ifade etmeye çalışıyorum. 20 yıldır aynı telefon numarasını kullanıyorum ve herhangi bir gizli numaramda yok. Bazı belediye başkanlarının sadece özel kalemlerinin ve ailesinin bildiği numaraları vardır ama bizde öyle bir şey yok.
– AK Parti’de kuruculuk ve geçmişte AK Parti İl Başkanlığı yaptınız? Şimdiki yönetimin çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
Şimdiki İl Başkanımız da benim meslektaşım. Avukat bir arkadaşımızın il başkanlığında bulunması gerçekten çok zordur. Çünkü işini takip ettiği müvekkiller geldiği zaman onu bürosunda bulmak ister. Duruşması varsa onun katılmasını ister. İktidar partisi il başkanlığı da zamanının büyük çoğunluğunu büroda değilde partide geçirmesini gerektiren bir görevdir. Ama buna rağmen İl Başkanımız, 50 kişilik il yönetimimiz, kadın kollarımız, gençlik kollarımız ve merkez ilçe teşkilatımızın partimizin verdiği görevleri, partimizin çalışma ilkeleri doğrultusunda çok güzel hizmetler vererek yaptıklarını görüyor, hepsini tebrik ediyorum.
BAKAN EROĞLU’NUN
DÜNYAYA HİZMETLERİ OLDU
–Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu ile ilişkileriniz nasıl? Kendisinin Belediye aracılığıyla Afyonkarahisar’a katkılarını anlatabilir misiniz?
Şüphesiz her bakan kendi iline hizmet etmeyi görev sayar. Ancak Veysel Bey’de gördüğüm bir farklı özellik var. O ‘Afyon’ dendiği zaman heyecanlanıyor. Bir proje dediğimiz zaman dikkatle dinliyor ve ilgisini alakasını hiç kesmiyor. Hatta bazen biz kendisine bir talep iletiyoruz, ilettiğimiz talebi unutabiliyoruz ama kendileri, Siz benden şunu talep etmiştiniz ne oldu, diye soruyor. Afyon’la ilgili ona ne iletmiş isek bugüne kadar hiçbir talebimiz geri çevrilmedi. Sağolsun hem kendi hem de diğer Bakanlıklarla ilgili konularda olağanüstü bir şekilde ilgisini gösteriyor ve Afyon tarihinde de en uzun süreyle görev yapan bir Bakan olarak hem Türkiye’ye hem Afyon’a hatta daha ileri gidiyorum, tüm dünyaya çok büyük hizmetleri oldu. Afyon bu hizmetleri her zaman minnetle anacaktır.
–Dönemleriniz içinde milletvekilleriyle olan ilişkileriniz nasıldı?
Çekirdekten siyasetçi bir insanım. Çeşitli partilerdeki durumlara şahit olmuşumdur. Milliyetçi Hareket Partisi’nden bir belediye başkanı vardı kendi teşkilat ve milletvekilleriyle kavgalıydı, bakanıyla kavgalıydı. Daha önce Anavatan Partisi’nden diğer partilerden değerli ağabeylerimiz büyüklerimizde kendi teşkilatlarıyla, milletvekilleriyle hatta bakanlarıyla tartışmalar yaşıyorlardı. Hatta bir belediye başkanımızın kendi partisinden bakanı olan bir şahısla ilgili ‘vatan haini’ gibi cümleleri kendi kulaklarımla duyduğumu hatırlıyorum. İnsanlar mutlaka sorun yaşayabilirler ama bu sorunları-çatışmaları şehre aksettirmemek lazım. Çünkü eğer bir belediye başkanı şehrin dinamikleri olan valisiyle, sivil toplumu ile daha ilerisi olan kendi partilileriyle sorun yaşarsa bundan şehir olumsuz etkileniyor. Bizim şehirlerin kaderiyle oynamaya hakkımız yoktur. Ben kişisel sorunlarımı bir kenara bırakarak şehrim için herkesle iyi geçinmek, saygı göstermek başkaların hakkına, hukukuna sonuna kadar saygılı olmak gerektiği düşüncesindeyim. Bu yüzden şimdiye kadar ne teşkilatlarımızla, ne milletvekillerimizle hiçbir sorun yaşamadık, inşallah da yaşamayacağız.

 

2018’İN SONUNDA PAŞA CAMİİ İBADETE AÇILIYOR

 

-Paşa Camii inşaatı ne zaman başlayacak?
Paşa Camii ile ilgili bir hayırsever vatandaşımız sağolsun cami derneği hesabına 1,5 milyon lira aktardı. Şu an cami derneği hesabında 1,5 milyon lira para var. Dernek Başkanlığına da Bilal Doğru Ağabeyimizi getirdiler. O da bu konuda tecrübeli bir büyüğümüz. Sanırım dergimiz basıldığı zaman cami inşaatımızda başlamış olacak ve 2018 yılı sonuna kadar da bu camii inşaatını bitirmeyi hedefliyoruz.
–Bir de Termal Park Ömer-Gecek Projeniz vardı. Bu projeyle ilgili çalışmalar başladı mı?
Bu termal park projemizi Ömer-Gecek havzasına yapacaktık ancak Hazine oradaki arsaların yeşil alan olmasına itiraz etti ve bununla ilgili davalar açtı. Dolayısıyla o bölgede bunu yapma imkânımız kalmadı. Bizde bunu Selçuklu Mahallemizdeki 70 bin metrelik alana Veysel Eroğlu adıyla park yapmaya karar verdik. İnşallah o termal park yerine Veysel Eroğlu Parkı’nı yapacağız ve bu yıl çalışmaya başladık. Bu parkımızda termal suyu travertenlere vererek inşallah orada hem sıcak su buharlarının görselliğini sağlayacağız hem de orada termal temamızı gerçekleştireceğiz.

 

YÜNTAŞ, BÜYÜK ATILIM SAĞLADI

 

-Belediye’nin şirketi Yüntaş A.Ş. ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Ben göreve geldiğimde Yüntaş; kirada bir benzinliği, bir ekmek işletmesi olan ve kasasında da sadece 100 bin lira parası olan bir şirketti. Gazlıgöl Kaplıcalarımız neredeyse çürüme noktasına gelmişti. Hatta bir çamaşır yıkama makinesi vardı. İstanbul’dan bir firma ‘Biz bunu müzemiz için alabilir miyiz.’ diye istediler. Çünkü o çamaşır yıkama makinesinden Türkiye’de hiçbir yerde kalmamış. Böyle müzelik aletlerimiz vardı. Şu anda ise Yüntaş, 3 tane benzinliği olan, iki bin metrekare idare binası olan bir şirket haline geldi. Üçüncü fabrikada yapılıyor şu anda. Bir doğaltaş fabrikası, bir dekoratif parke fabrikası ve normal parke fabrikası yapılıyor. Yani üç fabrikası ve üç benzinliği bulunuyor. Bunun yanında inşallah birçok alanda faaliyet gösterecek mesleki sınav ve belgelendirme kurumu olma yolunda ilerliyor. İş güvenliğiyle ilgili alanlarda da faaliyetleri var. Ama en önemlisi şu an inşaatına başladığı sağlıklı ekmek ve unlu mamuller fabrikası da bölgede tek olacak. Ege Bölgesi’nde böyle bir tesis olduğunu ben görmedim, duymadım. Balıkesir’de görmüştük bu fabrikayı. Çok hoşumuza gitmişti. Hemen Afyon’a yapmaya karar verdik. İnşallah Afyon halkımıza Yüntaş kanalıyla sağlıklı ekmek ve unlu mamuller sunacağız. Ayrıca Yüntaş son 5 yıldır yani dönemimizde en çok SGK primi ödeyen şirket ödülünü alıyor. Bu da demek ki en çok istihdamı Yüntaş sağlıyor. Ayrıca Yüntaş, voleybol branşımıza da destek veriyor. 2017-2018 yılı sponsorluk bedeli 1 milyon 500 bin Türk lirası. Yani kasasında 100 bin lira olan bir şirketten bugün o kadar benzinlik o kadar fabrika o kadar yatırıma rağmen spora da her yıl 1 milyon 500 bin lira sponsorluk bedeli ödeyebilen bir şirket haline geldi.

 

100 YILLIK ESER RESTORE EDİLDİ

 

–Restorasyonu yıllarca konuşulan Bedesten’i restore etmek size nasip oldu? Esnaftan nasıl tepkiler aldınız?
Bedesten aşağı-yukarı 100 yıl önce yapılmış, haliyle özellikle elektrik tesisatlarında çok ciddi sıkıntılar vardı ve çok büyük yangın tehlikeleri geçiriyordu. Çatılarının akmasından dolayı duvarlarında ciddi yıpranmalar vardı. Ama birde bundan daha önemlisi yıllar içinde maalesef esnafımız kaçak katlar yapmış, ilave betonarmeler yapmış ve bu da görünümü bozuyordu. Burada çok güzel bir restorasyon projesi ortaya koyarak Bedesten’in tamamını aslına uygun hale getirdik. Kaçak ve sonradan ilave edilmiş bölümlerini yıktık. Binamızın restorasyonunu tamamladık. Çatıları ve elektrik tesisatı yeniledik. Kamera sistemi kurduk ve bugün Bedesten gerçekten gezilmeye görülmeye değer bir hale geldi. Geçen ay Kültür Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Yalçın Kurt Bey ile beraber gezdiğimizde ki Yalçın Bey bu tür eserlerin restorasyonunda çok önemli bir isim tüm kurumlarda ona bağlı. Hayranlığını ifade etti ve tebriklerini iletti. Bizde demek ki güzel bir şey yapmışız diye çok sevindik. Elbette esnafımızda bundan olumlu etkilendi. Esnafımızın olumlu etkilenmesi şehrimize yansıyacağı gibi şehrimizin kültürel ve sanatsal hayatına da katkılar sağlayacak. Orada Afyonkarahisar’a özgü ürünlerin, giysilerin, eşarpların satılması ve tarihi bir çarşının canlanması aslında Afyon’un ne kadar tarihi ve güzel bir şehir olduğunu bir göstergesi olduğu için bence güzel oldu. Bu vesile ile Belediyemizde emeği geçen tüm arkadaşlarımı da tebrik ediyorum.

“Aklın almayacağı altyapı yatırımları yaptık”

Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin
“Aklın almayacağı altyapı yatırımları yaptık”

Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, Beldemiz Dergisi’ne siyasi geçmişi hakkında bilgi verdi. Beldemiz Dergisi’nin yeni sayısı için hazırlanan mülakattan Gazeteniz Kocatepe’nin derlediği ikinci bölümü siz okuyucularımızla paylaşıyoruz:
-Siyasi hayata ilk ne zaman atıldınız?
Babam Hafız Halil Çoban, Afyon’da ilk defa hatimli teravih geleneğini başlatan kişidir. Ayrıca kendisi imam olduğu için ailemiz muhafazakâr bir aileydi. 1969-70’li yıllarda merhum Necmettin Erbakan, önce Konya’dan Adalet Partisi’nden aday olmak istemiş, ancak Süleyman Demirel veto etmişti. Sonrasında kendisi Konya’dan bağımsız aday olurken bilahare Millî Nizam Partisi’ni kurdu. Bu esnada şehirleri turluyordu ve şimdiki Zülali Camii’nin arka bölümünde 1973 yılında bir miting yaptı. O mitingde ben de hemen Erbakan Hoca’nın dibindeydim. 11 yaşında bir çocuktum ve konuşmasını teybe almıştım.O zaman herkeste ya da her ailede olmayan bir teypti. Babam Almanya’dan bir akrabamıza getirtmişti. Üç maaş kadar para ödemişti o teybe. Ondan sonra bizim siyasi çalışmalarımız başlamış oldu.
MİLLETVEKİLLİĞİ Mİ,
BELEDİYE BAŞKANLIĞI MI?
– Belediye Başkanı olmayı neden istediniz?
Siyasette aktif olarak yer alanlar, parti teşkilatlarında, milletvekilliğinde, belediye başkanlığında, belediye meclisinde veya il genel meclisinde görev alırlar. Ben de erken yaşlardan itibaren Milli Türk Talebe Birliği’nde, Akıncılar Derneği’nde görevler aldım. Hem de çok zorlu bir dönemde. Şimdiki nesil 12 Eylül öncesi Türkiye’deki ortamın nasıl olduğunu bilemez. Her gün onlarca insanın terör nedeniyle öldürüldüğü bir şehirde (Ankara) öğrenci olarak okudum. Ancak o atmosferde bile Ankara’da Milli Türk Talebe Birliği’nden hiç ayrılmadım. İnsanlara hizmet etmekti amacımız. Tüm dünyada insanların hayrına yönelik hizmet etmeyi önemli addeden bir şuurda olan yapıda yetiştik. Dolayısıyla Belediye Başkanlığının insanlara hizmette önemli bir görev olduğunu düşündüm. Olmaz ama hadi oldu diyelim; AK Parti’den bana, Burhanettin Çoban, seni biz 1’inci sıradan milletvekili adayı göstermek istiyoruz ne dersiniz, diye sorsalar: Efendim, bu emriniz talimatınız değilse ben belediye başkanlığı görevinde daha faydalı olacağıma inanıyorum eğer uygun görürseniz ben belediye başkanı adaylığında devam etmek istiyorum, diye cümle kurarım. Bu da insanlara hizmet etmenin en güzel yolunun belediye başkanlığından geçtiğinin göstergesidir bana göre. Bu nedenle belediye başkanlığını seçtim.
HİZMETLER ARŞİVLERE GEÇİYOR
– Belediye başkanlığının en sevdiğiniz yönleri neler?
İnsanlar şehrine hizmet eden insanları aradan uzun yıllar geçse de unutmuyorlar. Hele ki günümüzde internet var. Google’den arşiv gibi aradığınız her şeyi bulabiliyorsunuz. 50 yıl sonra Google’ye girip Hıdırlık Yolu yazsanız, Hıdırlık Yolu’nu Belediye Başkanı Burhanettin Çoban açtı diye çıkacaktır. Dolayısıyla şehre kalıcı hizmetler yapılmasında belediye başkanlığının çok büyük bir artısı var. Düşünün bir şehri baştan sona yeniliyorsunuz ve bu yenilemede sizin imzanız var. İşte bunun verdiği mutluluğun ölçüsü olamaz. Ayrıca bir belediye başkanının hizmetlerinden dolayı çocuklarına ve torunlarına bırakacağı mutluluğun tarifi yoktur sanırım. Ayrıca insan aslında kendinin de bir göstergesidir. Bir insan bir şeyler yapıyor muyum? Yapmıyor muyum? Ya da başarılı mıyım? Başarısız mıyım? Sorularına kendisi de cevap verebilir ve kendisini ölçebilir. Yapılan işler, istatistikler ve rakamlar ortada. Örneğin, sizin bir yılda döktüğünüz asfalt ile 10 yıl önce dökülen asfalt miktarının arasında 10 kat fark varsa başarılı olduğunuzu görebiliyorsunuz. Bunlar mutluluk veren şeyler. Bir de ilkleri yapmak çok önemli. Biz bunu 2009 yılında beri başardık. İlk dönemimizde Afyon Tarihi’nde insanların aklının almayacağı çok büyük altyapı hamlelerine girdik. Bu ��alışma esnasında tabii insanlarda bir takım huzursuzluklar ortaya çıkıyor ama hizmetin değerini bilenler de oluyor. Örneğin, altyapı çalışmaları devam ederken, inceleme yapmak için Olucak Mahallesi’ne gittim. Mahallede yaşayan 70 yaşlarında bir ağabeyimiz yanımıza gelip; Sayın Başkanım ben 50 sene önce Belediye’nin buraya yolları açmak için geldiğini biliyorum, 50 yıl sonra ilk defa yeni bir hizmet için siz geldiniz. dedi. Bu şunu gösteriyor aradan 50 yıl geçse de insanlar hizmetleri unutmuyor. Belediye başkanlığının başka güzel yönü de şu. Biz Müslüman bir milletiz ve dinimizde de sadaka-i cariye diye bir şey var. Yani insanların kullanmaya devam ettiği şeyleri yapmak. Mesela bir dağ yolu var, insanlar ve hayvanlar oraya gitmekte zorlanıyor. Siz bu yolu açıyorsunuz; insanlar ve hayvanlar bu yolu daha rahat kullanıyor. Bir köprü yapıyorsunuz; insanlar ve hayvanlar kullanıyor. Bir yere su götürüyorsunuz; yeşillik yapıyorsunuz, insanlar ve hayvanlar faydalanıyor. Dolayısıyla hizmet devam ettiği müddetçe buradaki güzellikler ve sevaplar, bunu yapan kişilerin hanesine yazılıyor. Belediye başkanlığının böylede güzel bir yönü var.
–Belediye Başkanlığı yaparken keşke Belediye Başkanı olmasaydım dediğiniz oldu mu?
İnsanların çoğu zaman; bizi rahatsız ettiği, haksız yere eleştirdiği, iftira attığı dönemler oluyor ama siyasete giren üstelik belediye başkanlığı gibi bir göreve gelen kişiler bunlara alışık olmak zorunda. Dolayısıyla keşke Belediye Başkanı olmasaydım gibi bir cümle asla kullanmadım ama üzülüp yıpranmadığımız anlar da hiç olmadı değil.
EN KOLAY ULAŞILABİLİR BAŞKANIM
–İnsanlar sizinle nasıl görüşebilirler?
Benim kartvizitimde cep telefonu numaram ve e-mail adresim yazılı. Ayrıca vatandaşlarımız, hafta içi öğleden sonra gelmek ve sırasını beklemek kaydıyla benimle çok rahat görüşebiliyorlar. 8,5 yıldır Belediye Başkanıyım, bu süreçte hiç bir vatandaşımız benimle görüşmek isteyip de görüşemediğini söyleyemez. Bazen, Bakanımız veya vekillerimizle incelemeye gezisine çıkıyoruz. Vatandaşımızın birisi Belediye ile ilgili bir talebi onlara iletiyor. Diyorum ki sen bana geldin mi? Geldim ama sen yoktun diyor. Makamda mıydım? Diye soruyorum, yoktun diyor. Bizim hiç mi toplantımız olmayacak? Vatandaşımız, benim olmadığım bir gün Belediye’ye geliyor, Geldim ama görüşemedim, diyor. Şöyle de bir düşünce var. Ben istediğim zaman Belediye’ye gideyim ve istediğim an Başkan’la görüşeyim. Böyle bir şey mümkün değil, çünkü bizimde programımız var. Örneğin şimdi sizinle bu röportajı yapıyoruz. Bu esnada vatandaşımızın birisi gelse; Başkan’la görüşmek istiyorum. dese, sekretaryadaki arkadaşlarımız: Elbette ancak şu an Başkanımız müsait değil görüşmesi var. diyeceklerdir. Bu şekilde olanların dışında Ben öğleden sonra geldim, bekledim ama Başkan’la görüşemedim. diyen olamaz. Hatta bunu ileri götürenler bile var. Evinin önünde yapılan bir çalışmayla ilgili beni arayan vatandaşlarımız oluyor. Belediye’yi aradınız mı? Diye soruyorum, Belediye’yi aradık ulaşamadık diyorlar. Yani demek ki Belediye’ye ulaşamıyorsun ama Belediye Başkanına ulaşabiliyorsun. Hatta daha ilerisini söyleyeyim, bir vatandaşımız; Başkanım ben şurada oturuyorum. Babaannemiz vefat etti. Buraya bir cenaze aracı gönderebilir misiniz, diye beni arıyor. Tabi ki bunlardan gocunmuyorum. Elbette ki vatandaşlarımıza her şekilde hizmet edeceğiz. Ben sadece, halkımızın bana ulaşımının ne kadar kolay olduğunu ifade etmeye çalışıyorum. 20 yıldır aynı telefon numarasını kullanıyorum ve herhangi bir gizli numaramda yok. Bazı belediye başkanlarının sadece özel kalemlerinin ve ailesinin bildiği numaraları vardır ama bizde öyle bir şey yok.
– AK Parti’de kuruculuk ve geçmişte AK Parti İl Başkanlığı yaptınız? Şimdiki yönetimin çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
Şimdiki İl Başkanımız da benim meslektaşım. Avukat bir arkadaşımızın il başkanlığında bulunması gerçekten çok zordur. Çünkü işini takip ettiği müvekkiller geldiği zaman onu bürosunda bulmak ister. Duruşması varsa onun katılmasını ister. İktidar partisi il başkanlığı da zamanının büyük çoğunluğunu büroda değilde partide geçirmesini gerektiren bir görevdir. Ama buna rağmen İl Başkanımız, 50 kişilik il yönetimimiz, kadın kollarımız, gençlik kollarımız ve merkez ilçe teşkilatımızın partimizin verdiği görevleri, partimizin çalışma ilkeleri doğrultusunda çok güzel hizmetler vererek yaptıklarını görüyor, hepsini tebrik ediyorum.
BAKAN EROĞLU’NUN
DÜNYAYA HİZMETLERİ OLDU
–Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu ile ilişkileriniz nasıl? Kendisinin Belediye aracılığıyla Afyonkarahisar’a katkılarını anlatabilir misiniz?
Şüphesiz her bakan kendi iline hizmet etmeyi görev sayar. Ancak Veysel Bey’de gördüğüm bir farklı özellik var. O ‘Afyon’ dendiği zaman heyecanlanıyor. Bir proje dediğimiz zaman dikkatle dinliyor ve ilgisini alakasını hiç kesmiyor. Hatta bazen biz kendisine bir talep iletiyoruz, ilettiğimiz talebi unutabiliyoruz ama kendileri, Siz benden şunu talep etmiştiniz ne oldu, diye soruyor. Afyon’la ilgili ona ne iletmiş isek bugüne kadar hiçbir talebimiz geri çevrilmedi. Sağolsun hem kendi hem de diğer Bakanlıklarla ilgili konularda olağanüstü bir şekilde ilgisini gösteriyor ve Afyon tarihinde de en uzun süreyle görev yapan bir Bakan olarak hem Türkiye’ye hem Afyon’a hatta daha ileri gidiyorum, tüm dünyaya çok büyük hizmetleri oldu. Afyon bu hizmetleri her zaman minnetle anacaktır.
–Dönemleriniz içinde milletvekilleriyle olan ilişkileriniz nasıldı?
Çekirdekten siyasetçi bir insanım. Çeşitli partilerdeki durumlara şahit olmuşumdur. Milliyetçi Hareket Partisi’nden bir belediye başkanı vardı kendi teşkilat ve milletvekilleriyle kavgalıydı, bakanıyla kavgalıydı. Daha önce Anavatan Partisi’nden diğer partilerden değerli ağabeylerimiz büyüklerimizde kendi teşkilatlarıyla, milletvekilleriyle hatta bakanlarıyla tartışmalar yaşıyorlardı. Hatta bir belediye başkanımızın kendi partisinden bakanı olan bir şahısla ilgili ‘vatan haini’ gibi cümleleri kendi kulaklarımla duyduğumu hatırlıyorum. İnsanlar mutlaka sorun yaşayabilirler ama bu sorunları-çatışmaları şehre aksettirmemek lazım. Çünkü eğer bir belediye başkanı şehrin dinamikleri olan valisiyle, sivil toplumu ile daha ilerisi olan kendi partilileriyle sorun yaşarsa bundan şehir olumsuz etkileniyor. Bizim şehirlerin kaderiyle oynamaya hakkımız yoktur. Ben kişisel sorunlarımı bir kenara bırakarak şehrim için herkesle iyi geçinmek, saygı göstermek başkaların hakkına, hukukuna sonuna kadar saygılı olmak gerektiği düşüncesindeyim. Bu yüzden şimdiye kadar ne teşkilatlarımızla, ne milletvekillerimizle hiçbir sorun yaşamadık, inşallah da yaşamayacağız.

 

2018’İN SONUNDA PAŞA CAMİİ İBADETE AÇILIYOR

 

-Paşa Camii inşaatı ne zaman başlayacak?
Paşa Camii ile ilgili bir hayırsever vatandaşımız sağolsun cami derneği hesabına 1,5 milyon lira aktardı. Şu an cami derneği hesabında 1,5 milyon lira para var. Dernek Başkanlığına da Bilal Doğru Ağabeyimizi getirdiler. O da bu konuda tecrübeli bir büyüğümüz. Sanırım dergimiz basıldığı zaman cami inşaatımızda başlamış olacak ve 2018 yılı sonuna kadar da bu camii inşaatını bitirmeyi hedefliyoruz.
–Bir de Termal Park Ömer-Gecek Projeniz vardı. Bu projeyle ilgili çalışmalar başladı mı?
Bu termal park projemizi Ömer-Gecek havzasına yapacaktık ancak Hazine oradaki arsaların yeşil alan olmasına itiraz etti ve bununla ilgili davalar açtı. Dolayısıyla o bölgede bunu yapma imkânımız kalmadı. Bizde bunu Selçuklu Mahallemizdeki 70 bin metrelik alana Veysel Eroğlu adıyla park yapmaya karar verdik. İnşallah o termal park yerine Veysel Eroğlu Parkı’nı yapacağız ve bu yıl çalışmaya başladık. Bu parkımızda termal suyu travertenlere vererek inşallah orada hem sıcak su buharlarının görselliğini sağlayacağız hem de orada termal temamızı gerçekleştireceğiz.

 

YÜNTAŞ, BÜYÜK ATILIM SAĞLADI

 

-Belediye’nin şirketi Yüntaş A.Ş. ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Ben göreve geldiğimde Yüntaş; kirada bir benzinliği, bir ekmek işletmesi olan ve kasasında da sadece 100 bin lira parası olan bir şirketti. Gazlıgöl Kaplıcalarımız neredeyse çürüme noktasına gelmişti. Hatta bir çamaşır yıkama makinesi vardı. İstanbul’dan bir firma ‘Biz bunu müzemiz için alabilir miyiz.’ diye istediler. Çünkü o çamaşır yıkama makinesinden Türkiye’de hiçbir yerde kalmamış. Böyle müzelik aletlerimiz vardı. Şu anda ise Yüntaş, 3 tane benzinliği olan, iki bin metrekare idare binası olan bir şirket haline geldi. Üçüncü fabrikada yapılıyor şu anda. Bir doğaltaş fabrikası, bir dekoratif parke fabrikası ve normal parke fabrikası yapılıyor. Yani üç fabrikası ve üç benzinliği bulunuyor. Bunun yanında inşallah birçok alanda faaliyet gösterecek mesleki sınav ve belgelendirme kurumu olma yolunda ilerliyor. İş güvenliğiyle ilgili alanlarda da faaliyetleri var. Ama en önemlisi şu an inşaatına başladığı sağlıklı ekmek ve unlu mamuller fabrikası da bölgede tek olacak. Ege Bölgesi’nde böyle bir tesis olduğunu ben görmedim, duymadım. Balıkesir’de görmüştük bu fabrikayı. Çok hoşumuza gitmişti. Hemen Afyon’a yapmaya karar verdik. İnşallah Afyon halkımıza Yüntaş kanalıyla sağlıklı ekmek ve unlu mamuller sunacağız. Ayrıca Yüntaş son 5 yıldır yani dönemimizde en çok SGK primi ödeyen şirket ödülünü alıyor. Bu da demek ki en çok istihdamı Yüntaş sağlıyor. Ayrıca Yüntaş, voleybol branşımıza da destek veriyor. 2017-2018 yılı sponsorluk bedeli 1 milyon 500 bin Türk lirası. Yani kasasında 100 bin lira olan bir şirketten bugün o kadar benzinlik o kadar fabrika o kadar yatırıma rağmen spora da her yıl 1 milyon 500 bin lira sponsorluk bedeli ödeyebilen bir şirket haline geldi.

 

100 YILLIK ESER RESTORE EDİLDİ

 

–Restorasyonu yıllarca konuşulan Bedesten’i restore etmek size nasip oldu? Esnaftan nasıl tepkiler aldınız?
Bedesten aşağı-yukarı 100 yıl önce yapılmış, haliyle özellikle elektrik tesisatlarında çok ciddi sıkıntılar vardı ve çok büyük yangın tehlikeleri geçiriyordu. Çatılarının akmasından dolayı duvarlarında ciddi yıpranmalar vardı. Ama birde bundan daha önemlisi yıllar içinde maalesef esnafımız kaçak katlar yapmış, ilave betonarmeler yapmış ve bu da görünümü bozuyordu. Burada çok güzel bir restorasyon projesi ortaya koyarak Bedesten’in tamamını aslına uygun hale getirdik. Kaçak ve sonradan ilave edilmiş bölümlerini yıktık. Binamızın restorasyonunu tamamladık. Çatıları ve elektrik tesisatı yeniledik. Kamera sistemi kurduk ve bugün Bedesten gerçekten gezilmeye görülmeye değer bir hale geldi. Geçen ay Kültür Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Yalçın Kurt Bey ile beraber gezdiğimizde ki Yalçın Bey bu tür eserlerin restorasyonunda çok önemli bir isim tüm kurumlarda ona bağlı. Hayranlığını ifade etti ve tebriklerini iletti. Bizde demek ki güzel bir şey yapmışız diye çok sevindik. Elbette esnafımızda bundan olumlu etkilendi. Esnafımızın olumlu etkilenmesi şehrimize yansıyacağı gibi şehrimizin kültürel ve sanatsal hayatına da katkılar sağlayacak. Orada Afyonkarahisar’a özgü ürünlerin, giysilerin, eşarpların satılması ve tarihi bir çarşının canlanması aslında Afyon’un ne kadar tarihi ve güzel bir şehir olduğunu bir göstergesi olduğu için bence güzel oldu. Bu vesile ile Belediyemizde emeği geçen tüm arkadaşlarımı da tebrik ediyorum.

“Aklın almayacağı altyapı yatırımları yaptık”

Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin
“Aklın almayacağı altyapı yatırımları yaptık”

Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, Beldemiz Dergisi’ne siyasi geçmişi hakkında bilgi verdi. Beldemiz Dergisi’nin yeni sayısı için hazırlanan mülakattan Gazeteniz Kocatepe’nin derlediği ikinci bölümü siz okuyucularımızla paylaşıyoruz:
-Siyasi hayata ilk ne zaman atıldınız?
Babam Hafız Halil Çoban, Afyon’da ilk defa hatimli teravih geleneğini başlatan kişidir. Ayrıca kendisi imam olduğu için ailemiz muhafazakâr bir aileydi. 1969-70’li yıllarda merhum Necmettin Erbakan, önce Konya’dan Adalet Partisi’nden aday olmak istemiş, ancak Süleyman Demirel veto etmişti. Sonrasında kendisi Konya’dan bağımsız aday olurken bilahare Millî Nizam Partisi’ni kurdu. Bu esnada şehirleri turluyordu ve şimdiki Zülali Camii’nin arka bölümünde 1973 yılında bir miting yaptı. O mitingde ben de hemen Erbakan Hoca’nın dibindeydim. 11 yaşında bir çocuktum ve konuşmasını teybe almıştım.O zaman herkeste ya da her ailede olmayan bir teypti. Babam Almanya’dan bir akrabamıza getirtmişti. Üç maaş kadar para ödemişti o teybe. Ondan sonra bizim siyasi çalışmalarımız başlamış oldu.
MİLLETVEKİLLİĞİ Mİ,
BELEDİYE BAŞKANLIĞI MI?
– Belediye Başkanı olmayı neden istediniz?
Siyasette aktif olarak yer alanlar, parti teşkilatlarında, milletvekilliğinde, belediye başkanlığında, belediye meclisinde veya il genel meclisinde görev alırlar. Ben de erken yaşlardan itibaren Milli Türk Talebe Birliği’nde, Akıncılar Derneği’nde görevler aldım. Hem de çok zorlu bir dönemde. Şimdiki nesil 12 Eylül öncesi Türkiye’deki ortamın nasıl olduğunu bilemez. Her gün onlarca insanın terör nedeniyle öldürüldüğü bir şehirde (Ankara) öğrenci olarak okudum. Ancak o atmosferde bile Ankara’da Milli Türk Talebe Birliği’nden hiç ayrılmadım. İnsanlara hizmet etmekti amacımız. Tüm dünyada insanların hayrına yönelik hizmet etmeyi önemli addeden bir şuurda olan yapıda yetiştik. Dolayısıyla Belediye Başkanlığının insanlara hizmette önemli bir görev olduğunu düşündüm. Olmaz ama hadi oldu diyelim; AK Parti’den bana, Burhanettin Çoban, seni biz 1’inci sıradan milletvekili adayı göstermek istiyoruz ne dersiniz, diye sorsalar: Efendim, bu emriniz talimatınız değilse ben belediye başkanlığı görevinde daha faydalı olacağıma inanıyorum eğer uygun görürseniz ben belediye başkanı adaylığında devam etmek istiyorum, diye cümle kurarım. Bu da insanlara hizmet etmenin en güzel yolunun belediye başkanlığından geçtiğinin göstergesidir bana göre. Bu nedenle belediye başkanlığını seçtim.
HİZMETLER ARŞİVLERE GEÇİYOR
– Belediye başkanlığının en sevdiğiniz yönleri neler?
İnsanlar şehrine hizmet eden insanları aradan uzun yıllar geçse de unutmuyorlar. Hele ki günümüzde internet var. Google’den arşiv gibi aradığınız her şeyi bulabiliyorsunuz. 50 yıl sonra Google’ye girip Hıdırlık Yolu yazsanız, Hıdırlık Yolu’nu Belediye Başkanı Burhanettin Çoban açtı diye çıkacaktır. Dolayısıyla şehre kalıcı hizmetler yapılmasında belediye başkanlığının çok büyük bir artısı var. Düşünün bir şehri baştan sona yeniliyorsunuz ve bu yenilemede sizin imzanız var. İşte bunun verdiği mutluluğun ölçüsü olamaz. Ayrıca bir belediye başkanının hizmetlerinden dolayı çocuklarına ve torunlarına bırakacağı mutluluğun tarifi yoktur sanırım. Ayrıca insan aslında kendinin de bir göstergesidir. Bir insan bir şeyler yapıyor muyum? Yapmıyor muyum? Ya da başarılı mıyım? Başarısız mıyım? Sorularına kendisi de cevap verebilir ve kendisini ölçebilir. Yapılan işler, istatistikler ve rakamlar ortada. Örneğin, sizin bir yılda döktüğünüz asfalt ile 10 yıl önce dökülen asfalt miktarının arasında 10 kat fark varsa başarılı olduğunuzu görebiliyorsunuz. Bunlar mutluluk veren şeyler. Bir de ilkleri yapmak çok önemli. Biz bunu 2009 yılında beri başardık. İlk dönemimizde Afyon Tarihi’nde insanların aklının almayacağı çok büyük altyapı hamlelerine girdik. Bu ��alışma esnasında tabii insanlarda bir takım huzursuzluklar ortaya çıkıyor ama hizmetin değerini bilenler de oluyor. Örneğin, altyapı çalışmaları devam ederken, inceleme yapmak için Olucak Mahallesi’ne gittim. Mahallede yaşayan 70 yaşlarında bir ağabeyimiz yanımıza gelip; Sayın Başkanım ben 50 sene önce Belediye’nin buraya yolları açmak için geldiğini biliyorum, 50 yıl sonra ilk defa yeni bir hizmet için siz geldiniz. dedi. Bu şunu gösteriyor aradan 50 yıl geçse de insanlar hizmetleri unutmuyor. Belediye başkanlığının başka güzel yönü de şu. Biz Müslüman bir milletiz ve dinimizde de sadaka-i cariye diye bir şey var. Yani insanların kullanmaya devam ettiği şeyleri yapmak. Mesela bir dağ yolu var, insanlar ve hayvanlar oraya gitmekte zorlanıyor. Siz bu yolu açıyorsunuz; insanlar ve hayvanlar bu yolu daha rahat kullanıyor. Bir köprü yapıyorsunuz; insanlar ve hayvanlar kullanıyor. Bir yere su götürüyorsunuz; yeşillik yapıyorsunuz, insanlar ve hayvanlar faydalanıyor. Dolayısıyla hizmet devam ettiği müddetçe buradaki güzellikler ve sevaplar, bunu yapan kişilerin hanesine yazılıyor. Belediye başkanlığının böylede güzel bir yönü var.
–Belediye Başkanlığı yaparken keşke Belediye Başkanı olmasaydım dediğiniz oldu mu?
İnsanların çoğu zaman; bizi rahatsız ettiği, haksız yere eleştirdiği, iftira attığı dönemler oluyor ama siyasete giren üstelik belediye başkanlığı gibi bir göreve gelen kişiler bunlara alışık olmak zorunda. Dolayısıyla keşke Belediye Başkanı olmasaydım gibi bir cümle asla kullanmadım ama üzülüp yıpranmadığımız anlar da hiç olmadı değil.
EN KOLAY ULAŞILABİLİR BAŞKANIM
–İnsanlar sizinle nasıl görüşebilirler?
Benim kartvizitimde cep telefonu numaram ve e-mail adresim yazılı. Ayrıca vatandaşlarımız, hafta içi öğleden sonra gelmek ve sırasını beklemek kaydıyla benimle çok rahat görüşebiliyorlar. 8,5 yıldır Belediye Başkanıyım, bu süreçte hiç bir vatandaşımız benimle görüşmek isteyip de görüşemediğini söyleyemez. Bazen, Bakanımız veya vekillerimizle incelemeye gezisine çıkıyoruz. Vatandaşımızın birisi Belediye ile ilgili bir talebi onlara iletiyor. Diyorum ki sen bana geldin mi? Geldim ama sen yoktun diyor. Makamda mıydım? Diye soruyorum, yoktun diyor. Bizim hiç mi toplantımız olmayacak? Vatandaşımız, benim olmadığım bir gün Belediye’ye geliyor, Geldim ama görüşemedim, diyor. Şöyle de bir düşünce var. Ben istediğim zaman Belediye’ye gideyim ve istediğim an Başkan’la görüşeyim. Böyle bir şey mümkün değil, çünkü bizimde programımız var. Örneğin şimdi sizinle bu röportajı yapıyoruz. Bu esnada vatandaşımızın birisi gelse; Başkan’la görüşmek istiyorum. dese, sekretaryadaki arkadaşlarımız: Elbette ancak şu an Başkanımız müsait değil görüşmesi var. diyeceklerdir. Bu şekilde olanların dışında Ben öğleden sonra geldim, bekledim ama Başkan’la görüşemedim. diyen olamaz. Hatta bunu ileri götürenler bile var. Evinin önünde yapılan bir çalışmayla ilgili beni arayan vatandaşlarımız oluyor. Belediye’yi aradınız mı? Diye soruyorum, Belediye’yi aradık ulaşamadık diyorlar. Yani demek ki Belediye’ye ulaşamıyorsun ama Belediye Başkanına ulaşabiliyorsun. Hatta daha ilerisini söyleyeyim, bir vatandaşımız; Başkanım ben şurada oturuyorum. Babaannemiz vefat etti. Buraya bir cenaze aracı gönderebilir misiniz, diye beni arıyor. Tabi ki bunlardan gocunmuyorum. Elbette ki vatandaşlarımıza her şekilde hizmet edeceğiz. Ben sadece, halkımızın bana ulaşımının ne kadar kolay olduğunu ifade etmeye çalışıyorum. 20 yıldır aynı telefon numarasını kullanıyorum ve herhangi bir gizli numaramda yok. Bazı belediye başkanlarının sadece özel kalemlerinin ve ailesinin bildiği numaraları vardır ama bizde öyle bir şey yok.
– AK Parti’de kuruculuk ve geçmişte AK Parti İl Başkanlığı yaptınız? Şimdiki yönetimin çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
Şimdiki İl Başkanımız da benim meslektaşım. Avukat bir arkadaşımızın il başkanlığında bulunması gerçekten çok zordur. Çünkü işini takip ettiği müvekkiller geldiği zaman onu bürosunda bulmak ister. Duruşması varsa onun katılmasını ister. İktidar partisi il başkanlığı da zamanının büyük çoğunluğunu büroda değilde partide geçirmesini gerektiren bir görevdir. Ama buna rağmen İl Başkanımız, 50 kişilik il yönetimimiz, kadın kollarımız, gençlik kollarımız ve merkez ilçe teşkilatımızın partimizin verdiği görevleri, partimizin çalışma ilkeleri doğrultusunda çok güzel hizmetler vererek yaptıklarını görüyor, hepsini tebrik ediyorum.
BAKAN EROĞLU’NUN
DÜNYAYA HİZMETLERİ OLDU
–Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu ile ilişkileriniz nasıl? Kendisinin Belediye aracılığıyla Afyonkarahisar’a katkılarını anlatabilir misiniz?
Şüphesiz her bakan kendi iline hizmet etmeyi görev sayar. Ancak Veysel Bey’de gördüğüm bir farklı özellik var. O ‘Afyon’ dendiği zaman heyecanlanıyor. Bir proje dediğimiz zaman dikkatle dinliyor ve ilgisini alakasını hiç kesmiyor. Hatta bazen biz kendisine bir talep iletiyoruz, ilettiğimiz talebi unutabiliyoruz ama kendileri, Siz benden şunu talep etmiştiniz ne oldu, diye soruyor. Afyon’la ilgili ona ne iletmiş isek bugüne kadar hiçbir talebimiz geri çevrilmedi. Sağolsun hem kendi hem de diğer Bakanlıklarla ilgili konularda olağanüstü bir şekilde ilgisini gösteriyor ve Afyon tarihinde de en uzun süreyle görev yapan bir Bakan olarak hem Türkiye’ye hem Afyon’a hatta daha ileri gidiyorum, tüm dünyaya çok büyük hizmetleri oldu. Afyon bu hizmetleri her zaman minnetle anacaktır.
–Dönemleriniz içinde milletvekilleriyle olan ilişkileriniz nasıldı?
Çekirdekten siyasetçi bir insanım. Çeşitli partilerdeki durumlara şahit olmuşumdur. Milliyetçi Hareket Partisi’nden bir belediye başkanı vardı kendi teşkilat ve milletvekilleriyle kavgalıydı, bakanıyla kavgalıydı. Daha önce Anavatan Partisi’nden diğer partilerden değerli ağabeylerimiz büyüklerimizde kendi teşkilatlarıyla, milletvekilleriyle hatta bakanlarıyla tartışmalar yaşıyorlardı. Hatta bir belediye başkanımızın kendi partisinden bakanı olan bir şahısla ilgili ‘vatan haini’ gibi cümleleri kendi kulaklarımla duyduğumu hatırlıyorum. İnsanlar mutlaka sorun yaşayabilirler ama bu sorunları-çatışmaları şehre aksettirmemek lazım. Çünkü eğer bir belediye başkanı şehrin dinamikleri olan valisiyle, sivil toplumu ile daha ilerisi olan kendi partilileriyle sorun yaşarsa bundan şehir olumsuz etkileniyor. Bizim şehirlerin kaderiyle oynamaya hakkımız yoktur. Ben kişisel sorunlarımı bir kenara bırakarak şehrim için herkesle iyi geçinmek, saygı göstermek başkaların hakkına, hukukuna sonuna kadar saygılı olmak gerektiği düşüncesindeyim. Bu yüzden şimdiye kadar ne teşkilatlarımızla, ne milletvekillerimizle hiçbir sorun yaşamadık, inşallah da yaşamayacağız.

 

2018’İN SONUNDA PAŞA CAMİİ İBADETE AÇILIYOR

 

-Paşa Camii inşaatı ne zaman başlayacak?
Paşa Camii ile ilgili bir hayırsever vatandaşımız sağolsun cami derneği hesabına 1,5 milyon lira aktardı. Şu an cami derneği hesabında 1,5 milyon lira para var. Dernek Başkanlığına da Bilal Doğru Ağabeyimizi getirdiler. O da bu konuda tecrübeli bir büyüğümüz. Sanırım dergimiz basıldığı zaman cami inşaatımızda başlamış olacak ve 2018 yılı sonuna kadar da bu camii inşaatını bitirmeyi hedefliyoruz.
–Bir de Termal Park Ömer-Gecek Projeniz vardı. Bu projeyle ilgili çalışmalar başladı mı?
Bu termal park projemizi Ömer-Gecek havzasına yapacaktık ancak Hazine oradaki arsaların yeşil alan olmasına itiraz etti ve bununla ilgili davalar açtı. Dolayısıyla o bölgede bunu yapma imkânımız kalmadı. Bizde bunu Selçuklu Mahallemizdeki 70 bin metrelik alana Veysel Eroğlu adıyla park yapmaya karar verdik. İnşallah o termal park yerine Veysel Eroğlu Parkı’nı yapacağız ve bu yıl çalışmaya başladık. Bu parkımızda termal suyu travertenlere vererek inşallah orada hem sıcak su buharlarının görselliğini sağlayacağız hem de orada termal temamızı gerçekleştireceğiz.

 

YÜNTAŞ, BÜYÜK ATILIM SAĞLADI

 

-Belediye’nin şirketi Yüntaş A.Ş. ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Ben göreve geldiğimde Yüntaş; kirada bir benzinliği, bir ekmek işletmesi olan ve kasasında da sadece 100 bin lira parası olan bir şirketti. Gazlıgöl Kaplıcalarımız neredeyse çürüme noktasına gelmişti. Hatta bir çamaşır yıkama makinesi vardı. İstanbul’dan bir firma ‘Biz bunu müzemiz için alabilir miyiz.’ diye istediler. Çünkü o çamaşır yıkama makinesinden Türkiye’de hiçbir yerde kalmamış. Böyle müzelik aletlerimiz vardı. Şu anda ise Yüntaş, 3 tane benzinliği olan, iki bin metrekare idare binası olan bir şirket haline geldi. Üçüncü fabrikada yapılıyor şu anda. Bir doğaltaş fabrikası, bir dekoratif parke fabrikası ve normal parke fabrikası yapılıyor. Yani üç fabrikası ve üç benzinliği bulunuyor. Bunun yanında inşallah birçok alanda faaliyet gösterecek mesleki sınav ve belgelendirme kurumu olma yolunda ilerliyor. İş güvenliğiyle ilgili alanlarda da faaliyetleri var. Ama en önemlisi şu an inşaatına başladığı sağlıklı ekmek ve unlu mamuller fabrikası da bölgede tek olacak. Ege Bölgesi’nde böyle bir tesis olduğunu ben görmedim, duymadım. Balıkesir’de görmüştük bu fabrikayı. Çok hoşumuza gitmişti. Hemen Afyon’a yapmaya karar verdik. İnşallah Afyon halkımıza Yüntaş kanalıyla sağlıklı ekmek ve unlu mamuller sunacağız. Ayrıca Yüntaş son 5 yıldır yani dönemimizde en çok SGK primi ödeyen şirket ödülünü alıyor. Bu da demek ki en çok istihdamı Yüntaş sağlıyor. Ayrıca Yüntaş, voleybol branşımıza da destek veriyor. 2017-2018 yılı sponsorluk bedeli 1 milyon 500 bin Türk lirası. Yani kasasında 100 bin lira olan bir şirketten bugün o kadar benzinlik o kadar fabrika o kadar yatırıma rağmen spora da her yıl 1 milyon 500 bin lira sponsorluk bedeli ödeyebilen bir şirket haline geldi.

 

100 YILLIK ESER RESTORE EDİLDİ

 

–Restorasyonu yıllarca konuşulan Bedesten’i restore etmek size nasip oldu? Esnaftan nasıl tepkiler aldınız?
Bedesten aşağı-yukarı 100 yıl önce yapılmış, haliyle özellikle elektrik tesisatlarında çok ciddi sıkıntılar vardı ve çok büyük yangın tehlikeleri geçiriyordu. Çatılarının akmasından dolayı duvarlarında ciddi yıpranmalar vardı. Ama birde bundan daha önemlisi yıllar içinde maalesef esnafımız kaçak katlar yapmış, ilave betonarmeler yapmış ve bu da görünümü bozuyordu. Burada çok güzel bir restorasyon projesi ortaya koyarak Bedesten’in tamamını aslına uygun hale getirdik. Kaçak ve sonradan ilave edilmiş bölümlerini yıktık. Binamızın restorasyonunu tamamladık. Çatıları ve elektrik tesisatı yeniledik. Kamera sistemi kurduk ve bugün Bedesten gerçekten gezilmeye görülmeye değer bir hale geldi. Geçen ay Kültür Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Yalçın Kurt Bey ile beraber gezdiğimizde ki Yalçın Bey bu tür eserlerin restorasyonunda çok önemli bir isim tüm kurumlarda ona bağlı. Hayranlığını ifade etti ve tebriklerini iletti. Bizde demek ki güzel bir şey yapmışız diye çok sevindik. Elbette esnafımızda bundan olumlu etkilendi. Esnafımızın olumlu etkilenmesi şehrimize yansıyacağı gibi şehrimizin kültürel ve sanatsal hayatına da katkılar sağlayacak. Orada Afyonkarahisar’a özgü ürünlerin, giysilerin, eşarpların satılması ve tarihi bir çarşının canlanması aslında Afyon’un ne kadar tarihi ve güzel bir şehir olduğunu bir göstergesi olduğu için bence güzel oldu. Bu vesile ile Belediyemizde emeği geçen tüm arkadaşlarımı da tebrik ediyorum.

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti