Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Seçim döneminde yaptıkları harcamalar, vatandaşa zam ve vergi olarak geri dönüyor

CHP Grup Başkanvekili ve

CHP Grup Başkanvekili ve Afyonkarahisar Milletvekili Av. Burcu Köksal, Kahramanmaraş merkezli depremlerin bilançosunun, iktidarın beceriksizlikleri yüzünden çok daha ağırlaştığını söyleyerek, “IBAN paylaşıp duruyorlardı. Türkiye, ‘Tek Yürek Kampanyası’nda toplanan 115 milyar liranın akıbetini bilmiyor. Seçim döneminde devletin olanaklarıyla yaptıkları harcamaların yükünü vatandaşa yüklüyorlar” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili ve Afyonkarahisar Milletvekili Av. Burcu Köksal, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirerek, 85 milyonun ekonomik sıkıntılar ile boğuştuğu bir Türkiye’de TBMM’nin tatilde olmasının doğru olmadığını söyledi.

MİLLET BİZE SORUNLARINI ÇÖZME GÖREVİ VERDİ,  MECLİSİN TATİL YAPMASI DÜŞÜNÜLEMEZ

TBMM’yi 25 Temmuz Salı günü saat 15.00’da toplantıya çağırdıklarını kaydeden CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal, “85 milyonun ekonomik sıkıntılar ile boğuştuğu bir Türkiye’de TBMM’nin tatilde olması düşünülemez. İşbu bu gerekçelerle TBMM’yi 25 Temmuz Salı günü saat 15.00’da toplantıya çağırdık. Zamları, vergi yükünü vatandaşların ağır ekonomik sıkıntılarını, geçim derdini konuşmak ve bunlara çözüm aramak için TBMM açık olmak durumunda. Millet bizlere sorunlarını çözme görevi verdi o halde iki buçuk ay Meclisin tatil yapması düşünülemez, Meclis açık kalmalı ve sorunlar ait olduğu yerde tartışılmalı.” dedi.

BENZİN 35 LİRAYI BULDU, HANİ GABAR’DA PETROL BULMUŞTUK

Gabar’da bulunan petrolün nerede olduğunu soran Burcu Köksal, “Benzin35 lirayı buldu. Hani Gabar’da petrol bulmuştuk. Nerede bulunan petrol. Petrol bulduk diye diye benzin fiyatlarını kabarttılar. Karadeniz’de doğalgaz bulduk dediler, doğalgaz müjdesi verildikten sonra doğalgaza zam geldi. Millet artık diyor ki, her bulunan madenden sonra bir zam geliyor. Aman madende bulmayın zamda yapmayın diyor. Akaryakıta gelen zamlar her ürünün nakliye bedelini yükseltiyor. Bu durumda iğneden ipliğe her şeye zam gelmesine neden oluyor. Emeklinin, memurun, asgari ücretlinin almış olduğu üç kuruşluk zam daha cebine girmeden eridi gitti. Hazine ve Maliye Bakanlığı yaptığı basın açıklamasında motorin ve benzin fiyatlarını dolar bazında Avrupa’daki benzin ve motorin fiyatlarıyla kıyaslayarak Avrupa’da en ucuz dördüncü ülke olduğumuzu belirtmiş. Şimdi soruyorum, maaşları dolarla mı veriyorsunuz da akaryakıt fiyatlarını dolar üzerinden hesaplıyorsunuz. Oh ne ala memleket. Maaş zamları olunca Afrika standartları, vergi artışları, zamlar söz konusu olunca Avrupa standartları. Resmen aklımızla alay ediyorlar. O ülkelerde asgari ücret 423 dolar mı? En düşük emekli maaşı 285 dolar mı? Akaryakıt, ÖTV zamlarını millete şirin gösterme çabasından başka bir şey değil bu açıklama.” şeklinde konuştu.

AKARYAKITA ZAM DEMEK A’DAN Z’YE HERŞEYE ZAM DEMEK

Akaryakıttaki artışın fırındaki ekmekten, pazarda ki meyve sebzeye, otobüs ve dolmuşa kadar zam demek olduğunu belirten Köksal, “Şimdi banane benzinde ki fiyat artışından ben her seferinde 50 liralık benzin alıyorum diyen güzel kardeşim, sen AKP iktidara geldiğinde 50 lirayla 31 litre benzin alıyorsun şimdi 50 lirayla 1,5 litre benzin alabiliyorsun. Bugün ekonominin sorumlusu benim diyen şahsın hükümeti 30 yıl önce yaptığı açıklamada diyor ki; Almanya’da çalışmayan işçi Ahmet, Türkiye’de çalışan Ahmet’ten aylık gelir itibariyle daha rahat ama benim saf kardeşim diyor ki, bir Mark kaç para 200 lira bizde benzin daha ucuz ekonomide kaide alım gücü ile ölçülür diyor. 30 yıl önce ekonomide kaide alım gücü ile ölçülüyor da bugün enflasyon da faiz sonuca nasıl geldik. 30 yıl önce saf olma kendine gel diye seslendiğiniz bu milleti bugün Saray ve yandaşlarını zengin ede ede açlığa, yoksulluğa ve sefalete mahkum ettiniz.” diye konuştu.

VATANDAŞIN CEBİNİ VERGİLERLE, ZAMLARLA BOŞALTMAYA ÇALIŞIYORLAR

AKP’nin vatandaşın cebini vergilerle, zamlarla boşaltmaya çalıştığını kaydeden Köksal, “21 yıldır Cumhuriyetin kazanımlarını, birikimlerini sata sata bitiremediniz. Babalar gibi her yeri sattınız. Şimdi ne borç bulabiliyorsunuz, nede satacak bir yer kaldı elinizde. THY, DDY gibi kuruluşlar borçları ödemeye bile yetmez kaldı ki günü kurtarmaya bile yetmeyeceğini çok iyi biliyorlar. Yerel seçimler öncesi vergi artışlarından tutun her şeye yüzde yüz zam yapmaktan bile çekinmiyorlar. Çünkü gemi karaya oturdu, yürümüyor artık gemi. Onun içinde artık yapacakları başka bir şey kalmadı. Peki,  vergi artışlarıyla her gün gelen zamlarla bu ekonomi düzelir mi? Düzelmez. Sen üretmiyorsan, ülkende demokrasi, hukuk yoksa yabancı yatırımcıyı getiremiyorsan. Ülkende turizm gelirlerini artıramıyorsan batarsın. İşte Türkiye Cumhuriyeti iflas dönemini yaşıyor. Vatandaşın cebini vergilerle, zamlarla boşaltmaya çalışıyorlar. Ve artık Türkiye’de yaşam iki türlü; bir Saray Türkiye’si var. Birde vatandaşın Türkiye’si var. Saray Türkiye’sinde gayet iyi yaşıyorlar. 1157 odalı Sarayda ekmek elden su gölden yaşıyorlar. Orada elektrik, doğalgaz faturası derdi yok. Orda mutfak masrafı derdi yok. Dolmuş taksi ücreti yok. Kira gideri yok onlar rahat. Ama birde vatandaşın Türkiye’si, var orası öyle mi? Hayır. Vatandaşın Türkiye’sinde faturalar var. Vatandaşın Türkiye’sinde kira gideri var, çocuğunun eğitim gideri var. Ulaşım gideri, mutfak masrafı var. Bugüne kadar borçlanarak geçimini sürdürenlerde bile artık borçlanacak hal kalmadı. İhtiyaç kredilerinde faizler yüzde 48’e, taşıtlar kredilerinde yüzde 42,2’ye, konut kredilerinde ilse yüzde 28,2’ye yükselmiş durumda. Merkez Bankası haftalık bankacılık istatistikleri kredi kartı harcamalarının düştüğüne,  konut ve ihtiyaç kredilerinin de yerinde saydığına işaret ediyor. Haziran ayında konut satışları önceki yılın aynı ayına göre yüzde 44,4, ipotekli satışlar ise yüzde 66,8 oranında düşmüş durumda. Vatandaş bırakın ev, araba almayı boğazına bile zar zor yetiriyor. Tabi çok ezilen kesim emekliler. 16 milyon civarında emeklinin büyük bir bölümü 5 bin 500 lira ve altındaki maaşlarla yaşamaya mahkûm edilmişti. Onların maaşları 7 bin 500 liraya yükseltildi ancak son gelen yüzde 25’lik zamdan yararlanamadılar. Onlar 7 bin 500 liralık sefalet maaşıyla yaşamaya devam ediyorlar. Ekonomik soykırım tamda bu noktada en çok emekliyi vuruyor. Sefalet demişken, sefalette en sefil ülkeler arasında ilk 10’a girmiş durumdayız. Venezüella, Yemen, Sudan gibi ülkelerle yarıştayız. Tabi sefaleti çeken vatandaş, sefayı süren Saray ve yandaşları. İşçi, memur, emekli zamları bahane; zamlar, vergi artışları şahane. Soluduğumuz havayı tespit etse AKP ondan da vergi alacak.” dedi.

ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNUNU YENİDEN DÜZENLEYELİM

Köksal, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

“Ekonomi kötü tabi ama diğer alanlar bakıyoruz. Onlar iyi mi, onlarda kötü mesela eğitim. Durum ortada OECD eğitim sisteminden okullardaki vatandaş memnuniyetine kadar olan bir durumla ilgili bir araştırma yapmış. Ve 45 ülke arasında yüzde 21’lik memnuniyet oranıyla Türkiye sonuncu sırada yer alıyor. Peki, Milli Eğitim Bakanı ne yapıyor? Bu sorunlara kafa yormaktan çok uzakta. Öğretmenlerin dertlerine çare olmayan Öğretmenlik Meslek Kanununun bazı hükümleri Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Gerek Komisyon aşamasında, gerekse Genel Kurul aşamasında Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda Anayasaya aykırı hükümleri tek tek anlatıp, öğretmenliği sadece bir kariyer mesleği olmadığını defalarca izah ettik. Bir kere 13 maddelik bir meslek kanunu olmaz, olamaz. Öğretmenlerin; uzman öğretmen, baş öğretmen yada sözleşmeli, kadrolu, ücretli öğretmen diye ayrıştırılmasının yanlış olduğunu belirttik. Sendikalar, akademisyenler, eğitimciler hepsi tek tek anlattı ama AKP yine bildiğini okudu. Anayasa Mahkemesi bu kanun hükümlerinin bir kısmını iptal etti. Şimdi buradan sesleniyorum; gelin Öğretmenlik Meslek Kanunu yeniden düzenleyelim. Eğitimin tüm bileşenlerinin görüşlerini alalım. Biz geçen dönem CHP olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifi vermiştik. Bu teklifi görüşelim, bu teklif üzerinde konuşalım.  Öğretmenliği kariyer mesleği olarak ele almayalım. Bu kutsal mesleğin sorunlarını hep birlikte çözelim.”

YANDAŞLAR BALLI İHALELERLE ZENGİNLİKLERİNE ZENGİNLİK KATTILAR

“Sarayda gözler ışıl ışıl, milletin gözünün feri sönmüş durumda.” diyen Köksal, “Merkezi Yönetim bütçesi Haziran ayında yüzde 219,6 milyarlık bir açık verdi. Kur Korumalı Mevduatla verilen ballı ihalelerle yandaşlarının zenginliklerine zenginlik katarken onlar kendini garantiye aldı olan vatandaşa oldu. Vatandaş pazarda bile sebze, meyveyi bırakın kiloyla almayı artık tane ile almaya başladı. Sarıyer’de vefat eden eşinden aldığı dul maaşı 5 bin lira ile geçinemeyen, 3 bin liralık kirası 10 bin liraya yükselmiş olan Nevzat hanım sırf bu yüzden canına kıymaya çalıştı. Ama bakıyorum Sarayda ve yandaşlarda keyifler yerinde. Yolcu garantili uçaklar, araç garantili köprülerle yandaşa ödemeler oluk oluk akarken asgari ücretliye, emekliye, memura verilen kuş kadar zamlar yaşa yaşayabilirsen deniyor. 30 yıl önce vatandaşımıza saf olma kardeşim diye seslenen şahsın hükümeti evde daha ocağa konmamış tencereye bile göz dikmiş durumda.  Dolarla mı maaş alıyorsun diye vatandaşa çıkışanların Körfez tırı öncesinde açıkladığı varlık satışları ve faiz kararlarıyla Türk lirası dibe çakılmış durumda. Ne dedi şahsın hükümeti; BOTAŞ’ı alma gibi bir durumlar yok ama belli varlıkları satın alma durumları var. Ve ekledi neyi satıp, satamayacağımızı iyi biliriz. Her şeyi o biliyor. Her şeyi babalar gibi o satıyor. Tıpkı kendi malı gibi Türkiye’nin en önemli kazanımlarını, fabrikalarını bugüne kadar o sattı. Kimseye sormadan. Merkez, bütçe 219,6 milyarlık açık verdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin üreten fabrikalarını, kazanımlarını, kurumlarını satıyorlar. Tüyü bitmemiş yetimin, işçinin, emekçinin bu toprağın alın terini satıyorlar. Birde Körfez tura katılan bir isim var. Melih Tanrıverdi. Kim bu Melih Tanrıverdi; Uluslararası Savunma Danışmanlık A.Ş.’nin (SADAT) CEO’su. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018’de Resmi Gazete’de yayımladığı karar ile kendine danışman olarak atadığı SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin oğlu. Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu paramiliter yapıyı açıklayın diye kapısına dayandığı SADAT’tan bahsediyoruz.  İnternet sitesine girip baktığınızda vizyonunda misyonunda ülkelere silahı kuvvetler ve iç güvenlik danışmanlığı hizmeti verdiği yazan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizler bu yapıyı açıklayın dedikten sonra benim alakam yoktur dediği SADAT’tan bahsediyoruz. İşte bu SADAT’ın CEO’su Melih Tanrıverdi; Cumhurbaşkanı Erdoğan ve devlet erkanıyla beraber Körfez turuna katılmış resmi görüşmelerde. Sayın Cumhurbaşkanına ve Körfez heyetine sormak istiyorum. SADAT’ın Türkçe’yi kaldıracağını, resmi dil olarak Arapça’yı getireceğini, Türkiye Cumhuriyeti devletini kaldırıp yeni bir devlet olarak Asrika’yı söyleyen SADAT, bu Asrika’yı kurmak için Körfez ülkelerinde bulunuyor. Paramiltal yapı olduğu ortada olan SADAT’ın CEO’su hangi unvan ile Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil etmektedir. Hiçbir alakamız yok diyecekseniz, o zaman bir ihbarda bulunmak istiyorum; Körfez turunda kaçak yolcu bulunmakta.” şeklinde konuştu.

ATATÜRK’ÜN KIZLARI İLE GURUR DUYUYORUZ

Milletler Ligi’nde şampiyon olan A Milli Voleybol takımımızı tebrik eden Köksal, “Geçtiğimiz hafta Milletler Ligi’nde A Milli Voleybol takımımız şampiyon olarak hepimizi gururlandırdı. Atatürk’ün kızları, filenin sultanları olarak onlarla gurur duyuyoruz. Başarılarının devamını diliyoruz. Tamda Cumhuriyetin kazanımları kadınlar için geriye götürülmek istenirken, bu başarı bazılarına adeta tokat gibi oldu. Bizler toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele ederken, kadınlar hayatın her alanında eşitliğe sahip olmalı derken 6 yaşındaki kız çocukları merdiven altı, kaçak, denetimsiz yapılarda istismar edilmesin okullarda eğitim öğretim görsün diye mücadele ederken, Milli Eğitim Bakanı karma eğitimi rafa kaldırmaktan, kız okulları açmaktan bahsetti. Üstelik aileler kız çocuklarını karma eğitim sebebiyle okula göndermiyor diye kendi uydurduğu yalana inanarak. Bu ülkede 6 yaşında ki bir kız çocuğu çıkıyor ve yıllarca istismara uğradığını söylüyor. Sonuç hala yargıda. Karaman’da bir vakfın çatısı altında çocuklar istismara uğruyor ve dönemin bakanı bir kereden bir şey olma diye o vakfı savunmaya çalışıyor. Ama kız çocuklarının okuyamamalarının tek nedeni karma eğitim öyle mi? Bu zihniyeti destekleyenler bu cüreti nerden alıyor. Kürsü başında kadınların nerede kahkaha atıp, atmaması gerektiğini söylemeye kalkanlardan, kadın mıdır, kız mıdır diye bizi sınıflandıranlardan, kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek diye komik istatistikler çıkartmaya kalkanlardan, kadın erkek eşitliğini 100 metrelik koşu olarak görenlerden, kadına yönelik şiddet için Meclise verdiğimiz önergeleri defalarca reddedenlerden işte bizlerde o zihniyete karşı Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; ey kahraman Türk kadını sen yerlerde sürüklenmeye değil, omuzlar yükselmeye layıksın sözleriyle kadınlar olarak her koşulda birbirimizi desteklemeye, yükseltmeye her başarımızı tokat gibi o zihniyete indirmeye devam edeceğiz.” dedi.

AKP YARGIYI MUHALİFLERE SOPA OLARAK KULLANIYOR

AKP’nin Yargıyı muhaliflere sopa olarak kullanıp objektif yayın yapan kanalları ve gazetecileri susturmaya çalıştığını kaydeden CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal, “TELE1’e verilen ceza ve Merdan Yanardağ’ın tutuklanması bunu bir örneği. Peki, 400 bin kişiyi 2 milyar lira dolandıran bir şirketin kurucusuna 7 ay 15 günlük bir hapis cezası verip, sonra bunun hükmün açıklanmasına geri bırakılmasına karar verirken, montajla bağlamından koparılan bir videoyu gerekçe göstererek Merdan Yanardağ’ın tutuklanmasını izahı nedir. Amaç muhalifleri cezalandırmak. İşte Türkiye’de adaleti geldiği son nokta. Bir başka hukuksuzlukta Can Atalay hakkında. Can Atalay, Hatay’da Hatay halkının iradesi ile seçilmiş bir Milletvekili. Milletvekili seçilmeden önce müracaat etmiş ve Milletvekili seçilmesine engel bir hal bulunmamış, Milletvekili adayı olmuş ve Hatay seçmeninin iradesi ile Milletvekili olmuş. Yeri TBMM ve seçim yerinde ki çalışmalara katılmak ve yasama faaliyetlerinde bulunmak. Peki nerde? Şuanda demir parmaklıklar arkasında. Hatay halkının iradesi resmen gasp edilmiş durumda ve tutukluluğu hala devam ediyor. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Atalay hakkında yargılamasının Milletvekili seçildiği gerekçesi ile durdurulması ve tahliyesine kara vermesi yönünde ki başvuruyu reddeden karar yerinde bulunuyor. Bir hukuksuzluğa daha imza atılıyor. Buradan bir kez daha sesleniyorum. Can Atalay’ın yeri Türkiye Büyük Millet Meclisi. Yeter artık bu hukuksuzluğa son verin. Türkiye’de en çok özlem duyduğumuz şey adalet, adaletin tecelli etmesi. Adalet herkes için adalet. Can Atalay içinde adalet, Merdan Yanardağ içinde adalet, Türkiye’de her türlü haksızlığa, hukuksuzluğa maruz kalan herkes için adalet diyoruz.” ifadelerini kullandı. >> Hayriye CANER’in Haberi

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti